Cemaat meselesi

[ahmet dogan Simsek]

Gelişmekte olan riskli olayların arasında Cemaat meselesi

İnternet gruplarındaki yazışmalarda bir arkadaş benim cemaatin son zamanlarda hükümet ile arasının kısmen de açıldığı ve beklide bunun daha da açılarak kopma noktasına gelmesini isteyenlerin amaçlarına ulaşması halinde kazananın Milletimiz değil Mısırda kazananın İsrail ve batılı emperyalistler olduğu gibi burada da aynı sonuca bu konuyu kullanarak Mısırda tamamen İslam dünyası ve Mısır halkı aleyhine ve İsrail ve emperyalizm lehine verdiği sonucu almaya çalışacakları mealindeki yazıma Cemaate haksızlık yaptığımı düşünen bir cevap yazdı.

Bende yeni cevabım olarak aşağıdaki yazıyı yazmak zorunda kaldım.

Elbette Cemaatin yararlı hizmetleri de olmuştur. Ama tehlikeli bir ırmaktan geçer gibi bir pozisyonda olan Türkiye’nin hükümetine şu sırada karşı çatışma bana, maksat bu olmasa dahi tam anlamı ile şer cephesinin yanında yer almak olarak görünüyor.

Konuya geçiyorum.

Cemaat her türlü insanı barındırıyor. Mesela Haham Tuncay Güneyi de. 

Hoca ABD de artık dönebilir ama anlaşıldığı kadarı ile dönmesi engelleniyor. Yani cemaat artık hoca tarafından yönetilmiyor.

İlker Başbuğ hakkında geçen Gün Yargıtay onursal eski başkanlarından Sami Selçuk da yazdı. Ergenekon davası siyah ve beyazı ayırdı ama flu noktaları dikkate almadı diye. Bunun anlamını biraz açıklamaya çalışayım. İlker Başbuğ Hilmi Özkök ekibinden Onu da Getiren kişi 28 Şubat bin yıl sürecektir diyen Hüseyin Kıvrıkoğlu, yani Ergenekon un öldürerek yerine Çevik Bir-i getirmeye çalıştığı kişi. Bunlar TC. Devletinin ihanetin içinde ihanetin bir parçası olarak bulunurken uyanmış ve karşı oyunu kuran ve Türkiye’yi bu günlere getiren ekibin elemanları olarak görünüyor. Yani flu bölgedekiler. Eğer bunlar olmasa ve Büyükanıt-ı da sayarsan bir biri ardına gelmeseler bu günlere gelemezdik. Gizli kripto odasına girilemezdi gibi de görünüyor. Bu bir gizli ve örtülü savaş. Hala sadece bizde değil tüm dünyadaki savaşın eski dünya egemenlerine karşı yürütülürken  Türkiye ayağını teşkil eden gizli daha doğrusu bizlere gizli ama bazılarınca bilinen üyeleri olsa gerek diye düşünüyorum. Cem atın yazarlarında önemli değişiklikler var. Bildiğim kadarı ile eşi AKP MV olan Mümtazer Türköne dahi hükümete saldırıyor. Az önce Ömer Koç'un verdiği doğum günü partisinde Türklerden çok yabancılar doluyor ve Zaman yazarlarından davetliler in de katıldığını sanıyorum. Bu ilişkiler ABD de rehin Tutulan Hoca efendinin aslında Türkiye’ye dönmesine ve Cemaat üzerindeki eski etkisini sürdürmesine izinde verilmiyor. Zaten bu iş Hoca efendinin kişisel kapasitesini de aşıyor..

Sami Selçuk’un mahkeme kararları konusunda beyan ettiği flu noktalar buradan kaynaklanıyor sanırım. Cemaat casusların ajanların her yere sızmasında bir atlama trampleni olarak kullanılıyor olabilir. Bir köylü zannedilen Haham Tuncay güneyin gizli bir ajan olarak Türkiye’nin tüm sırlarının barındıran bir karakutu olduğunu cemaat üyeleri nasıl fark bile edemedilerse daha fark edemedikleri ve cemaatin rotasını çizen yerlerde kaç tane CIA, Mosad İntelegent Servis ve Geheimdienst vs, üyesi barındırdığını hocanın bilmesi imkânsız: Cemaatim samimi üyelerinin de bilebileceğini zannetmiyorum. Hükümete karşı kalkışma da yani Taksim ve Gezi olayları ile başlanan kalkışmada Hükümetin düşüşünü seyir edip ABD ye bizim çocuklar başardı mesajı iletebilmek için özel uçağı ile Türkiye’ye gelen Paul Wolfowitz'in düşürme harekatı başarısız olunca öfke ile uçağına atlayıp Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldığı da sızan haberlerden anlaşılıyor. Yani halen Hükümeti düşürmek için Mısır ve Suriye dekinden çok daha girift ve komplike bir plan uygulanıyor. Bu arada cemaatin durduğu yerde şer koalisyonuna yakınlık açısından Hükümetten çok uzak bir yerde duruyor. Bu da benim şahsi görüşlerimi negatif olarak etkiliyor.Sayın Kenan Kilimci Bey efendiye güveniyor ve saygı da duyuyorum ama ya işler onun dediği ya da zannettiği gibi değil ise. Bu ülkede Sultan Abdülaziz handan Abdülhamit Han’a ve diğer sultanlardan Atatürk’e Menderes’e hatta Cemal Gürsele bile oyunlar kurulurken kurtuluş savaşı vermeye çalışan Menderes ve arkadaşlarından bir kısmı kendisi ile birlikte idama diğerleri zindana atılıyor. Ayrıca Eşref Bitlis Bahtiyar Aydın gibi nice paşaların Ahmet Cen Ersever gibi çok şey bilen adam denilen istihbaratçı subaylar ile ekiplerinin yine ordumuz içindeki Ergenekon uzantıları tarafında şehit edilmelerini de dikkate almak gerekir, 

Bu savaşta Hakan Fidanın rolünden önce Hilmi Özkök paşanın hatta Hüseyin Kıvrıkoğlu ile başlayan şer güçlerden görünüp şer güçleri ordudan tasfiye eden ekiplerin suyu ısıtılmak isteniyor. Cemaati Adına geçen gün basına düşen bir haberde Hoca efendi Cemaat bir dini kuruluş değildir dedi. Bu söz doğru olabilir ama neden şimdi. Ve kime adeta bize dokunmayın biz dini bir kuruluş değiliz. Dini olanları imha ederken bize dokunmayın mesajımı verilmek isteniyor diye düşünmemek imkânsız görünüyor. Ya da ne mesaj veriliyorsa daha net açıklanması gerekiyor.

Bu durum, Bahçelinin 411 oyla değişen Başörtüsü yasağını kaldıran ana yasa maddesine oy verdikten sonra sıkıyı görünce yani AKP ye kapatma davası açılacağı kulağına fısıldanınca, biz artık AKP ile her türlü ilişkiyi kestik ve yollarımızı ayırdık demesine benziyor. Halbuki derhal AYM anayasa değişikliğini yetkisini aşarak esastan görüşmeye aldığı için meşruiyetini kaybetmiştir.  AYM yargıçlarının anayasadaki seçilme yöntemini ve emekliliklerini düzenleyen bölümü derhal 411 oy ile değiştirelim diyebilse tarihte büyük kahramanlara katılabilirdi.

Ama hem kahramanlık karat-ı (ayarı) taşımadığını hem de dizginlerinin kendi elinde olmadığını ortaya koymak zorunda kaldı diye anlaşılması geren bir davranış sergilediği duruma benzer bir durumda Hoca efendi tarafından Sergilenmiş oluyor. Bence çok ilginç casuslar savaşının ortasındayız. Dikkatli olunmazsa her an bir iç savaşın içine düşürüle biliriz.  En güvendiğimiz kişilerde bir anda bizleri arkadan vuran kişilere dönebilir. (inşallah olmaz ama Osmanlı böyle yok edildi)

Bu gibi tehlikeli durumlarda kuru kuruya güven felaketin sebebi olur.

Selam ve Saygılarımla

A.D.Şimşek