PUTİNİZM KOMÜNİSTLER VE BATININ KORKUSU

13 views
Skip to first unread message

f.u.

unread,
Dec 23, 2011, 7:32:07 AM12/23/11
to FiKRET UZUN YAZILARI
PUTİNİZM KOMÜNİSTLER VE BATININ KORKUSU
Bir fetişizm seziyorum. Bizde de var. Önemli olan toplumdaki
hareketlenmenin merkez noktasıdır. Bu Rusya Federasyonunda var ve
burada Putin, bu hareketlenmenin merkez noktasının rüzgârı ile
yürümektedir. Daha doğrusu rüzgârın ivmesini doğru yelkenlerini ona
göre şişirerek kullanmıştır. Aynı şekilde Türkiye'de de AKP yi icad
edenler onu aynı tür ama biraz simetri taşıyan rüzgârla yürütmeye özen
gösterdiler ve artık AKP pişmiştir ama rüzgârın kendi içinde ve
simetriğinde başka rüzgarlar da esiyor. Şu açıktır ki, ben Lenin'in
mozolesini kaldıramamalarından çıkarıyorum, Rusya Federasyonunda
toplumun rüzgârı ağırlıklı olarak sosyalist esmektedir. Amma ve lakin
esen sosyalizmi bulandırınca ve bu esintiyi yelkenlerine doğru
politikalarla Putin toplayınca ve köşe taşları Rus oligarkları
tarafından tutulmuş olunca RFKP ye kalan rüzgâr elbette Putin'i
geçemiyor. Bugün Rusya Federasyonunda asıl belirleyici ve Putin'i de
dizginleyen rüzgâr elbette komünistlerden ve milliyetçilerden oluşan
rüzgârdır. RFKPnin gelişim seyri incelenirse bu görülebilir.
Türkiye'ye dönersek, TKP yi buluyoruz, tam olmasa da aynıdır. TKP nin
bizzat tepesi, hem TKP nin tabanındakileri tortulaştırdı ve hem de
yüzünü o tarafa dönenlerin aklını fikrini allak bullak etti.
Sonrasında arta kalanlar ise, birbirini bilen kırk kişi misli
hareketle, bir taraftan toplumun direnen rüzgârından ve değişik
köşelerinden yol almaya çalışırken, diğer taraftan bu rüzgârı
parçalara ayırarak ana akım rüzgârla şişen AKP nin ve onu besleyen
Tekellerin yelkenlerine akıtıyorlardı.
Tekrar Rusya Federasyonuna ve RFKP nin tepesine dönersek, farklı bir
resim görmeyiz. Toplum biriktirdiği veya saklı tuttuğu ya da canlı
tuttuğu rüzgarını besleyecek, büyütecek yer ararken o yerlerin başı
Gorbaçov tipinde insanlar tarafından tutulursa, hem rüzgârını akıtmak
isteyenlerin fark edenlerinin umudu ve şevki kırılır ve hem de fark
etmeyenlerinin umudu ve şevki düzenin politikalarının peşine takılmış
olur ki, bu noktada Rusya'da ve RFKP de biraz fark buluyoruz, bana
göre önemlidir ama belirleyici olmaktan uzaktır, bu fark buna rağmen
RFKP nin rüzgarında ve toplumun rüzgarında bir toparlanma olmasıdır,
bu, Türkiye'de TKPnin ve bu temelde biriken rüzgarın birikmesi
olmamakla beraber, derlenip toparlanma eğilimi göstermesi şeklindedir,
fark küçük gibidir ama önemlidir, dolayısıyla RFKP yönetimi, bunu
hesaba katmak zorundadır ki, TKP den artanlar da aynı temelde hareket
ediyorlar, yani bu nesnelliği değerlendirmeye çalışıyorlar. Ancak,
bazı uçları bu temelde oluşan boşlukları, bu rüzgârı Kürt sorununun ve
reformist renginin peşine takarak doldurmaya çalışmaktadır.

RFKP YÖNETİMİ Mİ? Bir taraftan toplumdaki sosyalizmde kalma eğiliminin
rüzgârını tutarken, asıl işlevini liberal politikaları bu rüzgârın
eğilimine uydurma göreviyle malul görünmektedir. Dolayısıyla RFKP
yönetimine, ki bu gün CHP de de, gücü hissedilir bir KP olsaydı orada
da bu temelde hareket edilecekti ki, bir anlamda varlığını görüyoruz
ama asıl rüzgarı toplayamadığı için, gelişme seyri TKP den artanların
TKP sinde sürdürülmeye çalışılıyor, Aynı RFKP de olduğu gibi, tepeye
ve önemli yerlere oligark denilebilecek ve liberal oldukları aşikar
olan kadroların doldurulması yanında, daha çok AKP nin politikalarını
tedris etme çabası güden kadroların yerleştirilmesi zorbanın oyununun
pek çok renk taşısa bile temel yönteminin aynı olduğunu
göstermektedir. Ve CHP bu temelde hareket ederken, öne sürdüğü
yenilikçi rengi ile toplumdaki rüzgârı kendine toplayamamış, aksine
kaybetmiştir.
İşte bu nokta püf noktasıdır, Putin, yukarda da altını çizdim,
toplumun rengini iyi hesap ederek, Liberalizm karşıtı bir çizgide ama
liberalizmden uzaklaşmadan yerini sağlamlaştırdı. RTE ile tam bir
korelasyon olmasa da, Putin, her an değişebilir bir rüzgarla dolaşıp,
üflemesi Tam da RTE nin ONE MİNUTE gibi olmasa da, üfürmelerini
andırmaktadır. Ki bu Rusya'da hareket halinde olan toplumsal rüzgârın
dönüp dolaşıp onun yelkenlerini şişirmesi demekti. Burada belki asıl
renk Rus milliyetçiliğinin onore edilmiş olması idi ki, toplumsal
dinamiğin komünist ve diğer sosyalist akımlar yanında azımsanmayacak
bir milliyetçi rüzgârla harmanlanmış olması nedeniyle bu şaşırtıcı
değildir.
Ve artık, asıl noktaya gelmiş durumdayız; ABD ve AB nin Ortadoğudaki
ve Kafkaslardaki BOP saldırısı elbette aynı aileden olan Rus
oligarklarını da içine almak istemektedir ki, Putin burada duruyor,
şimdiye kadar bu saldırganlığın karşısında idiler ve hâlâ öyle devam
etme eğilimlerini korumak için, uluslararası ekonomik durum
çerçevesinde nesnel durumun yeterli ve destekleyici veya kışkırtıcı
olduğunu söyleyebiliriz.
Bu Batıyı SSCB den ürküttüğü kadar olmasa da, ürkütmeye yetmekte ve
diğer yandan, yukarda resmettiğim nedenlerden ötürü, RFKP den ürkmek
için en azından yakın gelecekte veya bu gün, bir neden
bulamadıklarından, oklarını ve manipule kokan oyunlarını elbette
öncelikli olarak Putin'e çevirmeyi en tutarlı politika olarak
görüyorlar. Değişebilir mi? Elbette değişebilir. Bunu belirleyecek
olan, ne RFKP dir, ne de Putin'in RFKPve Diğer sosyalist akımların
biraz fazla sıçrama yapmış olmasıdır, bunu belirleyecek olan, hâlâ ve
daha kararlı olarak, Rusya Federasyonunu oluşturan toplumdaki hareket
halinde olan rüzgarın şiddet biriktirmesi veya Putin'i Batı karşısında
sıkışmaya itecek yönde şiddet kırılmasıdır.
İşte Rusya Federasyonunda olan bitenleri bu çizdiğim resme bütünsel
olarak bakarak DEĞERLENDİRMEK GEREKMEKTEDİR.

Sonuç olarak, hiç belli olmaz, Sovyet topraklarından çoktan başka
coğrafyalara uçan devrim kelebekleri yeniden Rusya Federasyonu
semalarında uçmaya başlayabilir. Ama artık hem Sovyetlerin şimdi Rusya
Federasyonu düzeninde yaşayan toplumu, hem de dünyanın birbirinden çok
ayrı köşelerde yaşayan ve bir dönem sosyalizmden umudunu kesmiş olan
toplumları Kapitalizmde iş kalmadığı yanında, kapitalizmle kardeş
olmanın, elini verip kolunu kaptırmak olduğunu giderek daha belirgin
görüntüler içinde fark etmekte ve umudunu sosyalizme doğru
çevirmektedir.
İşte bu noktada da nasıl bir sosyalizm ve nasıl bir geçiş sorusu öne
çıkmaktadır ki, emperyalist kapitalizm bu soruyu sordurmadan, dünyanın
artık yüksek sesle değişim diye haykırmaya başladığı insanlarının
önüne Avrupa'nın çoktan iflas etmiş Euro-Komünizmini dolayısıyla
Avrupa Marksizm'ini koymakta ve dayatmaktadır.
Öyleyse, tepelerdeki birbirini bilen kırk kişilere hiçbir alanda geçit
vermemek ve bu dayatmaya karşı Sovyet Marksizm'inde ve Sovyet
sosyalizminde direnmek gerekmektedir ki, bu MARKSİZM'E İÇERİLMİŞ
LENİNİZM'DİR.
Bu nedenledir ki, Fikret Başkayalar bir anarşist eskisi olan Gün
Zileli ile bir olarak "Özgür Üniversite"yi daha doğrusu yüzünü o
tarafa dönmüş olanların aklını bulandırma turlarına devam etmekte,
böylece Avrupa Marxizm'inin ideologu olmaya soyunmaktadır.
Diğerleri ise, Oya Baydar ve Murat Belge türlerini kastediyorum, Zülfü
Dicleli aynı yerdedir ve neredeyse Nabi Yağcı'nın pabucunu dama
atacaklardır, oynadıkları tiyatrolarla, sosyalizmden vazgeçirmenin,
Liberalizmi sosyalizm niyetine kabul etmenin çabalarını
göstermektedirler.

Üstelik Fikret Başkaya'lar, bir süre önce Anti-Dühringliğe soyunduğunu
ilan etmiştim, Önümüzdeki "ilk on yıllar" diyor, devrimlerin yaşandığı
yıllar olacaktır. Ama o "ilk on yıllar"ın kaç adet olacağını
söylemeyerek, uluslararası oligarklara sesini pek duyurması mümkün
olmayacağına göre, yerli tekelleri daha çok on yıl geçer yollu
rahatlatırken, kendi korkularını da hesap ettiğini ama temel olarak,
gerçekten yükselen devrim(si) rüzgârların hissedilmesi ihtimaline
karşı, devrimi devrim kapısından uzaklaştırmanın kiralık teorilerini
üretmeye çalışıyor, daha doğrusu çalışmaya çalışıyor diyebiliriz.
Çünkü , eğer akıl taşıyorsa, Özgür Üniversitede tahsil gören vasat bir
gencin bile ondan çok daha profesyonelce konuşacağını düşünüyorum.
Demek ki, şimdi rüzgâr bu ölü aydınların, bu sahtekâr sol
gömleklilerin üzerinde bir kara bulut gibi esmeye ve şimşeklerini ve
gürlemelerini herkesten önce onlara duyurmaya başlamıştır
diyebiliyoruz ve öyleyse, bir süre önce işaret ettiklerimi
hatırlatarak, bu sahtekârların alanını daraltıp, sosyalizmin ve onun
iktidarının rüzgarını taşıyan aydınların alanlarını genişletme zamanı
çoktan gelmiştir diyebiliriz diyorum.
Amma velakin, bunun için Marxsist öğretinin, Marxist öğretide
kalarak, ilerletmek üzere, onun canlılığını artırmak, durağan halini,
hücum haline çevirmek üzere, yeniden kurmak gerekmektedir. Peki
nasıl?
Elbette kaynak Marxizm ve Marxizme içerilmiş Leninizmdir. Bu kaynağın
üzerinden atlayıp, başka kaynaklar aramadan, bu kaynakların kurutmak
isteyenlere inat, gürül gürül, kitlelerin ama önce bilinçleri önde
olan, sıradanlaşmış ama özünü kaybetmemiş kadroların aklına akıtmak,
böylece akılları tutsak eden, gerileten, edilgenleştiren dinamiklere,
özü itibarı ile tekellerin ve emperyalist kapitalizmin ideolojik
tetikçileri olan sahte sol gömlekli ölü aydınların eliyle büyütülen
ideolojik hegemonyaya karşı bir ideolojik cephe oluşturmak bu yeniden
kurmanın pratik adı olacaktır.
Ve ancak böyle, içinde yaşamadığımız, güvenirliğine inanacak netlikte
bilgilere ulaşamadığımız bu günkü bilgi kirliliği, ideolojik
bulanıklığı ve akıl geriliği koşullarında, dünyanın önemli olaylara
gebe noktalarındaki hareketliliği teorik olarak aynı anlama gelmek
üzere bilimselliğe en uygun fırçalarla resmetmemiz mümkün
olabilecektir. Yanılma payı yok mu, elbette var ama her yanılma daha
az yanılmanın panzehiri olacaktır ki, Marxist öğretiyi yeniden kurma
ihtiyacı, bu yanılmaları en aza indirmek için olduğu kadar, bu
yanılmaları bir mahkûmiyet misli dayatan sahtekârları ve dinamiklerini
tuzla buz etmenin teorik yaklaşımlarına varmak için de gereklidir.
Biliyorum, sözü gene uzattım ama inanıyorum ki, bu uzunluk içinde,
belki eksikliği ya da yanlışlığı olabilir bu tartışılır ama gereksiz
tek bir cümle yoktur.
İfade ettiklerimin aydınlatıcı olacağı inancıyla saygılarımla birlikte
bana bu açıklamayı yapmama vesile olan paylaşım için şükranlarımı
ekliyorum ve bitiriyorum.
Fikret Uzun
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages