İstanbul, 2012-01-07
“Öyle deme. Allahım, bana dünyada da iyilik ver ahrette de iyilik ver” diye duâ et.” - hadis-i şerif
Geçenlerde beyaz eşya
satan bir mağazaya alış-veriş yapmak üzere girdik. Alış-veriş sonuçlandıktan
sonra 25-30 yaşındaki mağaza sahibi şöyle bir cümle sarfetti:
"Ben," dedi,
Rabbime şu şekilde duâ ediyorum: "Allahım, bana ahirette vereceğin cezayı
dünyada ver de orada ödeyeceğim bir cezam kalmasın."
Hemen ona şu hadis-i
şerifi hatırlattım:
Bir sahabi ile
Peygamber Efendimiz arasında şu konuşma geçer:
Peygamber Efendimiz
sahabinin binbir türlü bela ve musibete dûçâr olduğunu görünce, ona: “Nedir
senin bu halin, bir şey mi dedin ya da yaptın da bu belalar senin başına
geliyor?” diye sorar. Sahabi de cevaben meâlen şöyle der: “Evet, Rabbime aynen
şu şekilde duâ ettim: "Allahım,
bana ahirette vereceğin cezayı dünyada ver de orada ödeyeceğim bir cezam
kalmasın." Başıma gelenler de bu duamdan dolayıdır.” Peygamber Efendimiz de
sahabiyi şu şekilde tenbihler: “Öyle deme. Allahım, bana dünyada da iyilik ver
ahrette de iyilik ver” diye duâ et.”
Sahabi böyle duâ etmeye başlayınca o belâlardan kurtulur. Elhamdülillah.
Namazların kaide-i
ahiresinde yani son oturuşunda da zaten bir ayetle sabit olan bu duayı sürekli okuruz.
Maalesef, günümüz
insanı inandığı İslam’ın güzelliklerini genelde bilmediğinden yaşayamıyor
(bilenlerin bir kısmı da işine gelmediği için yaşamıyor); ancak bunun yerine
senin ve benim şiddetle karşısında olduğumuz TV dizilerindeki yanlış
yönlendirmelerin ve bidatlarla dolu eylem ve söylemlerin kurbanı olup çıkıyor.
Ortalığı da işte böyle
ucube inançlar sarıveriyor.
Allah hepimizi ve
neslimizi korusun.
Amin!..