|
Bir Mukaddime, Beş İşarettir.
Mukaddime İki
Mebhastır.
BİRİNCİ
MEBHAS:
Bu gelecek Beş İşarette, şuûnât-ı rububiyeti rasat etmek
için, birer sönük, küçük dürbün nev’inden birer temsil yazılacak. Bu
temsiller şuûnât-ı rububiyetin hakikatini tutamaz, ihata edemez, mikyas
olamaz; fakat baktırabilir. O gelecek temsilâtta ve geçen remizlerde,
Zât-ı Akdesin şuûnâtına münasip olmayan tabirat, temsilin kusuruna aittir.
Meselâ, lezzet ve sürur ve memnuniyetin bizce malûm mânâları, şuûnât-ı
mukaddeseyi ifade edemiyor; fakat birer ünvan-ı mülâhazadır, birer
mirsad-ı tefekkürdür.
Hem dahi şu temsiller, muhît, azîm bir
kanun-u rububiyetin küçük bir misalde ucunu göstermekle, rububiyetin
şuûnâtında o kanunun hakikatini ispat ediyor. Meselâ, “Bir çiçek vücuttan
gider, binler vücut bırakarak öyle gider” denilmiş. Onunla azîm bir
kanun-u rububiyeti gösteriyor ki, bütün bahar, belki bütün dünyadaki
mevcudatta bu kanun-u rububiyet cereyan ediyor.
Evet, Hâlık-ı
Rahîm, bir kuşun tüylü libasını hangi kanunla değiştiriyor,
tazelendiriyor. O Sâni-i Hakîm, aynı kanunla, her sene küre-i arzın
libasını tecdid eder. Hem o aynı kanunla, her asırda dünyanın şeklini
tebdil eder. Hem aynı kanunla, kıyamet vaktinde kâinatın suretini tağyir
edip değiştirir.
Hem hangi kanunla zerreyi Mevlevî gibi tahrik
ederse, aynı kanunla küre-i arzı meczup ve semâa kalkan Mevlevî gibi
döndürüyor. Ve o kanunla âlemleri böyle çeviriyor ve manzume-i şemsiyeyi
gezdiriyor.
|
Lügatler
:
âlem : dünya azîm : büyük,
yüce cereyan etme : meydana gelme hakikat : gerçek,
asıl Hâlık-ı Rahîm : sonsuz merhamet ve şefkat sahibi ve herşeyi
yoktan yaratan Allah hüceyrât : hücrecikler ihata etme
: kapsama, kuşatma kanun-u rububiyet : rububiyet
kanunu küre-i arz : yeryüzü, dünya libas :
elbise makam : konum, derece malûm :
bilinen manzume-i şemsiye : güneş sistemi mebhas :
konu, bölüm meczup : kendinden geçmiş mevcudat :
varlıklar Mevlevî : Mevlevîlik tarikatına mensup
kimse mikyas : ölçü mirsad-ı tefekkür : tefekkür ve
gözlemleme aracı muhit : kapsamlı mukaddime :
başlangıç, giriş bölümü münasip : uygun nev’i : tür,
çeşit rasat etmek : gözetlemek remiz :
işaret rububiyet : Rablık; Allah’ın herbir varlığa, yaratılış
gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye
edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması Sâni-i Hakîm :
herşeyi hikmetle ve san’atla yaratan Allah semâ : Mevlevîlerin
kendi ekseni etrafında dönmeleri suret : biçim,
şekil sürur : mutluluk, sevinç şuûnât : Cenâb-ı Hakkın
yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevk eden
Zâtına ait mukaddes özellikler şuûnât-ı mukaddese : Allah’ın
tertemiz ve noksansız olan işleri, mukaddes özellikleri şuûnât-ı
rububiyet : rububiyetin işleri ve halleri tabirat :
tabirler, ifadeler tağyir etme : başka bir şeyle
değiştirme tahrik etme : harekete geçirme tebdil etme
: değiştirme tecdid : yenileme temsil : analoji,
kıyaslama tarzında benzetme temsilât : temsiller ünvân-ı
mülâhaza : bir şeyin hakikatini düşünebilmek için konulan
isim vücut : varlık Zât-ı Akdes : her türlü kusur ve
eksiklikten uzak olan Zât, Allah zerre : atom
|