Ş: Dikizkenar Üçgen

19 views
Skip to first unread message

Ali

unread,
May 29, 2017, 6:29:12 PM5/29/17
to Kaotik Çağrışımlar
Ş: Dikizkenar Üçgen

Saat Üç.
Soğuktan bokumuz dondu.
Yürüyoruz işte o günün sabahı.
Geçmişten geleceğe doğru lodos var dedi.
Tok sesli hava durumu sunucusu.

İnanmadım.
İnan dedi.
İnanmadım.
İnan dedi.

Neyse onu boşver de bunlar salağın biriyle görüşmüşler geçen gün bizim Hüseyin
ağbinin kümeste. Çocukluktan arkadaşı dingin albino Mehmet de görüşmeye bir
iki dakika geç gelmiş. Sikleyen olmamış. Devam edilmiş görüşmeye. Kaldığı
yerden.

Geriye 3 gün
Üç gün kaldı
Sıçtık bitti
Bu, son, yan

Yanmam dedim.
Yan dedi.
Yanmam dedim.
Yaktı.
Yanmadım.
Göt oldu.

Anladın mı lan işte, çirkinleşmiş sonra. Yaka paça bunları tutuncaya değin
kolluk kuvvetleri, bu bizim iki bitirim çoktan rakıyı balığı geçmiş, rakı rakı
rakı, erimiş bitmiş. Sesine kibrit çaksan tutuşacak. Yandılar canım. Yandılar.
Fikir yanmadı.
Efendim?
Kadın, Adam, he? Ne bileyim lan. İt. Haydi haydi yoluna. Lan. Lan. Lan. Lan. Hoyt,
hoyt, hoyt, hayyt, hayyt, hayyt, hayyt, havşaka, havşaka, heyt. Lan. Hamsi.
Nerde? Siktir, bitmiş. Şş. Sende var mı?

Yok olmam dedim.
Yok ol dedi.
Var olurum dedi.
Yok ol dedi.
Sensiz olmaz dedim.
Seviştik.

Öyle işte, başka bir boku yok, bu kadar. Hüseyin ile Mehmet'i sonra Hisar'da
sahilde anadan doğma bulmuşlar. Yazık ki Hüseyin'in dili tutulmuş. Safçanaydı
zaten, gâribin aklı uçmuş. Mehmet ise suskun. Bekliyoruz. Bir noktada bir söz
edeceği söyleniyor. Nitekim bir bok duymadık henüz. Anlatacak. Evet, evet.
Eminiz. Evet, evet, elbette. Lan. Yakma. Yakma. Lan. Yakma lan kitaplarımı.
Sen nereden çıktın lan? Lan, ulan yapma be. Yapma me. Of. Yamyamsınız lan.
Yamyamsınız lan. Yamyamsınız lan. Yamyamsınız lan. Yamyamsınız lan. Yam yam yi
yam yam yam.
Yam. Hey, ben Mehmet.

Neyse işte olaydan yirmi yıl kadar sonra Mehmet susmakta ısrar edince adamı
atmışlar içeri. Farkını sezip sezmediği konusunda bilgilerimiz muğlak, işlemez.
Beklemeli. Delinin de zoru, yani tasarısı bu sanırım başkanım. Sikeceğim lan
suratınızı. Dedi başkan. devlet yöneten sıradan bir maymun, densiz ne olacak.
Düşüncesi batsın.

-- Efendim? Nedir?

demiş sonra Mehmet. Bir iki üç yıl sonra. Sigarası bittiği için yaptı diyen
var. Sigarayı zaten bıraktıydı diyen var. Çayına karbonat attılar diyen var.
Öğle öğünlerine şap kaktılar diyen var. Türlü işkenceci müziklerle beynini
paraladılar diyen var. Zaten bunların hepsini Mayalılar biliyordu, bu durum
periyodik tekrarkeştir diyen var. Gerçeği seçemedik. Konuşmuyor ki. Bütüncemiz
iki şarkıyla sınırlıydı, başka bir bok anlatmadıydı. Dört gözle bekledik. Bir
lafını. Biz de yorulduk canım. Sonunda. Konuştu. Bir salı, bir o kadar
sıradan sisli, sağanak yağışlı bir mart salısı. Bezgin bekleyişini bezgin
iki dudak arasına umutla bağlayan bizler tedirgindik. Başka bir hiçbir
şey değil.

-- Evet evet, bence de

dedi Hüseyin, hemen ardından. Dili çözülmüş meğer bu angutun da.
Yeminlen lan.
allah belâmı versin.
Doğru söylüyorum. Üç yıl öyle keyfini sürmüşler meğer Mehmet ile.
Var, var canım bir dil anlaştıkları. Çözemedik. Evet, evet, biz salağız. Evet, adımız
Devlet. Nahoşuz. Paşa çocuğuyuz. Orospu çocuğu değiliz. He?
Yok canım, ne olur. Afedersin. Ağzımı bozdum. Kusura bakma.
Dur kızım Ayşe'yi çağırıp yüzüne tükürevereyim kinimi. Ayşe? Gel
kızım. Heh bak hemen gelir. Anasının kızı. Aç kızım ağzını. Oh.
Aferin. Haydi al bakalım şu parayı. Kendine sakız neyin al.

Eyvahlar olsun. Yazıma gulyabâniler mi dadandı?
Neden gülüyorsun Behçet?

-- Gulyabâni değil onlar.
-- Nedir?
-- Efendim?
-- Nedir?
-- Virüs de nedir?
-- Mikrop mu?
-- İlacı yok mu?
-- Var.
-- Efendim? Nedir?
-- gıNu.
-- Kes lan. Sensiz öküz. Ne öküzlüğümü gördün!
-- Ay, ağbi af buyur, haddimi aştım, anlamamışım
-- Anladım nereden indireceğim? (bekler)
-- He? Hee. Anladım tamam. Dur dur. İndiriyorum. Yok kapatma canım telefonu.
-- Efendim?
-- Evet evet.
-- Aç sesini. Tıngırdasın. Canımsın.

Meğer sonra öğrendik Hüseyin'in aklının adı Kawdjer'miş. O başka
biriymiş. Bir süredir kiralık almış Hüseyin'i. Şişman, yaşlı bir
dayı. Mühleti sona erince Hüseyin, acele etmeden gelmiş ve sözleşmeleri
uyarınca Kawdjer'i bedeninden çıkarmış. Daha sonra yeniden kiralanmak
üzere beynini nadasa bırakmış.
Uyanmış. Üstüne gelen uykuyu görmüş. Kızarmış. Mehmet'in ne dediği
konusunda fikirsizmiş. Battı balık yan gider demiş ve yürür olmuş.

Hüseyin çıplak,
Çengelköy'de kuşluk
Soğuk, ayaz, göt buz
Hüseyin donuyor, bir martı geliyor..
Taşlığında mavi bir kapak, engeli
Engelsizliğinden çok, bakıyor.
Beyazı kararmış tüylerin,
Grisine ak düşmüş tüylerin,
Gözler faltaşı
Hüseyin'e bakıyor.
Hüseyin bir kedi.
Eksik bir tarafı.
Tekir, tembel.
Teneke.

Neredeyim?
Buradasın.

Diyor martı. Martının yerin adı konusunda fikirsiz olduğu konusunda hemfikiriz
sanıyorum? Öyleyse yüzümüzü kedi götünden beri yana çevirip bir sigara yakalım
ve nefes nefese birbirimize bakalım. Görülecek rüya devrim olsun. İdman
niyetine yüzmek üzere sözleşip karanlık uyku gözlüklerimizi takalım ve boğaza
atlayalım. Yüzelim körlÜğümüze. Yüzelim körlÜğümüze ve ölümümüze.

Cahil biziz. Martı değil.
Cahil biziz. Martı değil.
Cahil biziz. Martı değil.
Cahil biziz. Martı değil.

dedi Mehmet. Sikleyen olmadı. Eh dedi. Bakındı. Gözüne kezlediği yeri söylemem.
Ona kalsın. Bana ne. Yaşayım şu köşede dedi insan kalarak ve gitti.
Gözünden gözlüklerini çıkardı. Osurdu. Bir şeyler atıştırdı. Kendini kötü
hissetti. Zaten kötüydü biliyorum da yok yok. O değil. Midesini diyorum
canım. Cır cır ci cır cır cır. Cır. Döktü içini... Kanepeye uzanacaktı.
Caydı. Osurdu. Bir yarım saat bir saat sonra uyuyakaldı. Uyanmadı. Bitti.

Dimdik.
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages