Bilgi için - Bir haber

7 views
Skip to first unread message

Demir Küçükaydın

unread,
Mar 13, 2015, 2:28:36 PM3/13/15
to kivilcimli-semp...@googlegroups.com

Kıvılcımlıyla ilgili bir haber

http://www.gelecekgazetesi.org/?p=12004

 

Kıvılcımlı Enstitüsüyle yola devam ediyor – Av. Zehra Şahin

AV. ZEHRA ŞAHİN | Kıvılcımlı Enstitüsü Derneği’nin kapatılması istemiyle açılan dava
mahkeme tarafından reddedildi

13 Mart 2015 Cuma, 08:04

·          

·          

·          

220252015020310484545822872

Geçtiğimiz yıl, çok sayıda sosyalist ve aydın tarafından, Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın görüş ve eserlerini araştırmak, incelemek ve yaymak üzere, Kıvılcımlı Enstitüsü adıyla kurulan derneğimiz, adında ‘enstitü’ geçtiği için kapatılmak istenmiş ve aleyhinde dava açılmıştı.

Dernek, kuruluş bildiriminden 1 ay sonra Dernekler İl Müdürlüğü bir yazı göndererek, dernek ismindeki “enstitü” kelimesinin çıkarılmasını istemiş; bu talebin dernek kurucuları tarafından reddedilmesi üzerine İstanbul Valiliği Dernekler Müdürlüğü’nün ihbarı ile derneğin kapatılması amacıyla dava açılmıştı.

Açılan davaya karşı, dernek kurucularının, “Örgütlenme özgürlüğüne sahip çıkacağız, derneğimizin amaç ve ilkeri doğrultusunda faaliyetlerimizi sürdürecek ve söz konusu kapatma davasına karşı hukuki ve fiili mücadelemizi sürdüreceğiz” diyerek aldıkları tutum ve yürüttükleri mücadele hem Kıvılcımlı Enstitüsü’nün yoluna devam etmesi hem de genel olarak örgütlenme özgürlüğüne karşı idari ve yargısal saldırıların engellenmesi açısından örnek bir kararın ortaya çıkmasını saladı.

Bu itibarla, hem yaşanan sürecin hem de örgütlenme özgürlüğünün hukuki güvencelerinin altını çizmek için davaya karşı ileri sürülen savunmaların demokratik kamuoyu ile paylaşılması gerekiyordu.

Kesinlikle altını çizmekte fayda var; Dr. Hikmet Kıvılcımlı, 22 yılını faşizmin zındanlarında geçirmiş, 60 kadar yayınlanmış kitabı,  yüzlerce makalesi, konuşma ve konferans metinleri olan, henüz yayınlanmamış onlarca kitap ve sayısız yazısı bulunan; bu yönüyle dünya Marksizm yazını içerisinde çok değerli ve müstesna bir yer edinen birisiydi -ki belkide bu külliyatın tamamına Kıvılcımlı takipçileri ve yoldaşları dahi tam olarak hakim değildir. Zira Kıvılcımlı gibi eserleri de faşizmin saldırılarından nasibini almış, o eserler de sürgün yaşamış ve o eserler de illegal yaşam içerisinde evden eve, şehirden şehire, ülkeden ülkeye taşınmak zorunda bırakılmıştır.

Tam da bu anlamda, çok zor şartlarda üretilen ve korunmaya çalışılan bu birikimin layıkıyla araştırılması, ortaya çıkarılması, değerlendirilmesi, yayınlanması ve tartışılıp öğrenilmesi ancak bir Enstitü disiplini ile mümkün olabilirdi. O halde, Enstitü’nün kurucularının kararı son derece isabetliydi ve bu amaçla kurulan dernek bir ihtiyaç olduğu gibi Anayasa’nın 90. maddesi gereğince artık iç hukuk normu haline gelen Evrensel Hukuk kuralları açısından da güvence altına alınmıştır.

Dernek kuruluş bildiriminden sonra Dernekler Müdürlüğü’nce gönderilen yazıda “İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığının yazısında ‘Kanunlarla kurulması öngörülen üniversite, akademi, enstitü, birlik, oda, kurum vb. tüzel kişiliklerin hukuki statülerinin ve derneğin ismine amacını aşan anlamlar yüklenmesine sebep olacak platform, merkez, konsey vb. kelimelerin dernek isimlerinde kullanılmaması gerektiği’ belirtildiğinden dernek adında geçen enstitü ibaresinin tüzük metninden çıkarılması istenmişti.

Bakanlık böyle buyursa da, öncelikle tüm resmi makamlarının riayet etmekle yükümlü olduğu evrensel ve yerel kurallar vardı, zira Anayasa’nın 90/son maddesi hükmü ile usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğu, temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağı açıklanmış, kişi hak ve özgürlükleri yönünden uluslararası sözleşmelerin kanunlardan önce uygulanmasına imkân tanınmıştır.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 18. Maddesi “Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak, din veya topluca, açık olarak ya da özel biçimde öğrenim, uygulama, ibadet ve dinsel törenlerle açığa vurma özgürlüğünü içerir.” 19. Maddesi “Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın, bilgi ve düşünceleri her yoldan araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkını gerekli kılar.” 20/1. Maddesi “Herkesin silahsız ve saldırısız toplanma, dernek kurma ve derneğe katılma özgürlüğü vardır.” hükümlerini içermektedir.

Enstitü, 18. Madde kapsamındaki düşünce özgürlüğü hakkını özel biçimde öğrenim ve uygulama içeriğiyle; 19. Madde kapsamındaki düşünce ve anlatım özgürlüğü hakkını, bilgi ve düşünceleri her yoldan araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkı ile birlikte ve tüm bu hakkları da 20. Madde kapsamında elverişli bir araç olan ve sözleşmeyle güvence altına alınan dernek kurma hakkıyla birlikte kullanmıştı.

Medeni Ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 18. Ve 19. Maddesi ile de herkesin düşünce hakkı güvenceye alınmış; 19. Madde devamında herkesin düşüncelerini açıklama hakkını; ülkesel sınırlara bağlı olmaksızın her çeşit bilgiyi ve fikri, sözlü, yazılı ya da basılı biçimde, sanat eserleri biçiminde ya da kendi seçeceği herhangi bir başka biçimde araştırma, edinme ve iletme özgürlüğü içeriğiyle kullanabileceği ve bu hakların ancak yasa ile sınırlanabileceği belirtilmiştir -ki ülkemiz yasalarında böyle bir sınırlama yoktur.

Ve yine aynı sözleşmenin 20. Maddesi ile herkesin dernek kurma hakkı güvence altına alınmış; hakkın kullanılmasına, ancak yasalarla ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik ya da kamu güvenliği, kamu düzeni bakımından ve kamu sağlığının, genel ahlakın korunması ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması bakımından sınırlama getirilebileceği belirtilmiştir –ki bu yönde de yasalarımızda bir sınırlama yoktur.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin düşünce ve ifade özgürülüğünü düzenleyen 9.  ve 10. maddelerinden sonra gelen Dernek Kurma ve Toplantı Özgürlüğü başlıklı 11. maddesinde “Herkes asayişi bozmayan toplantılar yapmak, dernek kurmak, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara katılmak haklarına sahiptir.” der ve aynı maddenin ikinci fıkrasında bu konudaki sınırlamanın sadece kanunla olabileceğini belirtir.

Anayasa’nın Dernek Kurma Hürriyeti başlıklı 33. maddesi “Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir. … Dernek kurma hürriyeti ancak, … Kanunla sınırlanabilir.” hükmünü içrmektedir. Medeni Kanun’nun 57. maddesi. “Herkes önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir”; Dernekler Kanunu’nun 3. Maddesi ise fiil ehliyetine sahip herkesin (her gerçek veya tüzel kişi) önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahip olduğu hükmünü içermektedir.

Göreceği üzere, gerek iç hukuk mevzuatı haline gelen Evrensel kurallar ve gerekse Anayasa ve diğer yerel yasal mevzuat herkese önceden izin almaksızın dernek kurma hakkı tanımış, sınırlamanın ancak kanunla olabileceğini belirtmiştir.

Diğer taraftan, Dernekler Kanunu’nun 28. maddesinde “Dernek adlarında; Türk, Türkiye, Milli, Cumhuriyet, Atatürk, Mustafa Kemal kelimeleri ile bunların baş ve sonlarına getirilen eklerle oluşturulan kelimeler İçişleri Bakanlığının izni ile kullanılabilir.”, 29. maddesinde “Derneklerin, mevcut veya mahkeme kararıyla kapatılmış veya feshedilmiş bir siyasi partinin, bir sendikanın veya üst kuruluşun, bir derneğin veya üst kuruluşun adını, amblemini, rumuzunu, rozetini ve benzeri işaretleri ya da başka bir ülkeye ve daha önce kurulmuş Türk devletlerine ait bayrak, amblem ve flamaları kullanmaları yasaktır.” hükümlerine yer verilmiş; aynı kanunun 30. Maddesinde de kurulması yasak olan dernekler belirtilmiştir.

Tüm bu yasal düzenlenlemelerden anlaşılacağı üzere evrensel ve yerel mevzuat; İl Dernekler Müdürlüğünce gönderilen yazıda belirtildiği şekliyle idari makamlara bir isim yasağı belirleme yetkisi vermemektedir. O halde Evrensel hukuk, Anayasa ve ilgili yerel mevzuat hükümleri bu kadar açık iken, İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı dernek kurma özgürlüğü ve sınırlarını düzenleme yetkisini nereden almaktadır.

Ne, İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’da ve ne de İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı Merkez Ve Taşra Teşkilatı Kuruluş, Görev, Çalışma Ve Esaslarına Dair Yönetmelikte, Dernekler Dairesi Başkanlığı’na derneklerin isimlerini belirleme veya bu konuda sınırlamalar getirme yetkisi verilmemiştir.

Diğer taraftan hali hazırda “Enstitü” adını kullanan onlarca dernek vardı ki bu dernekler faaliyetini sürdürüyorken “Kıvılcımlı’nın Enstitüsüne” özel hassasiyet mi gösteriliyor diye düşünmek gerekiyordu. Zaten bu dernekler aleyhinde hiçbir işlem yapmayan bakanlık ve Dernekler Masası’nın Kıvılcımlı alerjisi Anayasa’nın 10. Maddesini de ihlal ediyordu.

Enstitü kurucularının iddiası, Kıvılcımlı’nın yaşamını, eserlerini ve mücadelesini derinlemesine araştırmak, incelemek ve yayma konusunda bir Enstitü disiplininde ve bilincinde çalışacaklarını ilan etmek için isimde Enstitü ibaresine yer verilmesi idi. İddia haklıydı ve mahkeme tam da bu nedenlerle açılan kapatma davasını reddetti. Enstitümüz, kendi hukukunu koruyarak önemli bir mevzi kazanmış oldu. İddiasını nihayete erdirmesi için ise tüm Marksistlere; öğrenmek, tartışmak ve eleştirmek için Enstitü’nün katılımcısı, öğrencisi, faaliyetçisi, yoldaşı olmak düşüyor.

 

 




Bu e-posta virüslere karşı Avast antivirüs yazılımı tarafından kontrol edilmiştir.
www.avast.com


image001.jpg
Kıvılcımlı Enstitüsüyle yola devam ediyor - Av.pdf
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages