Bir kısmı arzımızdan bin defa büyük ve o büyüklerden bir kısmı top güllesinden yetmiş derece sür'atli yüz binler ecram-ı semaviyeyi direksiz düşürmeden durduran ve birbirine çarpmadan fevkalhad çabuk ve beraber gezdiren, yağsız söndürmeden mütemadiyen o hadsiz lambaları yandıran ve hiçbir gürültü ve ihtilal çıkartmadan o nihayetsiz büyük kütleleri idare eden ve Güneş ve Kamer'in vazifeleri gibi, hiç isyan ettirmeden o pek büyük mahlûkları vazifelerle çalıştıran ve iki kutbun dairesindeki hesap rakamlarına sıkışmayan bir nihayetsiz uzaklık içinde, aynı zamanda, aynı kuvvet ve aynı tarz ve aynı sikke-i fıtrat ve aynı surette, beraber, noksansız tasarruf eden ve o pek büyük mütecaviz kuvvetleri taşıyanları, tecavüz ettirmeden kanununa itaat ettiren ve o nihayetsiz kalabalığın enkazları gibi göğün yüzünü kirletecek süprüntülere meydan vermeden pek parlak ve pek güzel temizlettiren ve bir muntazam ordu manevrası gibi manevra ile gezdiren ve arzı döndürmesiyle, o haşmetli manevranın başka bir surette hakiki ve hayali tarzlarını her gece ve her sene sinema levhaları gibi seyirci mahlûkatına gösteren bir tezahür-ü rububiyet ve o rububiyet faaliyeti içinde görünen teshir, tedbir, tedvir, tanzim, tanzif, tavziften mürekkeb bir hakikat, bu azameti ve ihatatı ile o semavat Halıkının vücub-u vücuduna ve vahdetine ve mevcudiyeti semavatın mevcudiyetinden daha zahir bulunduğuna bilmüşahede şehadet eder.
(Bediüzzaman Said Nursi – 7. Şuadan)
Lügatler
Arz : yeryüzü,dünya Azamet : büyüklük, yücelik Bilmüşahede :görerek, görmek suretiyle Daire :sınır içi, bir manevi tesirin hükmünün geçtiği alan, çember Ecram-ı semaviye :gök cisimleri Enkaz : Yıkıntı, yıkılmış şeyin artıkları. Harabenin parçaları Faaliyet :icraat,yapılan işler fevkalhad : olağanüstü Gülle : Top mermisi hadsiz : sınırsız haşmetli : görkemli, heybetli Hayali :zihnen tasarlanan şey, hayale ait İdare :çekip çevirmek, becermek, döndürmek ihata : kapsama, kuşatma İtaat :söz dinlemek, alınan emre uymak, boyun eğmek kamer : ay Kısım :parça, bölüm Kutup :dünyanın kuzey ve güneydeki en uç kısımları Kuvvet :güç, kabiliyet, kudret Kütle : Bir cismi terkib ve teşkil eden kısımların bütün hey'etine denir. Toplu şey. Deste. Yığın. Külçe. Levha : Üzerinde yazı veya resim bulunan, duvara asılacak kâğıt. Mahlûk :yaratılmış, yaratık Mahlûkat :yaratılmışlar, yaratıklar
|
Manevra : Bir makinenin, bir cihazın işleyişini düzenleme veya idare etme işi ve şekli, hareket mevcudiyet : var olma hali Mütecaviz : saldırgan, haddi aşan mütemadiyen : sürekli olarak, aralıksız nihayetsiz : sınırsız, sonsuz rububiyet : Rablık; herbir varlığa yaratılış
gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye
edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması sikke-i fıtrat : yaratılış sikkesi, damgası suret : biçim, şekil Sürat :hız şehadet etmek : şahit olmak, tanık olmak Şua :ışık, parıltı tanzif : temizleme, temizletme tasarruf etmek : dilediği gibi
kullanmak tedbir : idare etme, ihtiyacını
karşılama tezahür-ü Rububiyet : Allah’ın bütün varlık âlemini
kuşatan egemenliği, idare ve terbiyesinin kendisini
göstermesi Vazife :bir kimsenin yapmaya mecbur olduğu iş, görev vücub-u vücud : Allah’ın varlığının zorunlu oluşu, var olmak için bir sebebe muhtaç olmaması zâhir : açık, âşikar
|