CHP'NİN YENİ GENEL BAŞKANI KEMAL, HIZLA YENİ KEMALİZM'E KOŞUYOR...

4 views
Skip to first unread message

kontraergenekon.tr.cx

unread,
Oct 19, 2010, 9:52:57 AM10/19/10
to

...:::Ajans Medya Takip:::... Günün Manşetleri

Link to Ajans Medya Takip

Ergenekon ve Fethullah

Posted: 14 Oct 2010 01:10 PM PDT

Yeni Osmanlı ve Gülen projesi olarak Ergenekon

Kaan Turhan, 'Yeni Osmanlı Misyonuyla Kürdistan İnşası' üst başlıklı Ergenekon ve Fethullah adlı kitabında, savaşın Türkiye cephesini iki ayrı başlık altında gösteriyor; 'Ergenekonda Amerikan ve Fethullah Misyonu', 'Ergenekonda Çarpıklıklar ve Güç Gösterisinde Doruk' İlk başlık altında ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) Ortadoğu ayağı içerisinde Türkiye'ye biçilen rol, Neocon'ların Gülen Hareketi üzerinden bu projedeki misyonu, ikinci başlık bu proje kapsamında, Ergenekon uzantılı yargının, hukuk kavramı dışına taşarak uygulama pratiklerini anlatıyor.

Halit PAYZA

ABD'nin Ortadoğu'yu, Asya'yı, Afrika'yı, Kafkasya'yı ve giderek Üçüncü Dünya Savaşı'na uzanabilecek kanlı oyunları, yeryüzü sahnesine koyması emperyalist tek dünya devleti olma düşüncesinden kaynaklanıyor. ABD var oluşunu, başkalarının yok oluşuna borçludur. Bu oyun tasarlandığı andan bu yana daha şiddetli ve daha kanlı bir biçimde sahneye koyuyor. ABD, bu kanlı oyunu Hiroşima'da, Vietnam'da, Afganistan'da, Şili'de, Latin Amerika ülkelerinde, dünyanın her yerinde oynadı. Dünya bu yüzden küresel bir mezarlıktır. Yeni Dünya Düzeni, yeni mezarlıklar içindir. Geride daha gömülecek çok ölü vardır. ABD, mezar kazıcısıdır. Dünyayı toplu mezarlığa dönüştürmek istemesi bu yüzdendir.
Turhan, Türkiye'nin, emperyalizme ardına kadar kayıtsız şartsız açılmasını Ergenekon olarak, Ergenekon soruşturmasını da, bu açılımların yapılabilmesi için ayak bağlarının ortadan kaldırılması -çözülmesi- süreci olarak tanımlıyor.
Kaan Turhan, bu ekseni Fetullah Gülen Hareketi üzerinden sağlanan Amerikancı bir anlaşma ile bu anlaşmanın taraflarından biri olarak AKP'nin hukuku da dönüştürüp, kullanarak içeride yaptığı uygulamalara dayandırıyor: 'Gülen bu projede 'Yeni Dinsel Haçlı İrtica'nın görevlisi, içimizdeki Truva Atı'dır. Hedef bellidir; Geliştirilmiş Ortadoğu, Asya ve Avrupa Projesi ve onun öncül açılış projesi olan GOP, BOP. Bu proje içinde Türkiye'ye biçilen rol emperyalizmin ereğine ulaşabilmesi için starejik ortaklıktan model ortaklığa geçiştir. Emperyalizm bu kapsamda radikal islamı ABD çıkarları doğrultusunda yeniden dönüştürmektir.'
Condoleezza Rice, Washington Post gazetesinde 7 Ağustos 2003 tarihinde yayımlanan makalesinde yirmi iki Ortadoğu ülkesinin haritasının değişeceğini yazdı. Dönemin ekonomiden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Alan Larson, 27 Şubat 2004'te GOP'a ilişkin, haritası ve yönetimleri değiştirilecek ülkelere Türkiye'yi, İsrail'i, Pakistan'ı ve Afganistan'ı da ekledi. Eric Edelman, ABD'nin Türkiye Büyükelçisi olarak 13 Nisan 2004'te Forum İstanbul toplantısına katıldı. GOP'un genel geçer bir proje olmadığını, önümüzdeki en az 20 yıllık bir sürece damgasını vuracağını açıkladı. Proje, 20 Ocak 2004'te Washington'da yürürlüğe konuldu. 24 Ocak 2004'te Bush ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan Beyaz Saray'da, Oval Ofis'te görüşür. Görüşmeden bir unvan ve işbirliği çıktı.
Turhan, kitabında hedefleri çok net bir biçimde ortaya koyuyor. Bu işbirliği ve projenin sorunsuz yaşama geçirilebilmesi için, öncelikle muhalefetin susturulması, AKP, ABD, AB karşıtı her haraketin bastırılması gerekiyor.
Irak'ta ABD uzantılı kukla bir devlet olarak Kürdistan'ın inşaası, gelişmesi, korunması ve yaşaması, Yeni Osmanlılık adı altında, Türkiye'nin petrol başta olmak üzere, savaş gerekçesi sayılan enerjinin kontrolü, NATO'nun vurucu gücü olarak Silahlı Kuvvetlerin ABD çıkarları adına kullanılması gerekiyor.
Türkiye'nin işgali 1940'lı yıllarda NATO'ya girilerek başlanmış, karşıdevrim 12 Mart, 12 Eylül'le güvenceye bağlamış, AKP ile geliştirmiştir. Ergenekon soruşturması bunun yargı ayağıdır. Amerika'da tasarlanan, Tuncay Güney'in suçlamaları ile başlayan, telefon konuşmaları, yerden fışkıran silah ve patlayıcılarla tırmandırılan gerilim, başta TSK olmak üzere, ulusalcılığı, tam bağımsızlığı, Avrasya seçeneğini gündeme getiren emekli askerleri, yüksek yargıyı, üniversiteleri, yayın organlarını, İşçi Partisi gibi bağımsızlıkçı siyasi parti ve siyasetle ilgisi olmayan demokratik kitle örgütlerini, emperyalist sisteme bağımlılaştırma yolunda ayak bağı olarak görmüştür.
Ergenekon üzerine birçok kitap yayımlandı. Bunlar telefon görüşmeleri, Tuncay Güney'ın belgelere dayanmayan söylemleri, basına servis edilen kirli belgeler, ifade ve sorgu tutanaklarına dayanmaktadır. Bilimsel ve nesnel nitelikleriyle, siyasal ve yargısal bağlamlarıyla değerlendiren, kurgusunu ve çözümlemesini bu eksende yapan ciddi kitapların sayısı parmakla sayılacak kadar azdır.
Turhan'ın kitabı, bu niteliktedir. Söylenceye, kurguya değil, bilimsel bilgiye, belgelere dayanıyor. Sürecin gerekçelerini, işleyişini ve yorumunu yeniden düşünmek ve doğru çıkarsamaları yapmak için bu nitelikli yayınları okumak ve yeniden bir kez daha düşünmek zorundayız. Anayasa değişiklikleri ile ilgili halkoylamasını ve ardından yapılacak seçimleri bu süreçten çıkış için değerlendirmekle başlayabiliriz.
Ergenekon ve Fethullah/ Kaan Turhan/ AsyaŞafak Yayınları/ 212 s.


Cumhuriyet Kitap - HALİT PAYZA


CHP’NİN YENİ GENEL BAŞKANI KEMAL, HIZLA YENİ KEMALİZM’E KOŞUYOR…

Posted: 14 Oct 2010 12:06 PM PDT

Recep Tayyip Erdoğan’ın önündeki engellerin CHP tarafından kaldırılarak, ona Başbakanlık yolunun açılmasını Kemal Kılıçdaroğlu, bir demokrasi hareketi gibi göstermeye çalışıyor topluma. Ardından da “şimdi sırada türban var, AKP ile el ele, gönül gönüle verdik mi o sorunu da çözer, böylece insan haklarında, özgürleşmede büyük bir adım atmış oluruz …” diyor. Bu davranışı ile ABD’den, AB’den, AKP’den kocaman bir “aferin” bekliyor. Bu arada AB’ye, ABD’ye de göz kırparak, “İyi bak Türkiye’ye, orada bir tek AKP yok, CHP de var, üstelik o çağdışı, biz çağdaş bir partiyiz. Sosyal demokratız. Avrupa hayranıyız. Aradığınız tüm nitelikler bizde var. Biz size sorun falan da çıkarmayız. Çünkü biz İslamcı değil, modern bir partiyiz… CHP’yi göz ardı etmeyin sakın…

Bu yeni mandacı anlayış ve Yeni Kemalizm oluşumları karşısında “Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Mustafa Kemal’in kemikleri sızlıyordur şimdi mezarında.

Atatürk’ün partisinin uğraştığı konulara bir bakın hele: “Siyasal İslamcı bir adamı Başbakanlık koltuğuna oturtmakla övünmek, türban özgürlüğünü gerçekleştirmeye çalışmak, genel af çıkarmak, şeriatçı cemaatlere saygılı olmak…”

Tamam, hadi bunların tümünü de gerçekleştirdik diyelim. Türbanlıların, katillerin, hırsızların, bölücülerin, Kemalist Cumhuriyeti ortadan kaldırmak isteyen cemaat şeyhlerinin ve müritlerinin özgürlüğünü sağladık. Böylece demokrasiyi (!) Türkiye’ye getirdik. Güzel. Peki, daha sonra üniversitelerimizde türban takmayan, başı açık dolaşan kızlarımızın özgürlüğünü nasıl sağlayacağız? Onların haklarını nasıl koruyacağız? Türbanlılar ve siyasal İslamcı mücahit gençler tarafından türbanlı olmayanların aşağılanmasını, hor görülmesini, hakaretlere uğramasını, hatta cinsel tacizlerle karşılaşmasını nasıl engelleyeceğiz? Onlara göre başı açık bayanlar hafif kadınlardır çünkü.

Bizim toplumumuzda oruç tutan bir kimse, bir başka kişi tarafından aşağılanmaz, küçük görülmez. Hesap sorulmaz. Ama oruç tutmadığı için dövülen, sövülen hatta bıçaklanan kimselerin haberlerini çok okuruz gazetelerde.

Bu örnekte olduğu gibi üniversitelerdeki türbanlılar zamanla kanıksanıp, olağan karşılanır da, giderek türbansızlar tesettüre zorlanırsa ne olacak? Bu kez onların baskı altına alınmasına kim “dur” diyecek. Böyle bir zorlamanın, yıldırma eyleminin gerçekleşmeyeceğine kim garanti verebilir?

Daha sonra da sıra kamu kuruluşlarına gelecek, önce bir iki, sonra üç beş türbanlı ile kapı açılacak. Zamanla yaygınlaşacak. Kamu teslim alınacak. Bu olay karşısında yine ağzı olan konuşacak. Hem de bol bol konuşacak. Bir kesim aydın kamuda türbana karşı çıkacak, bir kesim yanında yer alacak. İkinci Cumhuriyetçiler, neoliberaller, siyasal İslamcılar ise şehvetli bir arzuyla, istekle savunacak. Şarkıda söylendiği gibi, “Sonra bir sabah bakacaksın ki bir tanem, kamunun başına türban geçirilmiş…” Tıpkı askerin başına çuval geçirildiği gibi… Bir süre homurtular, yüksek sesle söylenmeler devam edecek, giderek sesler, nefesler kesilip, toplum sessizliğe bürünecek… Ondan sonra başı türbanlı doktorlar, yargıçlar, savcılar, öğretmenler dolaşacak çevremizde… Odalarda, salonlarda, sınıflarda, meydanlarda… Ondan sonra ne Kemal Kılıçdaroğlu tutabilir türbanı ne de ona bu parlak (!) düşünceleri sunan yandaşları…

Yine şarkıda söylendiği gibi, “Sonra bir sabah bakacaksın ki bir tanem, Cumhuriyet de yok… Sonra İran’da Humeyni rejiminin başlangıcında olduğu gibi, zorunlu tutulan çarşafları alabilmek için kadınlar, çarşafçı dükkânlarının önünde sıraya girmiş olacaklar…

Genel başkanlığa seçildiğinde halkın büyük umutlarla desteklediği, farklı olacağını umduğu Kemal, ne yazık ki hızla Yeni Kemalizm’e doğru koşuyor. Dağ fare doğurdu.

CHP’ye oy verenler şaşkın. Yüzde 42 şaşkın. Kemalist, Altı Ok’a bağlı aklı başında, CHP’li milletvekilleri şaşkın. Herkes “Genel başkan ne yapıyor, ne yapmak istiyor” anlamaya çalışıyor ve doğal olarak, böyle ilkesiz politik bir gidişe karşı çıkıyor. Şunu kesinlikle söyleyebiliriz ki taban tavandan çok daha ileride bugün ve daha demokratik, daha devrimci düşünüyor. “Yıllarca türbanı üniversitelere, kamu kuruluşlarına sokmamak için mücadele veren CHP’ye ne oldu, ne değişti de böyle birden bire yüz seksen derece çark etti” diye kendine kendine soruyor, çevresine soruyor.

Kemalist aydınlar soruları sormaya devam etsinler, CHP’nin yeni Kemalizm yoluna girmesinden yeni liberaller, AB, ABD fazlasıyla memnun. Bu yeni politikaya “mal bulmuş mağribi gibi sarılıp, gece gündüz övgüler diziyorlar.

Ne yazık ki bu yeni oluşuma Mustafa Kemal’lerin, Yunus Nadi’lerin, İlhan Selçuk’ların gazetesi Cumhuriyet de destek veriyor, arka çıkıyor.

Washington Enstitüsü‘nün, Türkiye Masası Şefliğinde görev yapan bir Türk, Soner Çağaptay, bakın bu konuda neler söylüyor: “Bu süreçte, CHP'nin odaklanması gereken Yeni Kemalizm, geleneksel Kemalizm'in Türkiye'nin Batılılaşma sürecine olan bağlılığını sahiplenmeli ve bu yolda Avrupa Birliği (AB) üyeliğini ve bu üyeliğin olmazsa olmazı olan liberal değerlerin korunmasını birinci siyasi önceliği yapmalıdır. 20. yüzyılın başlarında, Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye'nin Batılılaşmasını ve Avrupalılaşmasını istedi; bu hâlâ Kemalizm’in temel amacı… (5 Eylül 2010, Cumhuriyet) (Acaba Mustafa Kemal Batılılaşmayı mı, yoksa çağdaş uygarlığı mı istiyordu?)

Bakın Taha Akyol, prof. Sencer Ayata’nın “ CHP’nin Bilim Araştırma Kurulu Başkanlığı”na getirilmesini nasıl sevinçle karşılıyor: “Çünkü Ayata faktörü, artık  CHP’nin bir bakıma “göklerden yerlere inmek”  ve ayaklarını toplumsal gerçeklere basmak istemesinin bir simgesidir…”

“Gardırop devrimcisi”nin bakışı değil, sosyologun bakışıdır bu... Sertel’lerin, Arat’ların, Arıtman’ların bu değişime karşı çıkmasında şaşılacak bir taraf yoktur…

CHP’nin bakış açısını daha toplumsal ve daha demokratik yönde değiştirmeye başlaması olumlu bir gelişmedir. Bu konuda Kılıçdaroğlu’nu desteklemek ve teşvik etmek gerekir…”

Onlar CHP’yi Mustafa Kemal’in altı okundan koparan her çeşit eylemin, çabanın, uğraşının yanında olmuşlardır her zaman.

Kemal Kılıçdaroğlu, yıllar önce emperyalizmin ideologları tarafından da belirlenen stratejiyi uygulamaktadır bugün.

Daha 1992'lerde Fuller, Türkiye'nin Yeni Dünya Düzeni içerisinde emperyalistlerce belirlenen konumunu şöyle açıklamıştı:

''Ilımlı İslam'ı benimseme, Atatürk'ün görüşlerinden vazgeçme, Ortadoğu ve Kafkaslarda serbest piyasanın ve ABD'nin tavsiye ettiği İslam’ı yaymak...'' (İkibine Doğru, 8 Kasım 1992)

Hollandalı Arie Oostlander de bu ''yol gösterici''lerden birisi. Kendi ülkesinde ırkçı-ayrımcı bir politika izleyen Arie Oostlander, bir zamanlar açık açık Atatürk Türkiyesi'ne saldırmış, şöyle demişti: ''Kemalizm, Türkiye'nin AB üyeliğine engel...''

Yoksa CHP’nin yeni Kemal’i, “Yeni Kemalizm’e” koşarak, Türkiye'nin AB üyeliğine engellerini mi temizliyor? Ne dersiniz?


ALİ ERALP


You are subscribed to email updates from Ajans Medya Takip
To stop receiving these emails, you may unsubscribe now.
Email delivery powered by Google
Google Inc., 20 West Kinzie, Chicago IL USA 60610

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages