Groups keyboard shortcuts have been updated
Dismiss
See shortcuts

MU'CİZÂT-I KUR'ÂNİYE RİSALESİ-25.SÖZ-53-BİRİNCİ ŞU'LE ÜÇÜNCÜ ŞUA(DEVAMI)

0 views
Skip to first unread message

Erhan Patlak

unread,
May 14, 2025, 7:33:28 AMMay 14
to

                        MU’CİZÂT-I KUR’ÂNİYE RİSALESİ-25.SÖZ

3.3.2.BİRİNCİ ŞU’LE ÜÇÜNCÜ ŞUA(DEVAMI)

BİRİNCİ CİLVE(DEVAMI)

 

İKİNCİ ŞAVK(DEVAMI)

İşte, Kur’ân-ı Hakîm, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma der: HAŞİYE

فَاصْبِرْ اِنَّ وَعْدَ اللهِ حَقٌ 1 - لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ اِنْ شَاۤءَ اللهُ اٰمِنِينَ مُحَلِّقِينَ رُؤُسَكُمْ وَمُقَصِّرِينَ لاَ تَخَافُونَهُوَ الَّذِى اَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدىَ وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ 2 - وَهُمْ مِنْ بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبوُنَ - فِى بِضْعِ سِنِينَ ِللهِ اْلاَمْرُ 3 - فَسَتُبْصِرُ وَيُبْصِرُونَ - بِأَيِّكُمُ الْمَفْتُونُ 4 - اَمْ يَقُولُونَ شَاعِرٌ نَتَرَبَّصُ بِهِ رَيْبَ الْمَنُونِ - قُلْ تَرَبَّصُوا فَاِنِّى مَعَكُمْ مِنَ الْمُتَرَبِّصِينَ 5 - وَاللهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ 6 - فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا وَلَنْ تَفْعَلُوا 7 - وَلَنْ يَتَمَنَّوْهُ اَبَداً 8 - سَنُرِيهِمْ اٰيَاتِنَا فِى اْلاٰفَاقِ وَفِىۤ اَنْفُسِهِمْ حَتّٰى يَتَبَيَّنَ لَهُمْ اَنَّهُ الْحَقُّ 9 - قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ اْلاِنْسُ وَالْجِنُّ عَلٰى اَنْ يَاْتوُا بِمِثْلِ هٰذَا الْقُرْاٰنِ لاَ يَاْتوُنَ بِمِثْلِهِ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهِيراً 10

يَاْتِى اللهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ اَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ اَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ يُجَاهِدُونَ فِى سَبِيلِ اللهِ وَلاَ يَخَافُونَ لَوْمَةَ لاَۤئِمٍ 11 - وَقُلِ الْحَمْدُ ِللهِ سَيُرِيكُمْ اٰياَتِهِ فَتَعْرِفُونَهَا 12 - قُلْ هُوَ الرَّحْمٰنُ اٰمَنَّا بِهِ وَعَلَيْهِ تَوَكَّلْنَا فَسَتَعْلَمُونَ مَنْ هُوَ فِى ضَلاَلٍ مُبِينٍ13 - وَعَدَ اللهُ الَّذِينَ اٰمَنوُا مِنْكُمْ وَعَمِلوُا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِى اْلاَرْضِ كَماَ اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِيَنهُمُ الَّذِى ارْتَضٰى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ اَمْناً 14

gibi çok âyâtın ifade ettiği ihbârât-ı gaybiyedir ki, aynen doğru olarak çıkmıştır. İşte, pek çok itirâzat ve tenkidâta maruz ve en küçük bir hatasından dolayı dâvâsını kaybedecek bir zâtın lisanından böyle tereddütsüz, kemâl-i ciddiyet ve emniyetle ve kuvvetli bir vüsuku ihsas eden bir tarzda böyle ihbârât-ı gaybiye, kat’iyen gösterir ki, o zât, Üstad-ı Ezelîsinden ders alıyor, sonra söylüyor.
ÜÇÜNCÜ ŞAVK

Hakaik-ı İlâhiyeye ve hakaik-ı kevniyeye ve umur-u uhreviyeye dair ihbârât-ı gaybiyesidir. Evet, Kur’ân’ın hakaik-ı İlâhiyeye dair beyanatı ve tılsım-ı kâinatı fethedip ve hilkat-i âlemin muammâsını açan beyanat-ı kevniyesi, ihbârât-ı gaybiyenin en mühimmidir. Çünkü, o hakaik-ı gaybiyeyi, hadsiz dalâlet yolları içinde istikametle onları gidip bulmak, akl-ı beşerin kârı değildir ve olamaz. Beşerin en dâhi hükemaları o mesâilin en küçüğüne akıllarıyla yetişmediği malûmdur.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler :

HAŞİYE : Bu, gaybdan haber veren âyetler, pek çok tefsirlerde izah edilmesinden ve eski harfle tab etmek niyeti müellifine verdiği acelelik hatasından, burada izahsız ve o kıymettar hazineler kapalı kaldılar.
1 : “Sabret; Allah’ın vaadi haktır.” Rum Sûresi, 30:60.
2 : “İnşaallah, hepiniz emniyet içinde ve saçlarınızı tıraş etmiş veya kısaltmış olarak Mescid-i Harama gireceksiniz. ... Bütün dinlere üstün kılmak üzere Resulünü hak din ile gönderen Odur.” Fetih Sûresi, 48:27-28.
3 : “Bu mağlûbiyetlerinden sonra, birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Hüküm Allah’ındır.” Rum Sûresi, 30:3-4.
4 : “Yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler: Hanginiz cinnete uğramış?” Kalem Sûresi, 68:5-6.
5 : “Yoksa onlar ‘O bir şairdir; biz onun başına gelecek felâketi bekliyoruz’ mu diyorlar? Sen ‘Bekleyedurun,’ de. ‘Ben de sizinle beraber bekliyorum.’” Tûr Sûresi, 52:30-31.
6 : “Allah seni insanlardan korur.” Mâide Sûresi, 5:67.
7 : “Eğer bunu yapamazsanız-ki asla yapamayacaksınız.” Bakara Sûresi, 2:24.
8 : “Ölümü hiçbir zaman temennî etmeyecekler.” Bakara Sûresi, 2:95.
9 : “Onlara gerek âlemin her tarafında, gerekse kendi nefislerinde âyetlerimizi göstereceğiz-tâ ki Kur’ân’ın hak olduğu onlara iyice açıklanmış olsun.” Fussılet Sûresi, 41:53.
10 : “De ki: And olsun, eğer bu Kur’ân’ın benzerini getirmek için insanlar ve cinler bir araya toplanıp da hepsi birbirine yardımcı olsalar, yine de onun benzerini getiremezler.” İsrâ Sûresi, 17:88.

11 : “Allah öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı sever. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı izzet sahibidirler; Allah yolunda cihad ederler ve dil uzatanların kınamasından da korkmazlar.” Mâide Sûresi, 5:54.
12 : “De ki: Hamd Allah’a mahsustur. O size delillerini gösterecek, siz de onları tanıyacaksınız.” Neml Sûresi, 27:93.
13 : “De ki: O Rahmân’dır; Ona inandık ve Ona güvendik. Kimin ap açık bir sapıklık içinde bulunduğunu yakında bileceksiniz.” Mülk Sûresi, 67:29.
14 : “Sizden iman edip güzel işler yapanlara Allah vaad etmiştir ki, kendilerinden önceki mü’minleri nasıl kâfirlerin yerine getirdiyse, onları da şimdiki kâfirlerin yerine, yeryüzünde hâkim kılacak, onlar için razı olduğu İslâm dinini onların kalblerinde sağlamlaştıracak ve korkularını emniyete çevirecektir.” Nur Sûresi, 24:55.

Lügatler :

akl-ı beşerin kârı : insan aklının yapacağı bir iş

Aleyhissalâtü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
âyât : âyetler
beyan : açıklama
beyanat : açıklamalar
beyanat-ı kevniye : yaratılışa âit açıklamalar
dâhi : son derece zeki; dehâ ve hikmet sahibi
dalâlet : hak yoldan ayrılma, sapkınlık
dâvâ : iddia
fethetmek : açmak

gayb : görünmeyen ve bilinmeyen
hakaik-i İlâhiye : Allah’ın zat ve sıfatlarına ait gerçekler
hakaik-i kevniye : kâinatla, yaratılışla ilgili hakikatler
hilkat-i âlem : âlemin yaratılışı
hükema : filozoflar
ihbârât-ı gaybiye : gaybdan verilen haberler
ihsas etmek : hissettirmek
istikametle : doğru bir şekilde
itirâzat : itirazlar

izah : açıklama
kat’iyen : kesinlikle
kemâl-i ciddiyet ve emniyet : tam bir ciddiyet ve güven

Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
malûm : bilinen
maruz : uğramış, tesirinde kalmış
mesâil : meseleler
muamma : anlaşılması zor sır

müellif : yazar
Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
şavk : ışık, parıltı

tab etmek : yazmak, basmak
tefsir : Kur’ân-ı Kerimi mânâ yönünden yorumlayan kitap
tenkidât : tenkitler
tılsım-ı kâinat : kâinatın tılsımı, gizemi

umum : genel, herkes
umur-u uhreviye : âhirete ait işler
Üstad-ı Ezelî : varlığının başlangıcı olmayan ve bütün ilimlerin öğreticisi olan Allah
vüsuk : doğruluk, güvenilirlik

 

 

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages