Âb-ı Hayat - 4577 | Cihanı Aydınlatan Nûr'un Dünyayı Teşrifleri - 4 | Cihanı Aydınlatan Nûr - 7

4 views
Skip to first unread message

Huzur Pınarı

unread,
Sep 3, 2025, 6:01:39 PM (12 days ago) Sep 3
to huzur...@googlegroups.com
Bir çeşme varmış. Yanı başında bir gül. Güneş açıyor, yağmur yağıyor, tomurcuklar vermeye başlıyor, en sonunda güller olmuş. Fakat o çeşme, o gülün kokusuna, rengine âşık olmuş ve başlamış o gül için şarkılar, nağmeler, şiirler söylemeye. Her gün sabahtan akşama kadar feryat!
‌ ‌ ‌ ‌ ‌ ‌ ‌ ‌ ‌ ‌ ‌ ‌ ‌ ‌ ‌ ‌ ‌ ‌ 
Huzur Pınarı
Huzur Pınarı Radyo Youtube Canlı

Âb-ı Hayat - 4577

Büyükler buyurdular ki;

Bir çeşme varmış. Yanı başında bir gül. Güneş açıyor, yağmur yağıyor, tomurcuklar vermeye başlıyor, en sonunda güller olmuş. Fakat o çeşme, o gülün kokusuna, rengine âşık olmuş ve başlamış o gül için şarkılar, nağmeler, şiirler söylemeye. Her gün sabahtan akşama kadar feryat! O, şarkılar söyledikçe, gül de daha çok açmış, mis gibi daha çok kokular vermiş. Bir gün gelmiş, solmaya, yapraklar dökülmeye başlamış. Çeşme kahrolmuş. Yavrum ne yapıyorsun, sakın ha! Ben sana deli gibi âşıkım, ölme, demiş. Ama o maalesef ölüyor. Derken, oradan bir mübarek zât geçmiş. Çeşme, ey mübarek! Ben bu güle âşıkım. Ama gül solmak üzere, ölmek üzere. Ne olur himmet, ne olur yardım et bize, demiş. O mübarek zât buyurmuş ki; "Sahtekârlık yapma. Sen bu güle âşık değilsin. Sen kendine, nefsine âşıksın. Nereden biliyorsun? Allahtan kork. Bu gül susuzluktan ölüyor, bir damla su vermiyorsun. Aşk bu mudur? Eğer âşık olsaydın, mâşukuna bir damla su değil, hayatını, her şeyini verirdin." Onun için, hasisler, Allah dostu olamaz. Hasisler, daima başka şeyi sever. Onlar, Allahü tealayı sevme fırsatı bulamazlar.

Ab-ı Hayat

Cihanı Aydınlatan Nûr'un Dünyayı Teşrifleri - 4

Müjde Haberleri

Vaktâ ki "Resûlullah" bu dünyâya gelince,
Bir "Yıldız" doğuverdi gökyüzünde o gece.

Görünce bu yıldızı yehûdi âlimleri,
Resûlün doğumundan oldu hep haberleri.

Hattâ biri, o sabah çıktı çığlık atarak,
"Ey yehûdiler!" diye, koşardı bağırarak.

Yehûdiler toplanıp, dediler: "Ne diyorsun?
Ne hâdise oldu ki böyle bağırıyorsun?"

Dedi "Doğdu bu gece, beklediğimiz Ahmed,
Zîra Onun yıldızı, bu gece doğdu elbet."

Ve yine Resûlullah doğunca, birden bire,
Kâ'bedeki putların, yıkıldı hepsi yere.

Bâhusûs kâfirlerin bir "Büyük put"u vardı,
Yılda bir, ona gider ve tavâf yaparlardı.

Yine bir gün, o putun yanında toplandılar,
Lâkin onu, yüz üstü yere düşmüş buldular.

Kaldırdılar ise de, yine yere kapandı,
Ve bu garip hâdise, üç defâ tekrarlandı.

Bu sefer etrâfına destek verip diktiler,
O sırada gâibden bir nidâ işittiler.

Diyordu ki: "Bir kimse doğdu ki geçen gece,
Dünyâda bütün putlar yıkıldılar böylece."


Yine mecûsîlerin taptığı "Ateş" leri,
Vardı ki, sönmüyordu tâ bin seneden beri.

Ve lâkin Resûlullah bu dünyâya gelince,
O muazzam ateş de sönüverdi o gece.

Ve yine o devirde, bir "Sâve gölü" vardı,
Onu, bâzı kâfirler mukaddes sayarlardı.

Vaktâ ki Resûlullah, bu dünyâya gelince,
O gölün suyu dahî kurudu tam o gece.

Yine Şam tarafında, bir de "Semâve nehri" ,
Vardı ki, akmıyordu o da bin yıldan beri.

Vaktâ ki Resûlullah teşrîf etti dünyâya,
O gece suyu doldu ve başladı akmağa.

"Resûl" ün bu dünyâyı teşrîfinden mukaddem,
Şeytanlar, gökyüzüne çıkabilirlerdi hem.

Ve bir çok bilgileri, göklerden alırlardı,
Kureyş kâhinlerine gelip anlatırlardı.

Kâhinler, o semâvî bilgileri, mutlaka,
Şeytanlardan öğrenip, söylüyorlardı halka.

Lâkin "Resûl-i ekrem" gelince yeryüzüne,
Çıkamaz oldu artık şeytanlar gökyüzüne.

Kâhinlerin bilgisi kesilince nihâyet,
O günden i'tibâren sona erdi kehânet.

O Server'in dedesi olan "Abdülmuttalip" ,
Torununun dünyâya geldiğini öğrenip,

Bir sevinç ve mutluluk duydu ki öylesine,
Üç gün ziyâfet verdi Mekke ahâlisine.

Sonra her mahallede keserek çok develer,
Hem insan, hem hayvânât yiyip bayram ettiler.

Ziyâfet esnâsında, sorarlardı ki ona:
(Niçin "Muhammed" ismi verdin bu torununa?)

Derdi ki: "Allahın ve insanların Onu hep,
Ve çok methetmesini istedim, budur sebep."

Sevgili Peygamberim

Cihanı Aydınlatan Nûr - 7

"Doğduğu günü unutmayın. O gün, kıyamete kadar bayramınız olsun!"

Büyükbaba Abdülmuttalip, doğum sırasında Kabe-i şerif'te Allahü tealaya dua ile meşguldür. Kabe'nin birden bire makam-ı İbrahim'e doğru secde edip doğrulduktan sonra düzgün bir lisan ile:

-Allahü ekber! Muhammed, beni putlardan temizliyecektir! dediğine ve bu konuşmadan sonra da Hübel ismindeki en iri putun yüzüstü yere düştüğüne şahid oldu.

Kulağına hafiften bir ses geliyor:

-Bu gece Âmine'nin oğlu oldu. Çocuğun üzerine rahmet bulutları indi. Kudüs'ten bir leğen getirerek O'nu yıkadılar. Muhammed (aleyhisselâm) , insanları inkâr karanlığından hidayet aydınlığına kavuşturacaktır. Hak teala, O'nu, âlemlere rahmet olarak gönderdi. Ey melekler! Şahid olun ki, O'na bütün hazinelerin anahtarı verildi. Doğduğu günü unutmayın. O gün, kıyamete kadar bayramınız olsun!

Görüp işittiklerinden şaşkına dönen Abdülmuttalib, kendini bir an uykuda sanır ama; değildir. Bir süre dili tutulur. Derhal dışarı fırlar. Safa'dadır. Safa tepesini yükselmiş, Merve tepesini hareketli olarak görür. Bir ses duyuyor:

-Ey Kureyş'in efendisi, neden korkuyorsun?

Ama cevap verecek mecal nerede? O şaşkınlıkla yola koyulur. Eve yaklaştığında damda kanatları ile çatıyı örtmüş bir beyaz kuş görür. Öyle beyaz ki, nurundan Mekke dağları parlıyor.

Garip olaylar... Gariplik üstüne gariplik. Kapıda ise bir beyaz bulut. Bulutta kim bilir ne var? Abdülmuttalib içeri giremiyor. Çaresiz bir müddet oturup bekleyecektir. Yakıcı bir güzel koku genzine dolmakta. Ancak bu bekleme nereye kadar? Kapıya yönelir ve bir kaç kere hızla vurur:

-Çabuk aç Âmine! olanlardan aklımı kaybedeceğim! Kapı açılır! Abdülmuttalib, Âminenin alnında nuru göremeyince sorar!

-Nura ne oldu kızım?

-Doğum yaptım; nur, oğluma geçti babacığım. Ve doğum esnasında çok tuhaf şeyler yaşadım.

-Ama sende doğum yapmış bir kadın hali yok ki!!.

-Evet doğru. Baştan başa inanılmaz hadiseler içindeyim. Mesela damda gördüğün o beyaz kuş, bebeğe süt vermek için benimle mücadele etti...

-Öyleyse torunumu getir göreyim!..

-Şimdilik imkansız!.. Demin biri gelerek O'nu zümrüt bir leğende yıkadı ve "Üç gün kimseye gösterme" diye emir verdi...

- devamı var-

Sevgili Peygamberim

Günün Videosu

Youtube

İnsan seveceği kimseyi iyi seçmeli, ona göre sevmeli.
Kim olduğun değil, kiminle olduğun önemlidir.

alt_text

Dini sualleriniz icin:  su...@huzurpinari.com

Facebook Instagram Youtube Email

Bu maili grubumuza üye olduğunuz için aldınız.

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages