Değerli D.P.T'li Dostlarım.6.Aralık tarihinde Cem Eroğul'un bir kitabını yollamıştım. İçimizden biri hemen bana şu mesajı yolladı;
"Sevgili Bora,
Kitabı alıp bir "zeyl" yazma niyetindeyim. Gönderdiğin mesajdan kitabın önsözünü okudum. Yassıada'daki Başsavcı Ömer Altay Egesel'in iddianamesinin biraz daha akademik hüviyete dönüşmüş bir şekli. Böyle tahrifat ile ilim hizmeti olur mu ? El insaf !...Demokrat Parti tarihini Cem Eroğul'un yazması ve buna Behice Boran ile bilmeden düştüğü paralellik, bana Galatasaray'ın tarihinin koyu bir Fenerbahçe taraftarına yazdırmakla eşdeğer gözüküyor..Demokrat Parti o kadar kötü ise, Darbe Hükümeti niçin Tedbirler Kanunu'nu çıkarttı ?. O kanunu kaldırmak isteyen Başbakan Demirel'i, darbe döneminin Silahlı Kuvvetler Birliği ( yani cunta) grubunun başı ve zamanın Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, niçin yeniden ihtilal yapacakları tehdidi ile karşıladı ?Bu dönemleri çala kalem, Cumhuriyet ve Ulus gazetelerinin yarım yamalak , tarafgirane arşivlerini kaynak göstererek tarihe mal etmek, biraz gülünç, biraz da insafsız ve vicdansız bir tutum oluyor.Hele DP döneminin Ak Parti ile paralelliği iddiası olmayacak birşey ! Zerre kadar ilgisi yok ! Ak Parti erkanının DP ile paralellik kurma hevesleri tamamen bir algı...
Bizim okumaz yazmaz, şekilci ve önyargılı sol camiamızın da işine gelen bir husus. Artık kendisini savunma durumunda olmayan ve çoktan Allah'ın rahmetine kavuşmuş kişileri insafsızca ve tek taraflı itham eden bu çeşit eserleri biraz ihtiyatla incelemek gerekir.
Sevgili Bora,
Bu yazdıklarımı hoş göreceğin ümidi ile, gerçeği aramanın o kadar da kolay olmadığını belirtmek istedim.
Bilvesile seni sevgi ile kucaklarım."
Bu arkadaşa cevabım.
Aile ve Devlet terbiyem, iftiralarınızı kullandığınız üslup ile yanıtlamamı engellemektedir.
Ancak bu yazdığınız iftiraları ve suçlamaları kabul etmem de olanaksızdır.
Cumhuriyet siyasi tarihinde çok önemli bir yeri olan politikacı ve bilim insanı RAHMETLİ Behice Boran’ı karalamak, kurulduğu günden günümüze dek faşizme karşı direnen Cumhuriyet gazetesi ile ’14 Eylül 1919 günü İrade-i Milliye adıyla Atatürk tarafından yayın hayatına başlayan Ulus Gazetesini “yarım yamalak” ve “tarafgirane” haber yazmakla,faşizme karşı direnen solcuları “okumaz yazmaz” ve “şekilci ve önyargılı” olmakla şuçlamak,ancak günümüz yandaş medyanın sözde yazarlarına yakışır.
Margaret Thatcher’ın bir sözü.
"Bir saldırı özellikle yaralıyorsa her zaman son derece neşeleniyorum çünkü bence, eğer şahsen birine saldırırlarsa, tek bir siyasi argümanları kalmamış demektir."