Şu âlemde cism-i zihayatın inkıraza ve mevte mahkûmiyeti ise, varidat ve masarıfın müvazenesizliğindendir. Çocukluktan sinn-i kemale kadar varidat çoktur; ondan sonra masarıf ziyadeleşir, müvazene kaybolur.. o da ölür. Âlem-i ebediyette ise; zerrat-ı cisim sabit kalıp terkib ve tahlile maruz değil veyahut müvazene sabit kalır, varidat ile masarıf müvazenettedir. Devr-i daimi gibi cism-i zihayat; telezzüzat için, hayat-ı cismaniye tezgâhının işlettirilmesiyle beraber ebedileşir.
(Bediüzzaman Said Nursi – 28. Sözden)
Lügatler
Âlem :dünya, kâinat Âlem-i ebediyet : sonsuzluk âlemi Cism-i zihayat : canlı bedeni Devr-i daimi : devamlı dönüp dolaşan, döngü Ebedî: sonu olmayan, sonsuz Hayat-ı cismaniye : maddî, bedene ait hayat İnkıraz : dağılıp yok olma Mahkûmiyet :mahkûm olmak, hüküm giymek Maruz : tesiri altında kalmak, uğramak, yüzyüze gelmek Masarıf :sarfetme, harcama, işleyiş Mevt: ölüm Muvazene: karşılaştırma, denge Muvazenet :denge
|
Sabit :duran, yerinde durup hareket etmeyen, doğruluğu ispat edilmiş olan Sinn-i kemal : olgunluk yaşı Tahlil :bir şeyi kolaylıkla tutmak, müşkül meseleyi halletmek, çözmek, hal değiştirmek Telezzüzât : lezzetlenmeler Terkib :karıştırılıp bir araya gelmek, birkaç şeyin beraber olması Tezgâh :dokuma aleti, ticaret masası, işyeri Varidat :hatıra gelen, içe doğan şeyler, gelir Zerrat- ı cisim :bedenin parçaları, bütünün atomları Ziyade : fazla, daha çok, fazlasıyla
|