Bu gidişat çok
önceden belirlenmişti!
100 yıl önce bugün hedeflenmişti!
Yıl 1912.
Amerikan başkanı Woodrow Wilson
..
Türkiye’yi param parça Eden ünlü Wilson ilkelerine adını veren
kişi… Türkiye sınırları içine bir Kürdistan ve bir Ermenistan
haritaları çizen Amerikan başkanı..
Bakın NE diyor: ‘Amerikan kapitalizminin temel hedefi, zayıf
ülkelerin hammaddelerini ve ulusal pazarlarını açık birer kapı
olarak tutmaktır.
Bunun için diplomasi ve gerekirse zor kullanılmalıdır…’
Geçenlerde Dışişleri Bakanı
Davutoğlu işte bu Wilson’ın adıyla anılan ödüle
layık görüldü…
Wilson’ın 100 yıl önceki planı neydi?
Petrol coğrafyasına bir Kürt ve bir Ermeni Devleti oturtmak…
O zaman ince ince
hesapladıkları, Türkiye’yi bölme ve yutma hayalleri
gerçekleşmedi.
Kuyruklarını ardlarına kıstırıp bir daha gelmek üzere gittiler…
Türkler inaılmaz şartlarda yaptıkları savaştan galip çıktılar.
Yedi Düvel buna ağızları köpürerek ‘Türk Mucizesi’ dediler..
Ardından yepyeni
bir ülke kuruldu.
Türkler ulusal kaynaklarına sahip çıkıyorlardı.
Ardı ardına fabrikalar açtılar.
Uçaklar , Arabalar yaptılar.
Madenlerini işlemeye başladılar, Petrol aradılar…Tarıma yol
verdiler, yurttaşlar yarattılar.
Ama içerde işi
bozulanlar vardı.
Onlar kullanıma hazırdı.
.… Kürt Sait isyanı Lozan’da Musul meselesi masadayken, Dersim
İsyani, Hatay için direnilirken tezgahlandı.
BATIYA HAYRAN
AYRAN BUDALALARI!
1930’lardan
itibaren koyun postlarına bürünmüş ‘uzmanlar’ genç cumhuriyeti
ziyaret etmeye başladı..
Her şey yeniden kurulurken maskeli sırtlanlar Ankara’da
boygösterdi .
.
Tanzimat kafalı Batıya ayran budalası gibi hayran ‘münevverler’,
yabancı emeller için uygun arazi şartları sağladı.
1938’de milletin önderi öldü ve geride kalanlar hemen Batı’ya
koştu!
İngiliz ve Fransızlarla üçlü anlaşma imzalandığında , Gazi
Paşa’nın ölümünün üzerinden 5 ay geçmemişti.
Gazi paşa’yı ‘anlamayıp sadece inananlar’ asıllarına rücu
ettiler!
2.paylaşım
Savaşına kadar ‘ecnebi uzmanlar’ yurdun tüm açık yaralarına dair
raporlarını hazırladılar…
2.Dünya savaşı ile bir süre ara verdiler..
Yalta’da yeni bir düzen kuruldu artık Avrupa’nın mührünü Amerika
alacaktı
Savaşın sonunda ‘yeni dünya’ sırtlanları İsmet İnönü’yü bir
sömürge anlaşmasına daha razı ettiler.
Marshall yardımı çerçevesinde imzalanan anlaşma, Kurtuluş’dan
24 yıl sonra Türkiye’yi esir etti.
Önce Dünya Bankası
ve İMF denetimine girdik.
Sonra NATO’ya alındık Bedelini Korede kanla ödeyecektik.
Üstüne üstlük ‘Canım Amerika!’ diye şarkılar söyledik!
Hollywood
filmleri seyrettik, Dean Martin, Frank Sinatra dinledik..
1956’da küresel
elitin önde gelen ismi, Rockefeller,
ABD başkanı Eisenhower’a: ‘Türkler oltada balık!
Yeme ihtiyaçları yok!
’ diyordu..
Sonra Ortadoğu’daki yüksek idealleri için, işlerine gelen
hükümetleri iktidarda tutmak işlerine gelmeyenleri devirmek
amacıyla yardım fonlarının kullanılacağı’ karara bağlanıyordu..
1966’da NATO
haberalma tesislerine kapıyı açtık.
Tüm istihbaratımızı ABD’ye devrettik.
1971’de ‘Büyük
Türkiye’ hayallerimizin bedelini birbirimizi kırdırarak
ödettiler Ardından bir darbeyle işi bitirdiler!
Uslanmayıp 1974’de
Kıbrıs barış harekatını yapınca ASALA terörünü başımıza bela
ettiler!
Ama biz yılmadık, müttefikimize daha sıkı sarıldık..
1980’de
Sovyetlerle sanayi işbirliği, hızlı sanayi atılımları sürerken
bir CIA darbesiyle daha sarsıldık..
1984’de Türkiye
ağır sanayi hamlelerine Güneydoğu Anadolu Projesini ekledik.
PKK ile ödüllendirildik!
SEVR HORTLADI!
100 yıllık Kürt
devleti hayali paketlenip Türkiye’nin önüne kondu.
Ve SEVR HORTLADI, kabusumuz oldu..
Fulbright
burslarıyla
yetiştirdikleri liderleri getirip ülkemizin başına koydular…
1991’de
başa geçirdikleri Turgut Özal’a kukla bir Kürt devleti için ilk
adımları attırdılar.
Çekiç Güç
kontrolünde bir Kürdistan devletinin tohumunu attılar..
Irak’ın kuzeyi
güvenli bölge ilan edildi ve PKK Çekiç Güç kontrolünde pamuklar
içinde yetiştirildi!
Derken Özal, ‘Bir Türk-Kürt Federasyonu’ndan’
bahsediverdi!
Bu arada on
binlerce vatan evladı yitirildi….
1995’de Avrupa
Birliği ‘Kürt Sorununu askeri tedbirlerle ortadan
kaldıramazsınız!
’ diyordu.
İçerdeki besleme koro onaylıyordu.
Bu ülkenin has vatandaşları Azınlık konumuna oturtuldu…
Aynı anda Türkiye’nin Gümrük Birliği ile Eli kolu bağlandı!
Yani tüm gelirlerine el kondu, üretimi durduruldu, terörle
mücadelede deli gömleğine sokuldu.
1999’da
Apo Türkiye’ye verildi.
Artık İmralı’dan terörü yönetecekti!
Vatan evladı
ölmeye devam etti!
2002 de
Türkiye’ye bir sessiz darbe yapılacak, oyunun son perdesi
sahnelenecekti.
.
Küresel elit, Sevr hükümleri
karşılığında AKP’ye iktidar koltuğunu Verdi!
2004’de Avrupa
Birliği Uyum Yasaları önümüze geldi… Bu yasalarla ellerimiz
arkadan bağlanıyor, teröriste ise ‘VUR!’ deniyordu.
Vurmaları için
gerekli tüm silahlar, Irak ve Güneydoğuya NATO uçaklarıyla
aktı…Ordunun sınır ötesi harekatı sınırlandırıldı.
İstihbaratımız ABD ve İsrail istihbaratının içinde eridi ve
kayıplarımız, 10 yıl içinde 50 kat arttı.
Eşzamanlı olarak
Bölgesel Kalkınma ajansları, ikiz yasalar ve yerel ‘iktidar’
girişimleri teröre zemin hazırladı.
Medya
vasıtasıyla
zehir enjeksiyonu had safhadaydı.
Basın tümüyle işgal altında ve köşe başlarını tutanlar.
‘Sahiplerinin sesi’ olmaya can atmaktaydı!
Üniversiteler
şirketleşmeyi tamamlıyorlardı.
İşbirliği yapan akademisyenler rüyalarında göremeyeceği
imkanlarla donatıldı.
2007’de
Amerikan istihbaratçılarından oluşan bir ekip Ankara’ya
yuvalandı.
Gözleri gören,
kulakları duyan, burnu koku Alan helal süt emmiş vatan
evlatları kralın çıplak olduğunu yazıp çizdiler.
Ortalığa korku salındı.
Konuşmaya başlayanlar dinlendi, terörle mücadelede üstün
hizmeti olanlar Silivri’ye davet edildi..(!)
ARTIK ‘YETER’
DİYENLER…
Şimdi geldiğimiz
noktada her şey apaçık ortada!
Düşman belli..
Hem de 100 yıldan beri, hiç değişmedi.
Çokuluslu
şirketlerin kontrolünde ABD ve Avrupa Birliğinin elitleri, ve
onların denetimindeki Mali ve siyasi kurumlar, İMF, Dünya
bankası, NATO!
Ve tabii içerde onların planlarını yürürlüğe koyan işbirlikçi
hükümetler !.
Artı Sivil Toplum diye altımızı oyan ajanlar ve onların
maşalarının ucunda sallananlar…
Hepsini toplasanız 10 bin kişiyi
bulmazlar!
Geride 72 milyon
var.
İşsiz ve yoksul bırakılmış, dini ve etnik olarak parçalanmış,
şehit düşmüş, gazi olmuş, kan kusan, göz pınarları akan 72
milyon..
Psikolojik savaşın
her türlüsüyle karşılaşmış, çok hırpalanmış, örselenmiş ama
sağduyusunu kaybetmemiş, sabrı defalarca denenmiş bir millet…
Sessiz ama derinden, son anda ‘YETER’ diyen…İşte bu nedenle
ZALİM ler bu milletten korkuyor ve oyun üzerine oyun kuruyor.
Bu
millet artık Terörün Washington ve Brüksel’den fışkırdığını
biliyor.
Batıyla
ittifak yapanların, eşbaşkan olanların bu kan kaybını
durduramayacağını da!
Eylüldeki
referandum halkın bu bilincinin keskin bir göstergesi
olacaktır..
Halk gücünün farkına vardığı zaman başka bir dönem
başlayacaktır!
Allah tüm
şehitlerimize RAHMET eylesin!!!
Onların kanı yerde kalmayacak!
Banu Avar
--
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
kararlilik keskin bir bicaga benzer, keskin ve duzgun keser.
Kararsizlik ise kor bir bicak gibi kestigi her seyi parcalar ve yirtar.
JAN MC KEITHEN
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Kurmus oldugum guruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur.
Ozgur_Gunde...@yahoogroups.com
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/