MESNEVİ'DEN ÖYKÜLER
MESNEVİ'DEN ÖYKÜLER.. 3
Mevlâna Ve Eserleri Hakkında. 3
Hırsız Ve Ayak İzleri 3
Cimri Adam.. 3
İhtiyarlıktan. 3
Mesnevi'den Öyküler 4
Sağır Ziyaretçi 4
Bir İşin Sonu. 4
İşini Bilen Manav. 5
Konuşma, Namazın Bozulur! 5
Zahidin Karısı 5
Uyanık Hırsızın Cezası 5
Fil Neye Benzer?. 5
Kuruntulu Öküz. 6
Gramer Bîlginiyle Kayıkçı 6
Başsız, Kuyruksuz Arslan. 6
Şeytandan Beter 6
Haddini Aşmanın Zararı 7
Anasını Öldüren Kîşî 8
Rızkın Mecburiyeti 8
Diken Eken Adam.. 8
Eşkıyaya Dua Eden Vaiz. 9
Bahçedeki Hazîne. 9
Toprak Yiyen Adam.. 9
Beden Ve Ruh. 10
Buzlar Eriyince. 10
Derviş Dekuki 10
Helvacı Çocuk. 10
Çileli Zorluğun Mükafatı 11
Şeyh Ve Mürid. 11
Kabe Yolcusu. 12
Cenaze Nereye Gidiyor?. 12
Ressamların Yarışı 12
Kafirin Cevabı 13
Dost Ve Düşman. 13
Suyun Tatlı Sesi 13
Ben Mi, Sen Mi?.... 13
Sen Elini Uzat 13
Gerçek Dostun Ölümü. 14
Hz. Yusuf'a Verilen Hediye. 14
Azrail'den Kaçan Genç. 14
Ayakkabıdaki Yılan. 14
Ayna. 15
Konuşan Taşlar 15
Mesciddekî Direk. 15
Ahmaktan Kaçan Hz. İsa. 16
Hz. Ömer Ve Çalgıcı 16
Ateşe Atılan Çocuk. 16
Allah'ın Cevabı 17
Rüya. 17
Kölenin Sözleri 17
Müezzin Ve Papaz. 18
Kendim Bilmez Yoksul 18
Muaviye'nin Üzüntüsü. 19
Saray Mı, Kervansaray Mı?. 19
Nefis Avcısı 19
Ebedî Sultanlık. 20
Hükümdar, Şehzade Ve Büyücü. 21
Emırin Gücü. 21
Süleyman Ve Sivrisinek. 22
Devenin Yularını Çeken Fare. 23
Kuyudaki Arslan. 23
Boyalı Çakal 23
Papağanın Çektiği Dilindendir 24
Ayıdan Dost Olur Mu?. 25
Ağızdan Giren Yılan. 25
Paylaşım.. 25
Doğan Kuşu Ve Kazlar 26
Kuşun Öğütleri 26
Kuşun Gölgesini Vuran Avcı 26
Mecnunun Endişesi 26
Sevenin Cevabı 27
Âşığın Mektubu. 27
Leyla'nın Verdiği Cevap. 27
MESNEVİ'DEN ÖYKÜLER
Mevlâna Ve Eserleri Hakkında
Bugün dünyada en çok okunan eserlerin başını Mevlâna'mn Mesnevi'si
çekiyor. Yaşadığımız şu günlerde Mevlâna yeniden keşfediliyor âdeta.
Televizyon, bilgisayar, internet, sinema, cep telefonu gibi
hayatımızı etkileyen teknolojiye sahip çağımızda, onü-çüncü yüzyılda
yaşayan bir bilginin hikâyelerinin böylesine ilgi görmesi şaşırtıcı
bulunabilir. Amerika ve Avrupa'da Mevlâna sevgisi ve felsefesi
zirveye ulaşmış durumda, ilgi o kadar büyük ki, Mevlâna'mn Mesnevi'si
uzun zamandır en çok okunan eserler listesinin başında.
İnternet sitelerinde veya cep telefonu mesajlarında Mevlâna'mn
hikâyelerinin ve Öğütlerinin böylesine yaygın olması, dünyanın dört
bir yanında Mevlâna etkinlikleri yapılması, Konya'daki türbesine
milyonlarca insanın akın akın ziyaret etmesi, hatta adına Örgütler-
dernekîer kurulması çoğu insanı şaşırtıyor.
Oysa bunun sebebini anlamak çok zor değil.
Günümüzün teknolojisiyle donatılmış insanın boş kalan yanına hitap
ediyor Mevlâna. Maddeye doymuş insanlar, manevi boşluklarını onun
yüzyıllarca önce yazdıklarıyla dolduruyorlar. İnsan sevgisi, Allah'ı
keşfetme, hayatın özünü keşfetme gibi ihtiyaçlarını karşılıyorlar.
Gerçeği bulmak için yola koyuluyorlar.
Onüçüncü yüzyılın başında Türkistan'ın Belh şehrinde doğan, 17 Aralık
1273 günü Konya'da hayata gözlerini yuman Mevlâna'mn bütün zamanlara
hitap eden eserlerine, günümüzde her zamankinden daha fazla ihtiyaç
olduğu bir gerçektir.
Şöyle diyor Mevlâna:
"Ben senin anlaman, bilmen ve öğrenmen için hikâyeler söylüyorum. Sen
bu hikâyelerden sonuca var, gerçekleri ara.."
'Anlayan, bilen, öğrenen' ve 'gerçekleri arayan' insanların daha da
artması dileğiyle...
Hırsız Ve Ayak İzleri
Adamın biri evine giren hırsızı görünce kovalamaya başladı. Bu
kovalamaca uzun bir zaman sürdü. Adam kan-ter içinde hırsızı yakalamak
üzereyken, birinin avazı çıktı -ğmca kendisini çağırdığını duydu.
"Çabuk buraya gel yetiş!" diyordu, "Orada çok kötü bir durum var.
Herhalde ailemin başına bir iş geldi," diye düşünerek sesin geldiği
tarafa koştu. Kendisini çağıran adamın yanma gitti ve:
"Ne var ne oldu? Neden böyle feryad edip duruyorsun? Durmadan beni
çağırıyorsun, kötü bir şey mi oldu?" diye sordu adama.
Adam heyecanla cevap verdi:
"îşte bak," dedi. "Hırsızın ayak izlerini buldum. O alçak mahlûk bu
tarafa gitmiştir. Zaman kaybetme, koş peşinden yetiş."
Ev sahibi adama çıkıştı:
"Ey sersem! Sen neler söyleyip duruyorsun, ben hırsızın kendisim
yakalamak üzereydim. Sen beni çağırınca vazgeçtim. Sen ise tutmuş,
bana hırsızın ayak izlerinden bahsediyorsun."
Cimri Adam
Zengin, zengin olduğu kadar da cimri bir adam vardı. Cimriliği her
tarafta konuşulurdu. Bir gün, bu adam camiye gitti. Namazdayken
aklına "Acaba evde kandili söndürdüm mü?" diye bir kuşku geldi. Hemen
evine koşarak kapıyı çaldı. İçerden ses veren hizmetçiye:
"Sakın kapıyı açma... Sözlerime kulak ver. Odada kandil yanıyorsa,
hemen söndür. Kandilin yağı tükenmesin," diye emretti.
Hizmetçi:
"Peki, kandili söndüreyim ama, kapıyı neden açmayayım?." diye sordu.
Cimri:
"Kapının tokmağı aşınmasın," dedi. Hizmetçi:
"Güzel... Kapıyı da açmayayım. Ama sen camiden eve kadar yürümekle
papuçlarının eskiyeceğini düşünmedin mi?"
Cimri adam bunun da cevabını verdi.
"Düşünmez olur muyum hiç... Elbette düşündüm. Buraya kadar çıplak
ayakla geldim. Papuçlanm koltuğumun altında!"
İhtiyarlıktan
Yaşlı bir adam hastalanmıştı. Konu komşu toplamp, bir doktor
çağırdılar. Doktor, nabzına baktı, ateşini aldı, sıkı bir muayeneden
sonra hastaya:
"Ben bir şey göremiyorum, neniz var?" diye sordu.
Hasta:
"Ah, doktorcuğum.. Halimi sorma, dimağım yorgun, aklım durgun..."
dedi.
Doktor sözünü kesti:
"Merak edecek birşey yok, ihtiyarlıktan..." dedi.
Sonra aralarında şu konuşma geçti:
"Gözüm de kararıyor, çoğu zaman göremez oluyorum..."
"O da bir şey değil, ihtiyarlıktan..."
Mesnevi'den Öyküler
"Ah doktor, ne yesem bana dokunuyor..." "Mide zayıflığı da
ihtiyarlıktan..."
"Nefes alırken sıkıntı çekiyorum, nefes darlığım var, doktor. Bu da mı
ihtiyarlık?"
"Evet, bu da ihtiyarlıktan... İnsan ihtiyarlayınca yüz türlü derdi,
şikâyeti olur."
Yaşlı adamın tepesi attı. Bağırmaya başladı:
"Ne biçim doktorsun sen? Başka sözün yok mu? Doktorlukta yalnız bunu
mu öğrendin? Her derdin bir dermanı var, bunu bilmez misin? Yazıklar
olsun senin gibi doktora..."
Doktor, sakin bir tavırla cevap verdi:
"Ey yaşı yetmiş, işi bitmiş adam... Bu kızgınlık, bu hiddet de
ihtiyarlıktan..."
Bir İşin Sonu
Adamın biri komşusuna:
"Bulgur tartacağım, bana bir terazi ver," diye başvurdu.
Komşusu anlamamış gibi davranarak:
"Kusura bakma, evde süpürge yok!" dedi.
Adam:
"Alay etme komşu, ver şu terazini," deyince komşusu bu kez:
"Kalbur da yok!" cevabını verdi. Adam kızdı:
"Ben senden terazi istiyorum. Sen ise "süpürge yok, kalbur yok" diye
saçma sapan şeyler söylüyorsun. Sağır mısın, nesin?"
Komşu şu karşılığı verdi:
"Sağır değilim, ne istediğini de biliyorum. Söylediğim sözler saçma
değil, gerçeğin ta kendisi.. Sen ihtiyar bir adamsın, baksana ellerin
titriyor. Bulguru tartarken kuşkusuz yere dökeceksin. Bunlan toplamak
için süpürge lâzım olacak. Hadi süpürgeyi buldun, diyelim. Bu kere
elemek gerekecek, benden kalbur isteyeceksin. Ben işin sonunu
önceden gördüğüm için öyle söyledim. îyisi mi sen git. Terazisi,
süpürgesi, kalburu olandan, bunları iste.."
> > .- Alıntıyı gizle -
>
> - Alıntıyı göster -