BUNUN ADINI NE KOYMAK
LAZIM?
Türkiye'de ve dünya da bir sürü gelişme yaşanıyor. Hoş
bunlar her zaman olur. Ancak bu gelişmeler gün gelir ortaya bir sonuç çıkartır.
Biz de eğer bu sonuçları öngörememişsek başımıza her gelene razı olmak zorunda
kalırız.
Biz Türkler genellikle olan biteni süzememiş ve başına
geleceklere engel olamamış bir insan topluluğuyuz. Nereden çıkardın derseniz,
tarih boyunca olan bitenler ve bugün
yaşadığımız derin sessizlik, kafa karışıklığı, temiz bilgiyi alıp işleyememe
gibi hususlar bana böyle düşündürtüyor.
Dünyanın en önemli coğrafyalarından birinde
yaşadığımız ve bunun için çok ağır bedeller ödediğimiz bir gerçek olarak
önümüzde duruyor. Ancak bunu bir türlü anlayamayıp gereken tedbirleri
alamayışımızda bir gerçek... Bu iki gerçek bizi boğdukça boğuyor. Daha iyi
anlamak için yüzyıl boyunca çıkan gazeteleri incelemek yeterli sanki sorunlar
derin bir buzlukta imiş gibi aynen önümüzde duruyor.
Bir insan dünyaya mutlu ve başarılı olmak, sağlıklı
yaşamak, gururunu korumak, toprağında huzur bulmak için gelir. Türkiye'de doğan
birinin ya da dünyanın neresinde olursa olsun bir Türk anne babadan doğmuş
birinin pek fazla mutlu, başarılı, sağlıklı ve huzurlu yaşadığını söylemek çok
zor. Neden acaba?
Bu sorunun cevapları her bir Türk tarafından
bireysel olarak verilmelidir.
Hiç bir fert öncelikle devlet, vatan ve millet için
yaşamak üzere doğmaz. Aksine ilk önce kendi için yaşayacak ve kendi için
yaşamayı becerirse devletine, vatanına ve milletine katkı sağlayacaktır.
Siyasetin sevk ve idare ettiği devlette bunun için uygun zemin yaratacak ve
kaynaklar bulacaktır. Halbuki bizde bunun tam tersi olmakta birey yani fert
kendinden ziyade devlet, vatan ve millet için yaşamaya zorlanmaktadır.
Türk insanı devlet için yaşamaya zorlansa da,
kutsallaştırdığımız devlet aldığı kararlar ile bireyi eğitimsiz, yoksul,
kültürsüz ve sağlıksız olmasına göz yummaktadır.
O zaman insan eğer bir Türk ise dünyaya gelme
nedeni olan mutlu, başarılı, sağlıklı ve huzurlu olarak nasıl yaşayacaktır? Bu
sorunun cevabı; çok zordur olur!
Çünkü her şey birbiriyle bağlantılıdır. Devlet
dünyaya gözlerini açan her vatandaşını mutlu, başarılı, sağlıklı ve huzurlu
olmak konusunda desteklemelidir. Gördüklerimiz bizler için bunların
gerçekleşmediğini göstermektedir.
Türkler her yerde yani ister Tanrı Dağında ister
Anadolu'da isterse Avrupa'da yada ABD ve Avustralya'da birbirine benzer bir
sorunlar yumağına dolanmışlardır. Hiç bir şeyi yani kendileri için iyi veya
kötüyü ayırt edemedikleri sorunların müzminleşmiş olmasından çok net
anlaşılmaktadır. Onlara doğruları gösterecek aydınlar ise samimi olduklarını
kabul etsek bile çok yetersizdirler. Sorunun temelinde bir de bu vardır.
Şimdi yine her türlü bulanıklığın yaşandığı bir
dönemden geçiyoruz. Devlet erkine yön veren siyasetin sağından soluna,
şeriatçısından milliyetçisine birbirine benzediği günleri yaşıyoruz... Bu tuhaf
değil mi? Türk'ün içeride ve dışarıda karşı karşıya olduğu her soruna karşı
aynı dili konuşan bir iktidar ve muhalefet ile karşı karşıyayız... O zaman
gerçekleri ve başımıza gelecekleri nasıl öngöreceğiz? Kim(ler) anlatacak bize
bunları?
Başta söylediğim gibi bugün olan bitenler yarın
sonuç verecek. Türk Milleti kendisinin önünü açacak ve yaşananlar karşısında
akıl bulanıklığını ortadan kaldıracak siyasetçileri ve oluşumları göremiyor.
Hep bir yanlışa "icbar
edilmek" durumu var.
Osmanlı bir anda yıkılmadı ve Türkiye Cumhuriyeti
bedelsiz kurulmadı! Bunu düşünmek bile bugün yaşadıklarımıza bir ışık olması
gerekir...
Bugün suyumuz var ama böyle kullanmaya devam
edersek yarın olmayacak... Tek kullanımlık tohumlar yarın toprağınızı
körletecek ve açlığa yelken açacaksınız... Peşkeş çektiğiniz madenler ve yer
altı zenginlikleri tükenince namerde bügünden daha fazla muhtaç olacaksınız...
Sağlığınız için ilaç ve diğer materyalleri üretemezseniz ameliyat masalarında
inleyeceksiniz... depreme tedbir almazsanız beton yığınlarının altında
kalacaksınız, memleketi istila etmiş sığınmacıları geri göndermezseniz
demografik yapınız bozulacak ve bugünleri mumla arayacaksınız.. memleketten
kaçmanız da sorunu çözmeyecek Türk olmanız size gittiğiniz her memlekette en
büyük sorun olacak...
Kimse bunlar için halkı ayağa kaldıracak bir
politik söylem de geliştirmiyor değil mi?
Gelin günümüzü gün etmeyelim! Kafa bulanıklığını
giderelim! Yerli ve milli aynı zamanda da bağımsız siyasetçilerle gelecek için
tedbir alalım.. Artık hepimiz biliyoruz ki, gelecek çok çabuk geliyor...
Özcan PEHLİVANOĞLU