TEK SERMAYESİ BİRİNCİ SINIF HAYALLERİYDİ...
Parçalanmış, yoksul bir ailenin çocuğu
olarak başladı hayat mücadelesine. Tek yol göstericisi vardı: Hayalleri!
O hayallerin peşinden şehirleri, ülkeleri, en önemlisi imkansızlıkları
aştı. Hüseyin Özer'e göre başarısının tarifi basit: Eğer ateşin önünde o
kadar durmasaydım,şimdi böyle bir çörek olamazdım.
LONDRA'NIN EN ZENGİN TÜRKLERİ'NDEN BİRİ: HÜSEYİN ÖZER
Parçalanmış bir ailenin istenmeyen çocuğu iken şimdi merkezi Londra'da
olan 'Sofra', 'Özer' ve 'Granita' adlı 15 restoranın sahibi Hüseyin
Özer.
11 yaşındayken köyünden ayrılmaya karar veren Özer'in hikayesi Ankara,
İstanbul ve son olarak Londra'da şekillenir. Cebinde üvey babasından
aldığı 20 lira borçla Ankara'ya giden Özer bin bir zorluklarla terzi,
pastahane ve lokantalarda çalışır. 15 yaşına geldiğinde Ankara dar gelir
ve İstanbul'a gitmeye karar verir.
İstanbul'da yine bir lokantada iş bulup çalışmaya başlayan Özer,
kazandığı parayla kendisine özel bir İngilizce öğretmeni tutar; vakit
buldukça lokantanın arka masalarında İngilizce öğrenmeye çalışır.
Hayalleri vardır Özer'in. Patron olduğunda sekreterinden gizli şeyler
yazabileceğini düşünerek daktilo kursuna gider. Ehliyet alabilmek için
ilkokulu ihmal etmez, diplomasını da alır derken yaş 18 olmuştur.
Askerliğini de aradan çıkardıktan sonra 20 yaşında İngiltere'ye gitmeye
karar verir.
Uçak parası olmadığı için otobüsle gider İngiltere'ye. İlk olarak bir
dönercide çalışmaya başlar.Önceleri kalacak yeri olmadığı için
lokantanın bodrum katında uyuyan Özer, para kazandıktan sonra bir eve
taşınır.Gezip eğlenmeyi , parasını harcamayı çok seven Hüseyin Özer bir
süre sonra ilk lokantasını Kıbrıslı bir Ermeni ile ortaklaşa kurar fakat
bir süre sonra ortaklığı bırakarak 25 yaşındayken son çalıştığı
lokantayı satın alıp orayı yükseltmeyi hedefler. Hedeflediği gibi de
olur. 30 sene boyunca iş yapmamış, sürekli kapanmış restoranın kapısında
kuyruk oluşur. İşleri büyütür ve artık İngilizlere satmış olduğu kebap
ve döner ile kısa süre sonra birçok ünlünün de uğrak yeri olur Hüseyin
Özer'in lokantası.
Şu anda sahip olduğu 15 restoranın özelliklerinden bahsetmek gerekirse;
Menüde geliştirilmiş Türk yemekleri,
Kriz dönemleri için fiyatını sizin belirlediğiniz sağlıklı ve ekonomik yemekler,
Giriş kapısında hissedilen Türk misafirperverliği,
Türk motiflerinden oluşan dekorasyon,
Büyük elçi de yemek yiyebilsin diye kurşun geçirmez camlar..
Hüseyin Özer hayatı boyunca verdiği tüm emeklerin karşılığını da gerek
müşterilerinin memnuniyetinden gerekse aldığı ödüllerle alıyor.
Restoranları Michelin Guide tarafından Dünya'nın ilk ve tek Türk Lokantası seçilmiştir.
Tüm Dünyada satılan "Sofra Cook Book" adlı ingilizce bir yemek kitabı bulunmaktadır.
60 miyon dolarlık servete sahip olan ve yıllık cirosu 4 milyon dolar
olan Hüseyin Özer diyor ki ; '' Eğer ateşin önünde o kadar
durmasaydım,şimdi böyle bir çörek olamazdım."
Genç girişimcilerin örnek alması gerektiğini düşündüğüm kişidir Hüseyin
Özer. Üvey babasından aldığı borçla yola çıkıp borcunun kat ve kat
fazlasını kapatacak kadar başarıyı yakalamak sanıyorum ki genç
girişimcilerin ne kadar sabırlı ve fedakar olması gerektiğinin
göstergesidir.