HANIMLAR REHBERİ-53-17.MEKTUP ÇOCUK TAZİYENAMESİ(DEVAMI)

0 views
Skip to first unread message

Erhan Patlak

unread,
Jun 6, 2024, 6:43:12 AMJun 6
to

                                HANIMLAR REHBERİ

11.4.ON YEDİNCİ MEKTUP ÇOCUK TAZİYENAMESİ

BEŞİNCİ NOKTA
Rahmet-i İlâhiyenin en lâtîf, en güzel, en hoş, en şirin cilvelerinden olan şefkat, bir iksir-i nuranîdir, aşktan çok keskindir. Çabuk Cenâb-ı Hakka vüsûle vesile olur. Nasıl aşk-ı mecazî ve aşk-ı dünyevî, pek çok müşkülâtla aşk-ı hakikîye inkılâp eder, Cenâb-ı Hakkı bulur. Öyle de, şefkat, fakat müşkülâtsız, daha kısa, daha safî bir tarzda, kalbi Cenâb-ı Hakka rapteder.

Gerek peder ve gerek valide, veledini bütün dünya gibi severler. Veledi elinden alındığı vakit, eğer bahtiyar ise, hakikî ehl-i iman ise, dünyadan yüzünü çevirir, Mün’im-i Hakikîyi bulur. Der ki: “Dünya madem fânidir, değmiyor alâka i kalbe.” Veledi nereye gitmişse, oraya karşı bir alâka peydâ eder, büyük mânevî bir hal kazanır.

Ehl-i gaflet ve dalâlet, şu beş hakikatteki saadet ve müjdeden mahrumdurlar. Onların hali ne kadar elîm olduğunu şununla kıyas ediniz ki: Bir ihtiyar hanım gayet sevdiği sevimli birtek çocuğunu sekeratta görüp, dünyada tevehhüm-ü ebediyet hükmünce, gaflet veya dalâlet neticesinde, mevti adem ve firak-ı ebedî

 tasavvur ettiğinden, yumuşak döşeğine bedel kabrin toprağını düşünüp, gaflet veya dalâlet cihetiyle, Erhamürrâhimînin cennet-i rahmetini, firdevs-i nimetini düşünmediğinden, ne kadar meyusâne bir hüzün ve elem çektiğini kıyas edebilirsin.

Fakat vesile-i saadet-i dâreyn olan iman ve İslâmiyet, mü’mine der ki: Şu sekeratta olan çocuğun Hâlık-ı Rahîmi, onu bu pis dünyadan çıkarıp Cennetine götürecek. Hem sana şefaatçi, hem ebedî bir evlât yapacak. Müfarakat muvakkattir, merak etme.

 

1اِنَّا ِللهِ وَاِنَّاۤ اِلَيْهِ رَاجِعُونَ

 

2اَلْحُكْمُ ِلله

 

de, sabret.

3اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Said Nursî

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler :

1 : “Biz Allah’ın kullarıyız; sonunda yine Ona döneceğiz.” Bakara Sûresi, 2:155-156.
2 : “Hüküm Allah’a mahsustur.” Mü’min Sûresi, 40:12.
2 : Bâkî olan sadece Odur.

 

 

 

 

 

Lügatler :

adem : yokluk
alâka peydâ etmek : ilgi duymak
alâka-i kalb : kalben bağlanma
aşk-ı dünyevî : dünyevî aşk
aşk-ı hakikî : gerçek aşk, Allah aşkı
aşk-ı mecazî : mecazî, gerçek olmayan aşk
bahtiyar : talihli
berzah : kabir âlemi
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah

cennet-i rahmet : rahmet cenneti
cihet : yön, taraf
cilve : yansıma, görüntü
dalâlet : hak yoldan sapkınlık, inançsızlık
ebedî : sonu olmayan, sonsuz

elem : acı, keder, sıkıntı
ehl-i gaflet ve dalâlet : âhirete ve Allah’ın emir ve yasaklarına karşı duyarsız ve hak yoldan sapmış kimseler
ehl-i iman : mü’min; Allah’a ve Allah’tan gelen herşeye inanan kimse
elhamdülillâhi alâ külli hal : her hal ve durumda Allah’a hamd olsun
elîm : acı ve sıkıntı veren
elîmâne : acı çekerek

Erhamürrâhimîn : merhametlilerin en merhametlisi olan Allah
fâni : gelip geçici
firak : ayrılık
firak-ı ebedî : sonsuz ayrılık

firdevs-i nimet : nimet cenneti
gaflet : âhirete, Allah’ın emir ve yasaklarına duyarsız davranma hâli, umursamazlık
hakikat : gerçek, doğru
hakikî : gerçek

Hâlık-ı Rahîm : Merhametli Yaratıcı; sonsuz merhamet ve şefkat sahibi olan ve herşeyi yoktan yaratan Allah
iksir-i nûrânî : nurlu ve çok tesirli ilâç
inkılâp : dönüşme
lâtif : güzel, hoş
mahrum : yoksun
mahsus : has, özel
mevt : ölüm
meyusâne : ümitsizcesine
mufarakat : ayrılık

muvakkat : geçici

mü’min : iman eden; Allah’a ve Allah’tan gelen her şeye inanan
Mün’im-i Hakikî : gerçek nimet verici; Allah
müşkülât : zorluklar, güçlükler
peder : baba
rahmet-i İlâhiye : İlâhî rahmet; Allah’ın şefkat ve merhameti
raptetmek : bağlamak
saadet : mutluluk
sâfî : saf, içten, samimi
sekerat : can çekişme anı

şefaatçi : günahların bağışlanması için vesile
şefkat : içten ve karşılıksız merhamet, sevgi

tasavvur : düşünme, hayal etme
teellümât : elemler, acılar
teessürat : üzüntüler
tevehhüm-ü ebediyet : sonsuzluk kuruntusu; sonsuza kadar yaşayacağını sanmak
umumî : genel, herkese ait
valide : anne
veled : evlat, çocuk

vesile-i saadet-i dâreyn : iki dünya mutluluğunun vesilesi
vüsûl : kavuşma, erişme

 

 

 

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages