KOMEDİ ÇATISI

2 views
Skip to first unread message

f.u.

unread,
Nov 4, 2011, 6:16:46 AM11/4/11
to FiKRET UZUN YAZILARI
KOMEDİ ÇATISI
Ne komedi ama 40 parçaya bölünmeyelim, ayıptır, günahtır, bu halka
yazıktır, bak nasıl da eziliyor, sömürülüyorlar, gelin şu halkın
derdine çare bulalım, yaralarını saralım, onları bu hallere
düşürenlerden hesap soralım, sadece onlar mı, başka toplumsal yaralar
da var, cinsel ayrımcılık yapıyorlar, inançlara, kültürlere, doğaya
saygı göstermiyorlar, emek, özgürlük, eşitlik, barış ve demokrasi
güçleri, baskı ve sömürüye dayalı iki kutuplu siyasal rejime karşı
toplumsal ve politik seçenek yaratmak varken, bu seçeneğe halk
hareketlerini bağlayıp, parlamenter demokratik mücadeleyi yükseltmek
varken, 40 telden çalarak, 40 parça hareket etmeye ne gerek var.
Hepimiz aslında bir elmanın diğer parçaları gibiyiz, hepimizin
amaçları ve görevleri aynıdır. Öyleyse gelin kongrenin çatısının
altına girin, hepinize birer masa var, o olmazsa sandalye mutlaka var.
Böylece Türkiye'yi parçalayalım, parçalarsak, doğayı, cinsellikleri,
emeği, özgürlüğü, barışı, demokrasiyi koruruz, sömüreceklerse adam
gibi sömürsünler, ezeceklerse adam gibi ezsinler, bu zenginlikler
hepimize yeter, böyle olmuyor, ayıptır, günahtır, bunu onlara birileri
anlatmalı, gelin kongreye katılın, hepinize bir yaka kartı verelim,
her tarafa dağılın, bunları anlatın, yapmayın etmeyin deyin, bakın siz
Türkiye'yi parçalamaya niyetlisiniz, biz bunu biliyoruz, buna da
diyeceğimiz yok, o sizin tasarrufunuz ama bunu hiç olmazsa demokratik
olarak yapın, biz de katılalım, anayasa değişikliğine bir kaç
demokratik madde katalım, emek te, özgürlük de, barış da, demokrasi de
tatmin olsun, hatta doğa bile hah şimdi oldu, artık istediğiniz kadar
beni tahrip edebilirsiniz desin, Cinsel eğilimi olanlar, bu gürültü
patırtıdan cinselliğini yaşayamıyor, onlara bir iki madde koyun, onlar
da mutlu olsun, ama işçiler sendikasızmış, olsun ne var yani, eskiden
sendika mı vardı, hem sonra Kürtlere bir bayrak vermek az şey mi,
üstelik böylece işçilerin de çocukları kurtulacak, bak paralı askerlik
de geliyor, çocuklarını askere göndermezler, kredi bile verecekler,
krediyi de bir şekilde ödesinler canım, o kadar da değil, hem zaten
biz eşitlik derken, insan doğuştan eşittir, eşitlik bozuldu ise kendi
salaklıkları, kim dedi sana işçi ol diye, bak işveren olsaydınız,
işveren çocuğu olsaydınız ne sömürülecektiniz, ne de askere gitmemek
için zorlanacaktınız, boş verin kardeşim, zenginin malından size ne,
hem onlar olmasa aldığınız maaşı da bulamayacaksınız, işsiz misiniz,
hadi canım o kadar olur, her yerde işsizlik var, ve olur tabii, iş
beğenmiyorsunuz ki, maaşı az, ağır iş derken başkaları kapıyor işi,
ama bunun da çaresi var sık sık deprem oluyor, biz evleri çürük
yaparsak hep yıkılır, böylece onarmak için, yenilerini yapmak için
işçiye ihtiyaç olur, bak çare tükenmiyor, siz de gelin ama orada
sekterlik yapmayın, bunlar bizi sömürenlerin yandaşları, bunlarla bir
yere varılmaz demeyin, Türkiye'nin bölünmesi için bizi de ortak
ediyorlar demeyin, anayasayı değiştirip defacto süren faşizme, yeni
feodal dinci rejime okey dedirtmek için anayasal değişiklik peşinde
koşmalarına da bir şey demeyin, o ayrı, siz özgürlük deyin, demokrasi
deyin, emek deyin, barış deyin, bakın görün, kırk kez söylerseniz
hepsi gerçek olur. Ama sömürüye de bir şey demeyin, o bizim işimiz
değil, o illa ki olacak, o olmazsa düzen yürümez ama merak etmeyin,
biz sizi işverenlerle barıştıracağız, ara sıra size ikramiye
vereceklerinin sözünü de alacağız, vermezlerse sizin kabahatinizdir,
iyi çalışmıyorsunuzdur, ya da onlarla barış içinde yaşamıyorsunuzdur,
ne var sanki sabah bir günaydın deseniz patronunuza, size de acıyorum,
bu kadar işçi ile uğraşılır mı, onların karnını doyurmak için az
özveri göstermiyorsunuz, onlarsa hiç memnun olmuyor. Hem bir de şu
emperyalist lafı var, sakın o laflara kanmayın, emperyalistler artık
çok barışçı, bakın ta nerden gelip, Kürtlere özgürlük verecekler,
bunun için yönetimi bile zorluyorlar, o nedenle yönetimle de kavga
etmeyin, sadece yahu kardeşim yapmayın etmeyin, günahtır, öbür dünyada
yanarsınız, almayın mazlumun ahını deyin, emperyalistlerden de mi
çekinmiyorsunuz deyin, bakın onlar bile artık, akıllanmış, bu işin
sonu yok, nereye kadar, hem o kadar zenginliği ne yapacaksınız,
harcasanız harcayamazsınız, sonra birileri kafa tutuyor siz de bu
paraları silaha yatırıyorsunuz, elinizde avucunuzda kalmıyor, biz size
acıyoruz o zaman deyin. Yani uslu uslu eleştirin, kuzu kuzu oturun,
dinleyin, dediklerimizden bir şeyler öğrenin ve hiç olmazsa bilinçli
bir şekilde aç yatın, özgürlük her şeyden önce gelir, bırakın şimdi,
bir somun ekmek için, özgürlüğü tepmeyin, bakın sizin için neler
yapıyoruz, hanginizin çatısı var, hanginiz evde kongre yapıp karar
alıyorsunuz, size hem başınızı sokacak çatı, hem de demokratik bir
dinleme alanı sağlıyoruz, siz yeter ki, eyvallah deyin, şu Kürt
meselesini kotaralım, onlara büyük bir ulus-devlet yapalım, halkını da
bu devletin en efendi insanları yapalım, hatta tarlada, fabrikada
kravatla çalıştıralım, sonra serbest bırakalım, ister taksın, ister
takmasın, ayrıca kardeşim, hepinizin hayali değil mi, dört tane
kadınla evlenebilirsiniz, kadınlara da özgürlük var, başını kimse
onlara açtıramaz, bu özgürlüğü kısıtlayamaz, hem sünnet de getiriyoruz
kadına, sünnet olma özgürlüğü veriyoruz, istememek olmaz, bu özgürlüğü
bozar, başörtüsü de öyle, takanlara saygısızlık özgürlüğü yok, o
nedenle herkes bu özgürlüğü kabul edecek, başörtü takacak. Daha bir
sürü yenilik var, bak göreceksiniz, dünyanın en demokratik faşizmini
inşa edeceğiz hep birlikte, Kürtler de beğenecek, Barzaniler daha çok
beğenecek, zenginliklerine zenginlik katacak sonra işsizlere,
marabalara iş verecek, onları besleyecek, karınlarını doyuracak, sevap
kazanacak.
Sosyalizm mi, sömürü tamamen mi kalksın, Kürtler de sömürülmesin mi,
ağalık mı kalksın, topraksız köylülere toprak mı verilsin, Kürt
coğrafyasındaki zenginlikler halka mı dağıtılsın, susun susun! Hadi
gidin, hadi gidin biz de sizi akıllı sandıydık, şunlara bak sömürü
kalksınmış, şuymuş buymuş, siz deli misiniz, bu kongrenin görevi bu
mu, siz onu evde, kahvede konuşabilirsiniz aranızda, bizi bölmek mi
istiyorsunuz, bölücüler, hadi gidin sizi sizi... Bak emperyalizme bir
söylersem çıranı yakar ha... Oturun oturduğunuz yerde... on dakika ara
veriyoruz arkadaşlar, şunları bir dışarı atalım, düzeni bozuyorlar.

İşte oynanan tiyatro budur ve hem Kürt halkını ikna etmek, hem Türk
halkını suça ortak etmek için hepsi aynı yerden yönetilen kırk parçayı
bir araya getirip, Türkiye'yi kırk parçaya bölecek girişimlere
tabansal meşruiyet vermek için önce çatı yapıp, sonra altını
doldurmaya çalışıyorlar. Bazıları da parçaları artırıyor ki, daha çok
parçanın katılımı oldu diye görünsün, mesela "EVET" DEDİRTME PARTİSİ
si "nin bir kolu ayrılıp, bağımsız olarak katılıyor kongreye, kongre
zaten KÜRKÇÜLERLE, S.S.ÖNDERLERLE çoktan sol renge boyandı ama soldan
kilometrelerce uzakmış önemli mi, yeter ki rengi sol olsun.
Şimdi bu tiyatroya akıl taşıyanlar inanarak, sosyalizme gidiyoruz, hem
de zahmetsizce, bir çatının altında bir kaç saat oturacağız böylece,
ezenler, sömürenler kalabalığı görecek, inşaat kralı Ağaoğlu gibi,
veeerdim gitti diyecek ve şıppadanak, Kürtler de kurtulacak, işçiler
de artık sömürülmeyecek mi diyecek, bundan âlâ ahmaklık mı olur behey
akıl taşıyanlar, bu kadar da salak yerine konulur mu insanlar,
sosyalizm kim siz kim, daha işçi sınıfı diyemiyorsunuz, emeğin kilosu
kaç para siz onu da bilmiyorsunuz, özgürlükmüş, emperyalizmin verdiği
özgürlük nasıl bir özgürlük olur, geçmişte Kölelerin özgürlüğünü köle
sahipleri belirlerdi basardı parayı, kendi yanında kölelik yapma
özgürlüğünü satın alırdı, şimdi Kürtlere Kürt coğrafyasında sömürülme
özgürlüğü, kölelik özgürlüğü verilirken, Batıda da, istediğin yerde
sömürülme özgürlüğü verilecek. Bu mudur?
Eşitlik mi dediniz, eşitlik sınıfların ortadan kalkması isteğidir
behey fazla akılılar, işçi ile sermayedar eşit olur mu, doğduğu andan
itibaren bu eşitlik bozuk yürüyor, bunu kimsenin görmediğini mi
sanıyorsunuz, siz herkesi aptal mı sanıyorsunuz, siz kimi
kandırıyorsunuz.
Daha öncekiler hiç olmazsa bir felsefeye sığınarak bu işleri
yürütüyordu, hepsinin mantıklı ve hatta akıllı gerekçeleri vardı ve
sonra kimisi doğru yolu da buluyordu ama şimdi öyle mi, tabanında beş
kişi olan, ya da hiç kişi olan ve birbirinin aynası olan, rol icabı
birbirlerinden ayrı renkler taşıyan, yardımsever para babalarının
fonları ile eli de dili de rahat olan örgütçükler, bunların
yönetiminde görünen kişicikler, bir işaretle, her tarafa dağılıyorlar
ve "EVET" e mi ihtiyaç var,"EVET" dedirtmiyorsa, "boykot"
dedirterek,"hayır"ın önünü kesiyorlar. Anayasa mı değişecek,
değişiklik demokratik mi gösterilecek, hemen paneller, konferanslar,
imzalar ve görüntü sağlanıyor, demokrasi genişliyor algısı
yerleştiriliyor. Komşu ülke paramparça mı oluyor, hemen sahnedeler,
diktatör devriliyor, halk özgür oluyor deyyu alanlara çıkıyor,
diktatör taşlanınca eyi oldu, hak yerini buldu diyerek, inlerine
çekiliyorlar. Ve bir işaret geliyor çatılar kuruluyor, kongreler
toplanıyor, delegeler hazırlanıyor ve demokrasi genişletiliyor, adres
neresi kongre salonu, çatısı var, duvarı da, tabanı da yok, onlar da
olur inşallah, allah büyük. Ve bütün oyunlar sessiz sedasız illüzyon
yaratarak devam ediyor ve bütün bölgeyi köleler cenneti yapmak için
düzenlenen yol haritası harekete geçiriliyor. Sahne ölümlere
ayrılıyor, ne kadar çok ölüm, o kadar çok çatının tabanı dolacak
sanıyorlar, ölümlerden medet umuyorlar ama bitsin bu ölümler, analar
ağlamasın, öyleyse gelin barış yapalım diyorlar. Barış yapalım
emperyalistlere boyun eğelim, bundan âlâ barış mı olur diyorlar. Belli
ki, sıkıntı çekiyorlar, asıl sıkıntı Kürtlerden geliyor, şaşkın şaşkın
bakıyorlar, biz sizin oyunlarınıza katılmama özgürlüğümüzü
kullanıyoruz diyorlar. O zaman Türk tarafına yalvarıyorlar, ne olur
bir şey söyleyin şu Kürtlere anlamıyorlar bizi diyorlar, Türk
tarafında da ses yok. Var mı? Her yerden biz kardeşiz sesleri geliyor,
savaş da olsa, barış da olsa bizim kardeşliğimizi bozamazsınız
diyorlar..Ama kardeşliği bozmak lazım, kardeş kardeş yaşanan yerde
bölünme olmaz. Bölünürse kardeşlik bozulur ve istenen budur. Bozulmadı
mı, Irak'ta bozulmadı mı? Şimdi Libya'da bozulmayacak mı? Suriye var
sırada, orada da kardeşlik istemiyorlar. Yakın zamana kadar, Suriye
ile biz de kardeştik, şimdi ne oldu. Neyse siz bunları anlamaya bile
çalışmazsınız çünkü anlamaya çalışırsanız varlık sebebiniz ortadan
kalkar. Akıl taşıyanlar da zaten anlıyor, öyleyse bu kadar yeter.
Kongreniz de sizin olsun, çatılarınız da, özgürlüğünüz de, kaç kilo
ise emeğiniz de, eşitliğiniz de hepsi sizin olsun, işçi ve emekçiler
bunların hepsini gerçek anlamlarıyla ve bileklerinin gücüyle almasını
bilir, bilecek ve çatınız da, kongreniz de sizin komedi dükkânınız
olarak tarihe geçecek. Siz de korkuyorsunuz, sosyalizmin ayak sesleri
size doğru da geliyor, o nedenle emperyalizmin sopasına
sarılıyorsunuz, o nedenle kongrelerden medet umuyorsunuz, hepsinin
altında kalacaksınız, çünkü işçiler, emekçiler emeğin kaç kilosu kaç
para biliyor, kaçı sermayenin, ne kadar kırıntısı kimlerin cebine
gidiyor biliyor, görüyorlar, en azından artık görme hızları arttı.
Sizi de görüyorlar ve bakın bakalım kaçı yanınızda?
Fikret Uzun
4 kasım 2011

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages