"Nefsimde hissettiklerim" bağlamında yazdıklarım subjektif değerlendirmeler içermekle birlikte, benzer dertlerimiz varsa ortak çözümler arayabilmek açısından paylaşayım: Evet, bu sorunun kaynağını ve nelere yol açtığını kendime sorarken, birkaç gün önce sosyal medyada rastladığım ilişikteki fotoğraf, başka bir bilim dalını (fizik!) öğrenme sürecim üzerinden düşüncelerimi biraz netleştirdi. Lisede fizik öğrenirken başarı, müfredatta önceden belirlenmiş birkaç problem türünü (serbest düşüş, elastik çarpışma v.s.), ezberlediğim bir düzine kadar denklemin içerisinden, istenen cevaba hangilerinin beni yaklaştırabileceğini kestirebilmeye dayanıyordu. İşi bu seviyeye indirgeyince, devinim niçin korunurmuş, ya da ilk hız ile son hız ilişkisini zaman değişkenini saklayarak belirleyen denklemin türetimi (derivasyonu) nasıl yapılmış, pek bir önemi yoktu. Hedefe ulaştıracak denklemi kullan, birkaç cebirsel manipülasyon sonucunda cevap hazır. Aşağıdaki fotoğraf ise bunun bir radde ilerisini methediyor: "Nereden çıktığını bilmediği formülleri niçin ezberleyecekmiş öğrenci? Karşısında dursun, bakıp seçsin, bilinen değerleri yerleştirip istenen değerlere ulaştıracak yeni değerler bulsun yeter!" demek istiyor resim. Doğuştan Müslüman olanlarımızın çoğunun dine yaklaşımını buna benzer bulduğum için paylaşıyorum.

Üniversiteye geçip mühendislik tahsiline başlayınca, aslında fizikten çok bir şey anlamamış olduğumu farkettim. Konunun fiziki, yani gerçek dünya ile ilgili kısmı, parmakla sayılabilecek kadar az sayıda, ezber gerektirmeyecek kadar anlaşılabilir ilkelermiş. Yani çözüm yolunu ezberlediğim bir sürü problemcik yerine, fiziği gerçekten öğrenip uygulayabilmek için sadece az sayıdaki ilkeleri içime sindirip, o ilkeler üzerinden analiz yapacak araçlara (kalkülüs türü sayısal metodlar) hakim olmaya ihtiyacım varmış meğerse.
Tarih boyu çok değerli alimlerimiz, imamlarımız yetişmiş, ve yüzyıllar boyu ümmetin karşılaştığı problemleri çok güzel çözmüşler, fetvalar vermişler, kitaplar yazmışlar. İslami ilimlerde derinleşmek demek, bu değerli alimlerin eserlerinde olabildiğince derinleşmek anlamına gelmiş çoğunlukla. İslami ilimlerde derinleşmeyen Müslümanların izleyeceği yol ise, bu eserlerde yazan "formülleri" uygulamak olarak kabul edilmiş. Kullanacağım benzetmeyi bağışlayın, ümmetçe vardığımız noktayı şöyle görüyorum:
1) Klasik yollarla, tarihi eserler üzerinden Allah'ın dininde derinleşenlerimiz, konuları ağırlıklı olarak eski eserlerde çözülmüş problemler üzerinden irdeliyor ve tartışıyorlar gördüğüm kadarıyla.
2) Müslümanlığın gereğini, alimlerin eserlerinde yazdıkları formülleri uygulamak olarak algılayan ümmetin geri kalanı ise çözülmüş problemlerin nasıl çözüldüğü hakkında pek bir fikri olmadığı gibi, çözmeyi öğrenmeyi istemeyi hayal bile dedemiyor. Çok nüanslı ve zengin bir dil olan Arapçayı, ve dini literatürü yutmadan Allah'ın kitabını okuyup anlama şansımız var mı?
İşte bu noktada, klasik İslami eğitim almamış ancak dinini araştıran, ve ilkelerini daha iyi kavramaya çalışan Müslümanlar olarak, Akif Hoca'mızın bahsettiği sorunla karşılaşıyoruz: Allah'ın dinini en başından, kaynağından etraflıca anlamaya yönelik süreç açısından, şarkiyatçıların metodları ve eserleri, çoğu kez ilahiyatçilerimizin eserlerinden daha temel, anlaşılır, ve üzerinde düşünmeye, analiz yapmaya yatkın geliyor. Kasıtlı bir tahrif/yanıltma görmediğimiz sürece, amacımıza ulaştıracak hangi aracı kullanabiliyorsak onu kullanmak durumundayız sanki. Şarkiyatçıların yorumlarını değil, sadece dinin kaynağına dair derledikleri objektif (doğrulanabilir) bilgileri kullandığımız sürece sorun çıkmayacağını düşünüyorum. Neticede isterlerse Müslümanların istifade edebilecekleri yönlerini ortaya çıkarmak niyetiyle çalışıyor olsunlar, öncelikle objektif olarak durumu ortaya koymak zorundalar ki gerçeklerden tamamen kopuk beklentilere girmesinler, ya da akademik kariyerleri devam edebilsin. Yine de günümüz uleması her fırsatta Allah'ın dinini, insanlara değil en temellere (Kuran ve sünnete) nasıl dayandığını açıklayarak, adım adım ilkelerden sonuçları türetecek şekilde kitlelere anlatmaya daha çok gayret ederse çok çok müteşekkir oluruz! Üniversite zamanlarımda katıldığım hadis-i şerif derslerinde iman bahsini olabildiğince ayrıntılı şekilde aylarca dinlemeseydim, bugün dinimi ayakta tutmaya çalışıyor olabilir miydim, pek emin değilim şahsen. Son olarak, kullandığımız kaynakların sıhhatini de sürekli olarak ulemaya danışmazsak fark etmeden inancımıza Allah'ın dininde olmayan unsurları sokma riskimiz bulunuyor maalesef.
Saygılarımla,
Gürsu