--
- - - - - - - - - - - - - - - -
Milletleri kurtaranlar yalniz ve ancak ogretmenlerdir.
~K.Ataturk~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Köleler ve kötüler için istibdat en üstün iyiliktir.
Platon'dan Eflatun özlü sözler
Bin peygambere bedel…
- - - - - - - - - - - - - - - -
Levent Erturk : SIZIN DUYGULARINIZ GERCEK MI? EMIN MISINIZ?
~En sonunda, insanin devredilemez sandigi her seyin bir degisim
araci oldugu, alisverise konu edildigi ve devredildigi zaman
gelmistir. simdiye dek ifade edilen ama asla takas edilmeyen;
verilen ama asla satilmayan; edinilen ama asla satin alinmayan
erdem, sevgi, inanc, bilgi, vicdan gibi degerlerin, kisaca her
seyin ticarete dahil oldugu zamandir bu. Genel bir yozlasmanin,
her seyin satilabilir olmasinin evrensellestigi ya da politik
ekonomi diliyle konusacak olursak, maddi manevi her seyin
pazarlanabilir bir deger haline geldigi ve gercek degerinin
saptanabilmesi icin pazara getirildigi zamandir.
(karl marx)
***
Yukardaki satirlari ne zaman okusam, marx'a buyuk adammissin
demekten kendimi alamiyorum.
Gercek, cok acimasiz ve bayagi gorunebilir. Ama ortada bu tablo
varsa, cozum yine ayni tablonun icinden cikacaktir. cagimiz artik
bir reklam ve pazarlama cagidir. ustelik, metanin yani
uretilebilen, gercek bir karsiligi olan somut urunun kendisinden
cok; gercek olarak uretilemeyen her tur duygunun, erdemin,
tutkunun, istegin pazarlanmasi daha fazla kazanc getirmektedir.
urunun imaji, urunun kendisinden daha cok deger kazanmistir.
uzerinde x firmanin logosunun oldugu bir ayakkabi diyelim ki 200
lira bedelle satilabilir. Ama o ayakkabinin temsil ettigi sosyal
sinifa ait imaj dunyasi (diger imajlar ile birleserek)
trilyonlarca lira kazandirir. Marx'in ongorusu fazlasi ile
gerceklesti. Her sey pazarlanabilir:
Bir savasta annesi ile birlikte olen cocugun resmi,
Bir insanin hayatindan 2-3 resim alinarak olusturulan tanitim,
Bir dinin ilk temsilcilerinin cektigi cileler,
Bir kahramanin idam sehpasindaki goruntuleri,
Ayni kahraman icin bestelenen sarki,
Bir depremde enkazin altinda kalan bebegin tanitimi ...vs
Ve elbette... sevgi, ask, cesaret, kahramanlik, fedakarlik,
dindarlik, annelik, cocuk masumiyeti, doga sevgisi ...akliniza
gelebilecek her tur duygu ustalikla pazarlanabilir ve
pazarlanmaktadir; ustelik alicilari da cok fazladir.
Bir suru ah vah edebiyati ile dolu bos sozleri birakip,
yasadigimiz dunyanin gercekligini en acimasiz sekilde gormek
isterseniz, bu kitabi okuyun derim: jean baudrillard. Simulakrlar
ve simulasyon.
Cagimiz bir sanal gerceklik cagidir, hatta o sanal gercekliklerin
yeniden simule edilerek olusturuldugu hiper gerceklik cagidir.
Sanal gerceklikte, gosterenin, yani imgenin gonderme yaptigi bir
gerceklik vardir. ornegin bir gul imgesinin gonderme yaptigi
gercek bir doga vardir. Hiper gerceklikte o bile yoktur. Hiper
gercekligin imgeleri, gerceklikte hicbir karsitligi bulunmayan
diger imgelere gonderme yaparlar ve bu durum boyle surer gider.
Kendi kendini doguran anlam. Baudrillard bu durumu reklamlarda
anlamin hicligi bolumunde cok guzel anlatmis.
Turkiye'de ise durum daha da beterdir. Avrupa ve abd
medeniyetlerinde carpikliklar olsa dahi, tum bu surecin alt
yapisina sahip olan bir medeniyet, kendi icinden ciddi dusunurler
ve cozumler cikarabilir. Oysa, bu bilimsel ve teknolojik sureci
yasayamamis, hep ithal etmek zorunda kalmis, dolayisi ile
felsefesini de gelistirememis bir ulkede verilen tepkiler hep
alaturka, vicik vicik ucuz duygu edebiyati ve bol bol gozyasi ile
cevrili olacaktir.
Neler oldugunu anlayamadi kucuk elif. Minicik bedeni soguk
taslarin ustune yapisti. Cocuklugu, hayalleri, umitleri orda
kaldi.
Yalan, yalan, yalan. Arka plandaki olumun ve acinin kendisi dogru
olsa dahi, pazarlanmasi ve islenmesi bastan asagi yalan. Acinin
simule edilmesi ve tekrar tekrar kullanilmasi cagimizin bir
gercekligidir. Bir sure sonra, elif'in bedeninin kendisi unutulur,
geriye goruntusu kalir; hatta o bile unutulur, geriye bir kac
parmak hareketi, iki uc photoshop posteri veya buna benzer sekilde
ifade edilen protesto kirintilari kalir. Zaten o arada piyasaya
yeni elif, osman, İlker, funda goruntuleri gelir. Atolye her zaman
hazirdir.
Bu durum, insanin kendine yabancilasmasidir ve kacinilmaz bir
gercekliktir. Bir insanin diger bir insani oldurdugu bir durum,
televizyonda canli yayinda sunuluyorsa ve ancak 2-3 dakikaligina,
bir sofra basinda oylesine seyrediliyorsa, her tur gercek duyguya
yabancilasma kacinilmazdir.
Simdi geliyorum asil aci verici soruya. Sorunun cevabini bana
vermeyin, ben kimsenin yargici degilim. Sadece kendi vicdaniniza
cevap verin.
Siz, kendi duygularinizin gercekliginden emin olabilir misiniz?
Ben emin degilim. Artik emin olamiyorum. Bu yuzden buyuk konusmak
istemiyorum. Kimseyi elestirmiyorum, bu genel bir durum
degerlendirmesidir.
Akliniza gelebilecek her seyin sanala donustugu bir dunyada, insan
duygularinin da sanallasmasi kacinilmazdir. Bunda ayiplanacak
hicbir sey yok. Zira hepimiz tv, sinema, basin, internet, cep
telefonlari, etrafimizi saran milyonlarca ic alan (indoor) ve dis
alan (outdoor) reklam araclari ile muthis bir bombardimana
tutulmaktayiz. Sokaga cikip 1-2 saat dolastiginiz, sonra evde
biraz tv seyrettiginiz ve internette iki uc mesaj yazdiginiz sakin
bir gunde bile 25-40 bin arasi degisen reklam mesaji alirsiniz.
Bunlarin tamamina yakinini farkedemezsiniz ama bilincaltiniza
mesajlar pompalanir. Bunu butun reklamcilar bilirler. Durum o hale
gelmektedir ki, insanin kendisi dahi artik sadece bir imgedir.
Gercekligini gormeden, bilmeden seveceginiz, hayran kalacaginiz
veya kufur edeceginiz bir imge. İster istemez herkes bu surecin
icinde yer alir. Hatta surece karsi cikiyor bile olsa.
Bir sure sonra, akliniza gelebilecek en acikli sahne bile; o
sahneyi sunanla, sahneyi alanin ortaklasa sergiledikleri duygusal
bir masturbasyona donusecektir. Yasanan da zaten budur.
Sistem, kendi cocuklarini yemekten bile cekinmez.
Tek basina kimsenin sucu yok ve kimse tek basina kurtarici olamaz.
cok mu acimasiz yaziyorum?
Baudrillar'in kitabindan ufak bir alinti yapmak isterim:
Simulasyon her zaman icin gercege saldirmaktan yanadir. Sisteme
karsi, kuskunun oldugu yerde en emin yol budur. Bu, giderek
icinden cikilmaz bir duruma donusmektedir. Bunu basarmasini
saglayan sey ise, bizi cevreleyen gercegin tepkisizligidir. Artik,
bundan boyle sanal gercekligin uretildigi sureci yalitabilmek
imkansizlastigi gibi, gercegi kanitlayabilmek de
imkansizlasmaktadir.
