Konjonktür "Oryantal" ve/veya "Sessiz Gemi"ye "Çifte rezervasyon"?!

732 views
Skip to first unread message

Hayrullah Mahmud ÖzgürTÜRK

unread,
Feb 3, 2021, 5:10:52 AM2/3/21
to oybi...@googlegroups.com
Konjonktür "Oryantal" ve/veya "Sessiz Gemi"ye "Çifte rezervasyon"?!

NEDİR NE DEĞİLDİR 1
Yazı şu:
Bülent Serttaş’ın çifte ayıbı
“İbo Show”a katılan halk müziği sanatçısı Bülent Serttaş, programda sahne alan dansöz Didem Kınalı’yı protesto etti.
Oryantal Didem dansını sergilerken kafasını başka yöne çevirip yok muamelesi yaptı, bir nevi sanatını aşağıladı.
Kameraların önünde takındığı bu tutum kimsenin gözünden kaçmadı tabii. Şarkıcı Hadise bile topa girip “Dans sanattır, dans alkışlanır” diye tepki gösterdi.
Didem Kınalı’nın sonradan yaptığı açıklamadan anladık ki aralarında geçmişten kalma bir husumet varmış.
Bülent Serttaş bu hareketiyle sadece Didem Kınalı’ya ayıp etmedi aslında. Program sırasında böyle bir tatsızlığa neden olarak kendisini oraya çağıran davet sahibine karşı da büyük ayıp etti.
Bu kadar zor mu arkadaş? Şova davet ettiklerinde “Benden başka kimler katılıyor?” diye sorarsın, işine gelmeyen birisi varsa affını istersin, bir sonraki hafta gidersin.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/savas-ozbey/sosyal-medya-nobeti-41730239
(...)
Yorum şu:
Basın çökmüş.
Kendi bakış açısı kalmamış.
Sürükleniyor.
Bülent Serttaş'ın bakıp bakmaması üzerinden tartışmak ne kadar doğru!
Oryantal Didem'in, İbo Show'da dans ettiği kıyafet ne kadar uygun?!
Böyle dansöz kıyafeti mi olur!?
Doğru soru bu!
"Tesettüre soksaydınız bari!" diye tepki koymak da mümkün!
Ne var ki, "yeni normal"i normal kabul eden bir merkez medya var!
Hal böyleyken, medyada haber olmak için girmediği kılık kalmamış Bülent Serttaş, dansöze baktı bakmadı, bir başka ipteki cambaz temaşası!
Hasılı:
Görüntülere bakıldığında, "gecenin oryantali", Didem Hanım'dan ziyade, Bülent (Serttaş) Bey olduğu anlaşılıyor.
Vs vs.
Nokta.

...

NEDİR NE DEĞİLDİR 2
ENSTANTANE X:
ÖMÜR GEDİK Clubhouse’un esiri oldum
Clubhouse’da birkaç gündür oda oda gezdim. Platformda sohbeti muhabbeti en çok istenen ünlüyü açıklıyorum; Yıldız Tilbe.
Yıldız, Clubhouse’a gelse olabilecekleri tahmin edebiliyorum.
Herkes onun konuşmacı olduğu odaya akın edecek.
Yıldız Tilbe’nin Clubhouse’a girişi Elon Musk’ın beklenen konuşması kadar etkili olabilir.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/omur-gedik/clubhouseun-esiri-oldum-41730192
(...)
ENSTANTANE X:
ORAY EĞİN Clubhouse çukuru: “Brek… brek… arkadaş arıyorum arkadaş…”
Ne yazık ki, “Hotel California” gibi Clubhouse adlı Silikon Vadisi tuzağından da “check out” yapsanız bile ayrılamıyorsunuz.
Metafor değil yaptığım. Ciddi ciddi bu çukurdan kendimi kurtarmak için hesabımı silmek istedim, ama uygulama buna “şimdilik” izin vermiyor.
Belki bugün Clubhouse’da bir odada “WhatApp bizim ‘data’mızı ‘collect’ mi ediyor?” diye tartışılırken, bu konu da gündeme gelir.
https://www.haberturk.com/yazarlar/oray-egin/2957653-clubhouse-cukuru-brek-brek-arkadas-ariyorum-arkadas
(...)
ENSTANTANE X:
Clubhouse güvenli mi?
Davetiyeyle girilen sosyal medya ağı Clubhouse son günlerde herkesin dilinde. Peki, hemen her konuda sesli sohbet olanağı sunan uygulamada kişisel veriler ne kadar güvenli?
Davetiyeyle girilen yeni sosyal medya ağı Clubhouse son günlerde herkesin dilinde. Peki hemen hemen her konuda sesli sohbet olanağı sunan uygulamada kişisel veriler ne kadar güvenli?
Şu ana kadar sadece iPhone sahiplerinin kullanabildiği sosyal medya ağı Clubhouse son günlerin en popüler uygulamaları arasında. Ancak kullanıcılarına sesli sohbet odaları aracılığıyla iletişim kurma imkânı veren uygulamayı kullanabilmek için iPhone sahibi olmak yeterli değil, aynı zamanda bir Clubhouse kullanıcısı tarafından davet edilmiş olmak gerekiyor.
İki milyondan fazla aktif kullanıcısı bulunan uygulama, davetiye ile girilmesi ve beğenme, yorum gibi fonksiyonlara yer vermemesi ile Twitter, Facebook gibi sosyal medya ağlarından ayrışıyor. Clubhouse bir anda artan ilginin ve 1 milyar doları aşan piyasa değerinin tadını çıkartırken veri uzmanları ise kullanıcıları kişisel verilerine güvenliği konusunda uyarıyor.
ENDİŞELER
DW Türkçe'de yer alan habere göre, uzmanların eleştirdiği noktaların başında kullanıcıların uygulamayı indirip kayıt olurken telefonda kayıtlı tüm kişilerin bilgilerine erişim izni vermesi geliyor. Bremen Tüketici Merkezi Başkanı Annabel Oelmann, "Bu şekilde gölge profillerin oluşturulması ve reklam amaçlı kullanılması riski oluşuyor" şeklinde konuştu. Almanya'da bunun yasak olduğuna işaret eden uzman, böyle bir durumda söz konusu kişilerin kendi verilerinin kullanılması konusunda bilgilendirilmemiş olacağını ifade ediyor.
Federal ve eyalet hükümetlerinin veri koruma konferansı başkanı Monika Grethel de sosyal medya uygulaması Clubhouse'u eleştiriyor. Grethel, "Kişi ve hesap bilgilerine ne olduğu büyük ölçüde şeffaf değil" derken kullanıcıların Clubhouse'a kendi kontaklarına erişim izni verme ve dolayısıyla kendileri kullanıcı olmayan kişilerin iletişim bilgilerini uygulamaya sunma olasılığının "temelde eleştirel olarak görülmesi" gerektiğini vurguluyor. Grethel, "Aynısı, Clubhouse'a davet edilen bir katılımcının başka bir sosyal medya hesabı aracılığıyla kayıt/kimlik doğrulaması için de geçerli" diye konuşuyor.
GÖRÜŞMELER KAYIT ALTINA ALINABİLİYOR
Eleştirilen bir diğer nokta ise canlı bir sohbet sırasında yasal bir ihlal bildirildiğinde tüm görüşmelerin geçici olarak kayıt altına alınabilmesi. Oelmann, "Bu içeriklere daha sonra kimin erişim sağladığı ve silinmesi kararını kimin verdiği ise karanlıkta kalıyor" uyarısını yaptı. Uyarılar bununla da sınırlı kalmıyor: Clubhouse ayrıca bir iletişim profili oluşturmak için kullanıcıların hangi hesaplar ve gruplarla iletişim kurduğu ne sıklıkla ve ne kadar süreyle günün hangi saatlerinde aktif olduğu gibi verileri de topluyor.
Clubhouse'un veri gizliliği kurallarının net bir şekilde formüle edilmediğini ifade eden Anabel Oelmann, "Hangi verilerin hangi somut amaçlar doğrultusunda toplandığı ve işlendiği konusunda birçok soru yanıtsız kalıyor" şeklinde konuştu. Oelman, tüketicilerin Clubhouse kullanımı için sadece kendi kişisel verileri ile değil, aynı zamanda aile, arkadaşlar ve tanıdıklarının kişisel verileri ile de "ödeme yaptıklarının" farkında olması gerektiğini ifade etti.
Clubhouse yetkilileri ise sesli kayıtların sadece şikâyet durumunda değerlendirileceği, ardından da hemen silineceği güvencesi veriyor. Ancak uygulama mevcut haliyle Avrupa Genel Veri Koruma Yönetmeliği'ni birçok noktada ihlal ediyor. Firmanın sahipleri Paul Davison ile Rohan Seth'in Avrupa için yeni bir düzenlemeye gidip gitmeyeceği ise şimdilik bilinmiyor.
https://odatv4.com/clubhouse-guvenli-mi-02022121.html
(...)
ENSTANTANE X:
SORU ŞU: ABD MÜDAHALESİNDE RTE'Yİ SAVUNUR MUSUN?
gayri resmi olarak abd işgalinde olduğumuz için bu soruya cevap vermeye gerek yok.
01.02.2021 14:38 tetrao tetrix
+hey dude, where is the "tango one".
-abi burda dümdüz aşağı iniyorsunuz, otobüs terminalini geçtikten sonra, önüne bir tane metro çıkışı gelecek, oradan sola dönüyorsunuz, 1-2 km ileride bir tane saray gibi bir şey var. ordalar diye biliyorum abi. hadi kolay gelsin.
01.02.2021 14:36 pretorian
başlık rte'yi savunur musun diye açılmış, içerik, “peki ya türkiye'ye müdahale etmeye çalışsa?” diye soruyor. rte= türkiye midir? asıl soru bu.
yazık kafana
02.02.2021 00:44 krozac
"savunur musun? diye yazsaydın bir düşünürdüm.
ama imla hatalarına takıntım sebebiyle bu defalık düşünmeme hakkımı kullanmak istiyorum.
01.02.2021 14:36 ne nuntium necare
cevabım (bkz: bob marley faruk) ile aynıdır.
evet ceku'nun odası burası diyelim. en yakın plekumat şu koridorunda başında olsa ne yapıyoruz?
a-) kendisini dövüyoruz.
b-) yokmuş gibi davranıyoruz.
c-) hızla kaçıyoruz.
cevap: yokmuş gibi davranıyoruz.
02.02.2021 00:45 ~ 01:00 jeapiin
https://eksisozluk.com/abd-mudahalesinde-rteyi-savunur-musun--6816545?a=popular&p=32
(...)
YORUM ŞU:
11 Eylül öncesinde "moda" olan, e-mail kutusu (yahoo)'nun "Taslaklar" bölümü üzerinden yazışmaktı.
O dönemde "Taslaklar" kısmının içi gözükmüyordu, içinde kaç kayıt var, tıklamadan anlaşılmıyordu.
Saldırıyı düzenleyen cihatçılar, porno siteler üzerinden ve/veya yahoo mail adresinin içinde yer alan "Taslaklar"a not bırakarak iletişim kurmuşlar.
Adna Hoca'nın internet sitesi de, bir dönem, "mesaj panosu" gibiydi.
Şifresi girildiği an, özel yazışma / mesajlaşma vs.
Nüans!?
Arap Baharı'nda ise twitter üzerinden haberleşti sokağa dökülen eylemciler.
Nüans?!
Soru şu:
"Erdoğan Baharı", davetiyeyle girilen "sosyal medya ağı" Clubhouse üzerinden yükselir mi?!
El cevap:
Vs vs.
Nokta.

...

NEDİR NE DEĞİLDİR
Yazı şu:
FEHMİ KORU Boğaziçi Üniversitesi’nin kapısı kelepçeliyken Boğaziçi ve Türkiye şıngır mıngır olamıyor…
Siyasi sistem değişikliğini öngören anayasa değişikliğiyle birlikte üniversitelere rektör atama işlemi hem kolay hem de hızlı hale getirildi; cumhurbaşkanı istediği kişiyi rektör olarak atayabiliyor. Bu sebeple Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan rektör ataması anayasaya ve yasalara uygundur…
“Madem anayasa ve yasalara uygun, o halde öğretim üyeleri ve öğrenciler son atamaya itiraz edemez” deniliyor.
İtiraz etmeye kalkışana reva görülen muameleyi bütün Türkiye dün gördü.
Sadece Türkiye değil, dünya da gördü.
Boğaziçi Üniversitesi ülkemizin göz bebeği gibi koruması gereken en değerli varlıklarından biridir. Lise mezunlarından en iyileri Boğaziçi’ne girebilme başarısını gösterir; mezunları yalnız ülkemizde değil dünyanın her yerinde el üstünde tutulur.
Öğrencilerini polisle karşı karşıya getirmek, gösteri yaptıkları için orantısız güç kullanımına muhatap etmek, yüzlercesini gözaltına almak, akıl ve mantığa sığar bir davranış tarzı değil.
Seslerini duyurmak için gösteri mi yapıyorlar, bırakırsınız yapsınlar; bu yolla göstericilere derse girmedikleri için başlarına gelecek en büyük cezayı vermiş olursunuz.
Moskova ile İstanbul’u birleştiren
Yapılan muamele sorunun itirazlara müsamahasızlıktan öte yönleri olduğunu düşündürüyor.
Derse girmeyip gösteri yapan öğrenciler üzerinden herkese ders veriliyor.
Moskova’dan sonra İstanbul’dan da benzer görüntüler dünya gündemine giriyor.
Ülkemiz bu yönden de Rusya ile ilintilendirilmiş oluyor.
Hoş bir şey değil bu.
İster devlet tarafından açılmış olsun ister vakıflar veya şahıslar tarafından kurulmuş, sonuçta bütün üniversiteler kurucuları kadar öğretim üyeleri ve öğrencilerin de malıdır. Hem de yalnız şu anda görevli öğretim üyeleri ve şu sıralarda kayıtlı öğrencilerin de değil, geçmişte kürsülerini ve sıralarını doldurmuş öğretim üyeleri ve öğrencilerin de…
Bir yönüyle, gelecekte aynı kürsüleri ve sıraları işgal edecek olanların da…
[Yüksek lisansımı ABD’de Harvard Üniversitesi’nde yaptım. Harvard’ın bütün kurumlarının başına seçimle gelinir ve seçimde Harvard’ta eğitim almış ve almakta olan herkesin katkısı sağlanır. Seçim zamanı her mezun gibi bana da bütün adayların özgeçmişlerini içeren fotoğraflı bilgi notları ulaştırılır ve oy kullanmam istenir. Gecikirsem seçime katılma görevim birkaç kez hatırlatılır da. Üniversite rektörünün değişmesi gerektiğinde de, yine geniş bilgilendirmeler eşliğinde, o işi en iyi yapacak kişinin rektörlüğe getirilmesi sağlanmaya çalışılır.]
Kolaylık ve hızlılık yerine en doğruya ulaşmayı garantileyecek bir yöntem gereklidir bizde de üniversite rektörlerini belirlemek için…
Madem rektörün profesör olması gerekiyor, yetkin bir profesör olmalı
Son atamadan sonraki tartışmada, siyasete ilgi duymuş ve iktidar partisinden parlamentoya girmek istemiş birinin tercih edilmesi ön plana çıkarıldı.
Herkesin siyasi eğilimi bulunan bir ülkede yaşıyoruz, geçmişte rektörlük koltuğuna oturmuşların da siyasi eğilimleri elbette vardı.
Galiba sorun yalnızca yeni atanan kişinin milletvekili aday adaylığı değil.
Cumhurbaşkanı, son birkaç yıl içerisinde tam 10 eski AK Parti milletvekilini değişik üniversitelere rektör olarak atadı.
Esas sorulması gereken soru şu: Eski milletvekili veya siyasete meraklı biri, ama bilimsel açıdan ne durumda? ‘Yetkin’ biri mi?
Acaba Boğaziçi de dahil üniversitelere son yıllarda rektör olarak atanan siyasi kimlikli veya siyasi eğilimi bilinen yeni rektörler bilimsel açıdan ‘yetkin’ kişiler midir?
Bilimsel kimlikli olmaları gerektiğine göre, profesörlük unvanını alana kadar ve sonrasında hangi bilimsel başarılara sahip olmuşlardır? Kaç eserleri, uluslararası tanınmış bilimsel dergilerde yayımlanmış kaç makaleleri vardır ve bunlar düzeyli yayınlarda ne kadar atıf almıştır?
‘Yetkin’ olmak bu sorulara verilen cevapların sonunda ortaya çıkar.
Sorularıma cevap kendisi de akademik unvana sahip bir araştırmacı tarafından geçen yıl verildi. Akdeniz Üniversitesi’nden Prof. Engin Karadağ’ın ‘Higher Education’ adlı dergide yayımlanmış İngilizce makalesi pek iç açıcı bir tablo ortaya koymuyor.
Prof. Karadağ’ın sayıları 197’e ulaşmış üniversitelerimizin son yıllarda atanmış rektörlerinin aldıkları eğitimler ve yaptıkları bilimsel çalışmaları üzerinde sürdürdüğü araştırmaya göre, rektörlerin üçte birinden fazlasının yayın ve atıf almış eseri/makalesi bulunmadığı anlaşılıyor.
Bizde rektör olma şartları arasında ‘profesör olmak’ da bulunduğundan, bazı başka ülkeler için ileri sürülebilecek “Sonuçta rektörlük idari görev, bunun için bilimsel yetkinlik neden gereksin?” gerekçesi geçerli olmaz.
Rektörlerimizin hiç de az sayılmayacak bölümünün bilimsel yetkinlik açısından durumu böyle.
Siyasete girecek veya girmek isteyecek kadar yakın duran öğretim üyelerinden bundan daha fazlası zaten beklenemezdi.
[Geçmişte Fuad Köprülü ve Osman Turan gibi dev eserler vermiş, yetkinliği tartışılmaz profesörler de Meclis’e girdiler, parti kurucusu, milletvekili oldular; fakat istisnaların kaideyi bozmayacağı gerçeği burada da geçerli.]  
Kapıya kelepçe
Atama makamı önüne götürülen rektör adaylarıyla ilgili bilgi notları arasında, acaba kişinin bilimsel kimliği ve yetkinliğiyle ilgili kanaat sahibi olmayı sağlayacak ayrıntılar da var mıdır?
Vardı da, bu konu önemsenmedi mi, yoksa o konulardaki bilgi eksikliği sebebiyle mi bu son atama yapıldı?
Atanan rektör kendisini savunurken geçmişte hangi başka siyasi eğilimlere ilgi duyduğundan [CHP’li bir belediye başkanı kendisine danışmış], hangi müzikleri tercih ettiğinden [metallica ve hard rock dinlermiş] söz ediyor da, bilim alanına ne tür katkılarda bulunduğu hakkında hiç ipucu vermiyor.
Şehir Üniversitesi’nin kapısına kilit vuruldu, kapatıldı; Boğaziçi Üniversitesi’nin kapısına kelepçe takıldı ve öğrencilerin üzerine güç kullanılarak gidildi.
Nitelikli üniversitelere karşı tavır giderek bir şablon halini alıyor…
https://fehmikoru.com/bogazici-universitesinin-kapisi-kelepceliyken-bogazici-ve-turkiye-singir-mingir-olamiyor/
(...)
Yorum şu:
Neydi o söz, su akar Türk bakar mı?!
Olmadı, olmaz, olamaz!
Elde yetişimiş, kalifiye ne kadar insan varsa kullanmalı!
Alim düzeyinde okumuş Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanı / Genel Başkan / Başbakan oldu!
"Demokrasi" renklendi.
Nüans?!
Usta kalem Fehmi Koru, zaman zaman yazılarında "diploma"sına atıf yapar.
Bugünkü yazısında olduğu gibi, "Yüksek lisansımı ABD’de Harvard Üniversitesi’nde yaptım" der.
Madem öyle, bir üniversiteye "rektör" olarak atansa netice nasıl olur.
Bu sorunun cevabını öğrenmenin yek yolu var, elmanın denenmesi yenmesi.
Medya yöneticisi olarak performansını bilmeyen yok!
Hasılı:
Diploması cilalı Obama'nın "beyzbol sopası" ile kestiği poz hala sosyal medyada dolaşmaya devam ediyor.
Sarmaşıklı okullardan mezun olan CEO'lar, matruşka BOP'ta, Dünya'yı yaşanmaz hale getirdi ise usta kalem Fehmi Koru'nun tecrübelerinden istifade etmek hayat memat mesele.
Neticede, Erdoğan'ın diploması tartışmalı.
Yek soru:
Erdoğan'a, bu sınırsız atama yetkisini veren yasal düzenlemeyi yapan kim?!
a. Davutoğlu
b. ?
Ezcümle:
Deva Partisi'nin kurucusu olan akademisyen teklif'i kabul etmiş olsaydı, yeterli kabul edilecek miydi?!
https://odatv4.com/deva-partisi-kurucusu-cikti-01022101.html
3 Y'nin iktidar olduğu sistemde "liyakat"a göre istense de atama yapılabilir mi?!
Osmanlı çökerken, damat Enver Paşa mı liyakat esas olarak atandı ve/veya Damat Ferit mi?!
Mustafa Kemal'i ortaya çıkartan şartlar da, o imkansız / görevimiz tehlike şartları değil miydi?!
"Acem Harp" alacaklı adres iktidardaysa ve eksen kaymakta ise "Quo vadis?" sorusunu sormak için geç kalınmadı mı?!
El cevap: ?!
Vs vs.
Nokta.

...

NEDİR NE DEĞİLDİR
Yazı şu:
ABDULKADİR SELVİ Erdoğan’ın anayasa hamlesinin püf noktaları
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabine toplantısının ardından yaptığı Anayasa hamlesiyle bir anda gündemi değiştirdi.
Erdoğan, “Türkiye’nin yeni bir anayasayı tartışmasının vakti gelmiştir” dedi. Erdoğan’ın açıklamasında kritik bir nokta vardı. Cumhurbaşkanı, “Cumhur ittifakı olarak bir anlayış birliğine varmamız halinde, önümüzdeki dönemde yeni anayasa için harekete geçebiliriz” diye konuştu.
Cumhur ittifakı vurgusunun altını çizmek isterim.
Erdoğan’ın, yeni anayasa çıkışının yol haritasını ise Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün attığı bir tweetle verdi. Gül’ün, “Sayın Cumhurbaşkanımızın yeni anayasa vurgusu hepimizin için heyecan verici bir müjdedir” dedikten sonraki cümlesi de çok önemliydi. Adalet Bakanı, “Hukuk reformumuzun temel hedeflerinden biri olan yeni, sivil ve demokratik bir anayasayı hayata geçirmek; geleceğimize, çocuklarımıza bırakacağımız en önemli miras olacaktır” dedi.
Muhalefetin güçlü parlamenter sistem için ortak çalışma başlatma kararı aldığı bir dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasa öneresiyle gündemi belirledi. Peki Erdoğan’ın yeni anayasa önerisi ne içeriyor? Başka bir deyişle muhalefete, “Bakın başkanlık sisteminin başarısız olduğunu iktidar da kabul etti. Parlamenter sisteme dönüş için yeni anayasa önerisi yaptı” deme fırsatı sunuyor mu? Erdoğan’ın geç saatlerde gelen yeni anayasa önerisi hakkında perde arkasına bakma imkanım oldu.
1- Yeni anayasa önerisi reform paketinin içinde yer alıyor.
2- Yeni ve sivil anayasa tüm reformların anası olarak görülüyor.
3- Türkiye şimdiye kadar hep darbe anayasaları ile yönetildi. Erdoğan, Türkiye’yi darbe anayasalarıyla yönetilme ayıbından kurtarmak için bu çağrıyı yaptı. “Ruhuyla beraber sivil ve yeni olan bir anayasa yapalım” önerisini getirdi.
ANAYASA HAMLESİ
4- Erdoğan, yeni anayasa hamlesiyle parlamenter sisteme geçiş için ortak Anayasa Komisyonu oluşturmaya hazırlanan muhalefetin  anayasa kozunu elinden almak için bir hamle yaptı.
5- HDP ile gizli kapaklı anayasa çalışması yapan, muhalefete “Merdiven altında anayasa çalışması yapmak yerine, en meşru zemin olan TBMM’de yeni ve sivil bir anayasa yapalım” mesajı verdi.
PARLAMENTER SİSTEMDEN DÖNÜŞ MÜ?
6- AK Parti’nin yeni anayasa önerisinde parlamenter sisteme dönüş yer almıyor.
İKİ KIRMIZI ÇİZGİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, yeni anayasa önerisinde iki kırmızı çizgi yer alıyor.
Biri, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi diğer ise üniter yapı.
Anayasa referandumu ile milletin kabul ettiği Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden vazgeçilmesi  gibi bir düşünce taşınmıyor. Çünkü anayasa referandumuyla birlikte milletimizin sistem tartışmasını bitirdiği ve tercihini Başkanlık sisteminden yana yaptığı belirtiliyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, devletin üniter yapısı ve anayasanın ilk dört maddesi korunuyor.
Yeni reform sürecini başlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni ve sivil bir anayasa önerisiyle birlikte yeni bir meydan okuma ile ortaya çıktı.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/erdoganin-anayasa-hamlesinin-puf-noktalari-41730444
(...)
Yorum şu:
Matruşka BOP'ta "Final" sahnesi.
Neo Sevr.
Bugün aslında dündü.
Nüans?!
2007 öncesinde gündeme gelen "Renkli Anayasa" yeniden gündemde!
IISS'te hazırlanan "federasyon anayasası"!
Büyük ermeni kürt devletine giden sürecin bir başka kilometre taşı.
Soru:
Halifelik, "Başkan" Erdoğan'ın uhdesinde mi kalacak; yoksa, Erdoğan üzerinden 'üst akıl'ın mı olacak?!
El cevap: ?!
Hasılı:
"Parlamanter" sistemden çıkış, 28 Şubat kayığı ile devletin damına çıkartılanın, 28 Şubat kataramanı ile ebediyete yolcu edilmesi manasına gelir.
Ki, Erbakan'dı, Erdoğan oldu.
Ki, Ecevit'ti, Erdoğan oldu.
Ki, devir, "Sessiz Gemi"de "çifte rezervasyon" devri.
"Böyle rezalet olmaz" diyenler çıkabilir, konjonktür baskısı!
Ezcümle:
Her iki eksen üzerinden, "Sessiz Gemi"ye, rezervasyon üstüne rezervasyon kaydı düşülüyor.
Kalmayan güvenlik kapsamında, kimi isimler pişti.
O isimlerin üstü, her iki adres'te de (Londra / Berlin) "kırmızı çizik" yemiş.
Vs vs.
Nokta.

3 Şubat 2021
Hayrullah Mahmud
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages