f.u.
unread,Oct 20, 2011, 7:50:57 AM10/20/11Sign in to reply to author
Sign in to forward
You do not have permission to delete messages in this group
Either email addresses are anonymous for this group or you need the view member email addresses permission to view the original message
to FiKRET UZUN YAZILARI
EZİLEN VE SÖMÜRÜLEN KATEGORİSİNDEKİLERİN SINIF VE HALK KARDEŞLİĞİ
Maalesef,"savaş bitsin barış gelsin", "kardeşlik olsun" demekle, hatta
en yüksek sesle haykırmakla barış olmuyor, çünkü savaşlar bizim
dışımızdadır; bizim irademizin dışında ve bize hiç sormadan gelişiyor.
Savaş bizim bile değildir, bizi kendi savaşımızdan koparıp, kendi
savaşlarına sokarak, barışlarına mahkûm etmek istiyorlar. Öyleyse,
tekrarı gerek, savaş bizim dışımızdadır ve savaşın bitmesi bizim
elimizde değildir. Bunu 150 yıl önce Calusewitz adında bir Asker şöyle
açıklamış; SAVAŞ BARIŞ ZAMANI SÜRDÜRÜLEN POLİTİKALARIN ŞİDDET YOLUYLA
DEVAMIDIR" Öyleyse savaşı bitirmek ve barışı getirmek için öncelikle,
savaş öncesi süren ve çözülemediği için savaşa neden olan politikaları
ve kaynağını görmeyi gerektiriyor. Bu politikalar sömürü ve bunu
katmerleştirmek için yürütülen ezgi politikalarıdır. Bu politikaları
dayatanlar, sömüren ve ezen kategorisindedir. Sulh yoluyla bu
dayatmalarını kabul ettiremezlerse, şiddete başvururlar. Bu şiddet
kendi ülkelerinde ve kendi insanlarına karşı FAŞİZM yolu ile
sürdürülür, kendi ülkelerine bunu henüz dayatamıyorsa veya henüz
dayatacak gücü yoksa başvuracağı politika kendi coğrafyasından uzakta
bir savaştır. İsmine ne derseniz deyin ama bunun ismi EMPERYALİST
KAPİTALİZMDİR. Öyleyse, barış mı istiyoruz, Barış bitsin demekle
olmuyor. Ezen ve sömüren kategorisindekilerden talep etmekle de
olmuyor. Nasıl oluyor, savaşı doğuran ve dayatan etmenleri ortadan
kaldırmakla oluyor. O etmenlerin hepsini kapitalizmde, emperyalist
kapitalizmde bulabiliriz. Öyleyse, bu etmenleri ortadan kaldırmak için
öncelikle EMPERYALİST KAPİTALİZME KARŞI TOPYEKÜN MÜCADELE ETMEK
GEREKİR. Bu etmenler ortadan kaldırılmadıkça, ne kardeşlik, ne
özgürlük, ne de eşitlik olabilir; öyleyse savaşa rağmen kardeşlik
devam etmelidir. Savaş bitecekse, kardeşliğe sımsıkı sarılarak
bitecektir. Kardeşlik kardeşle kardeş arasındadır. Kalleşle kalleş
arasında kardeşlik olmaz. Emperyalizm en kalleş ise, ondan daha
kalleşi işbirlikçileridir. Onlarla kardeşlik, kardeşliğin arasına
kalleşlik sokmaktır.
Emperyalist kapitalizmi ortadan kaldırmak, egemenliğine son vermek
demek, ezen ve sömüren kategorisindeki sınıfları yeryüzünden kazımak
demektir. Bu da ancak, ezilen ve sömürülen kategorisindekilerin sınıf
ve halk kardeşliği temelinde başarılabilir. Bunu başarırken de bilim
gerekir, bilim yoksa BUNU BAŞARMAK İÇİN MÜCADELE EDİYORUM SANIP, YİNE
EMPERYALİST KAPİTALİZMİN KUYRUĞUNA TAKILIYORUZ DEMEKTİR. En son örnek,
WALL STREET DİRENİŞÇİLERİNDE NÜKSEDEN SAHTEKÂRLIKTIR. Hepsi, kimi ve
belki çoğunluğu bilmeden, ama bir bölümü ve daha çok yöneten bölümü,
özellikle Amerika'daki en büyük zenginlerin çaresizliğini yenmek için,
geride kalan kaynağa, orta sınıfın elinde tuttuğu kaynağa el koyması
için kanal açmaya ama bir taşla iki kuş vurmaya çalışan, emperyalizmin
en tepesindeki Siyonist düzeneğin ahtapot kollarıdır. Hem bu direnişe
devrimci süsü vererek, emek sürecinin yükselteceği çelişkilerden
kapitalistlerin korktuklarının gerçekleşmesini önlemek, hem de böylece
krizi için çare arayan büyük zenginleri biraz rahatlatmak. SONRASI
ALLAH KERİM. Nasıl olsa YDD-BOP-BİP zincirinin halkaları birer birer
birbirine takılıyor, yanı başımızda Kürt halkı için oynanan oyunlar ve
Ortadoğu'daki "Arap Baharı" oyunları bunu kolaylaştırıyor. ÖYLEYSE
ORTAYA ÇIKAN SONUÇ NEDİR, EMPERYALİST KAPİTALİZMİN OYUNLARINA KARŞI,
EZİLEN VE SÖMÜRÜLEN KATEGORİSİNDEKİLER VE EMPERYALİZMİN ŞİDDETLİ
SALDIRISINDAN PAYINI ALACAK OLAN ORTA KATMANLAR, KÜÇÜK BURJUVAZİ,
EMEKLİSİ, GENCİ, İŞSİZİ, KADINI HEP BERABER KARDEŞLİK İÇİNDE BİRLİKTE
MÜCADELE İÇİN GÜÇLERİNİ ORTAYA KOYMALIDIR. Gerisi geyik muhabbetini
aşmıyor maalesef ve bunu söylediğim için üzülüyorum ama gerçektir ve
bana kimse kızmamalıdır. Gerçekten barış istiyorsak, dediklerim son
derece dikkatle değerlendirilmelidir. Saygılarımla
Fikret Uzun
20 Ekim 2011