ATATÜRK'ün ermeni Mezalimi Hakkında Söyledikleri

4 views
Skip to first unread message

buvatan-1974

unread,
Dec 20, 2008, 2:24:00 PM12/20/08
to kibris1974
ATATÜRK'ün ermeni Mezalimi Hakkında Söyledikleri

--------------------------------------------------------------------------------

Rum, Ermeni gibi unsurlardan ayrı ayrı oluşan bir takım çeteler, adi
hırsızlıkla, ara sıra da öldürmelerle meşgul olmuşlar, Rum ve Ermeni
sürgünü esnasında bu unsurlardan ortaya çıkan bazı çeteler ise siyasi
bir hüviyet kazanmıştır. Rusların istilası başlayınca, memleket içinde
karışıklık meydana getirmek için bunlar, Ruslar tarafından da teşvik
ve denizden de desteklenmişlerdir.
(22 Mayıs 1919)

Ermenilerin siyasi emellerini fiilen elde etmek ve asayişi bozuk
göstermek maksadıyla Doğu vilayetleri içine çeteler geçireceklerini
pek muhtemel görüyorum.
(24 Mayıs 1919)

Ermenilere vilayetlerimizi peşkeş çekmeleri de (...) ihtimal
bulunuyor. Böyle bir vaziyette İngiliz birliklerinin Ermenilere
öncülük edeceği çok muhtemeldir.
...

böyle bir hali biz düşmanlık olarak görmeye ve saymaya, meşru
topraklarımızı ve milli bağımsızlığımızı kurtarmak için mecburuz....
(30 Mayıs 1919)

Rum ve Ermeni komitacılarıyla, bunların ileri gelenleri, devamlı
şekilde temasta bulundukları İngiliz subayları ile bazı Amerikan
memurlarından çok yüz buluyorlar.
(5 Haziran 1919)
....
tehcir sırasında Merzifon'da esasen çokça kalan Ermenilerin bu kez
başka yerlerden de gelenler ve göçten dönenler yüzünden miktarlarının
daima artmakta olduğu Merzifon Amerikan Mektebi'ne getirilen eşya
sandıklarının üzerinde Otoman Amerikan markaları görüldüğünden
bunların herhalde silah olduğunda şüphe bırakmıştır.
(6 Haziran 1919)
...
İngiliz subayları tarafından sevk ve idare edilen altı bin kişi
oldukları tahmin edilen Ermeni kuvvetinin Nahcivan ve havalisini işgal
ettikleri ...
(11 Haziran 1919)
...
bir İngiliz subayı Iğdır'dan Bayezit'e gelerek, Mutassarıf'a:
İngiltere himayesinde teşekkül eden Ermenistan'a Bayezit havalisinin
de bırakıldığını bir aya kadar on beş bin Ermeni muhacirinin Ermeni
düzenli birlikleri himayesiyle eski yurtları olan Bayezit sancağına
sevk edileceğini bildirmiştir.
Doğu vilayetlerinden bir karış toprağın bile Ermenistan'a
bırakılmasının mümkün olmayacağı, bir tek Ermeni askerinin sınırımızın
bu tarafına geçmesinin ateşle karşılık göreceği
(12 Haziran 1919)
...
Doğu vilayetleri halkının, Ermeni çetelerinin acımasızlığına ve
taarruzlarına hedef olmuş, en büyük felaketi görmüş bir unsur olmak
sıfatıyla, birlik ve fedakarlık lüzumunu en önce takdir ettikleri
iftiharla görülmektedir.
(16 Haziran 1919)
...
Devlet ve milletimizin parçalanması ve Ermeni ve Yunan esaretine
düşülmesi söz konusudur. Altı yüz elli sene efendilik eden bir
milletin köle mevkiine düşmesi kolay bir hadise değildir.
(6 Temmuz 1919)
...
Mübarek vatan ve milleti parçalanmak tehlikesinden kurtarmak ve Yunan
ve Ermeni emellerine kurban etmemek için açılan milli mücahede uğrunda
milletle beraber serbest surette çalışmaya resmi ve askeri sıfatım
artık mani olmaya başladı. Bu mukaddes gaye için milletle beraber
nihayete kadar çalışmaya mukaddesatım adına söz vermiş olduğum için
pek aşığı bulunduğum yüce askerlik mesleğine bugün veda ve istifa
ettim.
(8 Temmuz 1919)

Osmanlı tebaasından olan Ermeni unsurları, gördükleri teşvik ve
yardımın neticesiyle de, milli namusumuzu yaralayacak taşkınlıklardan
başlı****** nihayet hazin ve kanlı safhalara girinceye kadar küstahane
tecavüzlere koyuldular.
Vatanın parçalanması söz konusu ve karar olarak, Doğu
Vilayetleri'mizde "Ermenistan", Adana ve Kozan havalisinde "Kilikya"
adı ile yine Ermenistan; bu milletin, esarete, kölelik payesine
indirilmesi ve nihayet bu devletin tarih sayfasını kapatarak ebediyet
mezarına defnetmek gibi, insaniyet ve medeniyetle ve hele milliyet
esaslarıyla bağdaşmayan emeller kabul ve onay yeri bulmuş ve görülüyor
ki, tatbikat devresi de başlamıştır.
Bir istila fikri besleyen Ermeniler, Nahcivan'dan Oltu'ya kadar bütün
İslam ahaliye baskı ve bazı mahallerde katliam ve yağma yapıyorlar.
Sınırlarımıza kadar İslamları mahva mahkum ve göçe mecbur ederek Doğu
Vilayetleri'miz hakkındaki emellerine doğru emniyetle yaklaşmak ve bir
taraftan da 400 bin olduğunu iddia ettikleri Osmanlı Ermenisini bir
dayanak olmak üzere memleketimize sürmek istiyorlar.
memleketimizde külliyetli yabancı parası ve birçok propagandalar
cereyan ediyor. Bundaki gaye, pek aşikardır ki, milli hareketi
neticesiz bırakmak, Yunan, Ermeni emellerini ve vatanın bazı mühim
kısımlarını işgal gayelerini kolaylaştırmaktır.
(23 Temmuz 1919)
...
Doğuda Ermeniler Kızılarmağa kadar genişleme hazırlıklarına ve
şimdiden sınırlarımıza kadar dayanan katliam siyasetine başladı.
(4 Eylül 1919)
...
vatanımız içinde bağımsız Ermenilik teşkili gayesine yönelik harekata
karşı birlikte müdafaa ve mukavemet meşru esası kabul edilmiştir.
(11 Eylül 1919)
...
Mütareke gününden beri Rum ve Ermenilerin, İtilaf Devletleri teşvik ve
himayesi altında nasıl milli izzeti nefsimizi yaraladıklarını, ne
suretle saltanat ve hükümet hakkını ayaklar altına aldıklarını ...
(17 Eylül 1919)
...
Ermenilere hiçbir kötü kastımız yoktur. Bilakis onların her türlü
tabiiyet haklarına tamamen riayetkarız. Bunun aksi olarak yayınlar,
düzmeceden ve İngilizlerin aldatmacasından ibarettir.
Ermeni facialarının hala mevcut eserlerinin gösterilmesi uygun olur.
(21 Eylül 1919)

Ateşkes sonrasında hükümetimizin Adana ili ile Antep, Maraş, Urfa
sancaklarını bırakma güçsüzlüğünde bulunması, bu yörede Fransız ve
İngiliz koruyuculuğu altında Ermeni işgalini ve örgütlenmesini
kesinleştirmiş ve bunlar, o il ve sancakları Ermenileştirmek amacı ile
bir yıla yakın bir süre çalışma göstermiş
1. Şimdiye dek yapılan saldırıların türü aşağıda özetlenir:
A. Fransız ve İngiliz görevlileri ile Ermeni komitelerinin ve oralarda
bulunan Ermeni topluluğunun açıktan açığa Müslümanların haklarına
saldırmaları.
B. Osmanlı topraklarının değişik yerlerinde oturan Ermenilerin
buralara göçlerinin kolaylaştırılması ve burada sayılarının
artırılması.
C. Yabancı üniforması ile Ermeni birliklerinin buralara gönderilmesi
ve buradakilerle birleştirilmesi.
D. İslam halkın az zamanda ekonomik ve başka baskılarla yok edilmesi
ve öldürülmesi ve göçe zorlanması.
E. Aralarına aşamalı olarak sokulan bölücülükle İslam halkının yabancı
koruyuculuğunu istemek zorunda bırakılması.
(22 Eylül 1919)

Merkezi Erivan olan Ermeni Cumhuriyeti'ne karşı dostça olmayan hiçbir
niyetimiz yoktur.... Bu yeni devletteki Ermeniler, Ermeni müfreze
kumandanının emirleriyle, Müslüman unsuru imha etmek üzere faaliyette
bulunuyorlar. Bu emirlerin suretlerini gözlerimizle gördük.
Erivan'daki Ermenilerin, Müslümanların imha siyaseti güttükleri ve bu
kanlı vahşet dalgasının sınırlarımıza kadar genişlediği,
sınırlarımızın, öbür taraftan, ölümden kaçan sayısız Müslümanla dolu
olmasıyla da teyit edilmiş oluyor.
İngilizler, bu hareketlerin cereyanı esnasında, bir yandan Ermenilerin
Müslümanlara karşı tutumlarını teşvik ettiler, hatta onları bu konuda
kışkırttılar, diğer taraftan Ermenilerin tecavüzlerini bize sayıp
döktüler ve bunları tahammül edilemez hareketler olarak nitelediler ve
bu komşu devlete saldırarak misillemede bulunmaya bizi zorladılar.
Fakat biz hakikatin kendini göstereceğinden emin olarak Ermeni
tahriklerine tahammül ettik ve İngilizlerin öfkelerini fark etmemiş
göründük. Hakikaten, bizi Ermenilere saldırmaya teşvik eden ve bu
şekilde kendi bölüklerini o topraklara gönderebilmelerini sağlayacak
bir ortam yaratmayı planlayan İngilizlerin tutumlarını meydana
çıkarabileceğimizi düşündük. İngilizlerin bütün bu manevraları,
Kafkasya'yı boşaltmaları mecburiyetini hissettikten sonra, onların
subay ve temsilcileri tarafından başlatıldı.
Erzurum ve Van'daki Müslümanların ve bilhassa sınır bölgelerinde
yaşayanların; Ermenistan'da cereyan eden katliama dair her gün
aldıkları haberler ve ölümden kaçan ve ağlanacak vaziyette olan
mültecilerin manzarası karşısında, büyük heyecana kapılmaları çok
normaldir.
(24 Eylül 1919)

Adana dahilinde, Ermenilerin Fransızlar tarafından silahlandırıldığı
ve İslamlarla boğazlaşmaya sevk edildikleri.
(23 Ekim 1919)

Maraş'a Fransız kuvvetleri girmekte ve oradaki Ermeniler vasıtasıyla
Müslüman kardeşlerimize karşı bir katliam icra etmekte oldukları haber
alındı.
(1/2 Kasım 1919)
Maraş'tan alınan sağlam malumatta, Maraş'ı işgal eden Fransız
kıtalarının yüzde yirmisi Fransız Cezayirli olup, geri kalanı Osmanlı
Ermenilerinden meydana gelen fedailerdir. Bunlar şehirde namuslu İslam
kadınlarına taarruz etmekte ve Müslüman ahaliye zulüm ve işkence
yapmaktadır. Dükkanlar bütünüyle kapalı, ahali heyecandadır.
(7 Kasım 1919)

Küçük - Ermenistan teşkiline ve Kilikya'nın Fransızlar tarafından
tamamen işgaline mani olmak için, mülkiye memurlarının ve askeriyenin
el ele vererek Adana vilayetinde ve bağımsız sancaklarda karşı koyma
vasıtalarını hazırlamaları ve hazır bulundurmaları bütün alakadarlara
yazıldı.
(10 Kasım 1919)

Adana'da Fransızlar ve Ermeniler tarafından yapılan zulümlerin ve
tecavüzlerin artmasından dolayı Ermeni zulümlerini görmek üzere
milletlerarası bir heyetin Adana'ya yollanması
(16 Kasım 1919)

Ermenileri geri çekerek, İslamlar aleyhindeki zulme nihayet
vereceklerini söyleyen Fransızların bu defa birlikte İslam halkı
katliam eyledikleri son derece dikkate değerdir.
(11 Ocak 1920)

Adana'da 1170, Toprakkale-Islahiye şimendifer hattı üzerinde 270,
Osmaniye-Adana üzerinde 200, Katma'da 300, Kilis'te 600, Antep'te
1200, Maraş'ta 1200 kadar Fransız sömürge ve Ermeni askeri olmak üzere
işgal kuvvetleri bulunduğu anlaşılmıştır.
(24 Ocak 1920)

Maraş'ta, Fransızlar, Ermeniler, Müslümanları katliam etmektedirler.
insanlık aleminden bu katliama nihayet verilmesini.
(25 Ocak 1920)

Maraş'ta, Fransız ve Ermeniler tarafından Müslümanların katliamı,
insanlığı dehşete düşürecek şekilde devam ediyor.
(29 Ocak 1920)

On yedi günden beri Maraş'ta cereyan eden feci ve kanlı vakalara
nihayet verilmesi hakkında, medeniyet ve insanlık aleminin duyup
öğrenmesi için yükseltilen feryat ve acının yankılanacak bir yer
bulmadığı, hala bu vahşetin devamıyla sabit oluyor.
(8 Şubat 1920)

Adana'da heyecan ve asabiyet ziyadeleşmiştir. Ermeniler, kilise ve
mekteplerde sık sık toplanmaktadırlar. İnekler ve Bahçe Ermenileri,
Güller ve Zencirli İslam köylerini yağmalamış ve ahalisini pek
vahşiyane katliam etmişlerdir.
(10/11 Şubat 1920)

Medeniyet maskesine gizlenen Fransızlar ve onların öncüsü olan
Ermeniler, Urfa ve havalisinde İslam ahali hakkında zalimane
katliamlara başlamışlardır.
(14 Şubat 1920)

Tarihte emsali görülmemiş olan bu vahşetin faili Ermeniler olup,
Müslümanlar ancak namus ve hayatlarını muhafaza kaydıyla mukavemet ve
müdafaada bulunmuşlardır. Yirmi gün devam eden Maraş katliamında
Müslümanlarla birlikte şehirde kalan Amerikalıların bu hadise hakkında
Amiral Bristol'a çektikleri telgraf, facia sebeplerini, tekzip
edilemez bir şekilde tayin etmektedir. General Keret'in geri
çekilmesiyle neticelenen bu muharebelerden sonra Kuvayi Milliye'ye
teslimiyet arz eden muharip Ermeni kuvvetlerine karşı hiçbir ceza
tatbik etmeyip bilakis onları şefkatli sinesine ve himayesine alan
milletimizin alineceplığını Maraş Ermenileri de minnet ve şükran ile
teyit etmektedirler. Şu halde Ermenilerin intikam fikri ve tecavüzleri
neticesi meydana gelmiş bazı vakalar var ise, bunların mesuliyeti
milletimize değil bizzat Ermeni milletine ve onun tahrikçilerine ait
olmak lazım gelir.
(20 Şubat 1920)

Hiçbir yerde Ermeni kıtali (kırımı) yapılmakta değildir. Maraş
hadisesinden bahsedilmek murat ediliyorsa, orada Fransız askerleriyle
beraber milletimize taarruz eden Ermeniler katledilmiş olmayıp,
bilakis Fransız askeri kendilerini terk edip çekildikten sonra
İslamlar tarafından himaye ve şefkate mazhar olmuşlardır. milletimiz
sebepsiz hiçbir yerde hiçbir yabancı unsura mütecaviz değildir.
(22 Şubat 1920)

Kozan'da birçok Türklerin kiliseye doldurulduğunun tesbit edildiği,
Feke ilçesinin 80 Ermeni tarafından sarıldığı bildiriliyor, ayrıca
Saimbeyli'ye az zamanda takviye yetiştirilmediği takdirde Türklerin
sonunun fena olacağı, silahlı olmayan Ermenilere hiçbir sebeple
taarruz edilmemesi....
(2 Mart 1920)

Bir uydurma Ermeni kırımı meselesi ve tüm dünyayı aldatmak için
yaratılan bu kin ve hırs ürünü propagandaların niteliği hakkında
uygarlık ve insanlık dünyasının bir kere daha aydınlatılması ve bu
suretle haksızlığa uğramış Türk ulusunun iğrenç ve alçakça bir
suçlamadan arındırılması.
(7 Mart 1920)

Bugün Kozan, Haçin (Saimbeyli), Feke gibi bölgelerde fiilen kendisini
göstermiş olan Ermeni mezaliminin bir an önce söndürülmesi gereklidir.
Yalnız şu aralık her türlü islam hareketlerini Ermeni kırımı biçiminde
göstermek istenildiği anlaşıldığından harekatın her halde bu gibi
yanlış söylentilere ve suçlamalara yer bırakmayacak şekilde idaresi.
(9 Mart 1920)

13 Mart tarihli Temsp gazetesinde Lord Curzon Avam Kamarasında irad
ettiği nutukta Ermenilere dair demiştir ki: Bana öyle geliyor ki siz
Ermenileri sekiz yaşında pek temiz ve masum bir kız gibi
zannediyorsunuz. Bunda pek yanılıyorsunuz. Zira Ermeniler bilhassa son
harekatı vahşiyaneleri ile ne derecelere kadar hunhar bir millet
olduklarını bizzat kendileri ispat eylemişlerdir.
(27 Mart 1920)

Fransızlar Maraş ve Urfa'da yaptıklarını Adana'da da yaparak
Ermenileri silahlandırıyorlar. Bunlar İslam halkına saldırıyor. Kozan
çevresinde İslam halkından toplanan silahlar ve hayvanlar saldırgan
Ermenilere veriliyor. Kozan çevresindeki Ham*** Kurtoğlu Çiftliği,
Çolak Hasan, Yassıçalı, Mehmet Ağa ve Kabasakal köyleri Ermeni
jandarma ve gönüllülerince bütün olarak yakılmıştır. Buçak
yakınlarında birkaç köyün daha yakıldığı da haber alınmıştır.
Kilikya'da ve çevresindeki işgal bölgelerinde Fransızların yarattığı
durum, Türkler ve Ermeniler arasında karşılıklı olarak bir öç alma
duygusunu beslemek ve bunun sonucunda da, işgalin kaldırılması ile
birlikte yerli halkın birbirlerini boğazlayacaklarını dünyaya yayarak
amaçlarına varmaktır.
(31 Mart 1920)

Esirlerin hastalık sebebiyle bile olsun elimizde ölmeleri dini ve
milli ahlakımıza uygun düşmedikten başka vatani çıkarlarımızı da
gerçek biçimde yaralar.
(13 Nisan 1920)

Düşmanların bütün çalışması, barış esaslarının kararlaştırılacağı şu
sıralarda memleketimizi dışarıda ve içeride güçsüz bir durumda
bırakarak istedikleri her şeyi kabul ettirmeyi amaçlıyordu.
Geleceğe yönelik çıkarlarını, çeşitli baskılarla bütün dış ülkeleri
aleyhimize çevirmekte gören bazı kuruluş ve unsurlar ise, tarafımıza
yöneltilen bu akımı temelinden yıkmak ve bütün dış ülkelerin
milletimiz lehine, düşüncelerinde değişiklikler olmasına fırsat
vermemek için, tümüyle yalan olan en son Ermeni soykırımı uydurmasını
düzenlediler ve açıkladılar.
İngilizler, bir yandan dış durumumuzu yeni toplu öldürme iftiraları
ile sarsarak tasarladıkları İstanbul işgalini kolaylıkla
uygulayabilecek bir ortam hazırlıyorlardı
Anadolu'da yerleşmiş Ermenilerin ve Rumların hükümet emirlerine ve
milli amaçlara karşı gelmedikçe her türlü saldırıdan korunmaları ve
tam anlamı ile mutlu ve rahat bir hayat yaşamaları öteden beri kabul
edilmiş bir ana konu idi. Kilikya ve dolaylarında ve doğu hududumuz
dışındaki resmi ve resmi olmayan Ermeni kuvvetlerinin dindaş ve
ırkdaşlarımıza karşı yapılan cinayete varan saldırıları karşısında
bile, ülkemizde yaşayan Ermenilerin her türlü taarruzdan korunmasını
sağlamayı pek önemli bir medeni görev kabul ettik ve Anadolu'nun dış
dünya ile ilişkisinin kesik olduğu bu günlerde yüce vatan çıkarlarını
amaçlayan önlemler içinde Ermeni halkının esenliğinin korunması
gerekliliğini bütün makamlara bildirdik.
İşte, İstanbul'un yabancı kuvvetlerce işgalinden bu güne kadar geçen
acı günlerinde hiçbir dış ülkenin fiili korumasına erişemeyen Anadolu
Ermenilerinden hiçbir kişinin, en küçük bir anlamda bile, saldırıya
uğramamış olması, bize her nedenle cinayet yükleyen ve medeni
duyarlılığı kendi tekelinde sanan entrikacı Avrupalıların yüzlerini
kızartacak ve milletimizin yaradılışından sahibi bulunduğu insanlık
törelerinin yücelik derecesini ispat edecek çok önemli bir konudur.
(24 Nisan 1920)

Adana, Maraş, Ayıntap ve Urfa gibi en eski İslam memleketleri Fransız
zabitlerinin idaresinde Ermeni kin ve öfkesine, Ermeni ruhunun yırtıcı
kabalık ve düşmanlığına yenecek, parçalanacak bir av gibi terkedildi.
(09 Mayıs 1920)

Üç Sancak'taki Türk halkı Ermeniler tarafından devamlı olarak katliam
edilmektedir. Ermenilerin böyle hareket ettiklerini Avrupalılar da
kabul etmektedirler.
(13/14 Haziran 1920)

11 Haziran öğleden sonra saat üçte bu zavallı halk, Kahyaoğlu
Çiftliği'ne vardığında silahlı otuz Ermeni'den kurulu bir çetenin
saldırısına uğrayarak erkekler bir eve, çocuklarla kadınlar bir başka
eve doldurulmuş, kırk üç erkek, yirmi bir kadın ve sayısı saptanamayan
çocuklar kamadan geçirilmişlerdir. Ayrıca, dördü erkek ve on sekizi
kadın olmak üzere yirmi iki yaralı vardır. Kadınların kollarını
keserek bileziklerini ve küpelerini almışlardır.
Adana'nın 10 km doğusundaki İncirli köyünde 9 Haziran 1920 günü Ermeni
çeteleri bütün köy halkını bir yere doldurup bomba ile havaya
uçurmuşlardır.
(13 Haziran 1920)

Bolşeviklere Azerbaycan'da muhalifler vardı. Onlar bir karşıt hareket
yaptılar. Azerbaycan'da bizim kendi arkadaşlarımız vardı. O
arkadaşlarımıza İngilizler dediler ki:
"Bolşeviklerle muharebe ediniz. Türkiye bizimle anlaştı."
Orada bulunan arkadaşlarımız da ellerindeki kuvveti çarptırdılar ve
tabii mağlup oldular. Mağlup olduktan sonra biz de işittik. Haber
gönderdik, filan ettik.
Halbuki Bolşeviklerle bu muharebe başlayınca ahali-i İslamiyenin
katline başlanıldı. Ermeniler bundan istifade etti ve hudutlarda
bulunan ahali-i İslamiye de bundan istifade etti.
(3 Temmuz 1920)

Gümrü'de başlayan barış görüşmelerinin iki ulus için karşılıklı
güvenlik ilkesine dayalı bir barış ve bolluk dönemi getirecek bir
sonuca ulaşması bizce de pek uygun ve gerekli olduğuna kuşku
duyulmayacağı umudu ile Ermenistan'ı artık zararlı dış etkilerden
korumaya yönelik yurtseverce çalışmalarınızda kesin başarılar
dilerim.
(29 Kasım 1920)

Ermeniler Van ve Bitlis'i ele geçirince, Irak'taki İngilizlerle
birleşeceklerinden dolayı bütün Yakındoğu'da İngilizlerin yeri çok
sağlamlık kazanacaktır.
Rum, Ermeni gibi Batı emperyalistlerinin hizmetçisi olan uluslarla, bu
çabalarında direndikleri sürece anlaşma olanağımız yoktur.
Yunanistan ancak Türk çoğunluğunun yerleşik bulunduğu İzmir ve
Trakya'dan ve İngiliz köleliğinden vazgeçtiği zaman bizimle dost
olabilir.
(1 Aralık 1920)

Ve gerek Rus gerek Garb istatistikleri bu hususda kanıt olarak
yeterlidir. Birkaç asırdan beri Şark Vilayetlerimizin hiçbir kısmında
hiçbir vakit bir Ermeni çoğunluğu olmamıştır. Ve Çarlık idaresi veya
Garb emperyalistleri tarafından teşvik edilen Türk ve Ermeni
halklarının girişmiş oldukları kanlı mücadeleler bir tarafa olduğu
kadar, öteki tarafa da can kaybına malolmuştur. 1917'de Rusların
çekilmesinden sonra Ermeni çetelerinin Şark vilayetlerimizi ne halde
bıraktıkları bunun kafi derecede bir ispatıdır.
Ermenistan'ı Mezopotamya'da yerleşmiş İngilizlere yaklaştıracak
surette uzatmak, Moskova ve Ankara hükümetlerine pek çok nahoş
sürprizler yaratmak demek olur.
(27 Aralık 1920)

S - Yakın zamanda Türklerin Ermenilerle katliam yaptıkları hakkında
neşredilen haberler doğru mudur?
C - Türkler tarafından Ermeniler aleyhinde katli*** uydurulmuş
rivayetler ve daha önce yayılmış bir takım yalan ve iftiralardan
ibarettir. Bunların kat'iyyen doğru olmadığına emniyet edebilirsiniz.
Bu hakikatın belgelendirilmesi için tarafsız heyetlerin memleketimizde
kemal-i serbesti ile icra-yı tahkikat eylemelerini memnuniyetle kabul
ederiz. Bu meseleye dair Ermenistan'daki Yakın Doğu Amerika yardım
heyetleri tarafından verilen en son raporların okunmasını tavsiye
eyleriz.
S - Türklere Ermeniler tarafından katliam yapılmış mıdır?
C - Türk ahali hakkında Ermeniler tarafından yapılan mezalim ve
katliam ki Ermenistan üzerine ordularımız tarafından ihtiyar edilen
harekatı zaruri kılmıştır. Gayet geniş mikyasta vaki'dir. Buna dair
vesaik-i kat'iyeye malikiz; bu vesaik suretlerini size ayrıca
verdireceğim.
(17 Ocak 1921)

7. Düşmanca ithamda bulunanların sürdürdükleri büyük mübalağalar
dışında Ermenilerin tehciri meselesi aslında şuna inhisar etmektedir:
Rus ordusu 1915'de bize karşı büyük taarruzunu başlattığı bir sırada o
zaman Çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Ermeni komitesi, askeri
birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti.
Düşmanın sayı ve malzeme üstünlüğü karşısında çekilmeye mecbur
kaldığımız için kendimizi daima iki ateş arasında kalmış gibi
görüyorduk. İkmal ve yaralı konvoylarımız acımasız şekilde
katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tahrip ediliyor ve Türk
köylerinde terör hüküm sürdürülüyordu.
Bu cinayetleri işleyen ve saflarına eli silah tutabilen bütün
Ermenileri katan çeteler, silah cephane ve iaşe ikmallerini, bazı
büyük devletlerin daha sulh zamanından beri kendilerine
kapitülasyonların bahşettiği dokunulmazlıklardan bilistifade ve bu
maksada matuf olarak büyük stoklar husule getirmeye muvaffak oldukları
Ermeni köylerinden yapıyorlardı.
İngiltere'nin sulh zamanında ve harp sahasından uzak olarak İrlanda'ya
reva gördüğü muameleye hemen hemen kayıtsız bir şekilde bakan dünya
efkarı, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız
karar için bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz.
Bize karşı yapılmış olan iftiraların aksine, tehcir edilmiş olanlar
hayattadır ve bunlardan ekserisi şayet İtilaf Devletleri bizi tekrar
harb etmeye zorlamasa idi evlerine dönmüş olurlardı.
Brest-Littowsk Muahedesinin akdini müteakip Rusların Şark
vilayetlerimizi tahliyeye başladıkları sırada Ermeni çetelerinin
yapmış oldukları katliam ve tahribat kafi derecede herkesin malumudur.
Sivas'ta benle görüşmüş olan, bilahare bu bölgeleri ziyaret eden ve
buralarda Ermeni çetelerinin davranışları hususunda mufassal
müşahadelerde bulunarak daha sonra kendisine bu konuda anlatmış
olduğum şeylerin doğru olduğunu bana yazmış bulunan Amerikan Generali
Harbord Amerikan Umumi ekfarının kendisinden faydalı bilgi temin
edebileceği bir şahidimizdir. Taşnaklar daha sonra da Kars ve Olti
bölgelerinde Alexandropol (Gümrü) Antlaşmasının akdine kadar
cinayetlerine devam etmişlerdir.
Milyonlarca Türk'ü binlerce Ermeni'nin hakimiyetine terketmeye
kalkışan Wilson projesi sadece gülünçtür.
(26 Şubat 1921)

Güneyde Fransızlarla onların silahlandırdığı ve bize karşı kışkırttığı
Ermeniler ve doğuda Ermenistan Ermenileri memleketimizin ele
geçirdikleri yörelerinde ve işgal edilen sınır ve cepheler çevresinde
Müslüman halka çeşitli zulümler uyguluyor ve katliam yapıyorlardı.
(1 Mart 1921)

Ermeni sorunu denilen ve Ermeni milletinin gerçek olmayan
isteklerinden çok, dünya kapitalistlerinin ekonomik yararlarına göre
çözülmek istenilen sorun, Kars antlaşması ile, en doğru şekilde çözüme
ulaştırılmış oldu. (Alkışlar) Yüzyıllardan beri dostluk içinde yaşayan
iki çalışkan halkın iyi ilişkileri memnuniyetle yeniden kuruldu.
(1 Mart 1922)

Doğuda Trabzon'u, güneyde Adana'yı içine alacak büyük Ermenistan'dan
eser kalmamıştır. Ermeniler, gerçek sınırları içinde bırakılmıştır.
(13 Ağustos 1924)


not:www.kibris1974.com sitesinden alınmıştır
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages