Nasılki baharda dehşetli yağmurlu bir fırtına, her taife-i nebatatın, tohumların, ağaçların istidadlarını tahrik eder, inkişaf ettirir; herbiri kendine mahsus çiçek açar; fıtri birer vazife başına geçer. Öyle de: Sahabe ve Tabiinin başına gelen fitne dahi, çekirdekler hükmündeki muhtelif ayrı ayrı istidadları tahrik edip kamçıladı; "İslamiyet tehlikededir, yangın var!" diye her taifeyi korkuttu, İslamiyetin hıfzına koşturdu. Herbiri, kendi istidadına göre camia-i İslamiyetin kesretli ve muhtelif vazifelerinden bir vazifeyi omuzuna aldı, kemal-i ciddiyetle çalıştı.
(Bediüzzaman Said Nursi - 19. Mektub'dan)
Lügatler
|
Camia-i islamiyet :islam toplumu, müslüman birlik Dehşetli: ürpertici, korkunç Fıtrî :yaratılıştan gelen, yapıyla alakalı, doğal Fitne :karışıklık, ara bozmak, fikir ihtilâfı, kalbi ve aklı bozacak şey, kavga Hıfz :saklama, koruma, muhafaza, hatırda tutma, ezber etmek Hükmünde :benzeri, gibi İnkişaf :açılmak, meydana çıkmak, yetişmek, açığa çıkmak, gelişmek, manen ilerlemek İstidat :potansiyel kabiliyet, yetenek, akıllılık, anlayışlılık Kemal-i ciddiyet :tam bir ciddiyet
|
Kesret: çokluk Mahsus :hususi, ayrılmış, tayin edilmiş, özel Muhtelif: çeşitli Sahabe :sahip çıkanlar, Peygamberimiz(a.s.)’in sohbetinde bulunup onun getirdiklerine sahip çıkanlar Tabiin :sahabeyle görüşmüş ve onlardan ders almış olan salih müslümanlar Tahrik :yerinden oynatmak, kımıldatmak, hareketlendirmek Taife :kabile, kısım, takım, topluluk Taife-i nebatat :bitkiler topluluğu Vazife :bir kimsenin yapmaya mecbur olduğu iş, görev
|