Mahmut Toptaş
Biz uyurken saçımızdan bir tel çekseler uyanırız.
Burnumuz kanarken uyuyamayız.
Eğer doktorlar narkozlamazlarsa
ameliyatın acısına dayanamayız.
Böbrek ağrılarımız varken gülüp
oynayamayız.
Rabbimiz, dünyadaki bütün
insanların bir baba ve anneden meydana geldiğini haber verir. (Bak Nisa süresi
ayet 1)
Yine Rabbimiz, bütün müminlerin
kardeş olduğunu bildirir. (Bak Hucurat süresi ayet 10)
Erkek kardeşimizi veya kız
kardeşimizin bizim kardeşimiz olduğunu annemizden, babamızdan, komşulardan
öğrendik.
Kardeşliğimizi ispat et deseler
nüfus kütüğüne müracaat ederiz ve insanların yazdığını belge olarak insanlara
sunarız.
Ama ırkı, rengi, dili ve kıtası
ne olursa olsun dünyadaki bütün müminlerin kardeş olduğunu Allah haber veriyor.
Kardeşimizin kılına
dokundurtmayız. Onun canı ve malı bizim canımız ve malımız gibidir. Öyle
koruruz. Yabancıya kötü söz bile söyletmeyiz. Söylerse cevabını veririz.
Sevgili Peygamberimiz de
"Mü’minler bir vücudun organları gibidirler. Onlardan biri
hastalandığında bütün vücudun organları birbirlerini yardıma çağırırlar
uykusuzluk ve ateşte birlikte olurlar" buyurmuş. (Müslim, Sahih, K. Birr,
bab 66-67)
Peki, neseb kardeşlerimiz için
gösterdiğimiz bu hassasiyeti din kardeşlerimiz için gösteriyor muyuz?
"Hayır" diyemiyorum.
Çünkü, Çeçenistan'da
Filistin'de, Afganistan'da, Habeşistan'da, Açe'de ve dünyanın kanayan her
yerinde bu çağda Müslüman yiğitlerimizin şehit mezarları var.
Cömert Müslümanlarımızın
canının yongası olan malları yaralar sarıyor dünyanın her tarafında.
"Evet" diyemiyorum.
Çünkü bu kadar yapılan
çalışmalara rağmen kan durmuyor, gözyaşı dinmiyor.
Bir değil bin yanlışın içinde
doğru şeyler yapmaya çalışıyoruz.
Apartmanımızdaki dertlinin
derdini değil, kendisini tanımayan bir toplum olduk.
Galiba bizi narkozlayan
birileri var.
Myanmar'ı nasıl tanıyalım
diyeceğim ama Allah'ın süvarileri hiçbir zaman eksik olmadığı gibi bu çağda da
eksik değiller.
Ben, Myanmar'ı haritada ararken
Arakan' da yaraları saran İHH yiğitleriyle karşılaşıveriyorum.
Başkasının yemek yiyişine
bakarken sizin aç karnınız nasıl doyuyorsa ben de onların hizmetiyle aç ruhumu
teskin etmeye çalışıyorum.
Elleri kolları bağlı ananın
gözleri önünde kundaktaki çocuğunu yakan Yahudilere karşı ananın göz yumması ne
ise ben de öyle göz yumuyor ve duadan başka bir şey yapamıyorum.
Yapma durumunda olanların
sessizliğinin gürültüsü içimi daraltıyor.
İslam İşbirliği Teşkilatının
yapabileceği bir şey yok.
Bugüne kadar yaptığı bir şey
yok.
Arakan' da bin yıllık Arapça
yazılı bir kitabın kapağındaki motiflerin bozulanlarını tamir etmek için para
isterseniz hemen para hazırdır.
Ama beyni ezilmiş, evi
yakılmış, yerinden yurdundan edilmiş on binlerce Müslüman için görüşmeler
başlar, konuşmalar uzun sürer ve korunacak Müslüman kalmayınca da görev biter.
Filistinliler ve Suriye'deki
Müslümanlar konusunda Birleşmiş Milletlerin görüşme, konuşma ve kararlaştırma
işini yıllarca sürdürdüğü gibidir.
Millet olarak bizler üzerimize
düşeni yerine getirelim.
Devlet de devletin neler
yapabildiğini bize göstersin.
--