İnsan hodgamlık ve zahirperestliğiyle beraber, herşeyi kendine bakan yüzüyle muhakeme ettiğinden, pek çok mahz-ı edebi olan şeyleri, hilaf-ı edeb zanneder. Mesela alet-i tenasül-i insan, insan nazarında bahsi hacalet-averdir. Fakat şu perde-i hacalet, insana bakan yüzdedir. Yoksa hilkate, san'ata ve gayat-ı fıtrata bakan yüzler öyle perdelerdir ki, hikmet nazarıyla bakılsa ayn-ı edebdir, hacalet ona hiç temas etmez.
İşte menba-ı edeb olan Kur'an-ı Hakim'in bazı tabiratı bu yüzler ve perdelere göredir. Nasılki bize görünen çirkin mahlûkların ve hadiselerin zahiri yüzleri altında gayet güzel ve hikmetli san'at ve hilkatine bakan güzel yüzler var ki, Saniine bakar ve çok güzel perdeler var ki, hikmetleri saklar ve pek çok zahiri intizamsızlıklar ve karışıklıklar var ki, pek muntazam bir kitabet-i kudsiyedir.
(Bediüzzaman Said Nursi - 18. Söz'den)
Lügatler
|
Âlet-i tenasül-i insan :insanın üreme organı Ayn-ı edeb :edebin ta kendisi Bahis :konu, konuşulan şey Gayat-ı fıtrat :yaratılışın gaye ve maksatları Gayet :çok, pek çok Hacalet :utanma, utanç Hacalet-aver :utanç verici Hadise:olay, vaka Hikmet :Herkesin bilmediği gizli sebeb, gizli sır, sebeb, fayda, gaye, her şeyin belirli gayelere yönelik olarak, manalı, faydalı ve tam yerli yerinde olması ve yaratılması Hilaf-ı edeb :edeb dışı, edepsizlik Hilkat: yaratılış Hodgam :kendini beğenmiş, kendi keyfini düşünen İntizam :tertip, düzen, düzgünlük, düzenlilik Kitabet-i kudsiye :kutsal yazılımlar, yazılar Kur’ân-ı Hakîm :her âyet ve suresinde sayısız faydalar ve hikmetler gizli olan Kur’an
|
Mahlûk :yaratılmış, yaratık Mahz-ı edeb :edebin ta kendisi Menba-ı edeb :edep kaynağı Mesela :örnek olarak Muhakeme :iki tarafı dinleyip hüküm vermek, zihinde inceleme yapmak Muntazam :düzenli, tertipli, intizamlı Nazar :bakma, bakış, görüş, görüş açısı, dikkat Perde-i hacalet :utanç perdesi Sanat :ustalık, hüner, marifet Sâni’ : her şeyi mükemmel ve sanatla yaratan Allah Şey :madde, eşya, varlık Tabirat :tabirler, anlatmalar, ifade şekilleri Temas :dokunma, münasebet kurma Zahiri :aşikar, açık, belirgin, görünüşte Zahirperest :görünüşe kıymet veren, içyüzüne aldırış etmeyip dış yüzüne kıymet veren Zannetmek :sanmak, tahmin etmek
|