Günün sözü (13.06.2024)

0 views
Skip to first unread message

Erhan Patlak

unread,
Jun 13, 2024, 3:33:38 AM (10 days ago) Jun 13
to

Ey sabırsız hasta kardeş! Hastalık, hazır bir elemi sana vermekle beraber; evvelki hastalığından bugüne kadar o hastalığın zevalindeki bir lezzet-i maneviye ve sevabındaki bir lezzet-i ruhiye veriyor. Bugünden, belki bu saatten sonraki zamanda hastalık yok, elbette yoktan elem yok; elem olmazsa teessür olamaz. Sen yanlış bir surette tevehhüm ettiğin için sabırsızlık geliyor. Çünki bugünden evvel bütün hastalık zamanının maddisi gitmekle, elemi de beraber gitmiş; kendindeki sevabı ve zevalindeki lezzet kalmış. Sana kar ve sürur vermek lazım gelirken, onları düşünüp müteellim olmak ve sabırsızlık etmek divaneliktir. Gelecek günler daha gelmemişler. Onları şimdiden düşünüp, yok bir günde, yok olan bir hastalıktan, yok olan bir elemden tevehhüm ile düşünüp müteellim olmak, sabırsızlık göstermekle, üç mertebe yok yoğa vücud rengi vermek, divanelik değil de nedir? Madem bu saatten evvelki hastalık zamanları ise sürur veriyor. Ve madem yine bu saatten sonraki zaman madum, hastalık madum, elem madumdur. Sen, Cenab-ı Hakk'ın sana verdiği bütün sabır kuvvetini böyle sağa sola dağıtma; bu saatteki eleme karşı tahşid et; "Ya Sabur!" de, dayan.

 

(Bediüzzaman Said Nursi – 25. Lem’adan)

 

Lügatler

aks-i maksad : maksadın aksi
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah
devâ : ilâç, çare
divanelik : akılsızlık
elem : keder, üzüntü
elhamdü lillâhi alâ külli hal : her türlü hâl için Allah’a hamd olsun!
evrâd : zikirler
evvel : önce
evvelki : önceki
hadis : Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübarek söz, fiil ve hareketi veya onun onayladığı başkasına ait söz, iş veya davranış
Hâlık-ı Rahîm : sonsuz merhamet ve şefkat sahibi olan ve herşeyi yaratan Allah
hikmet : sebep, fayda, gaye
lezzet-i mâneviye : mânevî lezzet
lezzet-i ruhiye : ruhun lezzet alması
mâdum : yok
mahrumiyet : yoksun kalma
mertebe : derece, makam
musibet : belâ, büyük sıkıntı
mü’min : Allah’a ve Ondan gelen herşeye inanan

müteellim : acı çeken, üzülen
müttakî : Allah’tan korkup emir ve yasaklarını titizlikle uyan
nimet : iyilik, lütuf, ihsan
rahmet-i İlâhiye : Allah’ın herşeyi kuşatan sonsuz rahmeti
Sabûr : kullarına sabır gücü ihsan eden Allah
suret : biçim, şekil
sürur : mutluluk, sevinç
şekvâ : şikâyet, yakınma
şükür : Allah’a karşı minnet duyma, teşekkür etme
tahşid etmek : öneminden dolayı bir şeyin üzerinde fazla durmak
teessüf eden : üzülen
teessür : üzüntü
tenkit etmek : eleştirmek
tevehhüm etmek : sanmak, zannetmek, kuruntu
tezyid etmek : artırmak
vâ esefâ! : esefler olsun!
vücut rengi vermek : olmayan bir şeyi var kabul etmek
zevâl : gelip geçicilik, yokluk
ziyadeleştirmek : artırmak, fazlalaştırmak

 

 

 

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages