Türkçe = Zeka

13 views
Skip to first unread message

Türkçü Turancı

unread,
Jul 13, 2008, 4:53:10 AM7/13/08
to addge...@googlegroups.com, addl...@googlegroups.com, arataer_hukuk__ku...@googlegroups.com, aydinlik-gel...@googlegroups.com, azeriyurd...@googlegroups.com, bashqo...@googlegroups.com, biz-turk-mill...@googlegroups.com, edebi...@googlegroups.com, floss-...@googlegroups.com, genceg...@googlegroups.com, guneytu...@gmail.com, kaz...@googlegroups.com, kgtrd...@googlegroups.com, kuvva-i...@googlegroups.com, kuvva...@googlegroups.com, lug...@googlegroups.com, mai...@googlegroups.com, maltepe_...@googlegroups.com, mill...@googlegroups.com, milli-...@googlegroups.com, misak...@googlegroups.com, tatar...@googlegroups.com, tm_o...@googlegroups.com, turan...@googlegroups.com, turk_...@googlegroups.com, turk-ta...@googlegroups.com, turkc...@googlegroups.com, turk...@googlegroups.com, turk...@googlegroups.com, ulusalbi...@googlegroups.com, uyg...@googlegroups.com, yeni...@googlegroups.com, yiy...@googlegroups.com


www.forumturan.com
Sevdamızda Kavgamızda TÜRK !

TÜRKÇE = Zeka

Amerika'da, Viskansın Üniversitesinde görev yapan Prof. Dr. Kemal Karpat Amerika'da dil bilim ile ilgili bölümü bulunan bütün üniversitelerde Türkçeye büyük önem verildiğini, gramatikal yapısının büyük bir hayret ve beğeni ile incelendiğini ve bir dilin nasıl bu kadar sağlam bir mantığa, mükemmeliyete sahip olabileceği düşüncesinin Türklere ve Türkçeye karşı bir hayranlık (yanı sıra kıskançlık) uyandırdığını belirtiyor.

Bu ilgi ve hayranlık yalnızca Amerika'ya mahsus değil. Avrupa'da da Türkçe husûsunda ciddi çalışmalar var. Geçmiş yıllarda üç yaşına kadar olan çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmada Ana dili Türkçe olan çocuklarda, bu yaş grubunda diğer milletlerin çocuklarına göre zekâ seviyesi, kavrayış kabiliyeti olarak daha önde oldukları tesbit edilmişti. Çocuğun gelişiminde ilk üç yaşın önemi, çocuğun hayatı boyunca kat edeceği mesafenin önemli bir kısmını bu dönemde aldığı göz önünde bulundurulduğu zaman bu durumun hakikaten bir avantaj olduğunu düşünebiliriz.

Bu çocuklarının annelerinin genellikle kültür seviyesinin düşük olması, okuma alışkanlığının olmaması ise çocukların üç yaşına kadar elde ettikleri ilerleme hızını ileriki yıllarda gösterememesine sebep olan etkenler. Daha sonra yapılan çalışmalarda Türk çocuklarının zekâ açısından ilk yıllarda kat ettikleri mesafede en önemli faktörün dil olduğu kanaatine varılıyor.

İnternational Association for he Study of Child Language (Uluslar arası Çocuk Dili Araştırmaları Derneği) adlı kuruluşun Almanya'nın başkenti Berlin'de yapılan onuncu kongresinde, Türk çocuklarının 2, en geç 3 yaşına kadar kendi dillerini dil bilgisi kurallarını da yerli yerinde kullanarak mükemmel biçimde kullandıklarını ispatlıyor. Bu kabiliyet Alman çocuklarında 5, Araplarda 12 yaşına kadar uzayabiliyor.
Dil bilimi profesörü Klan Delius, Türk dilinin kolay öğrenildiğini belirterek, "Türkçenin şahıs ve zaman belirleyen ekleri düzenli. Lego taşlarının yan yana dizilmesi gibi tespitini yapıyor. Yine ilim adamlarının ulaştığı bir diğer sonuç; Türkçenin ezberlenerek değil mantık ve muhakeme yoluyla öğrenilen bir dil olmasından dolayı Türk çocuklarında günlük hayatta gerekli pratik zekâ ve muhakeme kazanımı da diğerlerine oranla daha önde.

Ve bu araştırma sonuçları Avrupa ülkelerinde Türklerle evli Avrupalı annelerde çocuğuna Türkçe öğretme ve evde Türkçe kullanma isteğini teşvik ediyor. Bu istek ve gayreti ile anne bir avantaj daha elde ediyor. Çünkü, kurallı bir dil olan Türkçe şuurlu ve iyi öğrenildiği takdirde diğer dilleri de daha kolay ve kısa zamanda öğrenme yeteneğini kazandırıyor.

Bizler hiçbir mantıklı izahı olmayan tuhaf bir kompleksle başka dil ve kültürlerin kucağına balıklama atlayıp kendimizi kaybederken bizde mevcut değerleri bir gün başka ellerde görürsek hiç şaşırmamalı. Yarının Türkiye'sini İngilizce, Almanca vs. Batı dillerini konuşan Türkler buna mukabil Avrupa'yı Türkçe konuşan Avrupalılar doldurabilir. Türklerle ilgili en detaylı araştırmalar Batı'da yapılıyor, bizim değerlerimizi onlar keşfedip dünya kamuoyunun gündemine sunuyorlar.

BİLGE KAĞAN: "Türk Milletinin, Türk Devletinin adı,sanı yok olmasın diye çalıştım. Az milleti çok, aç milleti tok kıldım. Yoksul milleti zengin, tutsak milleti efendi kıldım. Bunca yere Türk adını, Türk şanını ulaştırdım... Beyleri doğru olunca millette doğru olur... Bilgisiz kağanlar tahta oturmuş, kötü kağanlar gelmiş, bunların buyruk beyleri de bilgisizmiş. Bu durumdanda düşmanları yararlanmış; kardeşi kardeşe, milleti birbirine düşürmüş. Bu tuzağa düşen Türk milleti; il tuttuğu toprağı elinden çıkarmış, oğulları köle, kızları cariye olmuş. Türk adını bırakıp yabancı, adlar almaya başlamış, düşmana boyun eğmişler, işlerini güçlerini yabancılara vererek onlara hizmet etmişler. Düşmanlar, Türk milletini yok edeyim, soyunu kurutayım diye uğraşıyormuş. Türk milleti yok olmaya gidiyormuş Ancak Tanrı, Türk Milleti yok olmasın, millet olarak kalsın diye... Tanrı güç verdiği için; ilsiz, öndersiz kalmış, töresini yitirmiş milleti... Atalarım töresince yeniden düzenlemiş... Kötü kişi gelip, birliğini bozmasın. Silahlı gelip seni dağıtmasın... Üstte gök çökmedikçe, altta yer varılmadıkça, Türk milleti senin devletini, töreni kim bozabilir? Ey Türk Milleti; titre ve kendine dön...!"

ALİ SİR NEVAİ: "....Ana dilim üzerinde düşünmeye koyuldum. Türkçe'nin derinliklerine dalınca gözlerime on sekiz bin alemden daha yüksek bir alem göründü. Bu alemin süsler, bezekler içinde enginleşen göğü, dokuz kat, gökten daha üstündü. Bu erdemler, yücelikler hazinesinin incileri yıldızlardan daha parlaktı. Bahçelerindeki gülleri güneşler gibiydi. Bu alemin aydınlık alanlarında ilhamını şahlanan atını koşturdum... Cihanda Türk Edebiyatı bayrağını kaldırmakla Türkleri, tek bir millet, tek bir topluluk haline sokmuş olacağım. Milli ve yüksek bir edebiyat; ancak milli şuur ve milli zevkin geliştirdiği bir dille yaratılır... Türk, Farstan; daha keskin zekalı, daha anlayışlı, daha saf, üstün, daha kabiliyetli, daha pek yaratılışlıdır. Fars dili, yüksek ve derin konuları anlatmakta yetersizdir... Türkün bilgisiz ve zavallı gençleri, güzel sanarak, farsça şiir söylemeğe özeniyorlar. İyi ve etraflı düşünseler, Türkçe de bu kadar genişlikler, incelikler, derinlikler ve zenginlikler durup dururken, bu dilde şiir söylemenin ve sanat göstermenin daha kolay, şiirlerinin daha beğenilir olacağını anlarlar... Söz ve ibarede, kelimelerin anlam ve kavramında Türkçe, Farsçadan üstündür. Türkün öz dilinde öyle incelikler, güzellikler, sanatlar vardır ki; bu kelime inceliklerini, özlerini ifade edecek Farsçada karşılık yoktur... Türkler, doğru, dürüst, temiz niyetlidirler..."

