Halil Turhanlı Frampton yazmış...

31 views
Skip to first unread message

Yoel Meranda

unread,
Sep 24, 2010, 10:54:06 AM9/24/10
to Küçük Sinemalar
Selam millet,

Halil Turhanlı'nın kim olduğunu daha önceden bilmiyordum ama
internette gezinirken şu yazıya denk geldim:
http://www.birgun.net/writer_index.php?category_code=1275385070&news_code=1275385428&day=01&month=06&year=2010

"Deneysel Sinemada Işık ve Ateş"

Bu tarz konuların basında incelenmesine aç bir grup olarak bence bizi
mutlu etmesi gereken bir durum. Halil Bey'e teşekkürler.

İki tane eleştirim var ama:
1. Zorns Lemma'yı yanlış anlatıyor gibi geldi bana. Ben filmde "Adem",
"Günah" gibi kavramların geçtiğini hatırlamıyorum. Daha yakın zamanda
gören var mı aranızda?
2. Bir de genel bakış olarak bakışı çok akademik ve çok "düşünsel"
buldum, Frampton'ın filmlerinin ve yazılarının çok daha ani bir
çarpıcılığı var. "Zorns Lemma" son derece fiziksel, nerdeyse
tutulabilir bir film. "Nostalgia" ise herşeyden önce estetik mi
estetik...


Ne diyorsunuz?


Yoel

Ekrem Serdar

unread,
Sep 24, 2010, 12:15:19 PM9/24/10
to kucuk-si...@googlegroups.com
Frampton'ın yazıları dışında Iki kitapdan yararlanmış gibi - P. Adams Sitney'nin son Eyes Upside Down ve Rachel Moore'un (nostalgia) üzerine yazdığı küçük kitap. Tabii Frampton'ın kendi yazdıkları dışında.

P. Adams'ın deneysel sinemadaki herkesi Emerson'la alakalandırma olayında, Frampton'ı tam Emerson ile değil, daha çok Melville (romanticism vs. dark romanticism) ile alakalandırdığını, Frampton, Snow gibilerin sinemadaki Emerson'cularla (Brakhage, etc.) bir hesaplaşma mı desem, öyle bir durum olduğunu hatırlıyorum, ama şu an kitap önümde değil. 

(nostalgia) + Benjamin ise direkt Rachel Moore'dan, ki fena bir kitap değil, ama yanlış hatırlamıyorsam Benjamin+Frampton olayına azıcık şaşmıştık; Borges ve Beckett'in Frampton üzerindeki etkisi biraz daha önemli gibi geliyor.

Zorn's daki ilk kısımda, hani no image, only sound kısmında, eski bir alfabe'yi öğretmek için kullanılan Bay State Primer recite ediliyor, ki orada o laflar geçiyor "In Adams Fall, We sinneth all." Şimdi Frampton'da bu yazıyı püritan olarak nitelendirmişti, ama olayın dini kısmı hakkındaki lafları bildiğim kadarıyla bunu söylemiş olmakla sınırlı - Bay State Primer hakkında daha çok "alfabeyi öğrenme" olayını önemsiyordu, ki ondan sonraki kısımda alfabeyi "öğreniyoruz." Ki bu hatırladıkma birlikte işin dini köklerini araştırmada sorun yok.

Biraz evet, işin kavramsal yanı ağır olmuş, filmlerin o "anlık zevkini" biraz arka planda. Nostalji tanımını diyalektik ile anlatmadan Frampton'ın bu konuda yazdığını/söylediğini de çevirse daha mutlu olurdum galiba:
“In Greek the word means ‘the wounds of returning.’ Nostalgia is not an emotion that is entertained; it is sustained. When Ulysses comes home, nostalgia is the lumps he takes, not the tremulous pleasures he derives from being home again.”

Tabii çok klasik ve üzücü bir şey söylemem lazım, ki o da Halil Turhanlı'nın bu filmleri DVD'den izlemenin OK olduğu izlemini vermesi, hani Türkiye zor falan, ama burada ortaya çıkan sorun Halil Turhanlı'nın yazısında film ve sinemayı aynı şeymiş gibi anlatması. Ki yanlış hatırlamıyorsam, Frampton sinemayı son makine olarak değil, filmi son makina olarak görüyordu, ki Buffalo'daki Digital Arts Center'i kuran Framp-Man için bu çok ciddi bir ayırım.

İşte aç olunca böyle oluyor hayat! Evet, böyle şeyler yazılmaya devam edilsin...

  

2010/9/24 Yoel Meranda <yoel.m...@gmail.com>

--
Küçük Sinemalar grubuna mesaj atmak için: kucuk-si...@googlegroups.com
Gruptan ayrılmak için: kucuk-sinemala...@googlegroups.com
Grubu ziyaret etmek için: http://groups.google.com/group/kucuk-sinemalar1?hl=en

<3



--
-ekrem serdar
austin, tx

mustafa uzuner

unread,
Sep 25, 2010, 4:10:38 PM9/25/10
to kucuk-si...@googlegroups.com
Halil Turhanli cok saglam birisidir. Turkiye'de kimseler bilmezken Brakhage yazip, Deren'den bahseden nadir insanlardanmis. 80'ler sonu 90'lar basindan falan bahsediyorum. Bircok kucuk bagimsiz yayinevimizin yayin politikasina cok etkide bulunmustur. (bkz. 6:45 yayinin bir donemki kitaplari, Mitos'a dogrudan etkisi var miydi bilmiyorum ama bircok kiyida kosede kalmis yazarin cevrilmesine, basilmasina etkide bulundugunu bizzat biliyorum) Simdilerde bildigim kadariyla Canakkale'de yasiyor ve Acik Radyo'da haftalik yayinlar yapiyor (Cuma Adli Adamlar, Harita Metod Defteri) Cok mutevazi birisi oldugunu soylemislerdi. Saniyorum ki bulabilirsiniz kimi eski yazilarini sahaflari turlarsaniz.

Ben onu daha cok, avangard, yeralti  sularini didikleyen bir kultur tarihcisi/kuramcisi gibi goruyorum.  O yuzden Frampton'i cok iyi bilmesini beklemiyorum. Ama yazdigi yazi Ekrem'in de dikkat cektigi gibi Rachel Moore'un kitabindaki okumadan (onunla ilgili bir review yazdiydim, bir ara post ederim) ve Sitney'in artik biraz demode ve zorlama gozuken tanimlamalarindan yola cikiyor. (Demisken, Cavell'in Emerson okumalari muhtesemdir!) Sinema bence en kuvvetli tarafi degildir. Bircok seyle ilgilinmeye calisirken bana kalirsa belli alanlarda bir derinleseme, yuzeysel olarak bircok meseleyi teget gecmesi dikkat cekiyor. Frampton yazisinda da bu semptomlar goze carpiyor zaten. Ama muzik bilgisi, kulturu essizdir. 

Sinema/film ve DVD olayinda da, keske daha dikkatli olsaymis ama ote yandan da, kulturel birikimini TR gibi ulkelerde olusturan/olusturmaya calisan insanlardan boyle bir sey istemek fazlasiyla luks kacabilir. Son 5 senede Montreal gibi bir yerde bile Frampton'in sadece 1 kisa filminin gosterilmis oldugunu soylemeden edemeyecegim. 

Bu arada Chick Strand retrospektifi olacakmis Ekim gibi burada. 



From: Ekrem Serdar <ekrem...@gmail.com>
To: kucuk-si...@googlegroups.com
Sent: Fri, September 24, 2010 12:15:19 PM
Subject: Re: {Küçük Sinemalar} Halil Turhanlı Frampton yazmış...

Ekrem Serdar

unread,
Sep 25, 2010, 10:53:18 PM9/25/10
to kucuk-si...@googlegroups.com
Mustafa, Acık Radyo dedin, ben de Halil Turhanlı'nın ismini hatırladım, galiba Tony Conrad bahsetmişti onunla bir interview yapmıştı galiba. Bence ona küçük sinemacılar size teşekkür eder! diye bir email yazalım. Critical olmak bir yana yazı beni çok mutlu etti.

Tabii lüks kaçmasında haklısın; bırak Montreal'i, HAPAX LEGOMENA'yı Buffalo'da gösterdiğimde toplam on kişi falan gelmişti. Tabii Türkiye hani bir yana; ama Amerika'da bile, bana kalırsa sinema ve sanat tarihinin hem geçmişi hem de geleceği hakkında bu kadar önemli şeyler söyleyen birisi bu kadar az ilgi görebilir, inanılmaz. Washington DC'deki Muybridge sergisini görmeye gittiğimde Frampton'dan laflar duvarlara yazılmıştı; ama Animal Locomotion'ların arasına bir tane Vegetable Locomotion'u saklayacak o azıcık yaratıcılık yoktu... Neyse, insanların neleri umursamadığı hakkında dem vurmaya başlarsak işin sonu gelmez. Ama Halil Turhanlı'nın da dediği gibi, bu işler az buçuk yayılıyor. Step by step to... another step.

Sitney'nin son kitabı üzerine ise: Amerikan şiir tarihini, özellikle o kadar eskiden gelen adamları, a-g'cilelerle bu kadar ciddi ve derin bir şekilde alakalandırması ilginç geliyor, en azından Amerikan kültür tarihi açısından. Herşeye bu lensle bakmak biraz seninde dediğin gibi zorlama olsada, yine onun çeşitli filmlerin biraz derinlemesine incelemesinde yardımcı oluyor, ondan Emerson olayını ben azıcık bir kenara koyuyorum. "Structural film" tanımlaması kadar zararlı olacağını da zannetmiyorum, neyse ki! 
Bununla birlikte son zamanlarda David James'in "American Film in the Sixties" isimli kitabı oldukça ilginç, bazı yerlerde obvious olmasına rağmen. O Cavell'in incelemesine ise bir bakacağım.

Chick Strand ise harika; özellikle Kristallnacht isimli Anne Frank'a adanmış bir filmi var, muhteşem. Loose Ends'de öyle... Fake Fruit Factory ise hem Vimeo hem de galiba Treasures from the Avant-Garde DVD'sinde: http://vimeo.com/10012466. Bayaa sağlam.

Buralarda hiç bir şey olmuyor, herkes Roberto Rodriguez olmak istiyor anladığım kadarıyla, ondan bir grant'e başvuruyorum doğru düzgün gösterimler ayarlayabilmek için, ama biraz ben de bencil olduğumdan hiç görmediğim filmler de göstermek istiyorum. Klasiklerden başlayarak, özellikle uzunca, genellikle tamamı ile gösterilmeyen filmler göstermek istiyorum, Dog Star Man, Hapax gibi.. bir de Empire. Bir gece boyunca, zevkli olmazmı? Neyse bakalım. Bir de Austin School of Film'da volunteer ediyorum şu an, adamlar için karanlık oda ve film editing odası yap baştan hazırlıyorum ve NYFF ya da TIFF'e gidebilenleri kıskanıyorum. Mustafa sizin Malena Szlam'ın filmini gösterecekler Views'da, biliyorsundur, ben çok sevmiştim Daichi Buffalo'ya getirdiğinde (ki biz onu Super 8 olarak izlemiştik.)


2010/9/25 mustafa uzuner <mkuz...@yahoo.com>

mustafa uzuner

unread,
Sep 27, 2010, 9:44:52 PM9/27/10
to kucuk-si...@googlegroups.com
Malena'nin filmleri cidden guzeldir. Enstalasyonlarini falan degil de, kisa merie menkenvari kisisel filmlerinden gorebildiklerimi cok sevdim. 

Ekim ortasinda Pip Chodorov su avangart sinemacilarla ilgili yaptigi belgeselin promiyerini yapmak icin buraya geliyormus. Sanirim bizde kalacak birkac gun :) Kopya re:voir dvd'lerini gozden uzak bir koseye saklamak lazim. 
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages