AKADEMİSYENLER TOPLANTISI (26 Eylül 2012)
Yeni siyaset sürecinde EDP İzmir İl Örgütü ile Yeşiller İzmir Temsilciliği’nin düzenlediği toplantıların ikincisi olan “Akademisyenler Toplantısı” 9’u EDP ve Yeşiller dışından olmak üzere 24 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. Kolaylaştırıcılığını Vezan Karabulut’un yaptığı toplantıda yeni süreç Arif Ali Cangı tarafından katılımcılara aktarılırken, Efe Göktoğan da yeni oluşacak partinin program ve tüzüğü ile uluslar arası boyutu hakkında bilgi verdi. Katılımcıların kendilerini tanıtmalarının ardından 2 tur şeklinde yapılan toplantıda özellikle topluma gitmek ve eski-yeni örgütlenme gibi konularda güzel sohbetler olurken, zaman zaman yapılan espriler 2 saat süren toplantının hoş anları oldu.
TOPLANTIDAN NOTLAR:
- Geçmiş dönemde ideoloji ve siyaset egemendi her alana. Kültür, edebiyat, estetik geri plandaydı. Şimdi yeni bir sayfa açıldı. Tartıştığımız konu yani yeni siyaset süreci evrensel bir konu. Sadece Türkiye’de değil, dünya da sol yeniden tasavvur ediliyor. Çünkü kapitalizm ne kültür, ne estetik, ne sanat üretiyor, aksine insanı kirletiyor. Yeni dönemde toplumsallığı ve kültürel değişime el atan insanlık aynı zamanda teknolojiye de yöneldi. Yeni süreçte solla ekolojik algının buluşması çok anlamlı. Burada çok derinlikli çok boyutlu bir olayı görüşüyoruz. Yeni bir sol, yeni bir kurtuluş, yeni bir açılım. Doğayla toplumu, insanı buluşturmak başlı başına bir olay. Ancak bizim korkunç ezberlerimiz, tekrarlarımız var. Bu yüzden zor bir iş. Cumhuriyet kuşağı kendini filozof sanıyor. Söylediklerine kendi de inanmıyor ama her şeyi bildiğini zannediyor.
** (Aynı katılımcının 2nci turu) Sözünü ettiğim büyük resmin içini biraz dolduracak olursam, felsefe hem toplum hem fen bilimlerinin şahıdır. En önemli konusu da kavramlardır. Bizler aynı soyut kavramı kullanırız ancak hepimiz aynı şeyi anlamayız bu kavramdan. Siyaset kavramını ele alırsak, toplum yaşamının her alanında hatta insanın özelinde ve kendi ailesinde siyaset vardır. Siyaset bir yönetme sanatıdır. İki insan bir araya gelince birbirlerini yönetmek isterler ve hiyerarşi doğar. Bir de devlet var. Sadece ulus devlet değil bahsettiğim. Örneğin baba da evinde devlettir. Geçen yüzyılda siyasetin devletler için yapıldığı süreci gördük bütün dünyada. Buna SSCB ve Küba örneği de dâhil. Hangi partiyi kurarsanız kurun güç mücadelesine girince verdiği sözü unutur, eline sopayı alır. Toplum için siyaset diyoruz. Toplumun ne kadarı siyasetle ilgili. 70 milyon insanın 5 milyonu bizim gibi ilgili siyasetle. 65 milyonun bir kısmının işi para, bir kısmının işi ise iş-ekmek. Türkiye’de 50’lerden buyana toplumcu katılımcı çalışan bir parti olmadı. Siyaset hep devlet için yapıldı. Şimdi ise toplum için siyaset icat etmek istiyoruz ve o kültürel zenginliği arıyoruz. Ben bu toplantıda bu arayışı görüyorum. İnsanlar kimliklerinde özgür olacak, her alanda denklik olacak, adalet kavramı için mücadele edilecek. Ama tüm bunlar doğa göz ardı edilmeden olacak. Sol bunu yapabilmeli. O yüzden buradaki kombinezon şahane bir kombinezon, tebrik ediyorum. Ve kültür insanı olduğum için kültürel alanda bu siyaset projesine her türlü katkıyı koymaya hazırım.
- Ben Ekoloji hareketi ve hayvan hakları savunucularıyla yapılan toplantıya da katıldım. Orada da bu hareketin beni çok umutlandırdığını ve heyecanlandırdığını söyledim yine tekrarlıyorum. O zaman tüzüğü okumamıştım, bugün okuyarak geldim. Tüzük ve programdakiler hepimizin altına imza atacağı konular. Ancak kavramların altı iyi doldurulmalı. Katılım diyoruz örneğin, kimin katılımı, ne kadar katılım, nasıl katılım gibi. Bazı kavramlar karışmış gibi geldi bana. Hangi kadrolarla iş yapacağız, hangi finansmanla? Bir süre sonra bu sorulara yanıt veremezsek durum kendini tekrarlayınca sıkıntı yaratıyor. Bu yüzden halka gitmek çok önemli. Halka gitmek derken kendimizi anlatmak yerine onları dinlemek için gitmeliyiz. Bizde genelde politikacılar halka sadece kendilerini anlatırlar. Biz öyle yapmamalıyız. Ne kadar eşit davranırsak o kadar sahipleniliriz. Eşit ilişki düzeyinde yerele gitmek önemli.
**(Aynı katılımcının 2nci turu) Topluma gitmek derken toplum homojen değil. Birçok kültür var. Gittiğimiz temsiliyetlerin doğru olması çok önemli. Müzakerelerde de bütün grupların isteklerini öğrenip ilkelerimizden vazgeçmeden çözebilmeliyiz sorunları. Bu gruplar birbirleriyle çelişir olsalar bile konsensüste buluşabilmeli.
- Sürece dışarıdan katkı koymak istiyorum. Çevre sağlığı açısından sürece bakınca Türkiye (aynı zamanda dünya) kendi sonunu hazırlamak yolunda emin adımlarla yol alıyor. Bu yüzden politikaların nabzı çevrede atıyor. İnsanların daha sağlıklı bir çevrede yaşamaları benim isteğim. Bu yüzden buradayım. İnsanları sürecin içine katmak için diğer örgütlenmelere göre farklı yöntemler bulmalıyız. Hepimizin farklı alanlarda deneyimi var. Bu deneyimlerimizi ortaklaştırarak yeni yapılanmalı oluşturmalıyız
- Buraya gözlemci olarak geldim. Savunulanların konuşulanların altına imza atmamak mümkün değil. Ancak ne kadar güzel şeylerden konuşursak konuşalım, halkla bir araya gelemiyorsak bir sorun var. Benim bulunduğum, çalıştığım çevredeki insanları örnek alırsak onlara barıştan, ekolojiden ne kadar bahsedersek bahsedelim bir şey ifade etmiyor. Çünkü öncelikle ekmek sorunları var. O yüzden bu kesimlere, halka ulaşabilinmeli mutlaka.
- 40 yıldır sokakta sanat yapıyorum. Bu yüzden yeni sürece katkım olacağını düşünüyorum. Bence çocuklara ulaşmak çok önemli. Emperyalizm reklamlarla çocuklara ulaşıyor ve istediğini yaptırıyor. Biz de ekoloji ile çocuklara ulaşırsak, ebeveynlerine de ulaşabiliriz.
- Bu zor dönemde bu kadar içerikli bir toplantının yapılması ve bizim davet edilmemiz çok umutlandırıcı ve mutluluk verici. Çok heyecanlıyım. Bizim sorun çözememe gibi bir durumumuz var. Yan yana gelip konuşamıyoruz. O yüzden çok can yakan, insanlığı utandırıcı günler yaşadığımız bu günlerde yeni süreç çok önemli ve çok değer veriyorum. Yeni sürecin çabalarını değişim ortamlardan takip ediyordum ve düşüncelerimle birebir örtüşen bir siyasi oluşum olduğu için buradayım.
- Yeni süreçten son derece umutluyum. Bağımsız bir sosyalist olarak tanımlarım kendimi. Parti disiplinine giremedim bir türlü. Yeni oluşumlar beni heyecanlandırıyor ama sonradan dogmatikleşen politikalar yüzünden bağımsız kaldım bugüne kadar. Benim gibi birçok sosyalistin olduğunu da biliyorum. Bu da ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. Tabii bu arada oy verme, kampanyalara katılma gibi durumlarda bu örgütlerle birlikte oldum. Belki biz de üzerimize düşeni yapamadık. Artık bağımsız sosyalistten sınırlı sorumlu sosyaliste geçebilirim. Sosyal adaleti öncelemek, ekolojiyi de içine katmak kimsenin reddedemeyeceği durumlar. Bunu bir sosyal harekete dönüştürmek, aktif siyasi güce dönüştürmek, esas iş burada. Yeni bakış açımızı yakalayıp gerçeği buradan kurmak olmalı işimiz. Burada tıkanıyoruz. Kâğıt üzerindeki fikirlerimizi gerçekliğe dönüştürmek olmalı esas işimiz.
- Olayı siyaset boyutunda ele alırsak burada anlatılan yapı, buna uygun değil. Ama burada yazılanları yapmaksa işimiz partiye değil bir harekete ihtiyacımız var. Parti için bu süreci erken buluyorum. Önce parti sonra hareket olmuyor. Bu süreç daha önce de yaşandı. Hareket yoksa birbirimizi yiyoruz, olmuyor. Yeni süreci başından beri takip ediyorum. Bu cümleler bu yazılanlar eskiden de vardı. Şimdi ne değişti? Evet, Türkiye’de böyle bir oluşuma ihtiyaç var. Ama parti olayını bir tekrar gibi görüyorum. Örgüt formülasyonu dayatmacı oluyor bir yerde. Hareket dediğim yapı öyle bir esnek olmalı ki, isteyen istediği zaman gelsin, gitsin, tüzük program istemiyorum artık.
**(Aynı katılımcının 2nci turu) Solcular halkı idealize ediyor. Halka gidelim, halkı dinleyelim deniyor. Ama gerçek öyle değil. Yeni sağlık politikalarında halka gidelim bakalım yanıtları ne? Eskiden devlete tapardık şimdi topluma tapıyoruz. Her şeyi zaaflarıyla birlikte görmeliyiz diyorum. Zaaflarla birlikte göremezsek kendimizi başka yerlerde buluruz. Herkesin kendi bulunduğu yerden siyaset yapması benim önerim. Bunun bir formülünü bulmamız lazım. Ben mesleğimi yaparken bunu anlatabilmeliyim. Siyasetin toplumsallaşması budur bence. Bunu yapmadan bir şeyleri zorlarsak, bir kez daha hayal kırıklığı yaşarız bence.
- Davete icabet ederek geldim, ne olacak diye izlemek istiyorum.