necmi
unread,Oct 8, 2012, 2:41:39 PM10/8/12Sign in to reply to author
Sign in to forward
You do not have permission to delete messages in this group
Either email addresses are anonymous for this group or you need the view member email addresses permission to view the original message
to imge-söz
Sürrealizm (Gerçeküstücülük)
1924'te Fransa'da ortaya çıkmıştır. Sürrealistler, Freud'un psikanaliz
yönteminden yola çıkmışlardır. Sanatçı bilinç altındakileri dışa
vurarak eserini oluşturur. Akıl ve mantık değersizdir. İnsanı
yönlendiren iç güdülerdir, bilinç altıdır. Bu akıma göre edebî eserde
bir kişinin sevaplarının yanında günahlarının, ahlâka uygun
davranışlarının yanında uygun olmayanların da bulunması gerekir. Bu
akımın kurucuları, sanat hayatlarının ilk yıllarında dadaizmin
etkisinde kalmışlardır.
Sürrealizm;
Aklın, geleneklerin, alışkanlıkların denetiminden uzak, bilinçaltı
gerçeklerini yansıtan yani bilinen gerçekle bağını kesip kendince bir
gerçek yaratmak amacını güden edebiyat ve sanat akımıdır. Gerek söz,
gerek yazı, gerek başka bir şekil ile düşüncenin hakiki faaliyetini
ifade eden saf ruhî bir otomatizmdir. Akıl ve mantığın kontrolünden
bütün bed ve ahlaki endişeden kurtulmuş olan düşüncenin tespitidir.
"Gerçeküstücülük, ister söz, ister yazı ile ya da başka bir yolla,
düşüncenin gerçek işleyişini ortaya çıkarmak içim başvurulan, içinden
geldiği gibi yazma yöntemidir. Bu, aklın denetimi olmaksızın (rüyada
olduğu gibi) her türlü estetik ve ahlak kaygısı dışında düşüncenin
yazılışıdır".
Andre Breton
Önemli temsilcileri
Andre Breton, Paul Eluard ve Louis Aragon
Türk edebiyatında
İkinci Yeni şairlerinin şiirlerinin çoğunda, Orhan Veli Kanık'ın kimi
şiirlerinde bu akımın izleri görülmektedir.
SÜRREALİZM (Gerçeküstücülük)/ PROF. DR. İSMAİL ÇETİŞLİ
Türkçe'de "Gerçeküstücülük" olarak karşılanan sürrealizm
(surrealisme), Fransızca "surreef (gerçeküstü, gerçek dışı)
kelimesinden türetilmiştir. Çok büyük ölçüde Dr. Sigmund Freud'un
(1856-1939) tez ve düşünceleri üzerine kurulan sürrealizm, XX. yüzyıl
içindeki en yaygın ve en uzun ömürlü sanat akımlarından birisidir.
Sürrealizm, dadaizm ve diğer bazı XX. yüzyıl akımlardan birtakım
unsurlar almakla beraber, müstakil bir sanat hareketidir. Akım,
Birinci Dünya Savaşı yıllarında psikiyatri bölümlerinde çalışmış ve
Freud'un düşünceleriyle yakından İlgilenmiş olan Dr. Amire Breton
tarafından sistemleştirilmiş; ilk bildirisi (Le Premier Manifeste du
Surrealisme) yine onun tarafından 1924'te, bunu tamamlayıcı ikinci
bildirisi (Le Second Manifeste du Surrealisme) ise 1930'da ilân
edilmiştir. Güzel sanatların çeşitli kolları yanında 1919'dan itibaren
edebiyatta; bilhassa şiirde etkili olan sürrealizm, en parlak dönemini
1924-1928 yılları arasında yaşamıştır. Sürrealizmin kurucusu ve lideri
Breton, diğer sürrealistlerin bir kısmı gibi, eski bir dadaisttir.
SÜRREALİZMİN DOĞUŞ ZEMİNİ
Birinci Dünya Savaşı sonrası, gerek Avrupa'da gerekse dünyada yeni bir
huzur dönemi tesis etme gayretinin yoğunlaştığı yıllar olarak dikkati
çeker. Bir tarafta yapılan çeşitti antlaşmalar ve Milletler Cemiyeti
çalışmalarıyla barış ve huzur sağlanmaya çalışılırken, bir taraftan da
teknik ve teknolojinin imkânları yeniden insanın emrine verilerek onun
ihtiyaçları karşılanmaya çalışılır, insan aklının ürünü olan bilim ve
teknoloji dev adımlarla ilerlemektedir. Nitekim belli bir süre sonra
maddî refahın hızla yükseldiği görülür. Ancak aklıyla madde dünyasında
önemli mesafeler kaydeden insan, aynı başarıyı iç/manevî dünyasını
tanıma ve tatmin etmede gösterememiştir. Temeli geçmiş yüzyıllara
dayanan ve her geçen gün biraz daha törpülenen manevî değerlerdeki
yozlaşma, insanı, teknolojinin duyuramadığı yeni bir açlığa sürükler.
Manevî boşluk ve buhran içindeki insan, yeni arayışların peşine düşer.
XX. yüzyılın başından bu tarafa gördüğümüz pek çok akım, söz konusu
arayışların sanat/edebiyattaki yansımalarıdır.
Freud'a göre insan hayatında tayin edici unsur, libido veya seks
dürtüşüdür. Sanat ise bir nevrozdur. Birtakım yasaklar sebebiyle
bastırılmış duygular, ego tarafından sanata dönüştürülmekte, böylece
sanatkâr kendini tatmin etmiş olmaktadır. Bir başka ifadeyle sanat,
bilinçaltı duygu ve ihtiraslarının sembolleridir.
Önceleri sadece tıp alanında kullanılan Freud'un psikiyatri/
psikanaliz ile ilgili bu düşünceleri, zamanla din, folklor ve diğer
birtakım alanlarda da kullanılmaya başlanmıştım Estetik ve edebiyat da
bu alanlardan birisidir. Nitekim sürrealizm, bu etkinin sonucu ve bu
düşünceler çevresinde teşekkül etmiş bir akımdır.
SÜRREALİZMİN SANAT / EDEBİYATTAKİ İLKE VE NİTELİKLERİ
Saf bir ruh otomatizmiyle insan bilinçaltının karanlık ve karmaşık
sırlarını sanatın yegâne konusu yapan sürrealizmin ilke ve
niteliklerini şu başlıklar altında izah etmek mümkündür,
1-Akla Karşı Olma, Bilinçaltını Esas Kabul Etme: Sürrealistlere göre
sanattaki her türlü gerçek, yaratışın kaynağı olan bilinçaltındadır.
Bugüne kadarki dönemde insan, hayat ve sanatın hemen hemen tek
belirleyicisi ve yönlendiricisi akıl, zeka ve mantık olmuştur. Hâlbuki
böyle bir tavır, insanın son derece eksik ve tek yönlü olarak
tanınmasına sebebiyet vermiştir. Üstelik bu tanıma, onun yapmacıklı
veya maskeli yanıdır. Bu yolla saf ve asıl insana; onun gerçekliğine
ulaşmak mümkün değildir. Gerçek insana ulaşmak, öncelikle onun
şuuraltına inilmesi ve şuuraltının boşaltılması ile mümkün olabilir.
Bunun tek yolu ise rüyadır. İnsan rüyada tam bir hürriyet içindedir.
Rüya hâlini sun'î olarak elde etmenin biricik yolu ise hipnotizmadır.
Gerçeküstücüler, her türlü sanat kurallarına, ahlâkî değer ve töreye,
hatta deneye karşı çıkarlar. Zira aklın ürünü olan bu değerler,
şuuraltının su yüzüne çıkmasına engel teşkil ederler. Hâlbuki onların
temel amacı; bilinçaltının gizli dünyasını serbest çağrışım yoluyla
ifade etmektir. Böylece akılla sınırlanan gerçeği aşmak amacında olan
sürrealizm, sanatı aklın ürünü olmaktan çıkararak tesadüf ve
otomatizmanm ürünü hâline getirmiş olur. Aklı, hayat ve sanattan
kovar. Zira akımın amacı, düşüncenin gerçek işleyişini aktarmak ve
düşüncenin sonucunu saf bir biçimde vermektir. Nitekim Breton'a göre
sürrealizm şudur: "Sürrealizm ister söz, ister yazı ile; ya da
herhangi bir yolla, düşüncenin gerçek işleyişini belli etmek için baş
vurulan katıksız ruh otomatizmidir. Aklın hiçbir denetimi olmadan, her
türlü estetik ve ahlâk kaygısı dışında, düşüncenin yazılışıdır.
Sürrealizm bugüne kadar ihmal edilmiş olan bazı çağrışım biçimlerinin
üstün varlığını, rüyanın büyük gücünü, düşüncenin yarar gözetmeyen
oyununu kabul eden inanca dayanıyor. Sürrealizm, diğer bütün ruh
mekanizmalarını kesinlikle yok etmek ve hayatın belli başlı
sorunlarının çözümünde onların yerine geçmek yönelimindedir."
"Sürrealist eser aykırılıklarla, zıtlıklarla, gerçekle her türlü bağı
kesmiş; yitirilmiş olarak kendini gösterir. Sürrealizm, hayal
dünyasının çevirisidir. O hayal dünyası W, içindeki gerçekçi öğeler
soyut, .Soyut öğeler de gerçek olabilir. Sürrealizmde gerçeğin normal
açısı büsbütün kapanmıştır. Sürrealizm saf bir psikolojik iradesizlik
olup, onun anlatım aracı söz olsun, yazı olsun ya da doğrudan doğruya
biçim olsun, her türfü yargılamadan uzakta, bütün estetik ve ahlâk
kurallarının dışındadır. (...) Sürrealizm diğer bütün psikolojik
kurallan çürütmeye uğraşırken gerçek hayat sorunlarının çözülmesi için
kendini onların yerine koymak ister."
Yukarıdaki izahlardan anlarız ki, sürrealizme konu teşkil eden malzeme
aklî değildir. Onun malzemesi aklın ve İradenin dışında,
kendiliğinden, otomatik olarak meydana çıkan ruhsal olaylar,
bilinçaltından gelen çağrışımlar ve rüyalardır. Sürrealizm bu ruhsal
olayları, oldukları gibi ve hiçbir müdahalede bulunmadan aktarmak
amacındadır. Bu ilkelerin ışığında sürrealistler, başta realizm ve
natüralizm olmak üzere pek çok akıma ve onların estetik görüşlerine
karşı çıkmışlardır.
Kısacası; sürrealizm, "o döneme kadar gözardı edilmiş olan bazı
çağrışım biçimlerinin üstün gerçekliğine, düşün mutlak gücüne, amaçsız
düşünceyle oynanan oyuna inanma üstüne kurulur."
Sürrealistler, yukarıda ana hatlarıyla izah edilen anlayışlarını
sanat ortamına taşırken birtakım tekniklerden faydalanırlar ki, bunlar
aynı zamanda onların sanatlarının nitelikleri olur. Bunlar:
a- Otomatik Yazı: Sürrealizmde sanat, akıl, mantık ve zekânın oynadığı
bir hüner gösterme oyunu değil, şuuraltının aracısız ve engelsiz bir
aktarımı; sanatçı da bir yaratıcı değil, iç beninin emirlerini kâğıda
geçiren bir otomattır.' Bu sebeple sanatı mantıkla izah etmeye
kalkışmak mümkün değildir. Zaten mantık onu kavrayamaz.
Andre Breton, sürrealistlerin temel ilkelerinden biri durumundaki o-
tomatik yazı hususunu şöyle açıklar: "Düşüncenizin kendi üzerinde
toparlanmasına mümkün olduğu kadar elverişli olan bir yerde oturduktan
sonra kâğıt, kalem getirin. Kendinizi elinizden gelen en pasif veya en
alıcı duruma koyun. Kendi dehanızı, yeteneklerinizi ve
başkalarınkileri bir yana bırakın. Edebiyatın, insanı her şeye götüren
hazin yollardan biri olduğunu içinizden geçirin. Önceden düşünülmüş
hiçbir konu olmadan çabuk yazın, aklınızda tutamayacak ve yazdığınızı
yeniden okumak isteğinde bulunmayacak kadar çabuk yazın. İlk cümle
kendiliğinden gelecektir; her saniyede, dışarıya vurmaktan başka bir
şey beklemeyen, bilinçli düşüncenize yabancı bir cümlenin bulunduğu
muhakkaktır."
Otomatik yazıda noktalama işaretlerine, imiâ kurallarına lüzum
olmadığı gibi, bunlan kullanmaya kalkışmak tehlikelidir. Çünkü
noktalama işaretleri ve imlâ kuralları, şuuraltının akışına, bu akışın
devamına engel olacaktır. Buna rağmen şuuraltı akışı, herhangi bir
sebepten kesintiye uğrayacak olursa, herhangi bir harf yazılır ve bu
harfi takip edecek olan kelimelerin akışı beklenir. Otomatik yazının
sonucu, hiçbir zaman aklın, estetik amaçların, ahlâkî değerlerin ve
geleneğin denetimine tâbi tutulamaz.
b- Mizah: Sürrealistler, mizah ve alaya büyük önem verirler;
dolayısıyla sanatlarında alaycıdırlar. Onlar, hayat, toplum, insan ve
olaylar karşısında alaycı bir tavır takınırlar. Bundaki amaçlan,
çevremizi, hayatımızı, inançlarımızı oluşturan değer ve müesseselerin
hâkimiyetini; bundaki akıl ve mantık dokusunu kırmaktır. Zira onlar
yeni bir dünya kurmak arzusundadırlar. Böyle bir dünyanın
kurulabilmesi, insanın çıkar düşüncesinden, ikiyüzlülükten kurtulması
ile mümkün olabilecektir.
c- Harikulade: Harikulade, insan aklı ve mantığının gerçek diye ortaya
koyduğu değer ve doğruları aşma eylemidir. Harikalar âleminde komik,
olağanüstü ve esrarlı şeyler bir aradadır. İnsanı, aklın kabul ettiği
gerçeklerin dışında yer alan hayal, fantezi, rüya ile yüz yüze
getirir. Böylece akıl ve mantığın değerleri sarsılır.
d- Rüya: Sürrealistlerin temel çağrışım tarzlarından biri rüyadır.
Zira rüya, insanın kendi iç dünyasına yönelme, bu dünyanın sırlarını
yakalama imkânı verir; akıl, mantık ve gözün gerçeklerinden
uzaklaştırır. Rüyalar, uyanıkken yaşadığımız gerçeklerden daha da
gerçektirler. Onlar, şuurumuzun bastırdığı şuuraltı gerçeklerinin
sembolik dilidirler. Onda iki yüzlülük, çıkarcılık yoktur. Rüyalara
sığınma, aynı zamanda hayatın çirkinliklerinden bir kaçış ve
kurtuluştur.
e- Çılgınlık: Sürrealistler, akıl hastaları, uyuşturucu madde
kullananlar ve paranoyalara karşı özel bir yakınlık ve ilgi duyarlar.
Çünkü sarhoşluk, delilik, aklî dengesizlik, sürrealistlerin arzuladığı
aklın kontrolünü ortadan kaldırarak asıl benliğin ortaya çıkmasına
zemin hazırlar. Böyle bir şuuraltı boşaltma eylemi, dengeli bir insan
için anlamsız ve çılgınlık olacaktır.
f- Çocukluğa Dönüş: Sürrealistlerde dikkati çeken bir başka husus,
çocukluğa dönüş, çocukluk dönemine özlemdir. Zira çocukluk, insan
hayatının en hür, en serbest, en gerçekçi dönemidir. Breton bu konuda
şunları söyler: "Yaşama ne kadar inanırsak inanalım, sonunda gerçek
yaşam kendini ortaya kor ve inancımız da kaybolur. Yaşamdan payına
düşen şöyle böyle, sıradan bir ömürdür. Düş kırıklığı içinde insan
avuntuyu mutlu çocukluk günlerinde bulur. Böylece birçok yaşamı
birlikte sürdürme olanağı bulur. Bu hayal içinde tüm güçlükler ortadan
kalkar. Öyle ya, çocuklar her sabah kaygıdan, tasadan uzak evlerinden
çıkarlar. Her şey hazırdır."
Bunun ötesinde sürrealistlere göre sanat, bir nevi oyundur. Tabiî ki
büyüklerin oynadığı oyun. Nasıl çocuk, oyuncakları ile her türlü
kayıttan azade muhayyilesindeki dünyayı kurar ve onun içinde yaşarsa,
sanatkâr da bastırdığı arzu, istek ve hayallerini, sanatın imkânları
içinde yaşar ve tatmin olur. Okuyucunun eserle özdeşleşmesi ise,
yazarın durumuyla paralellik arz eder.
2- Dil ve Üslûp: Sürrealistler, kendilerinden önceki edebî akımların,
yüzyıllar boyunca geliştirip işledikleri gelenekleşmiş bütün sanat/
edebiyat kurallarına karşıdırlar ve onlarla da alay ederler. Meselâ
onlarda ferdî bir üslûp endişeleri yoktur. Bu konuda büyük
sanatkârlara özenmekten ısrarla kaçınırlar. Dilin kullanımında açık,
anlamlı ve faydalı olmaya değer vermezler. Bol imaj kullanırlar. Ancak
bu imaj, alışılmışın bir hayli dışında keyfi, şaşırtıcı ve yenidir.
Kısacası sürrealistler, dilin kullanımında da şuuru çağrıştırabilecek
her türlü tavırdan uzak durmaya gayret gösterirler. Nitekim
bildirilerinden birinde edebiyatla "uzaktan yakından" bir ilgilerinin
olmadığını açıklarlar.
Sürrealizm, büyük ölçüde edebiyatın şiir türünde yankısı bulmuştur.
Bunun yanında yer yer roman ve tiyatro dalında da örnekleri veya
temsilcileri görülmüştür.
Sürrealistler:
Andre Breton (1896-1966): Sürrealizmin kurucusu Fransız şairi.
Eserleri: Dindarlık Tepesi, Manyetik Alanlar, Kaybolan İzler, Eriyen
Balık, Serbest Bağlar, Ak Saçlı Tabanca, Yıldızlı Şato.
Paul Eluard (1895-1952): Dadaizme katılmış, sürrealizmin kurucusu
olmuş, daha sonra gerçekçi sanata dönmüş, çağdaş Fransız şiirinin en
önemli isimlerinden biridir.
Eserleri: Ölmeden Ölmek, Cours Naturel, Açık Kitap, İstenen Şiir ve
İstenmeyen Şiir, Şiir ve Gerçek, Yaşamağa Değer, Çifte Karanlık,
Görmek, Politik Şiirler, Mediuses, Donner a Voir.
Louis Aragon (1897-1982): Çağdaş Fransız edebiyatının önemli yazar ve
şairi. Eserleri: Sevinç Ateşi, Anicet veya Panaroma, Telemakın
Maceraları, Çalgınlık, Rüyalardan Bir Dalga, Paris Köylüsü, Üslûp
Kitabı, Büyük Sevinç, Mazlum Zalim, Güzel Parçalar, Şahane Yolcular,
Tasa, E İsa'n in Gözleri.
Philippe Soupault (1897-1990): Sürrealizmin kuruculularından Fransız
şairi ve yazarı.
Eserleri: Manyetik Alanlar, Rüzgâr Gülü, Zenci, Büyük Adam, Şarkılar,
Westwego, Georgia, Poesies Completes, Şans Phrases.
Plerre Reverdy (1889-1960): Fransız şairi.
Eserleri: Poeme en Prose, Lucame Ovale, Ardoises du Toit, Ferraille,
Livre de mon Bord.
Benjamin Perret (1899-1959): Fransız şairi.
Eserleri: Translantik Yolcusu, Uyumak, Uyumak Taşlarda.
Robert Desnos (1900-1945): İngiliz şair ve yazarı.
Eserleri: Onsekız Şiir, Yirmibeş Ştir, Aşk Haritası, ölümler ve Kalıp
Değiştirmeler, Toplu Şiirler.
Jacques Prevert (1900-1977): Fransız yazar ve şairi.
Eserleri: Sisli Rıhtım, Cennet Çocukları, Hikâyeler, Temsil, Sözler.
Rene Char (1907-1988): Fransız şairi.
Eserleri: Arsenal, Artine, Claire, Arts Brefs, Le Soleil des Eaux.
Rene Crevel (1900-1935): Fransız yazarı.
Eserleri: Detours, Mort Difficile, Babylone, Mantığa Karşı Ruh,
Dıderotun Klavseni.
Kaynak: PROF. DR. İSMAİL ÇETİŞLİ, BATI EDEBİYATINDA EDEBÎ AKIMLAR,
AKÇAĞ YAYINLARI,ANKARA 2006. s.137-143.