Ayşe Kaddafi;
vatansever liderin, vatansever kızı.
...
Ayşe Kaddafi, zarif, iyi yetişmiş; uluslararası toplum ile baş edebilecek derecede akıllı birisi. 1976 yılında doğdu. Babasının, en zor günlerinde, (zorluklara) cesurca karşı koymakta dahil olmak üzere, uluslararası arenada çok başarılı oldu. Ayşe Kaddafi, herkesin, özellikle de kadınların hayranlığını hak ediyor; çünkü dik durdu, savaştı ve hala da savaşıyor.
Eğitim gördüğü Libya Ordusunda korgenaralliğe kadar yükselen Ayşe Kaddafi, aynı zamanda avukat. Hayırsever, insancıl bir kişiliği olan Ayşe, özellikle HIV/AİD, yoksulluk ve kadın hakları gibi kültürel bakımdan hassas sorunları ele almak üzere, 29 Temmuz 2009 tarihinde, Libya'ya, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı İyi Niyet Elçisi olarak atandı.
Ancak, 2011 yılı 26 Şubatında, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin aldığı 1970 sayılı kararla, seyahat etmesi yasaklandı ve görevine son verildi. İyi niyet elçiliğinden dışlanması gibi, (buna bahane edilen) Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararının arkasında da, aslında Muammer Kaddafi'yi devirmek için bütün güçleriyle Libya'daki bozguncuları destekleyen ABD ve Nato'nun siyasi iradesi vardı.
İyi Niyet Elçisi tabiri, bir İyi Niyet Elçisi için onur ünvanıdır ya da onur ünvanı yerine kullanılır; fakat genel tanıma en uygun olan bir ifadeyle, bu isimlendirme, bir mesleki konum veya kişinin o konumda olduğuna işaret eden tanımlamadır. İyi Niyet Elçileri, genellikle iyi niyet iletirler; bir tüzel kişilikten diğerine veya halka bazı fikirleri teşvik ederler. Ayşe, hükümet adına, Avrupa Birliği kuruluşları ile hükümet arasında arabulucu olarak görev yaptı.
Ayşe, Irak'a yönelik ambargo uygulaması başladıktan sonra, 2000 yılında, 69 kişilik bir temsilci grubuyla Bağdat'a gitti. 2003 yılında, Irak'ın (terörist sömürgeci güçler tarafından uluslararası hukuk hiçe sayılarak) istila edilmesinden kısa bir süre önce,
Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'le tanıştı.
Bu yıl içinde Başkan Obama'yla, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın (Libya'ya karşı izledikleri saldırgan politikaları) şiddetle reddetti; Libya'daki İç Savaşta bir uluslararası kuruluşun arabuluculuğu için çağrıda bulundu. Zamanında, ABD'deki Demokratları destekleyen Ayşe Kaddafi, Başkan George W Bush'un Irak'ta (sevrci etnik işbirlikçilerle beraber) tertipleyip, kışkırttığı Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin karşıtı saldırılara da şiddetle karşı çıkmştı.
Nato'nun Muammer Kaddafi'nin karargahına yakın zamanda düzenlediği hava saldırılarından birinde, abisi Seyfül Arap'la, babasının 3 torunu öldürüldü. Ayşe'nin kendi küçük bebeği de öldürülen torunlar arasındaydı. Bombalanan bina sivil olduğundan, savaş suçu işleyen Nato'yu, bu yasadışı saldırının faili olarak dava etti.
Avukatlarının, Nato'nun işlemiş olduğu bu savaş suçunun soruşturulması için, Brüksel ve Pariste, Haziran ayında yaptıkları başvuru, Belçikalı savcılar tarafından, Belçika'da yürürlükte bulunan evrensel yeterlilik hukukuna göre, söz konusu şikayetle, Belçika arasında bir bağ, bir ilişki olması gerektiği, ancak böyle bir bağ olmadığı -ki Nato karargahı Brüksel'dedir!- dolaysıyla bu durumda soruşturma açılamayacağı gerekçesiyle reddedildi.
Nato'nun tertiplediği o saldırıda öldürülenler arasında, Ayşe Kaddafi'nin 1976 yılında evlendiği eşi Ahmet el Kahsi'de vardı.
Muammer Kaddafi'nin karargahı bozguncular tarafından işgal edildiği zaman, Ayşe'nin evi de saldırılara ve yağmalanmaya maruz kaldı. Bozguncular, bütün kişisel eşyalarını yağmaladılar. Körkütük sarhoş, Ev'inin oturma odasında danslı alemler yaptılar. İçlerinden bazıları, Bingazi'den getirdikleri Nijeryalı kadınları yatak odasına götürüp tecavüz ettiler. Bozguncular tarafından cinsel köle olarak kullanılmak üzere (bozgunculuk başladıktan sonra Bingazi'yi kaplayan) batakhanelerden en aşağı 90 Nijeryalı kadın toplandı,
A.Y. Ajans
Yararlanılan kaynak: Marie Edward,
www.Mathaba.net.
* (İslam'a sızdırılmış İslam dışı) teröristler; AB-D'ye ve Nato'ya karşı, ama vatanını savunan millici liderlere daha çok karşı olan vatan hissinden yoksun fırsatçılar.