METİN YILDIRIM-Kim, Kime, Neye Göre Ne...?

10 views
Skip to first unread message

ERZiNCAN ' lı

unread,
Sep 17, 2010, 3:05:14 AM9/17/10
to erzincan-kemal...@googlegroups.com, Ergü Köyü Yayın Grubu, Fırat Yayın Grubu, Kemaliye ( Egin ) Tanitim Grubu, mega...@googlegroups.com, turkiyem-ce...@googlegroups.com


---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: hamdi ulker <>
Tarih: 16 Eylül 2010 21:02
Konu: METİN YILDIRIM-Kim, Kime, Neye Göre Ne...?
Kime:

 




 
 
 

BİR BAŞKA BOYUT


Metin YILDIRIM

metin-y...@msn.com


Kim, Kime, Neye Göre Ne...?


Değişti iklimler, değişti töre,

Benden gayrı olan yalandır beyler...

Adalet bozulmuş, kantara göre,

Mertlik ve dürüstlük talandır beyler...

Biraz insaflı ve vatandaşlık bilincinde bir birey olmayı öğrenebilecek miyiz?

Bu ülkenin gelişmişliği veya geri kalmışlığındaki etkenlere objektif bakabiliyor muyuz?

Bu ülkenin dünü ile bu gününü değerlendirirken, kafa yapımızı bertaraf ederek pozitif düşünce içerisinde geleceğine katkımızın neler olabileceğini düşünebildik mi?

Kimleri, neleri, neler adına desteklediğimizin veya savunduğumuzun bilincinde miyiz?

Birey olarak kendimize ne kadar özgürlük tanıyoruz?

Hataları, o günü konuma ve insanına göre değerlendirdiğimizin farkında mıyız?

Benim özgürlük sınırlarım ötekinden daha geniş olmalı düşüncesinden ne kadar uzaktayız?

Avuçlarımızın içerisine kafamızı alıp biraz üzerimizde yaratılan ortamdan uzaklaşıpta yalnız kalabildiğimizde bu sorgular ve cevapları uzayıp gidecektir...

Bu soruları ve kafamızda oluşan şablonları hatırımızda tutarak bu düşünce turu içerisinde günümüzde yaşananlara bir nebze ışık tutmak istiyorum dostlar...

Referandum bitti..!

Bu tarihi değişime kazanan kaybeden olarak bakmanın yanlışlığını yukarıdaki düşünce trafiğinden hareketle baktığımızda ne kadar ters olduğunu tesbit etmemiz o kadarda zor değil...

Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında yaşayan her vatandaş aslında kazanmıştır ve bunuda zaman herkese gösterecektir elbet....

Dündeki atmosfer yanlış bir mecraya çekmiştir bu kadar önemli değişikliği ve ayrıştırmayı...

En başında siyasileştirilen bir süreçle başladı bu hatalar zinciri, bununda nedenini olaylara objektif bakınca hemen anlayabiliriz zaten. Kimse diğer maddelere karşı değil sadece iki madde bu işin ayrıştıran ve geren sebebi, bu pencereden bakınca olayın sebebi nedir acaba, önce bunu analiz etmek lazım.

Ne olduğunu herkes biliyor aslında ama birileri bunları farklı şekilde yorumlara çekip mevcudiyeti korumak ve kollamak adına, siyaset adına kabullenemediklerini, ülke meselesi haline getirme çabasının gayesi ortada duruyor, yeterki olaylara yukarıdaki örnek kriterlerin açtığı ufuklardan bakmasını bilelim...

Birilerine göre horlanan çoban vatandaş yine sahnedeydi HSYK ve ANAYASA MAHKEMESİ nin yapısını, bilinçli diye tasvir edilen memleket insanımdan belkide daha iyi biliyor ve daha bir farkındaydı meselenin.

Nedenmi;

Çünkü O bu sistemin mağduruydu ve mağdur edenin tarafındakiler ötekinin farkında değildi.

İşte sebep, çoban teoride değil olayı hissederek pratikte yaşayıp çözenlerden...

Biliyor ve tanıyor, seni ve öteki tabirini...

Öteki olmadan demokrasi olmaz tabiki ama ötekileştirmeden bu çarkı döndürmek gerekir, yoksa sistemin adına demokrasi diyebilmemiz mümkün olamaz...

