"İzmir Alsancak Limanı'nın Kontrol Mühendisliğini yaparken,
90 lı yılların sonunda, staj için Japonya'dan bi mühendislik öğrencisi geldiydi.
Hiro...(Soyadını unuttum)
Bu Hiro'yu benim yanıma verdiler.
Bendeki yabancı dil sıfır da olsa Tarzanca ve el hareketleri ile anlaşıyorduk.
Neyse, bi gün bizim yemekhanede öğle yemeğinin yanında kiraz verdiler.
Adam başına 10-15 tane kadar.
Hiro'nun gözleri fincan tabağı gibi oldu.
Arkadaşların tercüme ettiğine göre,
"Siz çok zengin bi idare olmalısınız" demiş.
Arkadaş ta sebebini sorunca,
"Bizim orada kiraz çok pahalıdır. Taneyle satılır ve herkes yiyemez" demiş.
O zamanlar internete girme şansımız ve mailleşme hiç yoktu.
Bu nedenle, "demek ki Japonya'da kiraz yetişmiyor" diye düşünürdüm.
Çok daha sonraları mail olarak,( hemen hemen her yılın bu zamanlarında)
ne kadar çiçek açmış kiraz ağacı resmi geldiyse, alayı da Japonya'dandı.
Sanırsın, Japonya'da bulvarların tamamının refüjleri, caddelerin kaldırımları,
bütün parklar ve bahçeler, dağlar ve vadiler kiraz ağacı ile dolu.
İşte bu çelişkiyi asla anlayamamışımdır.
slm-hlm"