Âb-ı Hayat - 1858 | Altın Halka 36 - 1238 | Ahmet Işık'ın (Abdülhakim abi) ardından

190 views
Skip to first unread message

Huzur Pınarı

unread,
Mar 25, 2018, 11:32:04 PM3/25/18
to huzur...@googlegroups.com

Âb-ı Hayat - 1858

Enver abiler buyurdular ki;

Bir gün Kuleli Askeri Lisesinde Mübareklere sordular; Efendim, denizde boğulan şehit olur mu? Elbette ki olur. Bunu hazret-i Peygamber buyuruyor mu? Evet buyuruyor. Peki, tayyareden düşen şehit olur mu? Elbette, hem de daha çok sevap kazanır, daha büyük şehit olur. Peki, bunu Peygamber diyordu, Peygamber buyuruyor mu? Evet. Bir kahraman edasıyla, peki, Peygamber 'aleyhissalatü vesselam' zamanında tayyare var mıydı? Mübarekler buyurdular ki; Peygamberimiz "aleyhissalatü vesselam" az kelime ile kıyamete kadar gelecek olan cümle kurarlar. Onun söylediği her cümle, her zaman, her devirde, her yerde geçerlidir. Buyurdular ki; Cenab-ı Peygamber 'aleyhissalatü vesselam' buyuruyorlar ki; Yüksekten düşen şehit olur. İster helikopter olsun, ister tayyare olsun, nereden düşerse düşsün, yüksekten düşen şehit olur. Bir başka zaman, bir başka sınıfta, efendim bir şey sorabilir miyim, dediler. Buyurun, buyurdular. Zaten Mübarekler soru sorulmasını istiyorlardı. Efendim güzele bakmak sevap mı, dediler. Elbette sevap, buyurdular. Herkes Mübareklerin karşısında gülmeye başladı. Güzele bakmak çok sevap; fakat güzeli tarif edelim. Rahmani güzel mi, şeytani güzel mi? Siz hangisini kast ediyorsunuz? Ben Rahmani güzellikten bahsediyorum. Yani, cenab-ı Hakkın izin verdiği, razı olduğu güzellikten bahsediyorum. Bir de bunu bir tarafa bırakalım, Allah muhafaza etsin, şeytanın ve insanın nefsinin sevdiği, beğendiği güzellikler var. Biri sevap, biri günah. Ben sevap olandan bahsediyorum. Mesela, annenin yüzüne bakmak sevaptır. Kur'an-ı kerime bakmak sevaptır. Hocanın yüzüne bakmak sevaptır, ailesinin yüzüne sevgi muhabbetle bakmak sevaptır, buyurdular. Böyle saydılar.

Altın Halka 36 - 1238

(Onbeşinci asrı aydınlatan ışık)
HÜSEYN HİLMİ IŞIK efendi
"rahmetullahi teâlâ aleyh"

Allahü teâlâ şefâatine kavuştursun inşâallah

Hocamız Hüseyin Hilmi Işık Efendi'nin "rahmetullahi aleyh", talebelerine ve sevenlerine nasihatleri:

7

Hepimiz birbirimizin duâsına muhtâcız. "Duâ-i zahrul gayb, icâbete makrundur". İnsanın kendisine yapdığı duâ şübhelidir, kabûl olmayabilir. Fekat arkasından, gıyabında yapdığı duâ kabûl edilir. Onun için hepimiz birbirimize arkamızdan hayr duâ edeceğiz. Sizin duânız makbûldür. Münâfıklar dedikodu yaparlar, mü'minler, sâlihler duâ ederler. Aradaki farka bakın. Elhamdülillah, biz dedikodu etmeyiz, tenezzül etmeyiz, harâma yanaşmayız, müslimânlara hayr duâ ederiz. Bütün insanların hidâyeti için duâ ederiz.

Allahü teâlâ mü'minleri birbirlerine olan duâsı sebebiyle afv eder.

Efendim, kâinât duâ üstünde duruyor. Duâ, Allahü teâlâya yalvarmak demek. Yalvaracağız. Bu dünyâ kurulduğundan beri insanlar birbirine düşman olmuş. İlk insan, Âdem aleyhisselâmın iki oğlu birbirine düşman. Düşmanlık daha o zemân başlamış. Kader-i ilâhîyye böyle. İki kardeş, biri diğerini öldürüyor.

Ahmet Işık’ın (Abdülhakim Abi) ardından

Büyükler buyurur ki: "Yatağa yattığında,
Bil ki, ölüm bekliyor yastığının altında."

Sevdiklerimiz bir bir dünyadan ayrılıyor,
Her biri, bu gerçeği bize hatırlatıyor.

"Abdülhakim Abi" de kurtuldu bu dünyadan,
Cennet nimetlerine vasıl olmuştur şu an.

Otuzyedi senedir tanırım kendisini,
Anlatmaktan âcizim rûhi temizliğini.

Mâsum çocuklar gibi, temiz ve saftı gayet,
Yakînen tanıyanlar, bilirler bunu elbet.

Bir ara, evlerimiz bitişikti ve hatta,
Bir oda duvarımız müşterekti arada.

Ziyaretine gidip oturuyorduk bazan,
Espriler, şakalar yapardı zaman zaman.

Kalkmak için müsâade istesem ondan eğer,
O, mutad şakasını yapıyordu her sefer.

Derdi: "Tabii haklısın, eviniz hayli uzak,
Vasıta bulamazsın, iyisi mi hemen kalk."

Bir hizmeti vardı ki, yapmıştı senelerce
Çok sevap ve dualar almış idi böylece

Her kimin bir yakını vefat etseydi eğer,
"Abdülhakim Abi"ye verilirdi ilk haber.

Yıkama, kefenleme, tabut ve kabir yeri,
O koşup, bir çırpıda yapardı bu işleri.

Ben dahi, babamızın ölüm hastalığında,
Durumu haber verdim, koşup geldi ânında.

"Yıkama"dan tutun da, "defin" olana kadar
Ne iş varsa, hepsiyle o oldu alakadar.

Onun, o gün yaptığı o hizmeti mesela,
Onbir sene geçse de, unutmadık biz asla.

Benim gibi, yüzlerce böyle dertli kişinin,
Koştu imdatlarına "Allah rızası" için.

Ve lakin refikası, mühimce bir hastalık,
Geçirince, dünyası karardı onun artık.

Onun üzüntüsünden, kendi de oldu hasta,
Soğudu bu dünyadan, gülmez oldu o hatta.

Almadı bu dünyanın bir şeyinden haz ve tad,
Nezih bir hayat sürüp, "şehiden" etti vefat

Binlerce sevenleri, demeyip uzak yakın
Koştu cenazesine her yerden akın akın.

O, "iyi bir insan"dı, cümlemiz şahit buna,
İnşallah kavuşmuştur Allahın gufranına.

Rabbimizin rahmeti, onun üstüne olsun,
Kabri, Cennet nûruyla, nimetleriyle dolsun.

Muhterem babasına, kıymetli annesine,
Rabbimiz sabır versin oğluna, zevcesine.

Enver abi ve cümle yakınlarına da hep
İhsan etsin Rabbimiz, huzur, sıhhat, âfiyet...

Âb-ı Hayat: Enver abimizin sevgisidir, Enver abimizin sevdiklerinin sevgisidir.

İnsan seveceği kimseyi iyi seçmeli, ona göre sevmeli.
Kim olduğun değil, kiminle olduğun önemlidir.

Dini sualleriniz icin: http://www.huzurpinari.com/iletisim/dini-sualleriniz-icin

Facebook Email

Huzur Pınarı

www.huzurpinari.com
www.serenityfountain.org
www.salsabeelussafa.com
www.cocukpinari.com
www.sevgilipeygamberim.com

Bu maili grubumuza üye olduğunuz için aldınız.

 

E-posta listesinden çık


Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages