Bu biçare kardeşinizde üç şahsiyet var. Birbirinden çok uzak, hem de pek çok uzaktırlar.
Birincisi: Kur'an-ı Hakim'in hazine-i alisinin dellalı cihetindeki muvakkat, sırf Kur'ana ait bir şahsiyetim var. O dellallığın iktiza ettiği pek yüksek ahlak var ki, o ahlak benim değil, ben sahib değilim. Belki o makamın ve o vazifenin iktiza ettiği seciyelerdir. Bende bu nev'den ne görseniz benim değil, onunla bana bakmayınız, o makamındır.
İkinci şahsiyet: Ubudiyet vaktinde dergah-ı İlahiyeye müteveccih olduğum vakit, Cenab-ı Hakk'ın ihsanıyla bir şahsiyet veriliyor ki, o şahsiyet bazı asarı gösteriyor. O asar, mana-yı ubudiyetin esası olan: "Kusurunu bilmek, fakr ve aczini anlamak, tezellül ile dergah-ı İlahiyeye iltica etmek" noktalarından geliyor ki; o şahsiyetle, kendimi herkesten ziyade bedbaht, aciz, fakir ve kusurlu görüyorum. Bütün dünya beni medh ü sena etse, beni inandıramaz ki ben iyiyim ve sahib-i kemalim.
Üçüncüsü: Hakiki şahsiyetim, yani Eski Said'in bozması bir şahsiyetim var ki; o da Eski Said'den irsiyet kalma bazı damarlardır. Bazan riyaya, hubb-u caha bir arzu bulunuyor. Hem asil bir hanedandan olmadığımdan, hısset derecesinde bir iktisad ile düşkün ve pest ahlaklar görünüyor.
Ey kardeşler! Sizi bütün bütün kaçırmamak için, bu şahsiyetimin gizli çok fenalıklarını ve su'-i hallerini söylemeyeceğim.
İşte kardeşlerim, ben müstaid ve makam sahibi olmadığım için, şu şahsiyetim, dellallık ve ubudiyet vazifelerindeki ahlaktan ve asardan çok uzaktır. Hem (Allah vergisi için kabiliyet şart değildir) kaidesince, Cenab-ı Hak merhametkarane kudretini benim hakkımda böyle göstermiş ki; en edna bir nefer gibi bu şahsiyetimi, en a'la bir makam-ı müşiriyet hükmünde olan hizmet-i esrar-ı Kur'aniyede istihdam ediyor. Yüz binler şükür olsun. Nefis cümleden süfli, vazife cümleden a'la.
Elhamdü lillâhi hâzâ min fazli Rabbî= Rabbimin bu fazlından dolayı Allah’a hamdolsun.
(Bediüzzaman Said Nursi – 26. Mektubdan)
Lügatler
A’la :en yüksek, en iyi Âciz :güçsüz, zayıf Acz: âcizlik, güçsüzlük Ahlâk :huylar, insanın iyi veya kötü tavır ve hareketleri Arzu : İstek. Dilek. Meyil. Emel Âsâr: eserler Asil :köklü, soylu, edepli, saygın Bazan :ara sıra, her zaman olmayan Bedbaht : talihsiz, şansız, kötü Belki :bilakis, aslında Bîçare: çaresiz, zavallı Cenâb-ı Hakk :Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah Cihet :yön, taraf Cümle :hep, bütün, tam, topluluk Dellal :rehber, ilan edici Derece : Yukarıya çıkacak basamak. Dairenin bölündüğü dilim Dergâh-ı ilahi :Allah’ın huzuru, Allah’ın kapısı Edna :pek aşağı, en alçak Esas :asıl,temel, kök, şart Fakir :ihtiyaç sahibi, muhtaç, yoksul Fakr :ihtiyaç, yoksulluk, muhtaçlık, azlık, fakirlik Fazl :iman, cömertlik, ihsan, kerem, ilim, marifet, üstünlük, hüner, artmak Fenalık: kötülük Hak :varlığı hiç değişmeyen,her hakka sahip,ibadete layık(Allah) Hakiki: gerçek, doğru, asıl Hamd :medih, öğmek, şükür, minnet, övgü Hanedan :soy, aile Hazine-i âlî :yüce hazine Hısset: cimrilik Hizmet-i esrar-ı Kur’aniye : Kur’ânın sırlarının hizmeti Hubb-u cah : makam ve mevki sevgisi Hükmünde :benzeri, gibi İhsan :iyilik, lütuf, bağışlamak, vermek İktisad :tutum, biriktirme, lüzumundan fazla veya noksan sarfetmemek İktiza: gerektirme İrsiyet :miras olarak kalan İstihdam:Hizmet ettirilme Kabiliyet :anlayış, beceri, kapasite, dıştan gelenleri alabilme gücü |
Kaide :esas, temel,düstur, kanun, nizam, kural Kudret : güç, kuvvet, iktidar Kur’ân-ı Hakîm :her âyet ve suresinde sayısız faydalar ve hikmetler gizli olan Kur’an Kusur :noksanlık, eksiklik, acizlik, tedbirsizlik Makam :yer, netice, durum, durulacak yer, rütbeli yer, derece, mevki Makam-ı müşiriyet : mareşallik rütbesi Mana-yı ubudiyet :kulluğun manası Medh :övme, alkışlama Medh ü sena :övmek, alkışlamak Merhametkârane :acıyarak, şefkat göstererek, merhametli bir şekilde Muvakkat : geçici, devamlı olmayan Müstaid :istidatlı, kabiliyetli Müteveccih :yönelik, yönelmiş, dönmüş Nefer :asker, kişi, er Nefis :bir kimsenin kendisi; insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden duygu Nev’ :çeşit, sınıf, cins, tür Nokta : Durak, mevki. Mahâl Pest: aşağı Rabb :âlemleri ve içindekileri idare edip terbiye ve rızık veren(Allah) Riya : gösteriş, yapmacık, özü sözü bir olmamak Sahib-i kemal : üstün özellik ve fazilet sahibi Sahip :koruyan, elinde tutan, mâlik olan Seciye : huy, karakter, ahlâk Sena :medhetmek, öğmek Sırf :sadece, yalnızca, karışık olmayan Sû-i hal :kötü durum Süfli :aşağıda bulunan, alçak Şahsiyet :karakter sahibi olma, kişilik, kendine mahsus hal Şart :kayıt, bir kısım şeylerin olması için mutlak gerekli olan Şükür :Allah’a teşekkür, Allah’a karşı minnet duymak Tezellül: alçalmak Ubudiyet: Allah’a kulluk Vakit :zaman, saat, çağ, mevsim Vazife :bir kimsenin yapmaya mecbur olduğu iş, görev Ziyade : fazla, daha çok, fazlasıyla |