Mesela, nasılki gayet mükemmel bin bir çeşit erzak etrafından celbedip içinde muntazaman istif ve ihzar edilmiş depo ve iaşe anbarı ve dükkân, şeksiz bir fevkalade iaşe ve erzak malikini ve sahibini ve memurunu bildirir. Öyle de, bir senede yirmi dört bin senelik bir dairede muntazaman seyahat eden ve yüz binler ve ayrı ayrı erzak isteyen taifeleri içine alan ve seyahatıyla mevsimlere uğrayıp, baharı bir büyük vagon gibi, binler ayrı ayrı taamlarla doldurarak, kışta erzakı tükenen biçare zihayatlara getiren ve küre-i arz denilen bu Rahmani iaşe anbarı ve bir sefine-i Sübhaniye ve bin bir çeşit cihazatı ve malları ve konserve paketleri taşıyan bu depo ve dükkân-ı Rabbani, ne derece o fabrikadan büyük ve mükemmel ise; okuduğunuz veya okuyacağınız fenn-i iaşe mikyasıyla, o kat'iyyette ve o derecede küre-i arz deposunun sahibini, mutasarrıfını, müdebbirini, bildirir, tanıttırır, sevdirir.
(Bediüzzaman Said Nursi – 11. Şuadan)
Lügatler
Anbar : İçinde çok çeşitli şeyler bulunan yer Bîçare: çaresiz, zavallı Celbetmek : kendi tarafına çekmek, götürmek Cihazat :cihazlar, organlar Daire :sınır içi, bir manevi tesirin hükmünün geçtiği alan, çember Derece : Yukarıya çıkacak basamak. Dairenin bölündüğü dilim Dükkan-ı Rabbani : herşeyin Rabbi olan Allah’ın bir dükkân gibi düzenleyerek bütün ihtiyaç maddelerimizi depoladığı yeryüzü Erzak :rızıklar, azıklar, yiyecek ve içecekler Etraf :taraflar, yönler, çevre, görünen alan Fenn-i iaşe : gıda bilimi, gıda mühendisliği Fevkalade : adetin üstünde, yüksek bir şekilde Gayet :çok, pek çok İaşe :beslemek, geçindirmek, yaşatmak İhzar :hazırlamak, huzura getirmek İstif :yığma, biriktirme Kat’iyet :kesinlik, şüphesizlik Küre-i arz :yeryüzü, dünya Mâlik: sahip Memur :emir ile hareket eden, emir altında olan
|
Mesela :örnek olarak Mikyas :ölçü aleti, ölçek, ölçü Muntazaman :düzenli olarak Mutasarrıf : dilediği gibi davranan, tasarrufta bulunan Müdebbir :her şeyin evvelden tedbirini yapan(Allah) idare eden, ilmiyle herşeyin sonunu görüp, ona göre hikmetle iş yapan Allah Mükemmel :olgun, noksansız, tamam, eksiksiz, çok iyi Rahmani : rahmet ve merhameti sonsuz olan Allah tarafından gönderilen Sahip :koruyan, elinde tutan, mâlik olan Sefine-i Sübhaniye : her türlü kusur ve eksiklikten uzak olan Allah’ın bir gemi gibi yaratarak uzayda gezdirdiği dünya Seyahat :yolculuk, gezmek dolaşmak Şek :şüphe,zan, kuşku Şua :ışık, parıltı Taam :yemek, yiyecek, yenilen şey Taife :kabile, kısım, takım, topluluk Zîhayat : hayat sahibi, canlı
|