Şimdi bu iki maddeye konu değişimde siyasetin doğrudan işin içinde olmadığını adımız gibi biliyoruz. Değişen iki maddedeki atamalarda siyaset seçme hakkına sahip değilki zaten sadece tercih hakkına sahip...

Konuya mevzu kurumlar kendi içerisinden seçeceklerini sunacak, meclis ise belirtilen isimler üzerinde sadece tercihini kullanacak, bunun neresinde siyaset?

Kaldıki sadece tercih hakkı olan bu meclis kimin, millet kurmadımı bu meclisi?

Diğer atama hakkı olan Cumhurbaşkanına eskiden olsa karşı çıkmak lazımdı fikrimce, ülkenin belkide 5/1 ini ancak temsil edebilen bir Cumhurbaşkanı, kulisler ve hassas dengelerin yanısıra ötekininde kendini dışlatmama korkusuyla çok basit oturabiliyordu o koltuğa...

Şimdi en az % 51 e ihtiyaç var artık oraya oturabilmek için, yine bu milletin tercihi ve çabasıyla gelen değişim daha demokratik değilmi, halk desteğiyle gelmiş halkın seçtiği Cumhurbaşkanına ve atamalarına neden itirazımız olabilirki, mahsur neresinde bunun?

Hayır, gözüktüğünden farklı bir neden ve yapı var ortada, pencere aralandıkça, galiba halka karşı olan itirazımız çıkıyor ortaya...

İddialı bir tez oldu belki ama siyasetten örnekler verelim;

Daha dün anamuhalefet lideri Bürüksel'den gaflarına, ölçüsüz konuşmalarına hala devam ediyor, milletini yabancılara horluyor, bölüyor ve diyorki; “Evet” verenler okuryazar oranı düşük yöreler, “hayır” verenler aydın kesim, nereye, Avrupaya anlatıyoruz bunu, anlatırken de o meşhur iki maddeden hiç söz etmiyor es geçiyoruz nedense..!!!

Buyrun takdir sizin, devam edelim karşı cenahdan...

-Coğrafi olumsuzluklara rağmen, Avrupanın bile önüne geçen ulaşım ağları, iletişim ve ulaşımda modern çağı yakalayarak zümreler arası farkı kapatmış bir ülkeyi,

-Dünya standartlarının üzerinde sağlık sektörüne ve hizmetine sahip bir ülkeyi,

-Ekonomide dünya 17 incisi ve büyüme hızında avrupada lider bir ülkeyi,

-GSMH daki dört kat artış, hazinesi üç kat daha dolan bir ülkeyi,

-Dünya devleti olmuş, tarihteki prestijine tekrar koşan, düşmandan arındırılmış, dünyaya kapılarını açmış bir dış politika(dış ülkelere ziyaretlerde devlet yetkililerimizi kimler karşılıyordu bu ezikliğimizi hala unutamıyorum bir vatandaş olarak)

-Eğitimde, sırası, okulu yetersiz bir konumda iken, şimdi sıralarının üzerinde kitapların öğrencisini bekleyen okulları ve modern çağa göre dizayn edilmiş bir ülkeyi,

Ve daha sayamadığımız pozitif gelişmelere imza atmış bir ülkeyi bilmeyenmi, görmeyenmi var, ne çabuk unuttuk Arjantin deki yağmaları çarşaf çarçaf gösteripte, bizimde akibetimiz bu , buraya doğru gidiyoruz diye manşetlerde çıkan haberleri, ne çabuk unuttuk. Dünü ve bugünü...

Mızrağı ortadan kırsak bile koskoca çuvala yine sığmıyor...!

Ülkeyi bu mecraya getiren kaptan kim olursa olsun, hangi partinin lideri olursa olsun, kabullenmek ve takdir etmek bir erdemdir, öyle olmalıdır, yapılanlar herkese...

Bu erdemi gösteren çoğunluğu yok sayacak derecede ve o millet gücünü cahil sayarak hor görüp alay etmenin izahı şu değil midir?

Bunları gerçekleştirmiş olsa bile değişmez benden değilse onada, ona oy veren halka da itirazım var...

