20.YÜZYILDA MOBİLYA TASARIMI

168 views
Skip to first unread message

bardas

unread,
Oct 22, 2007, 3:22:41 AM10/22/07
to Mobilya Dekorasyon
20.YÜZYILDA MOBİLYA TASARIMI (1)

20.yy'ın başlarında üretilen mobilyalar gerçek ve zengin sanat
alıcılarıyla orta sınıfa hitap eder. Tasarımcı her iki kesimi dikkate
almak zorundadır. "İskoç'un liman şehri Glaslow Sanat Okulu'nda Japon
sanatından etkilenen bir grup mimar ve sanatçı yeni bir stil
geliştirdiler, az süslemeyi ve siyah beyaz renkleri tercih ettiler.
Art Nouveau'nun son dönemlerinde grubun başında bulunan Charles Rennie
Mackintosh ince zarif yatay ve dikey hatlardan kurulu formlar
kullandı." (1). Mackintosh'un 1897 yılında tasarladığı sandalyeleri
sade süsleme öğeleriyle Art Nouveau'nun son dönem örneklerini
gösterirler. Geometrik Art Nouveau örneği olarak Hellensburg'daki Tepe
Evi'nin yatak odası için 1903 yılında yaptığı sandalyede yatay ve
dikeyin vurgulandığı geometrik formlar, yalınlık ve az süs göze
çarpar.

Art Nouveau'dan sonra 1920 ve 30'larda kendini gösteren bir diğer akım
Art Deco'dur. "20.yy'ın başlarında Almanya ve Avusturya'nın geleneksel
el sanatları atölyelerinde üretilen mobilyalara dayanan bir akımdır.
1930'lara kadar özellikle Jacques Emile Ruhlmann, Andre Gnoult ve
Eilen Gray gibi tasarımcıların öncülük ettiği bu üslupta üretilen
mobilyalarda sedef, fildişi, abanoz, altın, gümüş, kaplan ve leopar
postları ile parlak renkli ipekli kumaşlar gözde malzemeler olarak
kullanılmıştır." (2). Art Deco'da geometrik süslemeler altıgen,
sekizgen, oval ve daire, üçgen formlar üzerinde yer alır. J. Emile
Ruhlmann'ın Circa 1925 adlı masası ahşaptan yapılmıştır. Geometrik
formlu sade ve yalın bir tasarıma sahiptir. Üst kısmı dikdörtgendir.
Kaide bölümüyle üst bölüm arasında yarım daire formu görülür
Avusturyalı mimar ve teorisyen Adolf Loos 1908'de yazdığı 'Bezeme ve
Suç' adlı kitabında iyi tasarlanmış hiçbir bina ya da nesnenin
süslenmesinin gerekli olmadığını ve çağımızın gerçek sanatçılarının
faydacılığa önem vermesi gerektiğini savundu. Kendi tasarımlarında
oranların mükemmeliyetine ve kaliteli malzeme kullanımına yönelen
Loos'a göre amaç süsleme yerine formlardaki güzelliği yakalamaktır
(3).

Hollandalı Pieter Zwart'ın 1935 yılında Alman Motessori okulu için
tasarladığı masif sandalye formuyla dikkat çeker. Arka kısmında iki
dikey, paralel tahta yer alır. Oturma bölümü düz kontrplaktır. Alt
kısmında paralel parçalara bağlı kaide oturma kısmının taşıyıcılarını
destekler niteliktedir. Yan kısımlar serbesttir. Makas biçimli
ayaklara sahip meşe masa Jean Prouve'nin (1901-1984) 194-45 yılları
arasında gerçekleştirdiği bir tasarımdır. Üç ayak üzerinde yamuk
biçimli bir plaka oturmaktadır. Art Deco tasarım özelliklerini
gösteren son derece sade ve yalın bir çalışmadır.

Sanatın bireysel bilinçten kurtulup toplumsal bilince kavuşturulmasını
amaçlayan Teo Van Doesburg ve Piet Modrian yeni bir stil oluşturdular.
De Stijl akımında temel yuvarlak, kare, dikdörtgen gibi geometrik
biçimler ve sarı, mavi, kırmızı ana renkler tercih edildi. Doesburg
'doğayı dış görünüşlerden sıyırın geriye esas yapı kalacaktır'
diyordu. "De Stijl'ciler halka dayanmayan bir sanatın yaşama
giremeyeceğine inanıyorlardı. Doesburg, De Stijl dergisinde yazdığı
bir yazıda 'sanatla yaşamın ayrı alanlar olmadığını anlamalıyız artık'
diyordu" (4). Akımın en önemli tasarımcısı Gerrit Rietvelt'dir. En
ünlü sandalye tasarımı 'kırmızı ve mavi' adını taşır. 1918 yılında
üretilen sandalye kırmızı, mavi ve sarı lake olarak çalışılmıştır.
Oturma kısmı mavi, arka kısmı kırmızı, parçalı bölümler siyah
renklidir. Parçaların uçları ise sarıdır. De Stijl sanatçıları için
yalınlık, saf renkler ve evrensellik önemlidir. Teknik, pratiklik ve
güzellik iç içedir. Mondrian renk, denge ve oranın sadece resim
sanatına özgü olmadığını, dekorasyon ve mimari için de geçerli
olduğunu ifade etmiştir. Bugün mimaride ve iç dekorasyonda Mondrian
üslubundan söz edilebilmektedir. Rietvelt'in mobilyaları siyah, beyaz,
kırmızı, sarı ve mavi renklerde oluşuyor ve Mondrian'ın resimlerinin
mobilya yansıması gibidir. 1923 yılında üretilen asimetrik formlu lake
ve ahşap masası bunun bir örneğidir. Masa Rietveld'in daha erken
çalışması olan Kırmızı-mavi sandalyeyle paralel bir çalışmadır.
Kırmızı, mavi, siyah, beyaz ve sarı boyalı yatay ve düşey yüzeyler
görülür. Rietvelt De Stijl formlarını bu masada da kullanmıştır.
Schröder Evi için tasarlanan masa evin asimetrik stiline sahiptir. Bu
stil 1920'lerin pek çok modernist mimarisinden ayrıdır (5).

"De Stijl grubunun yeni toplumsal amaçlı estetik görüşü Bauhaus
tarafından çağın sosys-ekonomik, teknik ve endüstri sorunları
açısından ele alınarak pratiğe uygulanmıştır. 1919 yılında Walter
Gropius tarafından Weimar'da kurulan Bauhaus plastik sanatları bir
bütün ve sanatı topluma bir hizmet olarak görüyordu. Sanatçı ve
zanaatçı arasında bir ayrım gözetmiyor, topluma faydalı yaratıcı
uygulayıcılar yetiştirmeyi amaçlıyordu. Sosyal konuttan en basit
günlük araç ve gereçlere, insanın tüm yaşantısını içine alan bir
sanatı söz konusu ediyordu. Böylece 20.yy'da ilk kez sanat-toplum,
endüstri ve el sanatları ile birlik kurmuş oluyordu." (6). Bauhaus
faaliyeti iki temel kabule dayanır. İlki makinenin, tekniğin,
endüstrinin ve seri üretim ilkesinin çağdaş uygarlık için zorunluluk
olduğudur. İkincisi mimarın sanat ve zanaatın bütünlüğünü benimseyecek
tasarımcının toplum karşısındaki görev ve sorumluluğuyla ilgilidir.
Tasarımcı topuma sanat eseri sağlamak zorundadır (7). Rönesans
atölyelerinin örnek alındığı okuldan mezun olanlar mobilya, tekstil,
sahne dekoru, sofra takımı gibi her türlü eşyanın tasarımını
yapabilecek düzeyde oluyorlardı. Atölyelerin başında Kandinsky, Mohol-
Nagny, Paul Klee gibi yaratıcı sanatçılar bulunuyordu. Le Corbusier,
Malevich, Lissitzky, Breuer gibi sanatçılar ders veriyor, Mies Van Der
Rohe ve Gropius okulu yönetiyorlardı. Bauhaus mobilya tasarımlarından
biri olan Ludwig Mies Van Der Rohe'un (1886-1969) sandalyesinin
iskeleti krom profildendir. 1927 tarihli sandalyenin oturulan ve
yaslanılan kısmı elde ahşap sazlarla örülmüştür. Bauhaus okuluna ait
tasarımlardan bir başkası Le Courbusier'in (1887-1965) Şezlong'udur.
1928'de tasarlanan şezlong krom-çelik plakalarla desteklenen siyah
inek derisiyle örtülü yaslanmış bir yüzeye sahiptir. Çelik kaide
ayarlamayı kolaylaştırır
Bu şezlong bugün Cassina firması tarafından üretilmektedir. Marcel
Breuer'in (1902-1981) S biçimli sandalyesinde bükülen metal çubuklarla
iskelet oluşturulmuştur. Ahşap mobilya tasarımının dışına çıkılmıştır.
Oturma ve yaslanma kısmı sentetik deri bir malzemeyle kaplanmıştır.
Finli mimar ve tasarımcı Alvar Aalto 1930'larda ahşap ve kontrplak
gibi malzemelerle oluşturduğu tasarımlarında eğrisel formları tercih
etmiştir. 1935-39 tarihleri arasında tasarladığı 406 nolu sandalyesi
ince ahşaptan sallanan bir modeldir. Oturma yeri ve arkası kumaş
kayışlıdır.

1933 yılında Bauhaus kapanınca sanatçılar Amerika'da çalışmalarını
sürdürdü. Marcel Breuer ve Ludwig Mies Van Der Rohe'un sandalye
tasarımları günümüzde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.


Notlar

(1) Hauffe, Thomas, Design a Goncise History, Lavrence King
Publishing, London, 1998, s:55
(2) İrez, Feryal, Art Nouveau ve Art Deco Mobilyalar, Antik Dekor,
Mayıs 2001-06-12, s:85
(3) Yaylalı, Hale, Tasarımda Modernizm, AD, 83, İstanbul, Şubat 2000,
s:79
(4) İpşiroğlu, Nazan-Mazhar, Sanatta Devrim, Remzi Kitabevi, İstanbul,
1993, s:73
(5) Duncan, Alashair, Modernist Design 1880-1940, Norvest Corporation,
Minneapolis, 1998, s:145
(6) Eti, Sevim, Çağdaş Sanat, Karaca Ofset, İstanbul,Mayıs, 1968, s:22
(7) Özer,Bülent, Bauhaus, Mimarlık,55,İstanbul,Mayıs,1968, s:22
NALAN YILMAZ - 23 Aralık 2002, Pazartesi

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages