GÜNÜN AYET MEALİ VE BUGÜNÜN DUASI
(BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM.)
10 – Peygamberleri onlara: “Hiç gökleri ve yeri yaratan yüce Yaratıcı hakkında şüphe edilebilir mi?
O günahlarınızı affetmeye çağırıyor ve muayyen bir süreye kadar size müsaade ediyor, mühlet veriyor” dediler.
Onlarsa “Siz, dediler, bizim gibi bir beşerden başka bir şey değilsiniz.
Siz bizi atalarımızın ibadet ettiği tanrılardan vazgeçirmek istiyorsunuz. O halde bize açık delil getirin.” [11,3]
11 – Resulleri onlara: “Evet, dediler, biz sizin gibi beşerden başka bir şey değiliz.
Fakat Allah peygamberlik nimetini kullarından dilediğine ihsan eder.
Allah’ın izni olmadıkça size mûcize göstermemiz mümkün değildir.
O halde müminler yalnız Allah’a dayanıp güvenmelidirler.”
(İBRÂHİM SÛRESİ 10 İLA 11. AYET MEALLERİ).
(BUGÜNÜN DUASI).
Her şey, ama
her şey, canlı-cansız, büyük-küçük her şey sana eğiliyor. Hürmetle eğiliyor,
yerlere kapanıyor.
Nereye baksam, hangi tarafa yönelsem böyle; bütün varlıklar senin hükmüne boyun
eğmiş, rükû ediyor.
Adeta her şey dile gelmiş haykırıyor: "Gel sen de bize katıl! Eğil, senin
ve bütün varlıkların sahibine! Yoktan var edene eğil. Eğil ki, O senin başını
eğdirmesin, seni kimseye zelil etmesin..."
Ne muhteşem bir nizam kurmuşsun Rabbim! Her zerreye damganı vurmuşsun. Görmek
isteyenlere görünen, duymak isteyenlere haykıran damgalar ve işaretler...
Görmek istemeyenlere silinen, duymak istemeyenlere dilsiz kesilen izler...
Ey Sevgili! En Sevgili! Ey Rabbim! Ufkumu aç göreyim, gönlümü aç anlayayım,
perdeleri kaldır, duyayım, mevcudatın söylediğini, varlıkların hallerini. Çünkü
onları şekillendiren sensin; onları söyleten de sen!..
Denizlerden yükselttiğin bulutları seyrettim. Heybetle doğrulan bir pehlivan
gibi göğe yükseliyorlar. Yükseldikçe gürleşiyor, gürleştikçe sıra dağları
andırıyorlar. Göklerde özgürce dolaşacaklarını sandım. Ama hayır! Anladım,
yolları çizilmişti. Mağrur başlarını itaatle eğdiler, her biri yollarında
yürüdüler.
İşte senin azametin karşısında damla damla yere kapanıyorlar. Sonra bir araya
gelip, derelere, ırmaklara dönüşüyorlar. Aşkınla divane bir meczub gibi
başlarını taşlara vura vura çırpınıyorlar. Tekrar bulut olup yükselmek için,
tekrar senin huzurunda eğilmek için...
Ve o damlalar: Ölü topraklara can oluyorlar, can katıyorlar. O canla dirilen
her şey delidolu bir delikanlı gibi gelişip serpiliyor. Sonra... Sonra
olgunlaşıyor, başlarını büküyorlar.
İşte ekinler, başaklar, ağaçlar, dağlar, taşlar.... Her şey seni biliyor, yüce
huzurunda boyun eğiyor.
İşte yıldızlar, gezegenler... Hepsi senin nuruna pervane. Dönüyor, dönüyor,
itaatle sana rukû ediyor, seni tesbih ediyorlar.
Kim demiş sadece insanoğlu rükû eder, baş eğer diye! İşte zerreler, kürreler,
insanlar, melekler, dağlar, taşlar... Bütün varlıklar rukû ediyor. Bir an
durmaksızın rükû ediyor, senin yüceliğin karşısında eğiliyor.
Ey Sevgili! En Sevgili! Ey Rabbim! Bütün kâinat senin huzurunda eğilirken, bu
ahenge benim de bilerek, isteyerek katılmamı istedin.
"Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin ve rukû edenlerle birlikte siz de
rukû edin!" (Bakara, 43) buyurdun.
"Ey iman edenler! Rukû edin, secdeye kapanın. Rabbinize ibadet edin. Hayır
işleyin ki kurtuluşa eresiniz." (Hacc, 77) dedin.
Buyruğun başım üstüne Rabbim...
İşitiyor, itaat ediyor, huzurunda eğiliyorum Rabbim!
Beni başkalarına eğdirme!
Sana rukû etmenin hazzını bana tattır!
Rukû edenlerle birlikte, huzuruna rukû ederek girmemi nasip eyle!
Sübhane Rabbiye'l-Azîm
Sübhane Rabbiye'l-Azîm
Sübhane Rabbiye'l-Azîm...
Amiinn
DUALARINIZA MUHTAÇ KARDEŞİNİZ, DUALARINIZI İSTİRHAM EDER…..
MÜBAREK CUMANIZI TEBRİK EDERİM
İSMAİL KOCAOĞLU