Yunus Emre, Karacaoğlan, Dadaloğlu ve Köroğlu gibi şairler Türkçe şiir söyleyerek Neva'iyi haklı çıkarmışlardır. Ali Şir Nevai; tarihin hiçbir döneminde, orduyla, kılıçla hiçbir Türk komutanının, bütün Türk boylarını bir bayrak altında toplayamadığını, ancak kendisinin kalemle ve sözle bütün Türkleri; Türklük duygu ve bilincini canlandırarak, Türkçe şiirlerin engin güzelliğinde birleştirdiğini ileri sürmüş ve bunun haklı gurur ve mutluluğunu yaşamıştır. 32 adet eseri vardır.

MAHMUT KAŞGARL1: "...Tanrının devlet güneşini Türk burçlarında doğurmuş olduğunu ve onların uçsuz bucaksız yurtları üzerinde güneşin hiç batmadığını gördüm. Tanrı dünya milletlerinin idare dizginlerini onlara verdi... onlara Türk adını Tanrı verdi... onları üstün kıldı. Tanrıya şükürler olsun ki Türküm, Türkçe'yi en iyi konuşan, en iyi anlatan, en doğru anlayan Türklerdenim... Ben Türklerin bütün şehirlerini, obalarını, bozkırlarını baştan başa dolaştım Bütün Türk boylarının dillerini, ağızlarını belledim... Türk dili ile Arap dilinin at başı beraber yürüdükleri bilinsin... Türkler esas 20 ana kökten oluşmuşlardır. Her boy ayrıca uruğlara bölünmüştür... Akıl, Türkçe'yi öğrenmeyi emreder... Türklerin oklarından korunmak isteyenler, onlara düşman değil dost olsun.

'Türk dilini öğreniniz, çünkü...'

Kabalcı Yayınları'ndan çıkan Divanü Lügati't-Türk'ün arkasında Kaşgarlının Balasagun'u merkez alarak çizdiği haritası da ekli. Kaşgarlı Mahmut ünlü kitabını yazmaya 25 Ocak 1072'de başlamış, 10 Şubat 1074'de bitirmiştir. Araplara Türkçe öğretmek ve Türkçe'nin Arapça kadar önemli bir dil olduğunu kanıtlamak amacı ile yazdığı kitap için Kaşgarlı şöyle der:
"Ant içerek söylüyorum, ben Buhara'nın, sözüne güvenilir imamlarından birinden ve başkaca Nişaburlu bir imamdan işittim. İkisi de senetleri ile bildiriyorlar ki, Peygamber, kıyamet belgelerine, ahir zaman karışıklıklarını ve Oğuz Türklerinin ortaya çıkacaklarını söylediği sırada 'Türk dilini öğreniniz, çünkü onlar için uzun sürecek egemenlik vardır' buyurmuştu. Bu söz (hadis) doğru ise sorguları kendilerinin üzerine olsun Türk dilini öğrenmek çok gerekli bir iş olur. Bu doğru değil ise akıl bunu emreder. Tanrı devlet güneşini Türk burçlarını yükseltmiş ve onların mülkleri üzerinde felekleri döndürmüştür. Tanrı onlara Türk adını vermiş ve yeryüzüne ilbay kılmış, hakanları onlardan çıkartmıştır. Dünya uluslarının yularlarını onlar eline vermiş, herkese üstün kılmıştır. Onlarla birlikte çalışanları aziz kılmış ve Türkler onları her dileklerini ulaştırmış, kötülerin şerrinden korumuştur. Onlara hedef olmaktan korunabilmek için, aklı olana düşen şey, onların yolunu tutmak, derdini dinletebilmek gönüllerini alabilmek için dilleriyle konuşmaktır."


Türk Dünyasına Sevdalıların paylaşım platformu
www.forumturan.com
Forumturan Anasayfa

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages