Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam iddia-yı nübüvvet etmiş; Kur'an-ı Azimüşşan gibi bir fermanı göstermiş ve ehl-i tahkikin yanında bine kadar mu'cizat-ı bahireyi göstermiştir. O mu'cizat, heyet-i mecmuasıyla, dava-yı nübüvvetin vukuu kadar vücudları kat'idir. Kur'an-ı Hakim'in çok yerlerinde en muannid kafirlerden naklettiği sihir isnad etmeleri gösteriyor ki; o muannid kafirler dahi mu'cizatın vücudlarını ve vukularını inkar edemiyorlar. Yalnız, kendilerini aldatmak veya etba'larını kandırmak için, -haşa- sihir demişler.
Evet mu'cizat-ı Ahmediye'nin (A.S.M.) yüz tevatür kuvvetinde bir kat'iyyeti vardır.
(Bediüzzaman Said Nursi - 19. Mektub'dan)
Lügatler
|
Aleyhissalâtü vesselam :selam ve dua onun üzerine olsun Dava-yı nübüvvet :peygamberlik davası Ehl-i tahkik :hakikatleri delilleri ile bilen âlimler Etba :tabi olanlar Ferman :emir,tebliğ, buyruk Hâşâ :asla, kat’iyyen, öyle değil, Allah korusun Heyet-i mecmua :birlik oluşturanların tamamı İddia-yı Nübüvvet :peygamberlik davası iddiası İnkâr : reddetmek, karşı çıkmak İsnad :bir nesneye bir kimseye dayanmak, nispet edilmek Kâfir :Allah’ı veya Allah’ın kesin olarak bildirdiği bir şeyi inkâr eden kimse Kat’î :kesin, mutlak, tereddütsüz, şüphesiz Kat’iyet :kesinlik, şüphesizlik Kur’an-ı Hakîm :her âyet ve suresinde sayısız faydalar ve hikmetler gizli olan Kur’an
|
Kur’ân-ı Azimüşşan :şanı yüce Kur’an Mu’cizat: mucizeler Mu’cizât-ı Ahmediye(a.s.) :Peygamberimizin (a.s.m.) mucizeleri Mu’cizât-ı bâhire :apaçık herkes tarafından görülen mucizeler Muannid : inatçı, direnen Nakletmek :taşımak, yer değiştirmek, başka yere götürmek Resûl-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed(a.s.) Sihir :büyü, aldatmak, göz boyayıcılık Vuku’ :gerçekleşmek, meydana gelmek Vücud: beden, varlık, var olmak Tevatür :kuvvetli haber, içinde yalan ihtimali olmayan ve bir cemaate dayandırılan sağlam haber
|