Basketbol maçında yuhalanan kaptan, üzeri çizilmeye çalışılan kaptan, isim polemiği ile küçük gösterilmeye çalışılan kaptan, vatan hainliği ile suçlanan kaptan, kavgacı gösterilen kaptan, çeşitli dümenlerle al aşağı edilmeye çalışılan kaptan, kiralık havuzlu villasında üç veya dört saat ancak uyuyabilen kaptan...

Asıl mesele; bu kaptanın varlığında Türkiye de siyaset zor oluyor galiba...

O zaman asalım gitsin, keselim gitsin...

Gitsin yeterki, gitsinde bakalım, sonunda ne olacak peki?

Gelir elbet birisi canım!

Yok öyle beyler, karanlıktan korkuyorum, aydınlığı görmeseydim korkum yoktu...

Şimdi vicdanın penceresinden baktığımızda yukarıda bahsettiğim bu günün ülke profilinde yalan veya yanlış olan bir şey varmı, neden bu acımasızlık, hazımsızlık peki?

Bunları yok sayıpta gerçeklerin dışına çıkıp, görmemezlikten gelinerek yapılan siyaset bu ülkeye bir fayda sağlamaz, aksine gem vurur, tekerleğine taş koyar...

Biraz insaf, kaptanın tayfasındakilerden dolayı kaptanı eleştirme sebebimiz haklı bir gerekçe sayılamaz, unutmayalım ki rotayı tayfalar belirlemiyor, rota kaptanın işidir...

Yukarıdaki soru ve cevapların içerisinden bakınca sizlerde, biraz insaf, merhamet ve vicdan sahibi olanlarda objektif olarak görecektir Bugünün Türkiye gerçeğini...

Haydi diyelimki sizin dediğiniz olsun daha güzeli ve üstünü varsa, astık gitsin, kestik gitsin, yoksa sende gel, farklılıklarımız yine bizim zenginliğimiz deyip, gel sarılalım bu çağ dışı kör kavga bitsin, bu memleket hepimizin...

Her şeye rağmen, seni, sizleri, ötekileri ve ülkemi çok seviyorum...

 







--
İnternetten gönderdiğiniz her mail ile bir ağaç dalının kesilmesine, İnternet ile hem zamandan kazan, hem paran cebinde kalsın, doğru adresi yazdınız ise anında teslim, en garanti tebliğat şekli..
 
Yeşilin, Mavinin Temiz Çevrenin Dostu - Erzincan Mail Grubu
 
Grup E Posta Adrtesi : erzincan-kemal...@googlegroups.com 

Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362  erzinca...@gmail.com 
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.

ERZiNCAN ' lı

unread,
Oct 19, 2010, 9:48:56 AM10/19/10
to erzincan-kemal...@googlegroups.com, Ergü Köyü Yayın Grubu, Fırat Yayın Grubu, Kemaliye ( Egin ) Tanitim Grubu, turkiyem-ce...@googlegroups.com
---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: hamdi ulker <>
Tarih: 18 Ekim 2010 19:29
Konu:ERZİNCAN’DAN PENCAP’A BİR ACININ HİKÂYESİ
Kime:
 



 

 

ERZİNCAN’DAN PENCAP’A BİR ACININ HİKÂYESİ

 

            Yaz mevsiminin, tenleri kavuran sıcağı henüz yeni terk etmeye başlamıştı bu diyarı. Yüzleri okşayan serin rüzgârlar, sonbaharın habercisiydi kaç gündür. Ulu çınarlar hafiften hafiften sararmaya başlıyor ve gelecek baharlar için umutla döküyorlardı yapraklarını. Dalından kopan her yaprak aheste aheste terk ediyordu hayatı, hicran yarasıyla.

            Yine kış gelecek ve yine havalar soğuyacaktı. Bu kış yine kim bilir kimler üşüyecekti, kimlerin başını sokacak bir yuvası olmayacak, kimler incecik battaniye altında karın gurultularını dinleyerek uyumaya çalışacaklardı?

Dalıp gittiği hayallerinden, yüreğini üşüten her geçen gün ise biraz daha yaklaşan zemheri ayazı ve karakış fırtınası korkusu ile irkilerek uyandı.

Her akşam işten çıkınca eve geliyor, karnını doyurduktan sonra televizyonun karşısına geçip yorgunluk atıyordu. “Çok şükür karnımız tok, kira da olsa başımızı sokacak bir yuvamız var.” Diyerek binlerce şükrediyordu Yaratanına…

Yıllar önce henüz çocuk sayılacak yaştayken, takvimlerin bahar ayına doğru hızla yapraklarını uçurduğu bir Ramazan akşamında büyük bir gürültü ile kaybetmişti hayallerini, umutlarını. Yer kabuğu yine öfkelenmiş, adeta kızgın bir boğa gibi bütün öfkesini kusarcasına bir çırpıda sallamış ve yerle bir etmişti Erzincan’ı.

Akşamın karanlığı ile birlikte gömülüp gitmişti şehrin bütün endamı, kara topraklara. İlk kez o gece üşümüştü bedeni ile birlikte yüreği ve umutları. “Var” dan, kısa bir zaman dilimi  içerisinde “yok” olmaya ilk kez o zaman tanıklık etmişti. Şehrin karanlığa gömülen çehresinin ardından can çekişen yüzlerce insanın iniltilerini bir arada çaresizce il kez o akşam dinlemişti. Günlerce, aylarca tepesinde yeşil zemin üzerinde hilal ve bir yıldızlı bayrağı olan Pakistan çadırında silmeye çalışmıştı dünün acılarını. Ramazanın geriye kalan günlerini ise yine oralardan gelen nevale ile tutmuşlardı ailecek.

Ne çabuk ta unutulmuştu o acılar. Ne çabuk yok olup gitmişlerdi gencecik fidanlar, bir iz bırakamadan ve henüz şehrin müsvedde tahtasına bir şeyler karalayamadan. Ve yine nice acılardan arta kalan zamanda kendi ahvalinde akıp gidiyordu zaman, meçhule doğru. Yarın ne getirir, neleri götürür gailesi yaşamadan sürüp gidiyordu insanların bir lokma ekmek kavgası.

Televizyonlarda günlerdir Pakistan’ı yok eden, coğrafyasını çamur deryasına döndüren ve birçok yerini haritadan silen sel felaketi haberleri yayınlanıyordu. Yine binlerce yok olan can ve bir o kadar da mağdur dramı anlatılıyordu. Can çekişiyorlardı Pencap, Haydarabat, Azad Keşmir ve diğer şehirler… Ne kadar kolaydı o acıları dramatik bir film sahnesi gibi defalarca göstermek. Onların acılarını gerçek anlamda ancak bir acı çeken anlayabilirdi.

Çok iyi anlıyordu o, bir anlık felaketlerde yok oluşları… Bir şeyler yapmalıydı… Yoksa vicdanı rahat etmeyecek ve bir ömür boyu belki de bir şey yapamamanın ezikliğini yaşayacaktı. Bu insanlık borcu altında ezilmeyi asla kaldıramazdı.

Ertesi gün maaş günüydü ve biriken faturalar, çocukların okul masrafları, ev kirası derken eriyip gidecekti maaşı. Hele kredi kartları… Hiç sormayın baş belası… Öde öde bitmez…

İnsan olmanın verdiği duygular galip gelmişti. Soğuk bir kış gününde altına sığındığı yeşil bayraklı çadırın hatırı için, Ramazan gününde yenilen bir parça nevalenin hatırı için, dost ve kardeş olmanın hatırı için, vurdumduymaz bütün insanlara inat bütün maaşını yatırıyordu Memur Selami Efendi yardım hesaplarından birisine ve Pencap’a yüreğinden kopan derin bir muhabbet gönderiyordu…  


Bu yazımı ve diğer yazılarımı alttaki linklerde bulabilirsiniz...

 

 

 http://www.gundem24gazetesi.com/makale_goster.asp?id=333&yazid=11

http://nehaber24.com
http://www.kocaeligazete.com 
www.hamdiulker.com
 
 
E-posta:

hamdiu...@gmail.com
hamdi...@hotmail.com
 Erzincan

 





--
İnternetten gönderdiğiniz her mail ile bir ağaç dalının kesilmesine, İnternet ile hem zamandan kazan, hem paran cebinde kalsın, doğru adresi yazdınız ise anında teslim, en garanti tebliğat şekli..
 
Yeşilin, Mavinin Temiz Çevrenin Dostu -Türkiye - Haber,Mail Grubu
 
Grup E Posta Adrtesi : erzincan-kemal...@googlegroups.com 

Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362  erzinca...@gmail.com 
 
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
 

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages