Şehit Kimdir-Kim Şehittir?

253 views
Skip to first unread message

Abdullah Mustafa

unread,
May 6, 2012, 12:55:04 PM5/6/12
to


---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: M.Kemal Adal <adalk...@gmail.com>
Tarih: 6 Mayıs 2012 19:30
Konu: Şehit Kimdir-Kim Şehittir?
Kime:


Şehit Kimdir-Kim Şehittir?

 


Son günlerde “Şehitlik” kavramı tartışılıyor.

 

Kimlerin şehit sayılacağı, kimlerin şehit sayılamayacağı hakkında çeşitli görüşler öne sürülüyor.

 

Örneğin bir siyasi parti lideri, “Şehitlik için Müslüman olmak şarttır” diye fetva verdi (!)

 

İnançları uğruna ölenleri farklı kılan ve öteki insanlardan ayıran kavramlar her dinde vardır.

 

Hemen her dinde, inanılan Tanrı ya da Tanrılar uğruna hayatını kaybedenler, o din veya din adamlarınca kutsanmıştır.

 

Örneğin:

 

Budacılıkta da inançları uğruna ölenler büyük saygı görür. Buda’nın önceki yaşamlarını anlatan Cataka (Pali ve Sanskrit dillerinde “Doğum”)’lar, geleceğin Buda’sı ve müritlerinin bir anlamda şehitlik kütüğüdür.

 

Mahaya Budacılığı’nda, yaşamlarından herhangi birinde Buda  olacak kişinin, başkalarının acısını dindirmek için kendi aydınlanmasını ertelemesi de şehitlik sayılır.

 

Yahudilikte din uğruna ölenler “Kedoşim” (Kutlu Kişiler) adıyla onurlandırılır.

 

Habad Hasidiliğinin kurucusu Rabbi Şneur Zalman, “Mesi- Rut Nefeş” biçiminde adlandırdığı  bu ruhu, Yahudi halkının ayırt edici özelliği sayar.

 

Yahudi inancında bir de “Aheremod kedoşim” kavramı var.

 

Aheremod Kedoşim, “İsrail sınırları dışında İsrail ve Yahudi menfaatleri için mücadele veren kahraman” anlamına geliyor.

 

***

Hıristiyanlıkta kullanılan “Martyr” kelimesi acı ve ızdırap çekmeyi, kısacası mazlum olmayı öne çıkarır.

 

Bu kelimenin Almanca karşılığı  Martyrer, Fransızca  karşılığı Martyr,  İngilizce karşılığı Martyr’dır.

 

Martyr kavramı, savaşta ölenlerin aksine daha çok inancı nedeniyle - genellikle zulüm görerek- öldürülen din büyüklerini tanımlamakta kullanılır.

 

Martyr’lerin  büyük bölümü Roma İmparatorluğu'nda Hıristiyanlığın yayılmaya başladığı dönemlerde öldürülen erken dönem Hıristiyanlarıdır.

 

Bunların bir kısmı, daha sonra azizlik ve azizelik mertebesine yükseltilmişlerdir.

 

Örneğin, İS 310 yıllarında, Bitinya’ da (Bugünkü Yalova’nın da içinde bulunduğu topraklarda) Menodora, Metrodora ve Nymphodora isimlerini taşıyan üç kız kardeş, Hıristiyanlığı kabul ettikleri için, koyu bir putperest olan  dönemin Roma İmparatoru Galerius Maximianus (İS. 305- 311) tarafından önce dövülerek öldürtülmüş daha sonra da yakılmışlardır.

 

Bu üç kız kardeş, daha sonra Azize olarak ilân edilmişlerdir. 10 Eylül günü, Romanian Orthodox Church (Ortodoks Takvimi)’ta, “Holy Martyrs Menodora, Metrodora and Nymphodora” olarak  belirlenmiştir. Her sene 10 Eylül günü, kiliselerde adlarına ayin yapılmaktadır. 

 

Hıristiyan dünyasında, günümüzde, ülkesi için savaşırken hayatını kaybedenlerin “Martyr” olarak  kabullenildiğine dair bir bilgiye rastlanılmamıştır. 

 

***

“Şehit”, Arapça bir kelimedir. Tanık, şahit anlamına gelir.

 

İslâm dininde “Şehit”, bir şeye şahit olan, bir konuda uzmanlaşmış kişidir, bir şeyi görendir.

 

Şehit, gerçeğe şahitlik yapmış olan, gerçeği çok iyi kavramış ve kabul etmiş kişidir.

 

Şehitler, ölürken gidecekleri makamı gözleriyle gördüklerinden dolayı, doğrulara şahitlik etmiş olurlar.

 

Bakara 2/154, “Allah yolunda öldürülenlere ‘Ölüler’ demeyiniz. Bilâkis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız” der.

 

Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır diyor ki:

 

“Şehit kelimesi başka bir şeydir, “Allah yolunda öldürülenler” başka bir şeydir. Türkçe’de bu ‘Allah yolunda öldürülenler’ anlamında kullanılıyor. Şehit kelimesinin manası farklıdır… Biz kendimiz, iyi niyetle, ‘Bu kişi Allah yolunda öldürülmüştür’ diyebiliriz. Cenab-i Hak, nasıl muamele edecek onu bilemeyiz.” (1)


Kuran, “Allah yolunda öldürülenlerin”:

 

 Allah’ın bağışını ve merhametini kazandıklarını bildirir. (Âl-i İmrân 3/157)

 

Buna göre Allah yolunda öldürülenler ölü sayılmamalıdır, onlar diridirler. (Âl-i İmrân 3/169- 170)

 

Yaptıkları boşa çıkarılmayacak ve dünyada kendilerine tanımlanan Cennet’e konulacaklardır. (Muhammed 47/4-6)

 

Bir ayette de, Allah yolunda öldürülmek, kişinin Cennet karşılığında canını ve malını sattığı çok sevindirici bir alış veriş olarak nitelenir.(Tevbe,9/ 111)

 

Kuran’da “Allah yolunda öldürülene” verilen Cennet müjdesi, giderek toplumda vatan için can verenleri de “Şehit” olarak benimser şekilde  kabul görmüştür.

 

Tekrarlayalım, doğrusunu sadece Allah bilir.

 

Hatta fıkıh bilginleri, hadislere dayanarak, şehitliğin kapsamını genişletmişlerdir.

 

Buna göre şehitler;
Dünya ve Ahiret Şehidi,
Ahiret Şehidi,
Dünya Şehidi olmak üzere üç gruba ayrılır.

 

Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan “Şehitlik” konusunda yapılan açıklama şu şekildedir:

 

"Şehit" denilince, Allah yolunda ve vatan uğrunda canını feda eden kimse akla gelir. Esasen şehit, genelde bu anlamda kullanılır. Bununla beraber başka şekillerde ölenlerden şehit olanlar da vardır. Ayrıca bazı şehitler vardır ki, onlara uygulanan hükümler diğer şehitlere uygulanmaz.

 

Bunun için İslâm alimleri şehitleri, kendilerine uygulanan dünya hükümleri ve Allah katındaki durumları itibariyle üç kısma ayırmışlardır.

 

1. Hem Dünya ve Hem de Ahiret Bakımından Şehit Olanlar:


Bunlar;
a) Savaşta gayr-ı Müslimlerle veya eşkıya ve yol kesicilerle yapılan çatışma sonunda öldürülmüş olanlar,

 

b) Savaş alanında, üzerlerinde öldürülmüş olduklarına dair belirti olduğu halde ölü bulunanlar,

 

c) Kendisine haksız yere yapıldığı bilinen bir saldırı sonunda öldürülmüş olan ve bundan dolayı da varislerine diyet olarak bir mal verilmesi gerekmeyen herhangi bir Müslüman,

 

d) Malını, canını ve ırzını korurken haksız yere öldürülmüş bulunan kimse,

 

İşte bunlar, hem dünya hükümleri itibariyle hem de ahiret bakımından şehittirler.

 

Bu durumdaki şehitler yıkanmaz, üzerlerindeki elbiseler çıkarılmaz, öylece namazları kılınarak gömülürler.

 

2. Ahiret Şehidi:

 

Ahiret şehidi, düşmanla veya Devlete başkaldıran ve yol kesenlerle yani eşkıya ile savaşırken yaralandıktan sonra hemen ölmeyip; tedavi olan yemek yiyen, su içen veya bir süre uyuyan veyahut savaş alanında ölmeyip başka bir yere nakledildikten sonra ölenlerdir.

 

Bunlar, Allah katında şehittir ve şehit mükâfatı alacaklardır. Ancak bunlara dünya hükümleri uygulanmaz. Bunlar, diğer ölüler gibi yıkanır, kefenlenir ve namazları kılınarak defnedilirler.

 

Bir hata sonucu öldürülen Müslüman da ahiret şehididir.

 

Ayrıca boğularak, yanarak, bir yıkıntı altında kalarak ölenler ile aile ve çocuklarının geçimini sağlamak için helâl yoldan çalışıp kazanırken ölen kimseler ve ilim yolunda ölenler de ahiret şehidi sayılır.

 

3. Dünya Şehidi:

 

Bu, inanmadığı halde Müslüman görünen ve Müslümanların yanında savaşırken öldürülen kimsedir. Bu da şehit sayılır, yıkanmadan namazı kılınarak elbisesiyle gömülür. Ancak, inancı olmadığı ve yalnız dünya ile ilgili amaçlar için savaşarak öldürüldüğünden - dünya hükümleri bakımından şehit sayılır ise de- Allah katında şehit değildir.(2)

 

Diyanet İşleri Başkanlığı eski başkanlarından Prof. Dr. Süleyman ATEŞ, “Şehit” tanımını şöyle yapıyor:

 

“Şehit, Allah yolunda öldürülenler değil, gerçeğin tanığı olan bilginlerdir.

 

Allah, kendisinden başka tanrı olmadığına şahittir. Melekler ve ilim sahipleri de adaletle şahittir (ki O’ndan başka Tanrı yoktur). O, azizdir, hakimdir’ (Al-i İmran: 94/18).

 

Şehadet, olayı görenin veya orada bulunanın olay hakkında bildiğini söylemesidir. Gerçeği bilen ve söyleyene şahit, şehit, çoğulu şüheda denilir. Gerçeği bilen ve söyleyen bilginlere de şüheda (gerçeğin tanıkları) denilir.

 

Başta yüce Allah şahittir. Hiçbir şey O olmadan vuku bulamaz. O her şeye tanıktır. Benim kanaatime göre şehitler başta peygamberler olmak üzere gerçeğin tanığı olan din bilginleri, rabbani âlimlerdir. Şehit, esas itibariyle gerçeğin tanığı olan rabbani âlim demek ise de Allah yolunda öldürülen insan da bu mertebeye yükseldiği için şehit sıfatını kazanır.

 

‘Eğer size bir yara dokunduysa, o topluluğa da benzeri bir yara dokunmuştu. O günler... onları biz insanlar arasında çevirip dururuz (kâh bir kavme, kâh ötekine galibiyet veririz. Bazen bir topluma iyi veya kötü günler gösteririz, bazen ötekine). Allah inananları ortaya çıkarmak, sizden şehitler edinmek için (zamanı kâh lehinize, kâh aleyhinize çevirmektedir). Allah, zalimleri sevmez’ (Al-i İmran: 140) ayetindeki şüheda, temel anlamından çok Allah yolunda canını feda eden müminler anlamında kullanılmıştır.

 

Şehit, çoğulu şüheda Kur’ân’da, savaşta öldürülen anlamında değil, hakikatin tanığı, gerçek bilgin anlamında ise de hadislerde Allah yolunda öldürülen anlamını kazanmış ve bu anlam, İslâm literatüründe kelimenin temel anlamını gölgede bırakmıştır. Artık şehit denince hemen akla, Allah yolunda savaşta öldürülen insan gelir.

 

Kur’ân, Allah yolundaki savaşta öldürülen kimselerin, gerçekte ölmediklerini vurgulamaktadır: ‘Allah yolunda öldürülenlere, ‘ölüler’ demeyiniz. Hayır, onlar diridirler ama siz farkında olmazsınız’ (Bakara: 92/154),

 

Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma. Hayır, (onlar) diridirler, Rableri katında rızıklanmaktadırlar’ (Al-i İmran: 94/169).

 

Bakara: 154 ve Al-i İmran: 169‘uncu ayetler, Allah yolunda öldürülenlere ölü denmemesini, çünkü onların diri ve Rableri katında rızıklanmakta olduklarını fakat insanların bunu fark etmediklerini bildirmektedir.

 

Evini, namusunu korumak için canını feda eden de şehittir, haksız yere öldürülen de şehittir. Öyle ise vatan uğruna öldürülen de şehit olur. Çünkü vatan demek özgürlük demek, namusun korunması, malın korunması, dinin ve maneviyatın korunması demektir. Vatan özgür olmayınca insan istediği gibi yaşayamaz, namus payimal olur, mabetler çiğnenir, inançlara hakaret edilir. Özgürlüğün olmadığı yerde cuma namazı dahi kılınmaz.” (Vatan, 19.7.2010)

 

KANAATİMCE:
Devlet, vatanı ve milleti uğruna hayatlarını kaybedenleri onurlandırmalı; yakınlarının mağduriyetlerini gidermeli ve yaralarını saracak yasal düzenlemeleri almalıdır. Ancak, bu yapılırken Şehitlik kavramı sulandırılmamalıdır.

 

SON SÖZ:
Kur’anı Kerim, Allah yolunda öldürülenleri Cennet ile müjdeliyor. Din âlimleri ve hatta siyasetçiler ise kendilerine göre değerlendirmede bulunuyor.

 

DOĞRUSUNU SADECE ALLAH BİLİR ! KİMİ CENNET’E ALACAĞINA SADECE ALLAH KARAR VERİR !


KAYNAKLAR:

(1) http://www.youtube.com/watch?v=erIcSrfqJZU ;  http://www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/kuran-i-kerimde-kendilerinden-sehid-olarak-bahsedilenler-kimlerdir.html
(2) http://www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/kuran-i-kerimde-kendilerinden-sehid-olarak-bahsedilenler-kimlerdir.html


aaky...@gmail.com

 

Image


Ahmet AKYOL
YALOVA
6 Mayıs 2012

 

 

 

GELEN YORUM:

 

Sevgili ve Değerli Kardeşim,
Güzel bir inceleme ve değerlendirme yazısı yazmış ve halkın çoğunluğunun anlayışı ile Kuran ifadelerini yorumlayan fakih ve din alimlerinin “şehit” kavramını anlayış ve algılamaları arasındaki farklılığa dikkat çekmişsin.


Günümüzün sade vatandaşın çoğu, şehit denildiğinde senin de vurguladığın gibi, genellikle sadece vatan için / Allah Yolunda çarpışırken öldürülen Müslüman kişileri anlarken,  şehidin  aynı zamanda şahit / tanık (gerçeği bilmek ve delillendirmek) anlamını da taşıdığının farkında  bile değildir.


Oysaki Diyanet işleri başkanlığının Dini kavramlar sözlüğüne göre,  Kuran Kavramı olarak:


ŞEHİT / ŞAHİT: Tanıklık yapmak, haber vermek, muttali olmak, bilmek, bildirmek, idrak etmek, yetişmek, hazır bulunmak, sözle veya fiilen delil olmak, yemin etmek anlamlarındaki "ş-h-d" kökünden türeyen şâhid, tanık, bilen, muttali olan, hazır olan ve delil demektir. Çoğulu, şühûd, eşhâd ve şühheddir. Şehîd; şâhid kelimesinin mübalağalı şeklidir. Çoğulu şühedâ ve eşhâddır.

 

Allah yolunda öldürülene şehîd denildiği gibi şâhide de şehîd denir.


Allah'ın sıfatı olarak şehîd, her şeye muttali olan, gören, bilen, haberdar olan her yerde hazır ve nazır olan, kendisinden hiçbir şey gizlenmeyen, bütün sırlara vâkıf olan, her şeyi murakabe eden demektir. Şehîd kavramı; rakîb, hafîz, alîm, semî, habîr, karîb kelimeleriyle anlamdaştır.

 

Kur'ân'da şâhid kelimesinin çoğul şekli olan; şâhidûn, şâhidin, şühûd ve eşhâd ile birlikte 20 âyette geçmiştir. İki âyette (Âl-i İmrân, 3/81; Enbiyâ, 21/78) "şahîdin", bir âyette "eşhâd" şeklinde azamet çoğulu olarak Allah hakkında kullanılmıştır:

 

"...Biz de onların (Dâvûd ve Süleyman'ın) hükümlerine şâhitler idik." (Enbiyâ, 21/78); "Ne işte bulunsan, Kur'ân'dan ne okusan ve siz ne iş yapsanız mutlaka biz, içine daldığınız an üzerinizde şâhitleriz..." (Yûnus 10/61)

 

Bu âyetlerde Allah'ın "şâhid" olması; kullarının bütün yaptıklarını, davranışlarını görmesi, bilmesi, muttali olması, sözlerini duyması, onları murakabe etmesi, hazır ve nazır olması demektir.

 

"Nerede olursanız olun O, sizinle beraberdir ve Allah yaptıklarınızı görür." (Hadîd, 57/4) âyetinin ifade ettiği manayı ifade eder.


Şehîd kelimesi, çoğul şekli olan "şühedâ" ile birlikte Kur'ân'da 35 defa geçmiş, 18 âyette tekil şekli Allah'ı nitelemede kullanılmıştır:

 

"(Ey Peygamberim!) De ki: Ey Kitap Ehli! Allah yaptıklarınıza şâhid iken niçin Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorsunuz?" (Âl-i İmrân, 3/98) Bu âyette Allah'ın şâhid olması; kitap ehlinin yaptıklarına muttali olması, bilmesi, görmesi ve bu sebeple onları tecziye etmesi demektir.


Yedi âyette "Allah'ın her şeye şâhid olduğu" bildirilmiştir (Nisâ, 4/33; Mâide, 5/117):

 

"Allah, onların hepsini dirilttiği gün, yaptıklarını kendilerine bildirir. Allah onların yaptıkları işleri hep sayıp zaptetmiştir. Onlar ise unutmuşlardır. Allah her şeye şâhiddir." (Mücadele, 58/6) âyeti Allah'ın her şeye şâhid olmasının anlamını açıkça ifade etmektir. İnsanlar nerede, ne zaman iyi veya kötü, küçük veya büyük, gizli veya aşikâr ne yaparlar, ne söylerlerse hepsini Allah bilir, görür, şâhid olur.


Dokuz âyette "Şâhid olarak Allah'ın kâfi geleceği" bildirilmiştir (Nisâ, 4/79, 166; Yûnus, 10/29):


"De ki: Benimle sizin aranızda şâhid olarak Allah yeter. Çünkü O kullarının hallerini haber alan ve görendir." (İsrâ, 17/96) "...Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah her şeye şâhiddir." (Ahzâb, 33/55) âyetlerinde olduğu gibi Allah'ın şâhid olarak kâfi gelmesi, O'nun, insanların bütün yaptıklarını bilmesi, görmesi ve zaptetmesidir.

 

Hiç kimse, yaptıklarını inkâra imkânı yoktur. Çünkü Allah, yaptıklarını yazdırmıştır (Kâf, 50/17), kişinin uzuvları da kendisine şâhidlik edecektir (Fussilet, 41/20-25).


Bir hakkı, bir olayı ispatta bilgi ve görgüsüne müracaat edilen kişiye şâhid denildiği gibi inanç, söz, fiil ve davranışlarıyla insanlara güzel örnek olan müminlere de şâhid denilmiştir. Peygamberin şâhid olması bu anlamdadır.


Müminlerin; îmân, îbâdet, güzel ahlâk, adalet, doğruluk, ilim, irfan ve çalışmaları ile diğer insanlara nümûne-i imtisal, güzel örnek (şühedâ) olmaları istenmiştir (Bakara, 2/143; Hac, 22/78). Müslümanlar; kıyamette diğer peygamberlerin hak dini toplumlarına tebliğ ettiklerine de tanıklık edeceklerdir.

 

Yüce Allah, dosdoğru ve âdil şâhidler olunmasını emretmektedir: "Ey müminler! Adaleti tam yerine getirerek Allah için şâhidlik edenler (şühedâ) olun, kendinizin, ana-babanızın ve yakınlarınızın aleyhine olsa bile, (şâhidlik ettiğiniz kimseler) zengin veya fakir olsalar yine (adaletten ayrılmayın)..." (Nisâ, 4/135).

 

Bir kimsenin ancak iyi bildiği, tam gördüğü ve muttali olduğu konularda, şâhidlik yapması gerekir. Şehâdette, bilgi, görgü, adalet ve doğruluk şarttır. (İ.K.)”

 

Bu açıklamada yazılı ayetler okunduğunda, Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır’ın:

 

“Şehit kelimesi başka bir şeydir, “Allah yolunda öldürülenler” başka bir şeydir. Türkçe’de bu ‘Allah yolunda öldürülenler’ anlamında kullanılıyor. Şehit kelimesinin manası farklıdır…Biz kendimiz, iyi niyetle, ‘Bu kişi Allah yolunda öldürülmüştür’ diyebiliriz. Cenab-i Hak, nasıl muamele edecek onu bilemeyiz.” sözünün  anlamı ve doğruluğu  ile kavramın Kuran’daki anlamı ile halk arasında “Şehit” kelimesine atfedilen anlamı arasındaki fark daha açık olarak anlaşılacaktır.


Konuyla ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanlığı eski başkanlarından Prof. Dr. Süleyman ATEŞ’in yazında belirttiğin açıklamaları, bence, konunun Kuran’ i ve İslami ilmi yönünü  net ve anlaşılır olarak çok güzel özetlemektedir.


Allah'a ve resulüne inananlar var ya, özü sözü doğru kişiler onlardır. Rableri katında tanık olanlar/şehitlik mertebesine erenler de onlardır. Onların ödülleri ve ışıkları vardır. Küfre sapıp ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemin dostu olacaklardır.” ( 57 / HADÎD / 19)

 

ayeti ile

 

“Allah, müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır. Allah yolunda çarpışırlar da öldürürler, öldürülürler. Allah'ın; Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an' da kendi üzerine hak olarak yazdığı bir vaattır bu. Ahdine, Allah'tan daha vefalı kim var? Perçinlediğiniz bu antlaşmanızdan ötürü müjdeler olsun size. İşte budur o büyük başarının ta kendisi.”( 9 /TEVBE /111) ayeti kapsamındaki şehitlerin kimler olduğunun hükmü Allah’ındır. O, Hükmüne kimseyi ortak etmez.
 
Bize düşen Allah’ın hükmüne (haşa) ortak olmaya kalkmaksızın, Bu dünyada vatan ve millete hizmet yolunda gayret sarf ederken ölen veya öldürülen dini inancı ne olursa olsun her vatandaşımızı inancı doğrultusunda ebediyete uğurlarken hizmetine yakışır şekilde onurlandırmak ve geride bıraktıklarını da hizmetlerine karşılık dünyevi şükranlarımızın ifadesi olarak, yasalarla düzenlenmiş dünyevi güvence altına almaktır. 
 
Ebedi Alemde nasılsa yüce Allah, şehitler hakkında Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da kendi üzerine hak olarak yazdığı vaadini elbette yerine getirecektir. Ahdine, Allah'tan daha vefalı kim var?

 

adalk...@gmail.com

 

Image

 

M. Kemal ADAL
İZMİR
6 Mayıs 2012

http://www.ahmetakyol.net/index.php?option=com_content&task=view&id=10026&Itemid=86


DİP NOT:

DAHA GENİŞ BİLGİ İÇİN AŞAĞIDAKİ KONULARINA GÖRE KURAN MESAJI  E-KİTAPLARINA BAKINIZ.

 

DUYURU

KONULARINA GÖRE

KURAN MESAJI

 

KONULARINA GÖRE KURAN MESAJI E- KİTAPLARI

AŞAĞIDAKİ LİNKTE SUNULMUŞTUR:

 

http://s2.dosya.tc/server12/OfIoJs/KONULARINAG_REKURANMESAJI-MKA_.rar.html


Konularına Göre Kuran'ın Mesajını :

 

a) Yaşar Nuri Öztürk mealindeki çeviri üzerine hazırlanmış ayet guruplarından oluşan 10 adet E- kitaptan,

 

b) Veya Arapça orijinal, Türkçe okunuş, 20 Türkçe - 3 İngilizce mealden istediğiniz bir veya birkaçından,  

 

c) Ve / veya aynı anda  20 Türkçe mealden alt alta karşılaştırmalı olarak ana dilinizde okumak, 

 

d) Ve Kuran’ın tamamındaki yorum katılmamış İlahi bilgiye (Arapça vahyin Türkçe tercümelerine), konularına göre inceleme / tetkik ve bilgilenme /  başvuru (inananlar için uygulama ve kılavuz) belgeleri olarak sahip olmak ve  bilgisayarınızda arşivlemek istiyorsanız, 

 

Yenilenen aşağıdaki linki tıklayınız. 45 saniye geri sayımı takiben gözükecek "download" yazılı kutucuğu da tıklayınız. Ve yaklaşık bir dakika sonra bilgisayarınıza indirmiş olacağınız dosyanın  içindeki  "önce beni oku" belgesine bakıp, istediğinizi  yapınız:

 http://s2.dosya.tc/server12/OfIoJs/KONULARINAG_REKURANMESAJI-MKA_.rar.html

Lakin Bazı Zaman Dosyaya Bu Linkten Ulaşmak Mümkün Olmamaktadır.

BU DURUMDA UYGUN LİNK AŞAĞIDAKİ YAZIDA MEVCUTTUR:


http://www.ahmetakyol.net/index.php?option=com_content&task=view&id=5747



BU İLETİYİ YAYMANIZ DİLEĞİ İLE İLGİLENENLERE SAYGIYLA DUYURULUR.

--
Selam ve Sevgiler...
Abdullah Mustafa
Şehit Kimdir-Kim Şehittir.pdf
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages