...:::Ajans Medya Takip:::... Günün Manşetleri
|
Posted: 02 Oct 2010 01:50 PM PDT 12 Eylül referandumu “hayırlısıyla” yapıldı!.. Halkımızın yüzde 58’lik bölümü(!) daha çok özgürlük, daha çok demokrasi ve Başbakan Erdoğan’ın “tek vatan” sözlerine inandı, “evet” dedi. “Evet” çekinmeyin, yapın. Türkiye’nin laik demokratik devlet olmasını, başkentinin Ankara olmasını, dilinin Türkçe olmasını, çekinmeden tartışın ve değiştirin!.. Hakkınızdır. Arkanızda yüzde 58 halk var!.. 800 yıllık bir canlı.. O yüzden, bugün bunlara ne desek boş. Bu konudan uzaklaşarak ve protesto ederek, “koca çınar” milletimiz devrilmeden, başka bir gerçeğe yürüyelim... Yaz bitiminde Bodrum’dan Ankara’ya dönerken, Muğla’nın Yatağan ilçesine bağlı Pınarbaşı beldesine mutlaka uğramamı söyledi dostlarımız. Oradaki 800 yıllık bir çınar ağacından söz ettiler. Tüylerim ürperdi. 800 yıllık bir “canlıya” dokunabilecektim. Gittik, dokunduk, gölgesinde derin düşüncelere daldık. Karşımızda tam 800 yaşında bir canlı duruyordu. Kaç insan neslini görmüş, gövdesi kurumuş gözüküyor ama dalları, yaprakları hâlâ canlı. Uzmanlar, “Koca çınar” ı konuşturmuşlar. Şimdi Koca Çınar’a kulak verelim ve dersler çıkaralım: “Anadolu’yu kıyamete kadar yurt tutmak isteyen Türk Beyleri, devletlerinin devamlılığının mesajını gelecek asırlara ulaştırmak için yaklaşık 800 yıl önce beni buraya diktiler. Çocukluk ve gençliğimde çok mutlu olaylara tanık oldum. Ulu Tanrı Osman Gazi’ye, soyundan gelenlerin üç kıtaya hakim imparatorluk kuracağını benim gibi bir ulu çınarı simge olarak göstererek muştuladı. Gölgemde Yörük beyleri, Horasan erenleri, Türkmen kocaları sohbet eder; düğün dernek yapılır, toylar verilirdi. İnce belli, al topuklu, ahu gözlü, inci dişli, kara kaşlı, sırma saçlı, bal dudaklı Yörük kızları testilerini doldurma bahanesi ile benim gölgemde yavukluları ile buluşurdu. Ben onları etraftan görmesinler diye dallarımı eğerek örterdim. Bozüyük eski camiini yaptıran, yaptırdığı camiin sonsuza dek ayakta kalmasını temin için bin dönüm arazi vakfeden Koca Türkmen Siyami Bey, al donlu atı ile gelir, köklerimin dibinden kaynayan soğuk su ile abdest alır, huşu içinde namazını kılar, yüreğinden gelen yüksek sesle Bozüyük’ün kıyamete kadar Müslüman Türk’ün yurdu olarak kalması için Ulu Tanrı’ya niyaz ederdi. O tarihlerde modern tıp olmadığı için kabuklarımdan yanık, peklik ilacı ve göz merhemleri yapılırdı. Yılan sokmalarında köklerim kullanılırdı. Olgunluk çağımın en mutlu olayı, Ulu Hakan Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos seferi sırasında otağını benim gölgemde kurmasıdır. 1900 yılları başında, ki o zaman 700 yaşında idim, gölgemde oturan insanların sohbetleri karamsarlaştı. Anladım ki, Türk Milleti kötü günler geçiriyordu. Hastalandım, hele gölgemde İtalyan askerlerini görünce hepten kötüleştim. Gövdemdeki boşluk, o zamanki üzüntümden dolayı meydana gelen çürümeden kalmadır. Dostum, bir gün Yürük Beyleri, Efeler gölgemde toplandılar. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk Samsun’a çıkmış, Amasya, Erzincan, Erzurum’da kongreler toplamış, çok sevindim. Ankara’da B.M.M. kuruldu. Kurtuluş Savaşı başladı. O günlerde Türk Milleti, Türk Ordusu için bütün yapraklarımı açar, gün boyu dua ederdim. Yüce Türk; Çalış; diline, dinine, törene, bayrağına, vatanına sahip ol. Haktan,adaletten, doğruluktan ayrılma. Büyüğünü say, küçüğünü sev. Açı doyur, çıplağı giydir.” DEĞİRMEN Anayasa referandumu bitti, Atatürk Cumhuriyeti’ni yok etmek için “Haşin Kılıç”lar çekildi!..
Hulki Cevizoğlu Yeniçağ |
PKK'nın bile söyleyemediğini Haşim Kılıç söyledi! Posted: 02 Oct 2010 01:38 PM PDT Yok buna dil sürçmesi ya da gaf diyemezsiniz! Edilen söz taammüd eseri yani önceden tasarlanmış! Sabahattin Önkibar Yeniçağ |
Hanefi Avcı, Haşim Kılıç ve Anı’da namaz Posted: 02 Oct 2010 01:27 PM PDT İki ayrı mektupta aynı konuya dikkat çekiliyor. Hasan Ozan diyor ki “Hanefi Avcı, kitabının ‘Devlet’ bölümünde kayıtsız şartsız Apo’ya teslimiyeti ayırıyor. Son bölümde sözde cemaate yükleniyor ama ABD’nin BOP planından ve bu planın içerdeki uygulayıcılarından hiç bahsetmiyor. Yüce Divan Başkanı’nın yazdığı reçetenin de bundan farkı yok. Devlet kadrolarını asıl ele geçiren cemaat değil, ABD’nin ta kendisidir.” Arslan Bulut Yeniçağ
|
Hangi 'yargı reformu' Sayın Kılıç? Posted: 02 Oct 2010 01:08 PM PDT Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç (artık o noktaya doğru hızla ilerlendiği için olmalı); “Anayasa’nın ilk üç maddesini dondurmanın evrensel hukuka uygun olmadığını” da söylemiş. Oysa laik devlet konusunda da, Güneydoğu’da özerk bölge ve vatandaşlık tanımının değiştirilmesi konularında da çok yakında iş ilk üç maddeye gelip dayanacak, çok önceden belliydi bu. (Dayanmadığı takdirde PKK’nın eylemsizlik kararının ne olacağı da görülecektir.) Ruhat Mengi Vatan |
Posted: 02 Oct 2010 11:01 AM PDT 2002 Ekim... Apo’nun idamı müebbete çevrildi. “AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” denildi. AB’nin merkezi Brüksel’de Kürdistan Ulusal Parlamentosu açıldı. Milli maç yaptık. 2003 Ekim... * 2004 Ekim... 2005 Ekim... 2006 Ekim... 2007 Ekim... 2008 Ekim... 2009 Ekim... 2010 Ekim... Ekim’ler böyle... Ya, hasat? Onu da YÖK Başkanımız açıkladı, “Dışardan domates tohumu geliyor, içine öyle bi genetik mekanizma yerleştirirler, 20 sene içinde biteriz, milletimizin neslini yok edebilirler” dedi. Aman diim ha...
Yılmaz Özdil Hürriyet |
Posted: 02 Oct 2010 10:36 AM PDT Eskişehir Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, yayımlamış olduğu bir kitabı ile Türkiye gündemine bomba gibi düştü.(*) Öyle ki; binlerce adet basılmış olmasına rağmen, millete kitap yetiştirilemiyor ve kitapçılar yok satıyorlardı. Korsan baskılar da dahil, matbaalar istekleri karşılayamaz durumu düştüler bu sebeple… Bu kadar istek ve talep niçin?.. Emniyetin nice kadrolarında uzun yıllar görev yapmış ve bu kitabın yayımlandığı tarihte de Eskişehir Emniyet Müdürü bulunan Hanefi Avcı; Türk kamuoyunun merak ve ilgisini çeken pek çok olayları çıplak gerçekliği ile dökmüştü ortaya... İşte sebep bu. Aslında Susurluk olayından beri Türk kamuoyu Hanefi Avcı’ yı yakından tanımaktadır. İşte onun profilinden bazı yansımalar: • Kendisi, bütün çevrelerce; dürüst, çalışkan, cesur, başarılı, zeki, vatanperver, milliyetçi ve mukaddesatçı olarak tanınmaktadır. • İyi bir aile babası olmasına rağmen; Kezban Küçük adında, kendisine kul, kurban olan bir öğretmen sevgilisi vardır.
• Susurluk olayı dâvasında ve bu konuda TBMM’nce kurulan Susurluk Araştırma Komisyonu soruşturmasında yine ön saflarda o yer almıştı. • Bu komisyona vermiş olduğu ifadesinde; “ terörle mücadele için, devlet içinde çetelerin kurulmuş olduğunu “ anlatmıştı. • Yine Devlet yapısında “ JİTEM “ varlığına işaret etmiş ve ayrıca 2009 da Diyarbakır “Jitem” dâvasındaki ifadesinde de bu kuruluşun Güneydoğuda yasa dışı öldürme ve kaçırma eylemleri yaptığını söylemişti. • Bir televizyon programında; Mit ve Genelkurmay hakkında açıklamalar yaparken, “ Devletin gizli kalması gereken sırlarını ifşa etmek “ suçlaması ile; Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından tutuklanarak on gün kadar hapis yatmıştı. • Bu kez Hanefi Avcı’ nın tutuklanma nedeninin yazdığı kitap ve bu kitapta polis ile yargıdaki Fethullah’çı örgütlenmelerini olay, olay. İsim, isim ve belgelerle ortaya çıkarmasından olacağı düşünülmekteydi. • Ancak sebebin bu olmadığı; meslek hayatı boyunca sol örgütlere yaptığı pek çok operasyona rağmen, bir PKK itirafçısının beyanına dayanılarak, adı Ergenekon ‘la ilişkilendirilen ve sol bir örgüt olan “ Devrimci Karargâh “ örgütüne yardım ettiği gerekçesi ile tutuklanmıştır.
Ne hazin bir tecelli bu!..
• Evinde yapılan aramada; ruhsatlı bir kaleşnikof tüfek ile, onun resmi kullanılarak düzenlenmiş sahte isimli kimlik ve pasaportlar elde edilmiştir.
• Yakalanıp ve tutuklanmadan önce elli sayfalık bir savunma hazırlamış olduğu anlaşılmıştır. • Yakalandıktan sonra; savcıya ifade vermeyerek, susma hakkını kullanmış ve avukat tutmayacağını belirtmekle birlikte, Baro tarafından gönderilen avukatı da kabul etmemiştir. • Mahkemedeki sorgusunu müteakip verilen tevkif kararına da itiraz etmeyeceğini beyanla avukat istememiştir. Yansıyan bu panoramik görüntüsü karşısında sağlıklı bir yorum yapmak zor. Ancak anlaşılan şudur ki; ⃰⃰ Yıllar yılı sol örgütlere karşı operasyonlar yaparak mücadele eden ve milliyetçi, mukaddesatçı, bir erdem sahibi bulunduğu anlaşılan bu kişinin Devrimci Karargâh adındaki bir örgüte yardım edebileceğini kabul etmek çok güçtür. ⃰ İddiadan başka delil yoksa eğer, sırf PKK lı bir itirafçının beyanına dayanılarak verilmiş tutuklama kararı çok düşündürücüdür. ⃰ Ruhsatlı kaleşnikof tüfeğin kendisine görevi icabı verilmiş olduğu ve sahte kimlik ile pasaportların da yine bu amaçla düzenlenmiş bulunduğu düşünülebilir. ⃰ Kendisi de hukukçu olduğu anlaşılan Avcı’nın tevkife bizzat, ya da avukat vasıtasıyla itiraz etmemesi, adeta her şeyi sineye çekmesi de çok düşündürücüdür. ⃰ Bunu suçu kabullenmek, ya da kadere ve devlete küsüp de sitem etmek… gibi yorumlamak ne derece gerçekçi olur bilemem. ⃰ İpliğini pazara çıkardığı cemaatin kendisine dışarıda bir fenalık yapabileceği varsayımı ile şimdilik cezaevinde kalmayı düşünerek tevkife itiraz etmediği de akla gelebilir. Bu sebeplerle yargı mensuplarına güveniyor ve onların büyük bir ehliyet, dikkat ve itina ile delilleri inceleyip dosdoğru bir karar vereceğine inanmak istiyorum. Zira: “ Çok tel kırılır sine-i kanun ü kemanda mızrabı tasarruf ne ehle verilirse…” (**) ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------- (*) Haliçte Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat (**) Onu çalmak yetkisi ehil olmayan birisine verilirse kanun ve kemanın sinesinde çok tel kırılır.
Abbas Gökçe Kurucu Meclis ve Danıştay E. Üyesi
|
You are subscribed to email updates from Ajans Medya Takip
To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. |
Email delivery powered by Google |
Google Inc., 20 West Kinzie, Chicago IL USA 60610 |