Smotrich, 'Yahudi Devleti'nin 'yavaş yavaş' büyüyeceğini belirtiyor.
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Eylül ayında Fransız-Alman ortak yapımı Arte TV'de yayınlanan "Israel: Extremists in Power" adlı belgeselde Yahudilerin kutsal kitabı olan Tevrat'ın Tekvin bölümünün 15. Bab'ında geçen 'vadedilmiş topraklar' anlatısına atıf yaptı.
"Ben bir Yahudi Devleti istiyorum" diyen Smotrich, "Bu çok ama çok karmaşık. Yahudi halkının değerlerine göre işleyen bir devletten bahsediyorum" şeklindeki ifadelerle devam etti.
Smotrich ile mülakat yapan gazeteci, "İsrail Devleti'nin egemenliği denizde başlayıp nehirde sona eriyor. Siz daha fazlasını mı kastediyorsunuz?" sorusu üzerine İsrailli Bakan, "Evet. Adım adım" ifadelerini kullandı.
"İsrail'in gelecekte Kudüs'ten Şam'a kadar genişleyeceği yazılı. Sadece Kudüs'ten Şam'a kadar."
Jerome Sesquin'in yapımcılığını üstlendiği belgeselde Smotrich'ten, "Vadedilmiş topraklarla ilgili radikal bir vizyonu var ve bu vizyon tüm Filistin'in yanı sıra Ürdün, Suriye, Lübnan, Irak ve Mısır, Suudi Arabistan'ı da içeriyor" diye bahsediliyor.
"Kesinlikle aşırılıkçı yanlısı bir görüş ama İsrail'in kamusal söyleminde kabul gören bir görüş."
70 dakika uzunluğundaki belgesel, 24 Ekim Perşembe gününe kadar Arte'nin internet sitesi üzerinden izlenebilecek.
Smotrich, Ağustos 2024'te Gazze halkının aç kalmasının "adil ve ahlaki" olabileceğini öne sürmüş, Batı'daki bürokratların tepkisini çekmişti.
Avrupa Birliği (AB), "sivillerin kasıtlı olarak aç bırakılmasının bir savaş suçu olduğunu" belirterek İsrailli bakanın sözlerini eleştirmişti.
AB dış politika şefi Josep Borrell, "uluslararası hukuku ve insanlığın temel ilkelerini küçümsediğini bir kez daha gösterdiğini" belirterek, İsrailli bakanın sözlerini "rezilliğin ötesinde" olarak nitelendirmişti.
İngiltere'nin Dışişleri Bakanı David Lammy ise sosyal medya platformu X'te, "Bakan Smotrich'in sözlerinin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. İsrail hükümetinin bu sözleri geri çekmesini ve kınamasını bekliyoruz" diye yazmıştı.
Yine Smotrich, Haziran 2024'te bu kez Batı Şeria'daki beş yerleşimi daha imara açmıştı. Bu yerleşimler uluslararası kanunlara göre yasadışı kabul ediliyor.
Batı Şeria'da "B Bölgesi" olarak tanımladığı havzadan kuzeydeki Evyatar, merkezdeki Sde Efraim ve Givat Asaf, güneydeki Heletz ve Adorayim, İsrail Hükümeti'nin onayından geçmişti.
İsrail'in eski Başbakanı İzak Rabin ve Filistin Kurtuluş Örgütü'nün kurucu Başkanı Yaser Arafat, 1993-1995 yıllarında, Oslo'daki barış görüşmelerinde Batı Şeria'nın A, B ve C bölgeleri dahil, 3 parçaya ayrıldığı metni imzalayan taraflardı. Anlaşmaya göre B Bölgesi, Batı Şeria'nın yüzde 24'üne denk gelirken, kontrol yetkisi İsrail Ordusu ile Filistin'e ait.
B Bölgesi'ni kapsayan son karar, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun hükümet ortağı Dindar Siyonist Parti'den Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in teklifiydi.
Smotrich, "İsrail'in kalbi" olarak gördüğü Batı Şeria'da Filistin Devleti'nin kurulmasına şiddetle karşı çıkıyor. Hükümete sunduğu öneride, 5 yerin ileri karakol olarak belirlenip imara açılması dışında, Filistin Yönetimi yetkililerinin hareket alanının kısıtlanması, ülkeden ayrılmalarının önüne geçilmesi gibi bir dizi madde bulunuyor.
İsrail'de faaliyet gösterip iki devletli çözümü savunan sivil toplum kuruluşu Peace Now'a göre, 2020 itibarıyla Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te İsrail'e ait 132 yerleşim yeri ve ileri karakol var. Buralarda 465.400 insanın yaşadığı düşünülüyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun iktidar koalisyonunun önemli ortaklarından biri olan Smotrich, Gazze'nin yeniden işgal edilmesini, 2005 yılında kaldırılan Yahudi yerleşimlerinin yeniden inşa edilmesini ve çok sayıda Filistinlinin gönüllü olarak bölgeden göç etmesini destekliyor.
İsrail ile Gazze Şeridi'ni yöneten Hamas arasındaki çatışmalar, 7 Ekim tarihinde tekrar alevlendi.
İsrail sınırını aşıp baskın yapan Hamas militanları, 7 Ekim'de düzenledikleri saldırıda çoğu sivil olmak üzere yaklaşık 1.200 kişiyi öldürdü ve 250 kadar kişiyi de rehin aldı. Bu rehinelerin yaklaşık yarısı, Kasım ayında bir hafta süren ateşkes sırasında İsrail tarafından tutulan Filistinli mahkumlarla takas edilerek serbest bırakıldı.
İsrail, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun (BMGK) derhal ateşkes ilan edilmesini öngören kararına rağmen Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısından bu yana Gazze'ye yönelik saldırılarını ve sivil katliamlarını sürdürürken, uluslararası kınamalarla karşı karşıya kaldı.
Gazze'deki sağlık yetkililerine göre, 7 Ekim'den beri İsrail'in Gazze'de düzenlediği saldırılarda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 50.000'e yakın Filistinli öldürüldü ve yaklaşık 100.000'den fazla kişi de yaralandı.
Harabeye dönüşen Gazze'nin pek çok bölgesinde gıdaya, temiz suya ve ilaca ulaşmak hala çok zor.
Güney Afrika'nın açtığı bir dava kapsamında İsrail, Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırımla suçlanıyor.
Mahkeme, Başbakan Binyamin Netanyahu yönetiminin, 6 Mayıs tarihinde işgal edilmeden önce bir milyondan fazla Filistinlinin sığındığı güneydeki Refah kentindeki faaliyetlerini derhal durdurmasına hükmetmişti.