|
BİRİNCİ VECİH
İçtihadda, yani istinbat-ı ahkâmda, yani Cenâb-ı Hakkın
marziyâtını kelâmından anlamakta, Sahâbelere yetişilmez.
Çünkü, o
zamandaki o büyük inkılâb-ı İlâhî, marziyât-ı Rabbâniyeyi ve ahkâm-ı
İlâhiyeyi anlamak üzere dönerdi. Bütün ezhan, istinbat-ı ahkâma
müteveccihti. Bütün kalbler, “Rabbimizin bizden istediği nedir?” diye
merak ederdi. Ahvâl-i zaman, bu hali işmam ve ihsas edecek bir tarzda
cereyan ediyordu. Muhaverat, bu mânâları tazammun ederek vuku
buluyordu.
İşte, bunun için, herşey ve her hal ve muhavereler ve
sohbetler ve hikâyeler, bütün o mânâları bir derece ders verecek bir
tarzda cereyan ettiğinden, Sahâbenin istidadını tekmil ve fikirlerini
tenvir ettiğinden, içtihad ve istinbatta istidadı, kibrit derecesinde
nurlanmaya hazır olduğundan, bir günde veya bir ayda kazandığı mertebe-i
istinbat ve içtihadı, o Sahâbenin derece-i zekâvetinde ve istidadında olan
bir adam, şu zamanda on senede, belki yüz senede
kazanmayacaktır.
Çünkü, şimdi saadet-i ebediyeye bedel, saadet-i
dünyeviye medar-ı nazardır. Beşerin nazar-ı dikkati, başka maksatlara
müteveccihtir.
Tevekkülsüzlük içinde derd-i maişet ruha sersemlik
ve felsefe-i tabiiye ve maddiye akla körlük verdiğinden, beşerin muhit-i
içtimaîsi, o şahsın zihnine ve istidadına, içtihad hususunda kuvvet
vermediği gibi, teşettüt veriyor, dağıtıyor.
Yirmi Yedinci Sözün
içtihad bahsinde, Süfyan ibni Uyeyne ile onun zekâveti derecesinde birinin
muvazenesinde ispat etmişiz ki, Süfyan’ın on senede kazandığını, öteki yüz
senede kazanamıyor.
|
Lügatler : derd-i
maişet : geçim derdi derece-i zekâvet ve istidat : zekâ ve
kabiliyet derecesi ezhan : zihinler felsefe-i tabiiye ve
maddiye : herşeyi tabiata ve maddeye dayandıran
felsefe içtihad : dinen kesin olarak belirtilmeyen bir konuda
Kur’ân ve hadisten hüküm çıkarma ihsas :
hissettirme inkılâb-ı İlâhî : Allah’ın dilemesiyle olan değişim,
dönüşüm istidat : kabiliyet, yetenek istinbat-ı ahkâm
: hüküm çıkarma işmam : hissettirme kelâm :
söz kurbiyet-i İlâhiye : Allah’a yakınlık marziyât :
hoşa giden, razı olunan şeyler marziyât-ı Rabbâniye : Allah’ın
razı olduğu şeyler medar-ı nazar : göz önünde
olma mertebe-i istinbat ve içtihad : hüküm çıkarma ve içtihad
etme derecesi muhaverat : karşılıklı
konuşmalar müteveccih : yönelmiş nazar-ı dikkat :
dikkatli bakış saadet-i dünyeviye : dünya hayatındaki
mutluluk saadet-i ebediye : sonsuz mutluluk saff-ı
evvel : ilk saf, ilkler sıddıkıyet : Allah’a ve peygambere
sadakatte en ileri derecede oluş tazammun : içine
alma tekmil : mükemmelleştirme tenvir : aydınlatma,
nurlandırma teşettüt : dağınıklık tevekkül : Allah’a
dayanma ve güvenme vecih : yön, tarz velâyet :
velilik veraset-i nübüvvet : peygamberin vârisliği
makamı vuku : olma, meydana gelme vücuh : vecihler,
yönler zekâvet : zekîlik |