TILSIMLAR MECMUASI-88-YİRMİ DÖRDÜNCÜ MEKTUP(DEVAMI)

0 views
Skip to first unread message

Erhan Patlak

unread,
Oct 21, 2025, 7:33:21 AMOct 21
to

                              TILSIMLAR MECMUASI

 

8.11.YİRMİ DÖRDÜNCÜ MEKTUP(DEVAMI)

İKİNCİ MAKAM

Bir Mukaddime, Beş İşarettir.

Mukaddime İki Mebhastır.


BİRİNCİ MEBHAS:

Bu gelecek Beş İşarette, şuûnât-ı rububiyeti rasat etmek için, birer sönük, küçük dürbün nev’inden birer temsil yazılacak. Bu temsiller şuûnât-ı rububiyetin hakikatini tutamaz, ihata edemez, mikyas olamaz; fakat baktırabilir. O gelecek temsilâtta ve geçen remizlerde, Zât-ı Akdesin şuûnâtına münasip olmayan tabirat, temsilin kusuruna aittir. Meselâ, lezzet ve sürur ve memnuniyetin bizce malûm mânâları, şuûnât-ı mukaddeseyi ifade edemiyor; fakat birer ünvan-ı mülâhazadır, birer mirsad-ı tefekkürdür.

Hem dahi şu temsiller, muhît, azîm bir kanun-u rububiyetin küçük bir misalde ucunu göstermekle, rububiyetin şuûnâtında o kanunun hakikatini ispat ediyor. Meselâ, “Bir çiçek vücuttan gider, binler vücut bırakarak öyle gider” denilmiş. Onunla azîm bir kanun-u rububiyeti gösteriyor ki, bütün bahar, belki bütün dünyadaki mevcudatta bu kanun-u rububiyet cereyan ediyor.

Evet, Hâlık-ı Rahîm, bir kuşun tüylü libasını hangi kanunla değiştiriyor, tazelendiriyor. O Sâni-i Hakîm, aynı kanunla, her sene küre-i arzın libasını tecdid eder. Hem o aynı kanunla, her asırda dünyanın şeklini tebdil eder. Hem aynı kanunla, kıyamet vaktinde kâinatın suretini tağyir edip değiştirir.

Hem hangi kanunla zerreyi Mevlevî gibi tahrik ederse, aynı kanunla küre-i arzı meczup ve semâa kalkan Mevlevî gibi döndürüyor. Ve o kanunla âlemleri böyle çeviriyor ve manzume-i şemsiyeyi gezdiriyor.

 

Lügatler :

âlem : dünya
azîm : büyük, yüce
cereyan etme : meydana gelme
hakikat : gerçek, asıl
Hâlık-ı Rahîm : sonsuz merhamet ve şefkat sahibi ve herşeyi yoktan yaratan Allah
hüceyrât : hücrecikler
ihata etme : kapsama, kuşatma
kanun-u rububiyet : rububiyet kanunu
küre-i arz : yeryüzü, dünya
libas : elbise
makam : konum, derece
malûm : bilinen
manzume-i şemsiye : güneş sistemi
mebhas : konu, bölüm
meczup : kendinden geçmiş
mevcudat : varlıklar
Mevlevî : Mevlevîlik tarikatına mensup kimse
mikyas : ölçü
mirsad-ı tefekkür : tefekkür ve gözlemleme aracı
muhit : kapsamlı
mukaddime : başlangıç, giriş bölümü
münasip : uygun
nev’i : tür, çeşit
rasat etmek : gözetlemek
remiz : işaret
rububiyet : Rablık; Allah’ın herbir varlığa, yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması
Sâni-i Hakîm : herşeyi hikmetle ve san’atla yaratan Allah
semâ : Mevlevîlerin kendi ekseni etrafında dönmeleri
suret : biçim, şekil
sürur : mutluluk, sevinç
şuûnât : Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevk eden Zâtına ait mukaddes özellikler
şuûnât-ı mukaddese : Allah’ın tertemiz ve noksansız olan işleri, mukaddes özellikleri
şuûnât-ı rububiyet : rububiyetin işleri ve halleri
tabirat : tabirler, ifadeler
tağyir etme : başka bir şeyle değiştirme
tahrik etme : harekete geçirme
tebdil etme : değiştirme
tecdid : yenileme
temsil : analoji, kıyaslama tarzında benzetme
temsilât : temsiller
ünvân-ı mülâhaza : bir şeyin hakikatini düşünebilmek için konulan isim
vücut : varlık
Zât-ı Akdes : her türlü kusur ve eksiklikten uzak olan Zât, Allah
zerre : atom

 

 

 

 

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages