Şenes Erzik

2 views
Skip to first unread message

AliY

unread,
Feb 26, 2007, 5:04:58 AM2/26/07
to hab...@googlegroups.com, interne...@googlegroups.com
Tribün terörünü yönetici yaratıyor

UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik uyarıyor: "Türkiye'de temiz futbol yok. Giderek de kirleniyor. Tribün terörüne son vermezsek UEFA finalini kaybedebiliriz. Futbolcular sağduyulu davranıyor. Suçlu kulüp yöneticileri. Uzlaşma aramak yerine sürekli kavga ediyorlar"
UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik ile röportajımıza devam ediyoruz. Erzik, Robert Kolej ve Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. Peki Erzik'in eski bir futbolcu olduğunu biliyor muydunuz? Hem okul takımlarında hem de ikinci ligde oynamış üstelik. Uğurlu numarası 9. Maçlara hiçbir zaman başka numarayla çıkmamış. "Etrafımdaki herkes futbola düşkündü. Benim de top deyince gözlerim parlardı. Giresun'daki evimizin arka bahçesinde bir Rum kilisesi vardı. Onun önünde sürekli maç yapardık. Artık bezden toplar vs. ne bulursak. Babam takım tutmazdı, bilmezdi onlar takım. Savaş görmüş adam. Büyük ağabeyimin etkisiyle ben Fenerbahçeli oldum."

SOĞUK SU KORKUTTU

Erzik spor hayatına yüzmeyle başlamış. "Galatasaray yüzme takımına girdim ama kalmadım çünkü Kuruçeşme'de antrenmanlar yapılıyordu. Oranın suyu çok soğuktur. Karadeniz'de yetişmiş olmama rağmen bıraktım. Soğuktan gözüm korktu. Zaten benim aklım fikrim toptaydı." Önce Galatasaray Kulübü Genç takımına seçilmiş ardından Boğaziçi Üniversitesi'nin ilk 11'inde yer almış. 1. Amatör Küme'deki Rumelihisar'da oynarken 2. ligde mücadele eden Kasımpaşa takımına transfer olmuş. "Tabii dersleri aksatmaya başlayınca, velim olan büyük ağabeyim 'Ya okul ya futbol' dedi. Ben de çok sevdiğim futbolu bıraktım"

* Tribün terörü, siyasi baskılar. Ulusoy'un "Beni yiyecekler" şikâyet mektubu, kulüplerin anlaşmazlığı. Dışarıdan, UEFA'dan bizim spor dünyamız nasıl gözüküyor? -Avrupa'da da aynı durum yaşandığı için şimdilik göze batmıyoruz. Ama bu demek değildir ki durumumuz iyi. Ulusoy'a gelince, "Ben öyle bir şikâyet mektubu yazmadım" dedi bana. Sözüne inanmak durumundayım. Ama uyarıyorum, UEFA finalinin İstanbul'da oynanması tehlikeye girebilir böyle devam edersek.

* UEFA finalinin Saracoğlu'nda oynanmasında katkınız ne kadar? -Elebaşıyım diyelim. (gülüyor) UEFA finalinin oynanacağı bir stada nasıl bıçak sokulur avrupalı bunu anlamıyor ve imajımız iyiye gitmiyor. 2009'a çok var ama bu tür olayların güncel hale gelmesinin önünü kesmek gerekli.

* Finali çekebilirler mi yani? -Her şey olabilir. İnsanların kararı etkileyecek hareketlerden kaçınması lazım. Durum ciddi.

* Temiz futbol tartışmaları yapılıyor. Ne diyorsunuz? -Türkiye'de temiz futbol yok. Giderek daha çok kirleniyor. Sadece futbol değil basketbol da öyle. Maçlara gitmekten keyif almıyorum. Küfür, sahaya atılan maddeler.

SEYİRCİYİ TAHRİK

* Tribündeki terör nasıl biter? -Öncelikle şunu söyleyeyim. Tribündeki terörü futbolcular tahrik etmiyor. Tam tersine müthiş sağduyulu davranıyorlar. Suçlu kulüp yöneticileri. Herkes uzlaşma zemini aramak yerine günlük hareket ederek birbiriyle kavga ediyor.

* Seyirciyi tahrik etmenin yararı nedir? -Vallahi olan biteni görmemeleri mümkün değil. Popülist politika, içgüdüsel kavga isteği herhalde. Ben bu lafın altında kalmam gibi kabadayılık taslama içgüdüsü.


:::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Kendim için asla yapmayacağım şeyleri Türkiye için yaptım

* Gelelim olaylı İsviçre maçına... Haluk Ulusoy FIFA Başkanı'nın elini öptü, bizde kurtulduk. Gerçekten de durumun aslı böyle mi? -Geçin bunları. Eller öpüldü belki ama onlar etkili olmadı. Bakın bu konuda mütevazı olacak değilim, taviz vermem. Eğer ben olmasaydım olmazdı. Çok uğraştım. Biliyorsunuz tahkim kuruluna kadar gidildi sonra döndü. Dünyada bunun örneği yok.

* Nasıl ikna ettiniz peki? -O olay benim için tabudur. Detaylarını anlatamam. Ancak şunu söyleyebilirim. Hayatta kendim için yapmayacağım şeyleri yaptım.

BAŞIM DİK GEZERDİM

* Yalvardınız mı? -Hayatımda kendim için söylemeyeceğim cümleler söyledim, yapmayacağım girişimlerde bulundum. Siz buna yalvarmak diyebilirsiniz. Üstelik suçluysam kabahatimi bilir otururum. Sesim çıkmaz. Şimdiye kadarki kariyerimde hiçbir zaman böyle bir duruma düşmemiştim. Ama bu sefer çok kötü bir duruma düştüm. Ben hep başım dik gezerdim UEFA'da, FIFA'da. Bu sefer eğmek zorunda bırakıldım. Rahatsız oldum.

* Neden rahatsız oldunuz? -Rahatsız oldum çünkü hiç hak etmememize rağmen bize çok büyük bir iyilik yapıldı. Ama ileride bunun bedeli ne olur bilemem. İşte bundan rahatsızım. Üstelik olaylarda hiçbir günahım yok.

* Olaylar çıktığında siz de tribündeydiniz değil mi? -Evet. Zaten ilk emareleri iki gün önce almıştık. Biliyordum bir şeyler olacağını. Olayları görünce kendimi çok çaresiz ve sıkıntı içinde hissettim. Federasyon başkanı olsaydım belki işim daha kolaydı, çünkü sorumluluk bende olurdu. Hem sorumluluğum yok hem de biliyorum bana dönüp "hadi temizle" diyecekler. Nitekim dediler. Sonrasında İsviçre'deki dostlar, tanıdıklar aramızda çok büyük bir durgunluk oldu. Tanıtım açısından darbe yedik, Hiç yakışmadı. Böyle anılmayı istemezdik. Bunca yıl Türkiye'yi temsil ederken kafası dik dolaşmışım. Müthiş itibarım, itibarımız vardı.

* Sizce olayın sorumluları yeterince cezalandırıldı mı? -İsviçre'de bana hâlâ sorulan tek soru bu. Ceza önemli değil bence. Ben daha önemli bir şey soruyorum, "O görüntüleri, yapılanları içimize sindirebildik mi?" Üstelik tarihi bir fırsatı da kaçırdık.

EL SIKIŞMIŞ OLSAYDIK

* Nedir o? -Maçın sonunda, daha önce çıkmış olaylara rağmen uyanıklık edip, formalarımızı karşı takıma verip el sıkışmış olsaydık, "Fair play" ödülünü alacaktık.

* Nasıl olacaktı bu? -Çünkü fair play komitesinin başı benim. Ne bekledik ne oldu.


:::::::::::::::::::::::::::


Tuncay büyük yetenek Arda'ya üzülüyorum

* En beğendiğiniz Türk futbolcu kim? -Can Bartu, Lefter, Metin Oktay eskilerden. Yenilerden ise Hakan Şükür'ün kariyerini beğeniyorum. Bu kadar uzun zamandır oynayabilmesi gerçekten de büyük başarı. Günümüzde teknik yetmiyor aynı zamanda fizik gücü lazım. O anlamda Tugay da çok başarılı.

* Ya genç yetenek. Son günlerin gözde ismi Arda? -Onu futbolcu olarak çok beğeniyorum ama toplum olarak fazlaca yüklendiğimizi düşünüyorum. Çok erken üstüne gittik. Reklam filmi, milli takım, Galatasaray derken daha yaşlı birinin bile kaldıramayacağı bir şöhreti yükledik. Bu çocuğun da bir kapasitesi var. Ben o çocuğun durumuna üzülüyorum. Sakin bırakmak lazım. Ama Türkiye'de zor. Arda'yı kaybederiz diye korkuyorum.

* Peki başka genç yetenek görüyor musunuz? -Kesinlikle Tuncay. Onunki gibi fiziksel kapasite az sporcuda var. Maç bitmek üzere ve o hâlâ aynı hırsla koşuyor, yetişiyor. Olacak şey değil. Nasıl buluyor bu enerjiyi. Bazen onun için "Tekniği zayıf, top hakimiyeti eksik" diyorlar. İyi de onlar da olsa dünyanın en iyi futbolcusu olur. Haksızlık etmesinler. Ama onun üzerinde de büyük baskı var. Baskıdan kurtulması lazım.

:::::::::::::::::::::::::::::::::::


Hakemlerimiz güvensiz

* Hakemlerimiz niye yurtdışında başarı gösteremiyor? Sanırım siz en çok bu sorunun size sorulmasına kızıyormuşsunuz. -Sorunun sorulmasına değil hesabın sorulmasına kızıyorum. Ben değilim işin muhatabı çünkü. Bizim hakemlerimizin kendine güven eksikliği var. Yaşları genç olsun diye hepimiz mücadele verdik ama deneyim edinmeleri için zamana ihtiyaçları oluyor tabii.

* İyi de çok büyük hakem hataları yapılıyor. Genç diye göz mü yumulacak? -Oluyor, yapılıyor çünkü böyle bir ortamda hata olmaması mümkün değil.

* Yani? Bugün kulüpler ikiye bölünmüş durumda. Bir grup federasyonu destekliyor diğeri desteklemiyor. Şimdi böyle iki kulübün oynadığı maçı yöneten bir hakem düşünün. Ne yapacak adam? Büyük bir baskı. Sonra tabii hata yapıyor.

* Çözüm nedir? -Kulüplerin bir araya gelip acilen federasyonla işbirliği yapması lazım. Ayrışarak ya da kavga ederek değil uzlaşmacı bir tavırla.

* Toplantı yapılıyor ama bazı kulüpler çağrılmıyor. -O da büyük yanlış. Kulüplerin de federasyonsuz karar almaması lazım. Bu haliyle ortada büyük bir otorite boşluğu var. Hakemlerin kafası çok karışık. Hekemin kafası ne kadar karışık olursa o kadar sağlıksız karar verir. Bazen öyle kararlar alınıyor ki hakemler isyan ediyor. Beni arıyorlar gizli gizli.

* Hangi karar için sizi aradılar? -Tribünde küfür başlayınca bilmem kaç dakikaya kadar bekleyeceksin sonra birinci ihtar vs.. Hakemlerin çoğu bunu istemedi. Çünkü hakemin görevi değil ki tribünü susturmak. Üstelik hem böyle bir sorumluluk almayı hem de o stresin altına girmeyi istemiyor. Böyle bir külfet yüklenir mi hakemin kafasına? Ondan sonra iptal oldu. Siz hakemin kafasını rahatlatacaksınız ki, o da sadece oyuna odaklansın. Yoksa olmaz ki!


Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages