Eşyanın insana aid gayesi bir ise, Saniinin esmasına aid binlerdir.
Mesela: Kudret-i Fatıranın büyük mu'cizelerinden olan dikenli otları ve ağaçları muzır, manasız telakki eder. Hâlbuki onlar, otların ve ağaçların mücehhez kahramanlarıdırlar. Mesela: Atmaca kuşu serçelere tasliti, zahiren rahmete uygun gelmez. Hâlbuki serçe kuşunun istidadı, o taslit ile inkişaf eder. Mesela: Kar'ı, pek baridane ve tatsız telakki ederler. Hâlbuki o barid, tatsız perdesi altında o kadar hararetli gayeler ve öyle şeker gibi tatlı neticeler vardır ki, tarif edilmez.
(Bediüzzaman Said Nursi - 18. Söz'den)
Lügatler
|
Barid :soğuk Baridane :soğukça Esma: isimler Eşya :nesneler, şeyler Gaye :maksat, kastedilen netice, sonuç Hâlbuki :gel gör ki, aslında, öyle ki Hararet: sıcaklık, ısı İnkişaf :açılmak, meydana çıkmak, yetişmek, açığa çıkmak, gelişmek, manen ilerlemek İstidat :potansiyel kabiliyet, yetenek, akıllılık, anlayışlılık Kudret-i Fâtıra : herşeyin yaratıcısı olan Allah’ın kudreti Mesela :örnek olarak
|
Mu’cize :insanların yapmaktan aciz kaldıkları, ancak Allah tarafından yapılabilen ve ancak Allah tarafından peygamberlere nasip olan harika hadiseler Muzır : zararlı, zarar veren Mücehhez :cihazlanmış, donanmış Netice :sonuç, son, gaye, semere, hülâsa, özet Rahmet :merhamet, acımak, şefkat etmek, ihsan etmek, esirgemek Sâni’ : her şeyi mükemmel ve sanatla yaratan Allah Tarif :inceden inceye anlatma, bildirme Taslit :musallat olma, sataşma Telakki :kabul etmek, karşılamak, öyle görmek ve anlamak, algılamak Zahiren :görünüşe göre, göründüğü gibi
|