KOD ADI:YEŞİL,TERMİNATÖR,TİRE,HACI,SAKALLI

174 views
Skip to first unread message

alpar...@hotmail.com

unread,
Dec 13, 2006, 8:58:06 PM12/13/06
to ISTIHBARAT-SIYASET
(BU YAZIYI SİTEDEN OKUMANIZ TAVSİYE EDİLİR ÇÜNKÜ TÜRKÇE
KAREKTERLER GELEN MAİLLERDE BOZUK ÇIKIYOR)
MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI İFADESİYLE YEŞİL:
Yeşil Kod Mahmut Yıldırım
Gerçek Adı: Mahmut Yıldırım
Kod Adı: Ahmet Yeşil-Mehmet Kırmızı
Tire-Sakallı-Terminatör


- Salih-Derdi oğlu, Bingöl/Solhan 1953 doğumludur.

- 08.04.1973 tarihi itibariyle Bingöl/Genç İlçe Jandarma
Komutanlığı tarafından faydalanılmıştır. Aynı tarih
itibariyle, verdiği bilgilerin anılan komutanlıkça
değerlendirilmesinde güçlük çekildiği gerekçesiyle
teşkilatımıza devredilmiştir.

- Anılan tarihte Tatvan Bölge Müdürlüğümüz tarafından
faydalanılmaya başlanmıştır.

- Ekim 1973-Kasım 1975 tarihleri arasında askerde olması nedeniyle
temas kurulmayan adıgeçenden askerliği sonrası Milli Görüş
konusunda istifade edilmeye başlanılmıştır. Ancak Mayıs 1989
ayında yaratmış olduğu çeşitli komplikasyonlar nedeniyle
teşkilatımızla ilgisi yeniden kesilmiştir.

- Bilahare şahıs, Tunceli J.Blg.Komutanlığı'nın emirleriyle ve
anılan komutanlık adına, Nazimiye ve Ovacık bölgelerinde istihbari
bilgiler toplayarak, güvenlik kuvvetleriyle birlikte uygulamalara
katılmıştır.

- Bu çalışmalar sonucunda bölgedeki vatandaşlar nezdinde deşifre
olması nedeniyle, Jandarma Asayiş Komutanı tarafından Diyarbakır'a
çekilmiştir. Bu dönemde Tunceli J.A.K.'nda bir personelimizle
tanışan adıgeçen, Diyarbakır'daki Jandarma Asayiş Komutanı'na
bağlı olarak kırsal alanlarda çalışmalar yaptığını ifade
etmiştir.

- Mart 1992 ayında Tunceli Güvenlik Komutanı'na bağlı olarak
faaliyet yürüten şahıs; ilgili birimimiz personeli ile yaptığı
bir sohbette, Tunceli'deki PKK faaliyetini drije eden Aysel Doğan'ı
illegal olarak sorguya alacağını, konuşmadığı takdirde ortadan
kaldıracağını, ifade etmesi üzerine, personelimiz tarafından
"böyle bir eylemi yapmaması" yönünde ikna edilmiştir. 17.03.1993
tarihinde ilgili birimlerimize, "adıgeçen ile komplikasyonlara neden
olabilecek bir kişi olması nedeniyle, kati surette temasta
bulunulmamasına azami özen gösterilmesi" yönünde talimat
verilmiştir.

- 27.05.1992 tarihinde Muş ilinde güvenlik kuvvetlerince yakalanan 5
PKK mensubu, sorgu amacıyla Özel Harekât Şb. Md.'ne
götürülmeleri sırasında adıgeçen tarafından
öldürülmüşlerdir. Bingöl birimimizde görevli 2 personelin de
adının geçtiği olayla ilgili olarak, 28.05.1995 tarihli Ahmet
Yeşil adı, imzası ve "Asayiş Kolordu Komutanlığı Görevlisi"
ibareli bir yazı bulunmaktadır.

- Olay sonrası şahısla ilgili olarak intikal eden bilgilere göre,
adıgeçen Bingöl birimimiz tarafından, Asayiş Kolordu K.Yrdc'nın
da bulunduğu bir ortamda, Bingöl İl Jandarma Komutanı'nın makam
odasında tanınmış ve anılanın (M.Yıldırım) para talebi
üzerine Asayiş Kolordu K.Yrdc. tarafından para verilmesinin
emredildiği hususu müşahade edilmiştir.

- Adı geçen, 05.05.1992 tarihinde Muş Valisi, Emn.Md., İl Jan. K.
ve Bingöl Blg. Md.'nün hazır bulunduğu İl Emniyet komisyonu
toplantısına katılmıştır. Toplantıda Bingöl birimimizden
yardım görmediğini ifade etmiştir.

- 07.12.1992 tarihinde Elazığ Emn. Md.'lüğü sorgu bürosunda
karşılaşılan şahsın ısrarlı talebi üzerine yapılan
görüşmede; 1991 yılı içerisinde Muş-Bulanık ilçesi arasında
bulunan Jandarma Karakolu'na eylem yapma hazırlığındaki 3
teröresti Jandarma timleri ile birlikte ölü olarak ele
geçirdiklerini, yine aynı yıl Muş'ta tesbit ettiği A.Öcalan'ın
kuryesi olan Hatay'lı bir bayanı (muhtemelen Neval Boz) angaje ederek
Ankara'da JİTEM'de görevli bir Binbaşı (Cem Ersever) ile
tanıştırdığını belirterek, teşkilatımız ile çalışmak
istediğini ifade etmiştir. Şahsın bu teklifi kabul edilmemiştir.

- 27.01.1993 tarihinde Tunceli'de PKK'nın para istediği şahıslar
arasında yeralması nedeniyle gözaltına alınan ve bilahare serbest
bırakılan Celal Yaşar adlı şahıstan, PKK militanı maskesi ile
gönderdiği iki adamı vasıtasıyla para talebinde bulunmuştur.

- 16.02.1993 tarihinde Diyarbakır JİTEM Grup Komutanı Vekili, ilgili
birimimizle yaptığı görüşmede; adıgeçenin teşkilatımızla
ilişki kurmak istediğini, yanında Muş Alan Sorumlusu bulunduğunu,
Şemdin Sakık'ı öldürmeyi planladığını ve eylemden sonra
İsviçre'ye gitme garantisi istediğini belirtmiştir. Alınan teklif
kabul edilmemiştir.

- 07.08.1993 tarihinde Elazığ/Karakoçan'da jandarmaya teslim olan
PKK mensubu Salih Derviş adlı şahsın ifadesinde; Jandarma Komutanı
tarafından tanıştırıldığı Mahmut Yıldırım'ın "MİT'e
çalıştığını, Güneydoğu Anadolu Sorumluluğunu
yürüttüğünü, kendisini eğiterek MİT'e alacağına
söylediğini" belirtmiştir.

- 1994 yılı itibariyle Diyarbakır Cezaevi'nde tutuklu bulunan Muhsin
Gül (Kod adı: Kekeç-Pepe-Metin,) 22.07.1994 - 16.08.1994 tarihleri
arasında Diyarbakır Cinayet Büro Amirliği'nde verdiği ifadelerde
Ahmet Demir ile ilgili olarak;

"- 06.04.1994 tarihinde Diyarbakır Şehitlik Mahallesi 75. Sokak 31
No'lu adresinden kaçırılan ve 01.06.1994 tarihinde Mardin yolu 10
Gözlü Köprü altında cesedi bulunan Bayram Kanat'ın, Diyarbakır
Jandarma'da görevli bulunan Ahmet Demir'in planlamasıyla
kaçırıldığını,

- Bayram Kanat'ın kaçırılışı sırasında Star marka bir tabancı
ile Uzi marka otomatik bir tabancanın da adı geçenin evinden gasp
edildiğini, bu olayda Ahmet Demir'in yanısıra Jandarma'da görevli
Ali ve Kemal kod isimli şahısların da yeraldığını, kendisinin de
(Muhsin Gül) zaman zaman Jandarma'nın bazı görevlerinde
çalıştığını,

- Ankara Elmadağ İlçesi yakınlarında öldürülen Emekli
Binbaşı: Ahmet Cem Ersever'i (Yeşil kod) Ahmet Demir, itirafçı
(General Zinnar kod) Alaattin Kanat, (Mete kod) İbrahim Babat ile Hoca
kod (ismi bilinmeyen) Antep şivesi ile konuşan gözlüklü 35
yaşlarında, kısa boylu şahısların öldürdüğünü, daha sonra
A.C. Ersever'in arkadaşı Mustafa Deniz ve sevgilisi Neval Boz'un da
aynı şekilde öldürülmelerini müteakip, adıgeçenlerin
silahlarını Ankara Aydınlıkevler semtindeki jandarma istihbaratına
bıraktıklarını ve otobüsle gidecekleri yerlere gönderildiklerini,

- Yeşil kod'un her zaman "23 yıldır bu işleri yaptığını,
öldürdüğü ve öldürttüğü kişilerin komünist olduğunu"
sürekli olarak kendilerine söylediğini, bu suretle her öldüreceği
kişilere komünist damgası vurarak, çevresinde topladığı
itirafçı ve diğer şahısların beynini yıkadığını,

- Ayrıca C. Ersever olayında kullanılmak üzere Mesut Mehmetoğlu ve
Serdar Od isimli itirafçıların da aynı günlerde uçakla Ankara'ya
götürüldüğünü, ancak adıgeçenlerin "bu olaya girmeyeceklerini"
söylemeleri üzerine silahlarının alınıp, geriye
gönderildiklerini, bu bilgilerin uçak kayıtlarından teyid
edilebileceğini,

- Diyarbakır Jandarma sorgu bölümünden Devlet Güvenlik
Mahkemesi'ne sevkedilen Muş Bulanık Hoşgeldi Köyü muhtarının,
İstanbul'da dolmuşçuluk yapan ağabeyinin kızı Zeynep Baba ile,
Bitlis ili Tatvan ilçesinde (babası marangozluk yapar) Şükran
Mizgin'in, ilk sorgulamalarından sonra (serbest bırakılmalarını
müteakip, A.Demir ile Elazığ'da ikamet eden Rezzak kodun, bu
şahısları alarak bir müddet işkence ve zorla tecavüz ettiklerini,
Şükran Mizgin'i Muş girişinde bulunan köprünün altında
öldürdüklerini, Zeynep Baba'ya ise ne yaptıklarının
bilinmediğini,)

- A.Demir ile A.Kanat'ın 1994 Mart ayı içinde Diyarbakır'da halk
otobüsü şirketi kurmak amacıyla Yıldız Yapı Koop.'nde
müdürlük yapan Ahmet Kaya ile aynı kooperatifte yetkili bulunan
Musa Fidan'dan, şirkete üye yapmak bahanesiyle para aldıklarını,
bunun yanısıra kandırdıkları kişilerden de toplam 3 milyar lira
topladıklarını, MHP Dyb. İl Başkanı İbrahim Yiğit'in de
600.000.000 lirasını aldıklarını, ilk etapta topladıkları bu
paranın 600.000.000 lirasını A.Demir'in Elazığ Ziraat
Bankası'nda, A.Demir adına kayıtlı (3003-30) nolu hesabına
yatırdıklarını, adıgeçenin bu hesabında trilyonları bulan
parasının bulunduğunu,

- Mart 1994 ayı itibariyle A.Kanat'ın kendisini MHP Güneydoğu
sorumlusu olarak tanıtmaya başladığını, bu dönemde Diyarbakır
MHP İl Başkanı İbrahim Yiğit ile arasının bozulduğunu, o
tarihlerde A.Demir ile A.Kanat'ın İ.Yiğit'i kalmakta olduğu
turistik otelden alarak öldürmek amacıyla götürdüklerini, daha
sonra bilinmeyen bir nedenle serbest bıraktıklarını, söz konusu
şirket ile ilgili bir miktar parayı İ.Yiğit'den bu şekilde
aldıklarını,

- Sözkonusu olaya Devegeçidi'nde uzman çavuş ve Kürşad kod
(Gültekin Sütçü), itirafçı İsmail Yeşilmen ve itiraçfı Burhan
Şare'nin tanık olduklarını,

(- Batman'da milletvekili Mehmet Sincar'ı Alaattin Kanat, Mesut
Mehmetoğlu, İsmail Yeşilmen ve Yeşil kod Ahmet Demir'in birlikte
planlayıp öldürdüklerini,) bu olaydan sonra A.Kanat'ın "kendisinde
garantili imzalı kâğıt olduğunu" söylediğini,

- A.Demir'in zaman zaman kendisi (M.Gül) ve diğer arkadaşlarına
"İstanbul mafyasını çökerttiğini, Behçet Cantürk ve aynı
şekilde öldürülen diğer mafya ve PKK yanlılarını kendisinin
planlayıp öldürttüğünü" söylediğini,

- Vedat Aydın ve Musa Anter'in öldürülme olaylarını da bizzat
A.Demir'in planlayıp uyguladığını,

- A.Demir ve A.Kanat grubunun PKK damgalı tehdit mektuplarıyla
Diyarbakır ve çevre illerden çok miktarda para tahsil ettiklerini,
bu tahsilatlardan 1993 yılında Melikahmet Caddesi'nde bulunan ve
beyaz eşya ticareti yapan "Cezayir Ticaret, Öz Diyarbakır,
Diyarbakır Sur, Diyarbakır İtimat" firmaları ile "Ceylan İnşaat,
İntim İnşaat şirketleri"ne tehdit mektuplarını kendisinin
(M.Gül) verdiğini, tahsilatın ise, Mesut Mehmetoğlu ve A.Kanat
tarafından yapıldığını,

- 1993 yılında PKK davasından Diyarbakır E. Tipi Cezaevinde tutuklu
bulunan "Sedef Ticaret Şirketi" sahibinin kardeşi Abdulkerim
Avşar'ın, itirafçı koğuşuna alınmasını sebep gösteren A.Kanat
tarafından, Sedef Ticaret'ten 1 milyar TL. tahsil edildiğini, 1994
yılında bu taleplerini yinelediklerini, ancak istenilen para
verilmeyince, şirket ortaklarından M.Şerif Avşar'ı
öldürdüklerini, bu olayın bilinmeyen bir nedenden dolayı ortaya
çıkarıldığını,

- Yeşil kod Ahmet Demir'in planlaması doğrultusunda, 10 Ekim 1993
tarihinde Lokman Zuhurlı (Abdurrahman oğlu 1977 Lice doğumlu) ve
amcasının oğlu Zana Zuhurlu (18 yaşında) ile PKK militanı maskesi
altında irtibat kurulduğunu, adıgeçen şahısların daha sonra
Mesut Mehmetoğlu, Alaattin Kanat ve sivil kıyafetli iki asker
tarafından kendilerinde bulunan "81-82 telsiz kod"unu kullanmak
suretiyle Şehitlik Mahallesindeki evlerinden alındığını, kısa
bir sorgulamadan sonra Pağıvar beldesi, Saran Tuğla Fabrikasının
Bismil istikametini 4 kilometre geçtikten sonra öldürüldüklerini,

- 20 Ekim 1993 tarihinde Av. Hüsniye Ölmez'in Bismil yolunda
öldürülmesi ile ilgili Serdar Od, M.Mehmetoğlu ve kendisine
(M.Gül) görev verildiğini, H.Ölmez'in öldürme eyleminin bizzat
kendisi (M.Gül) tarafından gerçekleştirilmesi emrini aldığını,
ancak eylemi gerçekleştiremediklerini,

- Diyarbakır Baro Başkanı Fethi Gümüş ile Elazığ/Karşıyaka
Fen Lisesi'nde görevlendirilen öğretmen Suhpi Koç'un öldürülmesi
yönünde de talimat aldığını, ancak her iki eylemi de
gerçekleştiremediklerini,

- Bahsekonu olayların planlayıcısı ve yürürlüğe koyucularının
J.İsth.'da Kerim Binbaşı olarak tanınan Abdülkerim Kırca, Ahmet
Demir ve Alaattin Kanat olduğunu,

- Ülkeyi daha iyi günlere götürmek ve terörden temizlemek
amacıyla kendisi gibi itirafçıları kandıran bu şahısların, daha
sonra bu işleri şahsi amaçları için yaptıklarını, kadın ve
kızlara tecavüz ettiklerini ve elde ettikleri para ile lüks hayat
yaşayıp mülk edindiklerini öğrendikten sonra, kendisi ile birlikte
itirafçılardan Adil Timurtaş, İsmail Yeşilmen, Burhan Şare ve
Serdar Od'un gruptan ayrıldıklarını,

- Ancak geçim kaynakları olmadığı için gasp ve soygun gibi
olaylara karıştıklarını,

- Her infaz sonrasında Kerim Binbaşı, Yeşil ve A.Kanat tarafından
kendilerine 10.000.000 TL, harçlık verildiğini, geri kalanlarının
ise teşkilata mal edildiğinin anılan şahıslarca söylenildiğini,

- Kendisi (M.Gül), A.Demir, İ.Yeşilmen ve B.Şare'nin ikamet
etmeleri amacıyla, "Ofis Gevran Cad. Yeniçeri Apt. Kat.2 No: 6"
adresinde ev tutulduğunu, aynı evde bulunan siyah ajandada da
Yeşil'e ait birçok sırların saklığı olduğunu,

- ERNK mühürlü bloknot şeklindeki para tahsil makbuzlarının ise,
1.5 yıl önce Ankara'da uçakta yakalanan bir PKK'lıdan ele
geçirilen makbuzlar olduğunu, bu makbuzların Ank.J.İsth.
tarafından A.Demir'e intikal ettirildiğini, anılanın da bu
koçanları kendisi ve diğer arkadaşlarının vasıtasıyla tahsil
ettiğini, bu makbuzlarda tehdit şekli ve istenecek para miktarını,
Yeşil, Kanat, Yeşilmen ve M.Mehmetoğlu'nun belirlediklerini,

- Cezaevine konulduğunun 2. günü A.Demir'in kendisinin (M.Gül)
yanına gelerek "Çekoslavak marka 16'lı silah konusunu emniyet
müdürlüğüne niçin söylediğini" ve "benim hakkımda başka neler
söyledin" diye sorduğunu, kendisinin ise işkenceye dayanamadığı
için söylediğini beyan ettiğini,

- Yeşil kodun açık kimliğini bilmediğini, ancak emekli Albay
olduğunu tespit ettiğini,

- Halk otobüsü için yardım edilen parayı A.Kanat, Yeşil ve
İbrahim Yiğit'in aldıklarını, bu paranın görgü şahitlerinin
ise kendisi (M.Gül) Dalyan Ay, Hakan Pamuk ve Mustafa Pamuk'un
olduğunu,

- Dalyan Ay'ın 05.08.1994 günü satırla öldürüldüğünü,"

beyan etmiştir.

- Bingöl birimimizde görevli bir personel aracılığı ile 1994
Haziran ayı içerisinde getirdiği bir teklifte, çeşitli Avrupa
ülkelerinde faaliyette bulunan bir grubun istenildiği taktirde,
yurtdışında bazı eylemleri taşeron olarak gerçekleştirilmesinin
kendisi (M.Yıldırım) aracılığı ile sağlanabileceğini
belirtmiş, bu konunun Mehmet Eymür'e iletilerek, görüşmesinin
sağlanmasını talep etmiştir. Bunun üzerine adıgeçen ile Eylül
1994 ayında ilişkiye geçilmiştir.

- Şahıs, Ocak 1995 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğü
tarafından gözaltına alınmış, yapılan sorgusunda sürekli
olarak, kendisinin Teşkilatımızla olan ilişkileri, ilişkide
bulunduğu kişilerin kimler olduğu, verdiği bilgilerin neler
olduğu, dönemin Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar tarafından
bizzat sorulmuştur. Sorgu sırasında adıgeçen Orhan Taşanlar'a
nerede sorgulandığını bilmek istediğini, Türk Emniyet
Teşkilatı'na ait bir birimde, Türkiye'nin güvenliği ile ilgili
diğer kuruluşlar hakkında sualler yöneltilmesini yadırgadığını
ifade etmiştir. Bahsekonu sorgu esnasında ayrıca, şahsın kendisine
ait silahın kullanılması suretiyle boş yere atış yapılmış,
bilahare sorgucular, bu atışlar sırasında silahtan çıkan
kovanların, meydana gelebilecek bir eylem sonrasında olay mahallinde
bırakılabileceğini söyleyerek şahsı tehdit etmişlerdir. Şahsın
sorgu sırasında kırılan kaburga kemiği, Teşkilatımızı konu ile
ilgili olarak bilgilendirmek üzere geldiği sırada tarafımızca
tedavi ettirilmiştir. (6) Adı geçenle 30 Kasım 1996 tarihinden
itibaren irtibatımız kalmamıştır.

MİT'in açıklamaları bunlardır ve oldukça ketum bir anlatımın
hakim olduğu aşikârdır.

Sn. Başbakan'a bir husus tekraren azdedilmelidir. Açıklamalarımız
asla MİT'in, Jandarma'nın, Emniyet'in veya Turizm Bakanlığı'nın
yahut kişilerin tenkidi yoluyla yıpratılmaları anlamında
değildir. Türk halkı sağduyusu ile Susurluk olayında devletin
bazı yanlışlarını tesbit etmiştir. Bu yanlışların kabulünü
ve galiba özür dilenmesini beklemektedir. Bizim amacımız da Sn.
Başbakan'a bu konuda sadece doğruyu - veya kabiliyetimiz nisbetinde
tesbit ettiğimiz doğruyu sunmaktan ibarettir.

¯¯

Yukarıda bahsi geçen Mahmut Yıldırım'ın takdim edilen 10 sayfada
bahsedilmeyen başka işleri de vardır.

Etibank Teftiş Kurulu'nca düzenlenen 27.11.1997 tarih, 3/29 sayılı
rapora göre "Yeşil kod Mahmut Yıldırım" Şubat 1977 tarihinden
itibaren Şubat 1997 tarihine kadar Etibank Elazığ Ferrokrom
Tesislerinde işçi olarak çalışmış, maaş almış, emeklilik
primi ödenmiştir.

Puantör olarak çalışan Yeşil, 1981 tarihinde Elazığ irtibat
bürosunda görevlendirilmiştir. Mesai arkadaşları ve amirleri (!)
görevine muntazam şekilde geldiğini söylüyor olmalarına rağmen,
her tesis müdürünün, atandıktan kısa bir süre sonra Mahmut
Yıldırım'ın dosyasına baktığı, hiçbir işlem yapmadan dosyayı
iade ettiği, bir daha da Mahmut Yıldırım'ın adını telaffuz
etmedikleri bilinmektedir. İşten çıkarma kararı da tebliğ
edilememiştir.


Ahmet Demir adına Ziraat Bankası Heykel Şubesi'nde açılmış bir
hesapta tehdit, şantaj ve cinayet sonucu toplanan haraçların bir
bölümü yer almaktadır.

Ziraat Bankası Teftiş Kurulu yaptığı bir değerlendirmede şu
hususları tesbit etmiştir.

"Ahmet Demir isimli şahıs Ziraat Bankası Heykel/Ankara Şubesine
müracaat ederek ve 50 bin TL. yatırarak bir hesap açtırmış,
Aydınlıkevler'de bilahare Bahçelievler'de adres göstererek ve
Nüfus Hüviyet Cüzdanı ile çeşitli işlemler yapmıştır."

Hesaba, 20.06.1994 tarihinden itibaren adeta para yağmıştır.

Mustafa Ank 200 milyon, Ağa Yıldız 250 milyon, Hurşit Han
(Uyuşturucu kaçakçısı) 250 milyon, Salih Ayten 249.7 milyon, Yusuf
Tan 250 milyon, Mehmet İsen Kul 659 milyon, Şaban Bala 100 milyon,
Ahmad Esma Eyili 300 bin DM ve 50 bin USD, Elazığ Yapı Kredi
Bankasında görevli olduğunu belirten bir şahıs 500 milyon,
Diyarbakır Şubesi havaleli ve Dicle Turizm Şirketi tarafından 110
milyon, Mehmet İsen Kul 995.6 milyon ve 737.2 milyon TL.
yatırmışlardır. Yeşil bu paraları çeşitli tarihlerde tahsil
etmiştir. Bazen Ankara'dan bazen Elazığ'dan şahsen ve tamamı nakit
olmak üzere çekilmiştir. (Heykel Şubesi Hesap No: 301009-39782-9)

Yeşil'in cebinde milyar lira ile gezdiği düşünülmelidir. Ankara
Polisi tarafından gözlem altına alındığında cebinden çıkan
kartlarda Bosch Buzdolaplarının fiyatı ve indirimleriyle ilgili
notlar da çıkmıştı. İki - üç milyon lira için bu kadar yoğun
bir mesai vermesi ve milyarlık tahsilâtları yaptığı tarihte bu
kadar uğraşması tahsilâtın kendisinde kalmadığının delilidir.

Polis tarafından gözlem altına alındığında üzerinde pekçok
telefon numarası çıkmıştır. Mehmet Eymür (Ev, iş ve cep),
İbrahim Şahin (İş, oto, oto özel, cep, çağrı ve İstanbul ev),
muhtelif il ve ilçe jandarma komutanları, Sultan Tekstil, Aydın
İpekli ve aynı numaralardan Mehmet Özbey (Çatlı olarak ilave
edilmiş), Sırrı Sakık (Ev ve büro), Farma Tıp Malzemeleri A.Ş.
gibi. (Yeşil'in kullandığı 542-211 89 82 nolu telefon irtibatları
araştırılmış, MİT ve Jandarma ile yoğun bir telefon irtibatı
görülmüştür. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün temizliğini yapan
Ertem firmasıyla da ilişkisi vardır.

Bir tarafta mafya üyeleri, bir tarafta kamunun özellik arzeden
kurumlarının özelliği olan kişileri...

Yeşil'in Ankara, Antalya, Elazığ, mobil ve cep telefon
irtibatlarının dökümü kalın bir kitap halindedir. Yeşil'i sadece
yukarıda verilen numaradan arayanların listesi (Ek: 2)'de yer almakta
ve Sn. Başbakan'ın tetkikine özellikle sunulmaktadır.

Yeşil'in üzerinde başka belgeler de vardır. Hasan Tanrıkulu adına
sürücü belgesi ve İçişleri Bakanlığı İstihbarat Dairesi
kimlik kartı. Bu kartın istihbarat uzmanı sıfatıyla, emekliliğine
kadar geçerli olduğu da kayıtlıdır. Ayrıca boş ve Başbakanlık
İstihbarat Dairesi kartı da üzerindedir.

Antalya Emniyet Müdürlüğü izleme biriminin kaydettiği telefon
konuşmalarında Yeşil, Mehmet Eymür'le Duran Fırat'la bol
küfürlü konuşmalarında bir kamu görevlisinin utanacağı bir
çerçevede konuşmakta, Çatlı ile Topal'ın (eski Sheraton) otelinin
kumarhanesinde ortak olduklarını, Veli Küçük'ün işlerine mani
olabileceğini tartışmaktadırlar.

Emniyet Teşkilatı, MİT ve Jandarma bu kişiyi yakından tanımakta,
takibetmekte, dinlemekte, bilgileri arşivlemekte sadece adamı
frenleyip, durdurmamamaktadırlar. Neden? Bu haklı sualin en
mantıklı cevabını Yeşil'in iş ve eylemlerinin kamu kurumlarının
genel tercihlerine aykırı olmaması, ters düşmemesinde bulmak
gerekir. Dolayısıyla Cem Ersever'e karşı alınan tedbirin bir
örneğini Yeşil için düşünmenin bir gereği yoktur.

Milli İstihbarat Teşkilatımız "Adı geçenle 30 Kasım 1996
tarihinden itibaren irtibatımız kalmamıştır" demektedir. Aslında
arşivindeki iç karartıcı bilgilere rağmen bu kişiyle olan
irtibatı sebebiyle MİT'in sorgulanması gerektiği
düşünülmektedir. Jandarma ilgililerinin durumu ise aynıdır. Bu
kişiyi devlet görevine gönderenlerin (MİT'in) 30 Kasım 1996'ya
kadar yaptığı her türlü işlem kontrol edilmeye değer. Ankara'dan
09.02.1996'da yeniden pasaport verilmesinden sonra Metin Atmaca'nın
gerçek kimliğini bilen Ankara polisinin bu dosyayı bir milyon dosya
arasında adeta kaybetmesinin sebebi de bellidir. Bu pasaportu alan
MİT'in hangi Devlet problemini çözdüğü de araştırılabilir.

Daha sonra 23 Kasım 1996'da MİT'in Diplomatik Pasaport taşıyan
Murat Tunç ve Gürcan Bora kod isimli mensuplarının beraberinde
Metin Atmaca (Yeşil) ve Vahdet Özer'le TK. 137 sefer sayılı
İstanbul uçağında 3 A.B.C. ve D numaralı koltuklarda oturan,
İstanbul'dan da TK 320 sefer sayılı uçakla Beyrut'a giden ve
VİP-Başbakanlık işaretiyle uçan 5 B.C.D ve 5 F'de oturan bu 4
kişinin hangi devlet görevini ifa ettiği sorusu, haklı ve yerinde
bir sualdir.

30 Kasım 1997 tarihinde Sn. Başbakan'ın başkanlığında ve MİT'te
yapılan toplantıda, bu noktadaki tenkidimiz ve MİT'in saygın bir
kurum olduğu, bu tip işlerinden üzüntü duyulduğu belirtilince
Müsteşar Sn. Sönmez Köksal;

"- Siz MİT'in her zaman saygın kişilerle mi çalıştığını
sanıyorsunuz?"

şeklinde bir soru sormuştu.

Kendilerine açıklanmaya çalışılmıştı; MİT uygun kişilerden,
o alanı bilen kişilerden bilgi toplayacaktır. Ancak kişiler MİT'e
hizmet etmekle saygınlık kazanamayacağı gibi, MİT'te o kişilerin
seviyesine inmiş olamaz. Oysa Yeşil'in Mehmet Eymür'e "Baba,
Babacığım" demesi, Kocaeli Emniyet Müdürü'yle Hadi Özcan'ın
durumunu tartışması problemin varlığına işaret eden bir
ilişkidir. Çeşitli iddialar ise problemin ciddiyetine işaret
etmektedir.

Son yıllarda ortaya çıkan ve Susurluk olayı dediğimiz olay da
işte budur. Bunca bilgiye rağmen itlâf edilmesi gereken bir kişinin
VİP salonundan devlet görevine gönderilmesi anlayışı da
Susurluktur.

¯¯¯

Konu ve irtibatlar sadece Yeşil'le de sınırlı değildir. Hadi
Özcan'ın bir MİT görevlisiyle yaptığı telefon görüşmesinin
bir bölümü, bu sahifelerde yazılanlardan daha etkili olsa gerektir.

... - Efendim.

Hadi - Nasılsın.... abi?

... - Aaa Hadi hocam sen misin?

Hadi - Benim abi...

........

Hadi - Abi bir ricam var senden.

... - Söyle

Hadi - Bu Veli Albay anormal derecede yükleniyor şimdi. Özellikle bu
Kürşat hadiselerinden sonra yükleniyor. Tahminim Sedat Peker bağ
kurdular herhalde. Veya Kürşat kendisi ona bir şeyler dedi.

... - Sedat'ın kanalıyla olmuştur.

Hadi - Belki de. Buna bir şey söylettiremez miyiz abi ya?

... - Şimdi Veli Albayla Hacı'nın (Yeşil) durumu nasıl, iyi mi
onunla?

.........

Hadi - Burda abi 30-40 kişiyiz biz. Tombala davasına bir ay içinde
en az 10 milyar lira kazandık. Şimdi biliyor bunu. Kadın satmak
serbest. Tombalalara engel oluyorlar. Şimdi kış günü. 50'şer
milyon versen 40 kişiye 2 milyar yapıyor. 4 milyar para dağıttım.
Kimsede bir lira yok, vallahi billahi abi.

... - Sen Hacıya söyle. Onun jandarmada tanıdığı çok. Benim yok
valla.

Hadi - Kasıt yapıyor bu Veli Albay bunu.

Bu telefon konuşması Sn. Müsteşar'ın saygınlık konusundaki
sualinin de cevabıdır.

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages