Savaş karşıtlığı ile bir ilk olan 'Garp Cephesinde Yeni Bir şey Yok' filmini özel gösterim ile izleyen
Mustafa Kemal'in bakış açısı
Garp Cephesinde Yeni Birşey Yok' filmi, Avrupa'da 1930'da gösterime girer. Almanya filmi yasaklar. Türkiye'de filmi özel bir gösterimde izleyen Mustafa Kemal, 'Henüz erken' der. Ama kararı, yapımcı şirkete bırakır.
Popüler TARİH / Ağustos 2003 / Ali Özuyar
Atatürk’ün güzel sanatlara ilgisi herkes tarafından bilinir; ama 'Yedinci Sanat' sinemayla ilişkisi ve sinemaya merakı pek bilinmez.
Atatürk sinemanın eğitici ve öğretici yönüne önem verirdi
Cumhuriyet'in ilanından sekiz ay önce, 17 Şubat ile 4 Mart 1923 tarihleri arasında yapılan İzmir İktisat Kortgresi'nde, Anadolu halkının, özellikle tarım alanında bilgilendirilmesi için, sinemadan faydalanılması fikrinin ortaya atılışı, bunun bir işaretidir.
Kongre'nin 'Ziraat ve Maarif Meselesi' başlıklı bölümünün 9. Madde'sinde, "Ahlaka aykırı olanları yasaklamak koşuluyla, ziraat, sanayi, coğrafya, iktisat ve sağlıkla ilgili sinema filmleri göstererek köylülere yararlı bilgilerin verilmesi" kararı yer alır.
İstanbul ve İzmir'e yaptığı ziyaretler sırasında,
Atatürk'ün sık sık sinemaya gittiğinden bahsediliyor
Atatürk'ün ilk kez, nerede ve ne zaman bir film izlediği bilinmiyor. Ancak o dönemlerin yakın tanığı olan kişilerin anılarında ve dönemin gazetelerinde yer alan haberlerde, çeşitli vesilelerle İstanbul ve İzmir'e yaptığı ziyaretler sırasında, Atatürk'ün sık sık sinemaya gittiğinden bahsediliyor. Mustafa Kemal Paşa 1923'te, İzmir İktisat Kongresi'nin toplanmasından kısa bir süre önce Göztepe semtinde, Uşakizadelerin köşkünde misafirdir. Köşke davet ettiği Cemil Filmer, bahçeye kurduğu seyyar bir perdede, Mustafa Kemal ve eşi Latife Hanim'a, Ordu Film Merkezi'nin filme aldığı cephe teftişlerini görüntüler: Bu filmde, Halide Edib Hanım ile birlikte Paşa yer almaktadır.
Cemil Filmer'in daveti üzerine gittiği sinemada,
'Şarlo İdam Mahkumu' adlı filmi iki kere izledi
Cemil Filmer bu gösterimin ardından, Mustafa Kemal Paşa'yı sahibi bulunduğu ve İzmir'in İkiçeşmelik semtinde bulunan 'Ankara Sineması'na davet eder. Daveti kabul eden Mustafa Kemal, bu sinemada Charles Chaplin'in 'Şarlo İdam Mahkumu' adlı filmini izler.
Chaplin'i büyük bir keyifle izleyen Paşa, film sona erdikten sonra, yanındaki Cemil Filmer'e dönerek, "Cemil, hayatımda bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum. Şunu bir daha seyretsek olmaz mı?" der.
Bunun üzerine Cemil Filmer filmi ikinci kez gösterir, Paşa da Chaplin'i aynı hazla ikinci bir kez izler...
İstanbul da Elhamra, Opera, Glorya sinemalarında bir çok film izledi
Cumhurbaşkanlığı döneminde Mustafa Kemal'in İstanbul'a yaptığı ziyaretlerde uğramadan geçmediği mekanlar arasında sinema salonları da vardır.
Bu ziyaretler sırasında Gazi, İstanbul'un kalburüstü sinemaları olan Elhamra, Opera ve Glorya'da birçok defa beraberindeki kalabalık zevat ile birlikte, dönemin aktüalite ve sinema filmlerini izlemiştir.
Mustafa Kemal'in yine İstanbul'da bulunduğu 3 Aralık 1930 tarihinde, Kemal Film'in sahipleri, 'Reisicumhur Gazi Hazretleri' için Elhamra Sineması'nda özel bir gösterim düzenler. Atatürk kendisi için yapılan bu özel seansta, Dönemin Dışişleri Bakanı Şükrü Kaya, Prof. Âfet İnan, kız kardeşi Makbule Hanını, Cevat Abbas (Gürer), Yaver Naşit ve Başyaver Resuhi beyler ile birlikte, üç saate yakın film izler.
Sinema tarihinin ilk büyük savaş karşıtı olan film, Atatürk’ü hüzünlendirmişti
Film gösterimi başladığında, önce Fox Şirketi'nin çektiği "Gazi'nin Numune Çiftliği'nden" (Atatürk Orman Çiftliği kastediliyor) görüntülerle Cumhuriyet'in yedinci yıl kutlamalarında Ankara'da yapılan geçit töreni görüntüleri beyazperdeye gelir. Ardından 'Gazi Hazretleri'ni hüzünlendiren ve sinema tarihinin ilk büyük savaş karşıtı yapıtı olan 'Garp Cephesinde Yeni Birşey Yok' (All Quiet on the Western Front) filmi başlar...
'Garp Cephesinde Yeni Birşey Yok'
Film, genç bir Alman askeri olarak savaşı bizzat yaşamış olan Erich Maria Remarque'ın Birinci Dünya Savaşı'nı anlatan 'Garp Cephesinde Yeni Birşey Yok' adlı romanının sinemaya uyarlanmasıdır.
Universal Pictures tarafından yapılan ve Lewis Milestone'un yönettiği film, romanın şu cümlesiyle başlar:
"Bu hikaye, ne bir suçlama ne de bir itiraftır. Bir macera ise hiç değildir; çünkü ölüm, onunla yüz yüze gelenler için, bir macera olamaz. Bu hikaye yalnızca bombalardan kaçmayı başarsalar da savaş tarafından yok edilen bir kuşak erkeğin hikayesidir."
Film, Almanya'da ancak II. Dünya Savaşı ertesinde gösterime girebilir
Birinci Dünya Savaşı'nın askerler üzerindeki psikolojik yıkımını, yedi genç karakterin bakışından anlatan film, Avrupa'da militarizm ve faşizmin yükselmeye haşladığı 1930'da gösterime girer.
Filmin söylemi ile Almanya'daki Nazi iktidarının militarist söyleminin çatışması, yapıtın Almanya'da yasaklanmasına neden olur.
Savaşın anlamsızlığını çarpıcı bir dille izleyiciye ulaştıran ve milliyetçiliği yeren film, Almanya'da ancak II. Dünya Savaşı ertesinde vizyona girebilir.
Atatürk: “Filmi Fevkalade beğendiğini” söyler
Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin Reisicumhuru 'Gazi Hazretleri' filmi dikkatle izler.
Sonra da, yanında oturan İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'ya 'filmi fevkalâde beğendiğini' söyler: Savaşın getirdiği felâketler en iyi şekilde anlatılmıştır... Ama Mustafa Kemal, savaştan yeni çıkmış Türk halkına bu filmin gösterilmesinin, o gün için, sakıncalı olabileceğini de ekler sözlerine... Vakit henüz erkendir...
Fakat Mustafa Kemal, bu düşüncesini kendine saklar ve filmin yasaklanmasına dair bir talimat vermek istemez.
Film vizyona girer
O günlerin Cumhuriyet gazetesinde yer alan haberlere göre, 'Gazi Hazretleri' bu kararı, Unıversal Pictures'ın Türkiye Temsilcisi olan Kemal Film yetkililerine bırakır.
Yine Cumhuriyet gazetesinin 1930 Aralık ayı sonlarında bildirdiğine göre, Kemal Film, 'Garp Cephesinde Yeni Birşey Yok' filminin gösterimini ertelemez.
Cumhurbaşkanı için yapılan özel gösterimin ardından, film, İstanbul sinemalarında vizyona girer.
Savaş karşıtı sinemada güçlü bir 'ilk'
Alman romancı Erich Maria Remarque (1898-1970), Birinci Dünya Savaşı'nı dillendiren yapıtlarından 'Im Westen nichts Neues' (1929; Garp Cephesinde Yeni Birşey Yok) ile tanınır. On sekiz yaşında orduya alınan Remarque, savaş sırasında birçok kez yaralanır. Savaş sonrasında yarış arabaları sürücülüğü ve spor yazarlığı yapan Remarque, bir yandan da romanı üzerinde çalışır. Yapıt, siperler dışında bir geçmişi ya da geleceği yokmuş gibi görünen askerlerin günlük yaşamını aktarır. Kitabın, gündelik konuşmalardaki sıradan bir ifadeyi aktaran adı, savaşta her gün yaşanan dehşeti sıradan bir olaymış gibi yansıtan soğukkanlı, kısa ve özlü anlatımıyla uyum içindedir... Remarque'ın kitabı, yerleşik değerlere kayıtsız kalışıyla, yurtseverlik edebiyatından kesinlikle ayrılıyordu (solda; Remarque, ünlü film şirketi Universal Pictures'ın başkanı Carl Laemmle ile birlikte). Hem roman hem de 1930'da ABD'de yönetmen Lewis Milestone'un yaptığı sinema uyarlaması kısa sürede büyük bir uluslararası başarı kazandı. Yönetmen Milestone'un filmi, sinema tarihçileri tarafından, "Savaş sinemasının 1930'larda ortaya çıkardığı en önemli film" diye nitelendirilir ve bu filmle sinemada 'ilk kez', savaşın tüm korkunçluğu ve gerçekliğiyle perdeye yansıtıldığı, 'açık bir savaş karşıtı bildirinin kitleye iletildiği' söylenir... Remarque 1931'de bu romanın devamı niteliğindeki 'Der Wegzurück'ü (Dönüş) yayımladı. 1932'de Almanya'dan ayrılarak İsviçre'ye yerleşen Remarque'ın kitapları Naziler tarafından yasaklandı. 1939'da Amerika'ya göç eden yazar, ABD vatandaşı oldu; büyük yıldız Marlene Dietrich ile çalkantılı bir aşk yaşadığı o yıllarda, çoğunluğu I. ve II. Dünya savaşları dönemindeki Avrupa'nın siyasal altüst oluşunu konu alan romanlarından bir bölümü sinemaya uyarlandı. Bunlar arasında 'Zafer Abidesi' (1946, 1963) Türkiye'de de tanındı ve ilgi topladı.
Hazırlayanlar : merakediyorum grubu üyeleri merake...@googlegroups.com
Kaynak : Popüler Tarih - Ağustos 2003 sayısından alınmıştır. Resim ve başlıklar yazıya eklenmiştir.
Lütfen bu kısmı silmeyiniz, kaynak göstererek paylaşınız.
Saatlerce uğraşarak verdiğimiz emeği bir "Delete" tuşuyla yok etmeyin.