You do not have permission to delete messages in this group
Copy link
Report message
Show original message
Either email addresses are anonymous for this group or you need the view member email addresses permission to view the original message
to hab...@googlegroups.com, interne...@googlegroups.com
Tribün terörünü yönetici yaratıyor
UEFA
Asbaşkanı Şenes Erzik uyarıyor: "Türkiye'de temiz futbol yok. Giderek
de kirleniyor. Tribün terörüne son vermezsek UEFA finalini
kaybedebiliriz. Futbolcular sağduyulu davranıyor. Suçlu kulüp
yöneticileri. Uzlaşma aramak yerine sürekli kavga ediyorlar"
UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik ile röportajımıza devam ediyoruz. Erzik,
Robert Kolej ve Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. Peki
Erzik'in eski bir futbolcu olduğunu biliyor muydunuz? Hem okul
takımlarında hem de ikinci ligde oynamış üstelik. Uğurlu numarası 9.
Maçlara hiçbir zaman başka numarayla çıkmamış. "Etrafımdaki herkes
futbola düşkündü. Benim de top deyince gözlerim parlardı. Giresun'daki
evimizin arka bahçesinde bir Rum kilisesi vardı. Onun önünde sürekli
maç yapardık. Artık bezden toplar vs. ne bulursak. Babam takım
tutmazdı, bilmezdi onlar takım. Savaş görmüş adam. Büyük ağabeyimin
etkisiyle ben Fenerbahçeli oldum." SOĞUK SU KORKUTTU Erzik
spor hayatına yüzmeyle başlamış. "Galatasaray yüzme takımına girdim ama
kalmadım çünkü Kuruçeşme'de antrenmanlar yapılıyordu. Oranın suyu çok
soğuktur. Karadeniz'de yetişmiş olmama rağmen bıraktım. Soğuktan gözüm
korktu. Zaten benim aklım fikrim toptaydı." Önce Galatasaray Kulübü
Genç takımına seçilmiş ardından Boğaziçi Üniversitesi'nin ilk 11'inde
yer almış. 1. Amatör Küme'deki Rumelihisar'da oynarken 2. ligde
mücadele eden Kasımpaşa takımına transfer olmuş. "Tabii dersleri
aksatmaya başlayınca, velim olan büyük ağabeyim 'Ya okul ya futbol'
dedi. Ben de çok sevdiğim futbolu bıraktım"
* Tribün
terörü, siyasi baskılar. Ulusoy'un "Beni yiyecekler" şikâyet mektubu,
kulüplerin anlaşmazlığı. Dışarıdan, UEFA'dan bizim spor dünyamız nasıl
gözüküyor? -Avrupa'da da aynı durum yaşandığı için şimdilik
göze batmıyoruz. Ama bu demek değildir ki durumumuz iyi. Ulusoy'a
gelince, "Ben öyle bir şikâyet mektubu yazmadım" dedi bana. Sözüne
inanmak durumundayım. Ama uyarıyorum, UEFA finalinin İstanbul'da
oynanması tehlikeye girebilir böyle devam edersek.
* UEFA finalinin Saracoğlu'nda oynanmasında katkınız ne kadar? -Elebaşıyım
diyelim. (gülüyor) UEFA finalinin oynanacağı bir stada nasıl bıçak
sokulur avrupalı bunu anlamıyor ve imajımız iyiye gitmiyor. 2009'a çok
var ama bu tür olayların güncel hale gelmesinin önünü kesmek gerekli.
* Finali çekebilirler mi yani? -Her şey olabilir. İnsanların kararı etkileyecek hareketlerden kaçınması lazım. Durum ciddi.
* Temiz futbol tartışmaları yapılıyor. Ne diyorsunuz? -Türkiye'de
temiz futbol yok. Giderek daha çok kirleniyor. Sadece futbol değil
basketbol da öyle. Maçlara gitmekten keyif almıyorum. Küfür, sahaya
atılan maddeler.
SEYİRCİYİ TAHRİK
* Tribündeki terör nasıl biter? -Öncelikle
şunu söyleyeyim. Tribündeki terörü futbolcular tahrik etmiyor. Tam
tersine müthiş sağduyulu davranıyorlar. Suçlu kulüp yöneticileri.
Herkes uzlaşma zemini aramak yerine günlük hareket ederek birbiriyle
kavga ediyor.
* Seyirciyi tahrik etmenin yararı nedir? -Vallahi
olan biteni görmemeleri mümkün değil. Popülist politika, içgüdüsel
kavga isteği herhalde. Ben bu lafın altında kalmam gibi kabadayılık
taslama içgüdüsü.
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Kendim için asla yapmayacağım şeyleri Türkiye için yaptım
* Gelelim olaylı İsviçre maçına... Haluk Ulusoy FIFA Başkanı'nın elini öptü, bizde kurtulduk. Gerçekten de durumun aslı böyle mi? -Geçin
bunları. Eller öpüldü belki ama onlar etkili olmadı. Bakın bu konuda
mütevazı olacak değilim, taviz vermem. Eğer ben olmasaydım olmazdı. Çok
uğraştım. Biliyorsunuz tahkim kuruluna kadar gidildi sonra döndü.
Dünyada bunun örneği yok.
* Nasıl ikna ettiniz peki? -O olay benim için tabudur. Detaylarını anlatamam. Ancak şunu söyleyebilirim. Hayatta kendim için yapmayacağım şeyleri yaptım.
BAŞIM DİK GEZERDİM
* Yalvardınız mı? -Hayatımda
kendim için söylemeyeceğim cümleler söyledim, yapmayacağım girişimlerde
bulundum. Siz buna yalvarmak diyebilirsiniz. Üstelik suçluysam
kabahatimi bilir otururum. Sesim çıkmaz. Şimdiye kadarki kariyerimde
hiçbir zaman böyle bir duruma düşmemiştim. Ama bu sefer çok kötü bir
duruma düştüm. Ben hep başım dik gezerdim UEFA'da, FIFA'da. Bu sefer
eğmek zorunda bırakıldım. Rahatsız oldum.
* Neden rahatsız oldunuz? -Rahatsız
oldum çünkü hiç hak etmememize rağmen bize çok büyük bir iyilik
yapıldı. Ama ileride bunun bedeli ne olur bilemem. İşte bundan
rahatsızım. Üstelik olaylarda hiçbir günahım yok.
* Olaylar çıktığında siz de tribündeydiniz değil mi? -Evet.
Zaten ilk emareleri iki gün önce almıştık. Biliyordum bir şeyler
olacağını. Olayları görünce kendimi çok çaresiz ve sıkıntı içinde
hissettim. Federasyon başkanı olsaydım belki işim daha kolaydı, çünkü
sorumluluk bende olurdu. Hem sorumluluğum yok hem de biliyorum bana
dönüp "hadi temizle" diyecekler. Nitekim dediler. Sonrasında
İsviçre'deki dostlar, tanıdıklar aramızda çok büyük bir durgunluk oldu.
Tanıtım açısından darbe yedik, Hiç yakışmadı. Böyle anılmayı
istemezdik. Bunca yıl Türkiye'yi temsil ederken kafası dik dolaşmışım.
Müthiş itibarım, itibarımız vardı.
* Sizce olayın sorumluları yeterince cezalandırıldı mı? -İsviçre'de
bana hâlâ sorulan tek soru bu. Ceza önemli değil bence. Ben daha önemli
bir şey soruyorum, "O görüntüleri, yapılanları içimize sindirebildik
mi?" Üstelik tarihi bir fırsatı da kaçırdık.
EL SIKIŞMIŞ OLSAYDIK
* Nedir o? -Maçın
sonunda, daha önce çıkmış olaylara rağmen uyanıklık edip, formalarımızı
karşı takıma verip el sıkışmış olsaydık, "Fair play" ödülünü alacaktık.
* Nasıl olacaktı bu? -Çünkü fair play komitesinin başı benim. Ne bekledik ne oldu.
:::::::::::::::::::::::::::
Tuncay büyük yetenek Arda'ya üzülüyorum
* En beğendiğiniz Türk futbolcu kim? -Can
Bartu, Lefter, Metin Oktay eskilerden. Yenilerden ise Hakan Şükür'ün
kariyerini beğeniyorum. Bu kadar uzun zamandır oynayabilmesi gerçekten
de büyük başarı. Günümüzde teknik yetmiyor aynı zamanda fizik gücü
lazım. O anlamda Tugay da çok başarılı.
* Ya genç yetenek. Son günlerin gözde ismi Arda? -Onu
futbolcu olarak çok beğeniyorum ama toplum olarak fazlaca
yüklendiğimizi düşünüyorum. Çok erken üstüne gittik. Reklam filmi,
milli takım, Galatasaray derken daha yaşlı birinin bile kaldıramayacağı
bir şöhreti yükledik. Bu çocuğun da bir kapasitesi var. Ben o çocuğun
durumuna üzülüyorum. Sakin bırakmak lazım. Ama Türkiye'de zor. Arda'yı
kaybederiz diye korkuyorum.
* Peki başka genç yetenek görüyor musunuz? -Kesinlikle
Tuncay. Onunki gibi fiziksel kapasite az sporcuda var. Maç bitmek üzere
ve o hâlâ aynı hırsla koşuyor, yetişiyor. Olacak şey değil. Nasıl
buluyor bu enerjiyi. Bazen onun için "Tekniği zayıf, top hakimiyeti
eksik" diyorlar. İyi de onlar da olsa dünyanın en iyi futbolcusu olur.
Haksızlık etmesinler. Ama onun üzerinde de büyük baskı var. Baskıdan
kurtulması lazım.
:::::::::::::::::::::::::::::::::::
Hakemlerimiz güvensiz
* Hakemlerimiz niye yurtdışında başarı gösteremiyor? Sanırım siz en çok bu sorunun size sorulmasına kızıyormuşsunuz. -Sorunun
sorulmasına değil hesabın sorulmasına kızıyorum. Ben değilim işin
muhatabı çünkü. Bizim hakemlerimizin kendine güven eksikliği var.
Yaşları genç olsun diye hepimiz mücadele verdik ama deneyim edinmeleri
için zamana ihtiyaçları oluyor tabii.
* İyi de çok büyük hakem hataları yapılıyor. Genç diye göz mü yumulacak? -Oluyor, yapılıyor çünkü böyle bir ortamda hata olmaması mümkün değil.
* Yani?
Bugün
kulüpler ikiye bölünmüş durumda. Bir grup federasyonu destekliyor
diğeri desteklemiyor. Şimdi böyle iki kulübün oynadığı maçı yöneten bir
hakem düşünün. Ne yapacak adam? Büyük bir baskı. Sonra tabii hata
yapıyor.
* Çözüm nedir? -Kulüplerin bir araya
gelip acilen federasyonla işbirliği yapması lazım. Ayrışarak ya da
kavga ederek değil uzlaşmacı bir tavırla.
* Toplantı yapılıyor ama bazı kulüpler çağrılmıyor. -O
da büyük yanlış. Kulüplerin de federasyonsuz karar almaması lazım. Bu
haliyle ortada büyük bir otorite boşluğu var. Hakemlerin kafası çok
karışık. Hekemin kafası ne kadar karışık olursa o kadar sağlıksız karar
verir. Bazen öyle kararlar alınıyor ki hakemler isyan ediyor. Beni
arıyorlar gizli gizli.
* Hangi karar için sizi aradılar? -Tribünde
küfür başlayınca bilmem kaç dakikaya kadar bekleyeceksin sonra birinci
ihtar vs.. Hakemlerin çoğu bunu istemedi. Çünkü hakemin görevi değil ki
tribünü susturmak. Üstelik hem böyle bir sorumluluk almayı hem de o
stresin altına girmeyi istemiyor. Böyle bir külfet yüklenir mi hakemin
kafasına? Ondan sonra iptal oldu. Siz hakemin kafasını
rahatlatacaksınız ki, o da sadece oyuna odaklansın. Yoksa olmaz ki!