Maalesef daha fazla alinti yapamiyorum. Aslinda kitabin her
sayfasi birbirinden degerli. Konuya mecburen yalap sap degindim.
Her yeri ve her seyi kana buladiktan sonra, ayrica bunu
ambalajlayarak yeni bir urun seklinde size sunanlarin ilk istedigi
sey, sizin tepkilerinizin gercek degil sanal olmasidir. İste bu
yuzden, oncelikli olarak, gercek tepkiler siddetle bastirilir.
Asker, polis, gonullu muhafizlar vs araciligi ile, gercekligin
kendisine acimasiz bir savas acilir. Buna elbette medya da
katilmaktadir. Bir sure sonra, o sistemin yoneticileri ve dogrudan
savas planlarini yapanlar; idealist bir lider, halklarinin
koruyucusu, dindar ve ahlakli ornek sahsiyetler olarak
parlatilirken, en basit haklarini arayan insanlar birer canavara
donustururler. Geri kalanlar ise sindirilir. Bunun ardindan,
yonetenlerin hicbir sekilde korkmayacagi, hatta destekleyecekleri
bir duygusal rahatlama sureci baslar.
İste bu ve benzer sebepler yuzunden, ben ah caniiim, nasil da
kiymislar yavrucaga seklinde tepkiler veremiyorum artik. İcimin
buz gibi sogudugunu soyleyebilirim. Cunku sunu biliyorum ki,
istisnaslar haricinde; tum bunlar, her seyden habersiz cocuklarin,
onlari oldurenlerin, oldurdukten sonra arkalarindan aglayanlarin,
sonra tum bu olaylari verilmek istenen mesaja gore yeniden
kurgulayanlarin, nihayet mesaji alip aglayanlarin ..herkesin
katildigi sanal bir sahnedir.
Belki bir cozum olabilir.
Nasil ki, gercekligin kendisinden bikip sanala siginiyorsak;
Bir gun tum bu sanal senaryolardan bunalan insanlar, arka plandaki
duygularin samimi oldugu yeni bir gerceklige yol verebilirler.
Simdilik oyuna devam...
Saygilar
(not: meraklisi icin kitap kaynagi: jean baudrillar. Simulakrlar
ve simulasyon. Dokuz eylul yayinlari.)
Levent Erturk
lev...@yahoo.com >~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Mendacem memorem esse oportere.
* * *
Bir yalancinin iyi bir hafizasi olmalidir.
~Latin Atasozu - (Quintilian)~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Tüm kara köpekleri öldürünüz.
Çünkü onlar şeytandır.
~Hanbel 4/85; 5/54~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Antik ya da karma olsun tüm devletlerin kökleri iyi yasalar ve iyi
silahlardır.
İyi silahlar olmadan iyi yasalarınız olamaz.
İyi silahlarınız olduğu zaman iyi yasalar kendiliğinden
gelecektir.
~Niccolo Machiavelli~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Ellerimde Bir Göztaşı
Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum
Ne bileyim, bir damlanın böyle deniz olduğunu
Şaştım, mavi bir fal gibi açılınca önümde
Giritli bir ölümüm varmış, bir balıkçı fitil gibi
Patlayacakmış avucunda otuz çubuklu gençliğim
Üç günde mi desem, üç gökte, üç kulaçta mi
Ben ki, o camgöbeği çiçekler açan ağaç
Kırılmaz bardaklar gibi tuzla buz olacakmış
Ne zaman boğulsam böyle yosun kokuyordu ışık
Sabahçı kahvelerde bir çiroz ötüyordu
Ve dalgalarımı geçen o deniz şoförleri
Böyle uyur düşlere bindirmiş gemiler
Uyuklar gibi üstünde mermer masaların
Bir tahta parçasıydım, osmanlı bir kazadan kalmış
Yüzüyordum, islam kaptanın ahşap ayağında
Öbür tahtalara öbür insanlara doğru
Cumhurdu mürekkep balığı, simsiyah yüzüyordum
Ne bileyim, bir korkunun böyle destan olduğunu
Ağardım, nişanlayınca gece ve yavrulayan yalnızlık
Ya da ilk insanın doğdugu, öldüğü dağdi Moby Dick
Nefes aldıkça filbahriler köpürüyordu sulardan
çanlar çalıyor kulaklarımda, yunuslar yarışıyordu
Alyuvarlar, dolkuşları ve rüzgar midyeleri
Dedim, dünya gibi bulut yok dünya üstünde
Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum
Ne bileyim, bir türkünün böyle Veysel olduğunu
Açıldım, çıkmaz bir sokak gibi, kapanınca denizde.
~Can Yücel~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Dunyada zulme ugrayanlar, kiyamette mutlaka kurtulusa
ulasacaklardir.
~Hz. Muhammed sav.~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Birini seviyorsan gerçekten severdin, verecek başka hiçbir şeyin
yoksa bile sevgin yeterdi.
Verecek çikolata kalmadığında, annesi çocuğu sımsıkı göğsüne
bastırmıştı.
~George Orwell-1984~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Yalan, iki kisinin eseridir.
Biri soyler, digeri de inanir.
~Hommer SIMPSON
Postmodern cagin buyuk dusunuru.~
- - - - - - -





- - - - - - -
William_Shakespeare-Venedik_Taciri.doc
Lawrence_Block-Babalarin_Gunahlari.pdf
SARKI_AKOR_KITABI.pdf
Her_Cikolata_Yenmez-Sevil_Atasoy.mobi
Fono-Kendi_Kendine_Hizli_Ingilizce_Ikinci_Basamak_Kitap_1_.pdf
eski_arkadasliklar_2.doc
Kanli_Yuruyus-Berick_Traven_Torsvan.epub
Biotechnology_and_Genetic_Engineering_Global_Issues_-Kathy_Wilson_Peacock_Charles_Ph.D._Hage.pdf
O-Stephen_King.epub
Osho-Olgunluk-Kendin_Olma_Sorumlulugu.epub
Anthony_Neilson-Penetrator.doc
Turk_M._Dede_Korkut_Kitabi-Muharrem_Ergin_4.pdf
Kabala_Yahudi_Kadim_Mistik_Ogretisi.epub
Kumarbaz-Dostoyevski.mobi
Sevim_Ak-Vanilya.epub
Veysel_Atayman-Varolmanin_Acisi-Schopenhauer_Felsefesi.epub
Olasiliksiz-Adam_Fawer.epub
21:42 29.637.178
Charles_Dickens_Charles_Dickens_Mister_Pickwick_in.epub
Devlet_Silah_Adalet-Ugur_Mumcu.epub
19:12 14.166.174
Cuneyd_Okay-Donemin_Mizah_Dergilerinde_Milli_Mucadele_Karikaturleri.pdf
Arthur_Koestler-13._Kabile.pdf
Tuncer_Cucenoglu-Sabahattin_Ali.pdf
Nicoara_Beldiceanu-Osmanli_Devletinde_Timar.pdf
Alice_harikalar_ulkesinde-Ozlem_Basbay.epub
Turkish_I.pdf
Stage_1-Jennifer_Bassett-The_Phantom_of_the_Opera.pdf
Bu_Dinciler_O_Muslumanlara_Benzemiyor-Soner_Yalcin.epub
Olu_Canlar-Nikolay_Vasilyevic_Gogol.epub
Can_Baskent_Editor_-Kara_Dergisi_Seckisi.epub
MAD_506_NUMARALI_SEMENDIRE_LIVASI_ICMAL_TAHRIR_DEFTERI_937-1530_.pdf
- - - - - - -
Your browser does not support the video tag.
">
Your browser does not support the video tag.
">
Your browser does not support the video tag.
">
Your browser does not support the video tag.
">
Your browser does not support the video tag.
">
Your browser does not support the video tag.
">
Your browser does not support the video tag.
">
Your browser does not support the video tag.
">
- - - - - - -
- - - - -
- - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -