Evet, yanlış duymadınız Öğretmenler Günü kutlamaları sona ersin. Bu yıl ki ve bundan sonra ki yıllar da“Öğretmenler Günü” kutlamaları yapılmasın. Neden mi? İşte cevabı…
Tarih 24 Kasım 2009 Milli Eğitim Bakanlığı sitesinden Öğretmenler Günü için yapılan açıklama da “Öğretmen; insanları eğitmeyi ve öğretmeyi meslek edinen, eğitim kurumlarında çocuk ve gençlerin eğitim öğretimlerine rehberlik eden, yön veren ve yaşam hazırlayan kimsedir. Öğretmenler gününün amacı öğretmenin toplumdaki yeri ve rolü önemi ve değeri nedir, sorunlarını belirlemek ve öğretmeni olması gerekli yüce oruna oturtmaktır. Öğretmenlerin kendi aralarında bağı kuvvetlendirmek, öğrencileri ile aralarındaki sevgi, saygı ve dayanışmayı güçlendirmektir. Emekli olan öğretmenleri saygıyla anmak ve yeni atanmış öğretmenlere mesleklerinin kutsal bilincine varmalarını sağlamaktır. İşte, Öğretmenler Günü, bu fedakar öğretmenlerimizin kıymetini bir kez daha düşünüp anlamamızı sağlayan önemli bir gündür.
Öğretmenlerimize duyduğumuz saygı, sevgi ve şükranlarımızı dile getirmek için bu günü fırsat bilmeli ve bu duygularla, onların ellerini öpmeliyiz. Okulu bitirip hayata atıldığımız zaman, bizi bu günlere hazırlayan öğretmenlerimizi hatırlamak, ziyaret etmek ya da bir telefon, kart veya mektupla hatırlarını sormak onlar için en büyük ve en değerli armağan olacaktır.” (http://www.meb.gov.tr/belirligunler/24kasim2009/ogretmenler_gunu.htm)
2011 yılı öğretmenler günü kutlamalarında geldiğimiz noktada ise yukarıdaki açıklamalara ters açıklamalar yapılmaktadır. Bu gün öğretmenlerin mesleki, ekonomik ve sosyal sorunlarına çözümler bulmak yerine, öğretmenlerimizi rencide edici açıklamalarla karşı karşıya kalmaktayız. Sorunlarının çözümü için ise yetkililer tarafından herhangi bir adım atılmamaktadır.
Yine bu yıl ki Öğretmenler Gününde üzeri söz sanatları ile süslenmiş, övgü dolu cümlelerle karşı karşıya kalacağız. Bu övgü dolu sözler sadece bir güne sıkıştırılacak, öğretmenlerimizin sorunları noktasında herhangi bir çözüm bulunmayacaktır.
Bozuk saatin günde iki kere doğruyu göstermesi misali bile olmayan, yetkili makamlar tarafından yılda bir kere öğretmenlerin değerini anlatan sözler söylenecektir. Bu da yılda bir kere, sadece 24 Kasım Öğretmenler Gününde…
Özellikle son bir yıllık süreçte öğretmenlerimiz haksız ithamlar ve haksız uygulamalarla karşı karşıya kaldı. Bunlardan bazıları şunlardır:
Yılda üç ay çalışmayıp, tatil yaptığımızın söylenmesi:
Hiçbir öğretmenimiz bir yıllık süreç içersinde üç aylık bir tatil yapmamaktadır. Öğretmenlerimizin tatilleri 1 Temmuz – 1 Eylül tarihleri arasındadır. Oysa Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Temmuz da tatile girer ve tatil süresi 3 aydan fazla olamaz.
Okul idarecilerimize kayıt genelgesi doğrultusunda açılan soruşturmalar:
Okullarımıza özellikle ilköğretim okullarımıza Milli Eğitim Bakanlığı tarafından herhangi bir ödenek aktarılmamaktadır. Okullarımızın temizlik, kırtasiye, tamirat vb birçok masrafı bulmaktadır. Birçok okulumuzda ise yeterli temizlik ve büro personeli bulunmamaktadır. Okullara ödenek aktarmayan yetkililer okullarımızdaki temizlik, kırtasiye, tamirat işlerinin nasıl yapıldığını acaba hiç düşünmüşler midir? Bu sorunu düşünmedikleri gibi okul müdürlerimizi ve müdür yardımcılarımızı zan altında bırakarak, açılan soruşturmalarla muhatap etmişlerdir. Birçok veli ve hatta bazı ilçelerde öğrencilerimizin dahi bağış toplanıp, toplanmadığı ile ilgili ifadeleri alınmıştır. Müdür ve müdür yardımcılarımıza karşı son derece onur kırıcı bir tutum içine girilmiştir.
666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile “eşit işe eşit ücret” anlayışı çerçevesinde ek ödeme oranlarında düzenleme yapılırken öğretmenlerimizin unutulması:
“Eşit işe eşit ücret anlayışı” çerçevesinde birçok çalışanımızda iyileştirmeler yapılmıştır. Bu iyileştirmeler yapılırken öğretmenlerimizin unutulması, öğretmenlik mesleği ve öğretmenliğin önemi açısından son derece manidardır. Bugün öğretmenlerimizi unutanların, yarın elbet kendileri unutulacaktır…
Şubat ayı eş durumu atamasının yapılmaması:
666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 2012 yılı şubat ayında yapılması gereken eş durumu ataması kaldırılmış ve öğretmenlerimiz eşlerinden, çocuklarında ve ailelerinden ayrı kalmıştır. Sadece öğretmenlerimiz değil eşleri, çocukları ve aileleri de mağdur edilmiş ve Anayasa da yer alan “Aile Bütünlüğü” ilkesine ters bir tutum içine girilmiştir.
Bizler öğretmenler olarak üç ay tatil yapmıyoruz, sizlerin ödenek göndermediği okullarımızın iyileştirilmesi ve masraflarını karşılamak için soruşturmalarla muhatap oluyoruz, “Eşit işe eşit ücret anlayışı” içersinde yer almıyoruz, eş durumu ataması iptal edilerek ailelerimizden ayrı kalıyoruz.
Tüm bu uygulama ve açıklamalarınız bizlere verdiğiniz değeri ortaya koymaktadır. Yine 24 Kasımda süslü sözler söyleyeceksiniz. Bizim sizin süslü sözlerinize ihtiyacımız yok. Bizlerin beklentisi mesleki, ekonomik ve sosyal sorunlarımıza çözümler bulmanızdır. Şayet bu sorunlarımıza çözüm bulmayacaksanız, yılda bir kere lafta kutladığız Öğretmenler Günü kutlamalarını kaldırın gitsin…