Ulusal Kurtuluş Savaşımızın kahramanlarından olan dedesine, torunundan şiir ve bir not (Sayın Atakan Kartaltepe'den), saygılarımla

120 views
Skip to first unread message

Fethi Murat Doğan

unread,
Sep 18, 2011, 9:01:40 AM9/18/11
to Atakan Kartaltepe
       
 
         Atakan Bey,
 
         Bu anlamlı şirinizi ve yazınızı ilgiyle okudum, çok duygulandım. Ben de bir şehit torunuyum ve çocukluğum, Sakarya Meydan Muharebesinin kazanıldığı yerde geçti, Polatlılıyım. Verdiğiniz bilgiler konusunda, yazınızı okuyacak tarihçi ve asker dostlarımızın duyarlı davranacağını sanıyorum.
 
         Yanlış mı anladım, siz "düştü" sözünü "alındı" anlamında mı kullanıyorsunuz? Eğer böyleyse lütfen düzeltelim; çünkü bir yerin "düşmesi", düşman eline geçmesi anlamına geliyor bidiğiniz gibi. Sanırım bizim kastettiğimiz, alınması, geri alınması (istirdadı) anlamındadır. Burda "düşme", Yunanlar için söz konusudur.
 
         Bu güzel tanışmadan dolayı çok sevindim.
         Görüşmek dileğiyle selam ve saygılar...
 
                                          Fethi Murat Doğan
                                           0532 - 221 93 39
 
---- Forwarded Message -----
From: Atakan Kartaltepe <kartal...@hotmail.com>
To: kemali...@googlegroups.com
Sent: Saturday, September 17, 2011 11:09 PM
Subject: RE: www.ilk-kursun.com Geçenlerde Fox televizyonunda "Nefes" filmini yayımladılar. Bundan dolayı, teröristlerin propagandasını yapan bu filmle ilgili eleştirimi yeniden yolluyorum, selamlar...
FİLMİN BAŞ SAHNESİ Kİ SİNİRLERİMİ LÂÇKA ETMİŞTİ...O HARİÇ, GERİSİ FASA FİSO VE DE AŞAĞILIK HAKLISINIZ, SEYRETTİM BEN DE RAHATSIZ OLDUM...
 
AYRICA T. ÖZAKMAN TRT İÇİN YAZDIĞI VE ÇEVRİLEN KURTULUŞ ADLI FİMİN SENARYOSUNDA, SAKARYA MEYDAN MUHAREBELERİNİ ANLATIRKEN SONUCUN ZAFERLE BİTTİĞ HİSSİNİ VERMEK İÇİN, BİR ASKERİ KOŞAR GETİRİR VE ATATÜRK'E "DUATEPE DÜŞTÜ" DEDİRTİR Kİ ATATÜRK'ÜN 12.EYLÜL.1921 TARİHLİ CEPHE EMRİNDEN HABERİ YOKTUR...O EMİR ATATÜRK'ÜN BÜTÜN ESERLERİ TOPLUSUNDA VARDIR VE DE ATA "KARTALTEPE'NİN MUTLAKA ZAPTINI" İSTEMEKTEDİR, EMİRDE...Kİ AKŞAMA VARMAZ DÜŞER KARTALTEPE...HER NE KADAR ELBETTE ÖNCE DUATEPE DÜŞER AMA ASIL SON KARTALTEPE İLEDİR...  "NERDEN BİLİYORSUN?" DERSENİZ...DUATEPE VE KARTALTEPE MUHAREBELERİNİ YAPAN ALAY KOMUTANI BÜYÜKBABAM'DIR VE BU YÜZDEN DE KARTALTEPE SOYADINI ALMIŞTIR SOYADI KANUNU  ÇIKTIĞINDA...AYRICA TSK HARP TARİHİ DAİRESİ BAŞKANLIĞINDAN YAZILI OLARAK ELİMDE DUATEPE VE KARTALTEPE MUHAREBELERİ ESNASINDA O BÖLGE ALAY KOMUTANININ İSMEN HÜSEYİN HÜSNÜ (BÜYÜKBABAM) OLDUĞUNA DAİR CEVABI VAR...AŞAĞIDA DA YAZDIĞIM BU KONUYU BELİRTEN BİR ŞİİR... SAYGILARIMLA...
 
 
 

                      KARTALTEPE

                                                                   Atakan Kartaltepe


(Bugün 12.Eylül.2006...85 Sene önce 12.Eylül.1921’de
Sakarya Meydan Muharebesinde, “Kartaltepe”deyiz...)


Bir “Osmanlı Subayı! ”...dövüşmüş cephelerde...
Bir gençlik geçmiş gitmiiiş, orda - burda, siperde...
Hareket'de Ata’yla...Yemende esir düşmüş...
Bütün cephelerde o, savaşmış ve dövüşmüş...
Ne zaman ki Samsun’dan...Ankara’dan çağrılır,
Her Vatansever gibi...varır, orda yer alır! ..
O! benim “büyükbabam” Hüseyin Hüsnü bey’dir! (*)
Bunca şiir içinde...bu şiir O’na! ..yeğ’dir...
- - -
Bindokuzyüzyirmibir...Sakarya meydanında...
Bir tepe var orada...Çal dağının yanında...
Çal dağı... Mangal dağı...tepeler daha mühim...
Demiş ki büyükbabam, ”Mangal”...benim yüreğim! ..
Bir tepe ki duruyor...o tepe “KARTALTEPE! “
Tüm Yunanla doluyor...tepe ki...çevre - çepe...
KARTALTEPE, orada! .. Duatepe sağında...
KARTALTEPE, orada! ..Beştepe’ler solunda...
Katmak üzre önüne...Türk ordusu Yunan’ı...
Bir bir düşerken hepsi, bu tepe tek kalanı...
KARTALTEPE Yunan’da...bir tek o kalmış onda...
KARTALTEPE düşerse...düşer, Rum da Yunan da...
Her tepe bir bir düşmüş...bir bura direniyor...
Eylül’12...ATA! ..son emrini veriyor... (**)
3. Alay ki o...bir Piyade Alay’ı...
Tepeleyip Yunan’ı...hep alacak burayı...
Kumandan Büyükbabam...Sağır Hüsnü de derler,
Top seslerinden çoğu duymayı kaybederler...
Rütbesi Binbaşı da...Alay kumandanıdır...
Bu bana tâ babamın...babasından anı’dır...
Rumelihisarlıdır, bu Hüseyin Hüsnü Bey... (***)
Emri alır! bir kalkış, bir silkinme ki...he- heeey!

Bir süngü hücumuyla...Türk, her tepeyi alır...
Hüsnü Bey saldırır da...Kartaltepe mi kalır! ..
Çok zaman geçmemiştir, emir yerine varır...
Atılıp Askerleri...Kartaltepe’yi alır...
Düşmanın son eri de gerisin geri kaçar...
KARTALTEPE Afyon’a...tâ İzmir’e yol açar... (****)
Askere şükran duyup hamd ederken Allah’a...
Bir el gördü omzunda...acep bu da kim ola? ..
“-Aşk olsun Hüsnü bey! ” der, omzuna vurup duran,
Bir de döner görür ki...”O”dur! ..yurdu kurtaran... (*****)
ATA tâltif ediyor...hattâ ki yüceltiyor...
Aslında besbelli ki “Soy Adını” veriyor...
- - -
Aradan yıllar geçer soy adı almak gerek...
Var ya bir “KARTALTEPE”...alır onu severek... (******)
Şimdi KARTALTEPE’ler...İstanbul’da – İzmir’de...
Ve de Amerika’da...yaşarlar kimisi de...
Yanık Ömer gibi hep övünmeden yaşarlar...
Gerçeği öğrenenler...şaşırırlar! şaşarlar! ..

30.08.2006/23.50

(*) “Sakarya Meydan Muharebesinde Mürettep kolordu 1.Tümen 3. Alay Kumandanı”
(T.C. Genelkurmay Başkanlığ 19.08.1994 tarih ATASE: 3214-42-94/ yazısı...)

“Atakan Kartaltepe
Çankırı Tuz İşletme Müdürlüğü P.K. 9 ÇANKIRI

1 -...
2 – Genelkurmay ATASE Başkanlığı Arşiv’inde Başkanlık Arşiv Uzmanınca 3.
Alay’ın tarihçesi üzerinde yapılan inceleme “Sakarya Harbinde Alayın İsim-
lerini Gösterir Cetvel” tesbit edilmiştir. Cetvelde, Binbaşı rütbesindeki 3 ncü
Alay Komutanının isminin Hüseyin Hüsnü olduğu kayıtlıdır. Baba adının Şük-
rü, memleketinin Rumelihisarı olduğu cetvelde olan diğer bilgilerdir. Cetve-
lin açıklama bölümünde Binbaşı Hüseyin Hüsnü’nün 30 Temmuz 1337 (1921)

tarihinden Sakarya Harbi’nin sonuna kadar 3 ncü Alay Komutanı olduğu be-
lirtilmiştir. Bilgilerinizi rica ederim.
GENELKURMAY ATASE BAŞKANLIĞI NAMINA
İmza
Hüseyin GÖRÜR
Öğr.Kd.Alb.
Gnkur.ATASE Bşk.lığı
Arşiv Müdürü
“Şiir sahibinin notu: Mürettep Kolordu Kumandanı: Kâzım (Özalp)
1. Fırka Kumandanı: Abdurrahman (Nafiz)
3. Alay Kumandanı: Hüseyin Hüsnü (Kartaltepe)


(**) Cephe emri 43 (12 eylül 1921) ’Telgrafla’ Dipnot:“Aslı Prof.Dr. Zeki Arıkan’dadır.
(“Atatürk’ün Bütün Eserleri” / Cilt 11 (1921) Kaynak Yayınları - sahife 379)
1- Ordunun maksadı ricat etmekte olan düşmanı Sakarya’dan geçerken hezimete
uğratmaktır. Bunun için aşağıdaki gibi hareket olunacaktır.
2- Mürettep Kolordu bilhassa Kartaltepe’yi işgâl etmek ve Beylikköprü’ye
hâkim olmak üzere taarruz edecektir.Bu vazife için 23. Fırka dahi Kolordu
emrine verilmiştir.
(ve emrin diğer 9 maddesi...)

İmza
Başkumandan
M.kemâl

(***) Danîşment Şükrü’den olma Sabire’den doğma (1877) İstanbul Rumelihisarlı
Mürettep Kolordu 1.Tümen 3. Alay Kumandanı Binbaşı Hüseyin Hüsnü Bey

(****) 1 -Güneş batarken binlerce Türk süngüsü Kartaltepe üzerinde parlıyor ve Yunan
hayalleri batıya doğru uzanarak sönüyordu. (Millî Mücadele / 1919-1922 Org.
Kâzım Özalp - Türk Tarih Kurumu Basımevi - 1985 Cilt l / sahife 211)
2 -12 Eylül’de Sakarya’ya hâkim Duatepe, Kartaltepe ve Beştepe’ler zapt edilerek
düşman kâmilen perişan bir halde Sakarya garbına atıldı. (Atatürk Kültür, Dil
ve Tarih Yüksek Kurumu / Atatürk Araştırma Merkezi - Cilt 8 - Kasım 1998

Sayı 22 / Sahife 224)

(*****) Atatürk’ün cephede omzuna vurarak “Aşk olsun Hüsnü bey! ” taltifi halen
Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşamakta olan en küçük amcam Armağan
Kartaltepe’den naklen öğrenilmiştir.

(******) Aldığı Nişanlar – Madalyalar:
1314’de Mülâzım-ı sâni iken Yunan Harp Madalyası
1322’de Mülâzım-ı evvel iken Gümüş Leyafet Madalyası
1331’de Binbaşı iken Harp Madalyası
1332’de Binbaşı iken 4.Osmanlı Nişanı
1333’de Binbaşı iken Gümüş Muharebe Leyafet madalyası
1334’de Binbaşı iken Alaman Demir Salip Nişanı
Ve...............................................İstiklâl Madalyası
Görev Aldığı Muharebeler 1319 Zeznuve Müsademesi
1328 Balkan Karaca Ali Muharebesi
1328 Balkan Merhemli Dedeağaç Muharebesi
1332 Büyük Kanal Muharebesi
1332 Birinci Gazze Muharebesi
1332 İkinci “ “
1333 Üçüncü “ “
1333 Betercerer Muharebesi
1333 Benisimuil Muharebesi
1334 Roıtopil Muharebesi
1334 Kefermâlîk Muharebesi
1334 Ova Muharebesi
1337 İkinci İnönü Muharebesi
1337 Sakarya Meydan Muharebesi (Duatepe-Kartaltepe)
1338 Afyon Taarruzu
Cumhuriyet’den sonra 14 Kânunî sanî 1926 Tarih Harp Dairesi Harbiye Miralaylığı
20 Şubat 1926 Tarih Harp Dairesi Reis Vekâleti
28 Ağustos 1928 9. K. Divan-ı Harbiye Reisliği
23 Teşrin-i sanî 1927 Reislik üzerinde olmak kaydı ile Şark H.K.lığı

(* * * * * * *) 06.08.2008... Yukarıdaki anlatılanları kanıtlayan bir son ek'dir...

 

En büyük anıta görkemli açılış

5 bin 713 Mehmetçik anısına yaptırılan 32 metre yüksekliğinde Türkiye'nin en büyük heykeli dikildi


06 Ağustos 2008 Çarşamba 18:45


Ankara'nın Polatlı ilçesinde, Sakarya Meydan Muharebesi'nde şehit düşen 5 bin 713 Mehmetçik anısına yaptırılan 32 metre yüksekliğinde Türkiye'nin en büyük heykeli olan Kartaltepe Mehmetçik Anıtı bugün düzenlenen törenle hizmete açıldı.
Sakarya Meydan Muharebesi'nde en şiddetli çarpışmalara sahne olan Kartaltepe'de yaptırılan dev heykelin açılış törenine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç ile çok sayıda davetli katıldı. Törende konuşan Bakan Yıldırım, Kartaltepe'de yapımı tamamlanan Mehmetçik Anıtı'nın yanı sıra aynı alanda Sakarya Meydan Muharebesi'ni simgeleyen müzenin de yapılacağını belirterek, 'Sakarya Savaşı'nda Kartaltepe-Polatlı tren hattı büyük görevler üstlendi.
Ankara Garı'ndan başlayan ve bu noktayı da içine alan büyük bir dönüşüm projesini başlatmış bulunuyoruz. Hızlı tren projesi de ne güzel tesadüftür ki Kartaltepe'deki Atatürk Müzesi'nin altından geçecek' diye konuştu. Bakan Yıldırım, Türkiye'de büyük bir kesimin Sakarya Meydan Muharebesi'nin Sakarya ilinde cereyan ettiğini düşündüğünü ifade ederek, Türk tarihinin bu önemli savaşının Polatlı'da yapıldığını hatırlattı.
Yıldırım, yapılan anıt ve açılacak müzenin bu eşsiz zaferin hafızalarda yer edinmesini sağlayacağını belirterek, 'Biz istiklal mücadelesini 'Ya İstiklal, ya ölüm' fikriyle kazandık. Şimdi sıra istikbal mücadelesindedir' şeklinde konuştu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt ise, Mehmetçik Anıtı'nın yapımında emeği geçenlere teşekkür ederek, 'Tarihte eşine az rastlanır bir varoluş mücadelesine tanıklık etmiş bu topraklar üzerinde ulusal bağımsızlık savaşımıza ait hatıraların yaşatılması yarınlarımız için de ayrı bir değer taşımaktadır. 22 gün geceli gündüzlü devam eden çetin mücadelelerden başarıyla çıkan kahraman ordumuz, yine bu topraklar üzerinde Sakarya Meydan Savaşı ile Türk'ün tutsak edilemeyeceğini bir kez daha gözler önüne
sermiş, 'Yok oldu' denilen bir ulusun yeniden doğuş destanını yazmıştır' ifadelerini kullandı. Büyükanıt, konuşmasında Sakarya Meydan Muharebesi hakkında da bilgiler verdi.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç ise Türk milletinin canı pahasına savaşıp bu toprakları kazanan şehitlerine borçlu olduğunu belirterek, 'Bize düşen görev Cumhuriyet ilkelerine her şartta sahip çıkarak Atatürk'ün açtığı çağdaş uygarlık yolunda ilerlemek, bunu geliştirmektir' diye konuştu.
Orgeneral Büyükanıt, törende Kartaltepe Mehmetçik Anıtı'nın yapımında emeği geçenlere birer şilt verdi. Tören sonunda Anıt'ın kurdelesini birlikte kesen Orgeneral Büyükanıt, Bakan Gönül ve Bakan Yıldırım, daha sonra Kartaltepe'de yapımına başlanan müzenin temelinin ilk harcını koydu.
Kartaltepe Mehmetçik Anıtı Sakarya Meydan Muharebesi'nde şehit düşen 5 bin 713 Mehmetçiğin anısına yaptırıldı ve düşmanın son geldiği noktada Mehmetçiğin düşmana 'Dur' deyişini sembolize ediyor. 32 metrelik yüksekliği ile Türkiye'nin en büyük heykeli unvanına sahip olan anıtın etrafında 8 adet rölyef bulunuyor.

 

 

 
 
 
 
Date: Fri, 16 Sep 2011 13:47:48 +0300Subject: www.ilk-kursun.com Geçenlerde Fox televizyonunda "Nefes" filmini yayımladılar. Bundan dolayı, teröristlerin propagandasını yapan bu filmle ilgili eleştirimi yeniden yolluyorum, selamlar...From: fmdo...@gmail.comTo:
 
 
‘Nefes’, Ulusumuzu Aldatıyor!
 
F. Murat Sakarya
 
Filmde PKK propagandası yapılıyor ve gazilerimize “katil” deniyor!
 
·         Amerikan işbirlikçisi PKK’nın katliamlarını gizleyen “Nefes” belgeselinde, Türk askeri “korkak” olarak gösterilirken teröristlerin propagandası yapılıyor ve Türk ordusunun “güçsüzlüğü” anlatılıyor!
 
 
·         Vietnam’la ilgili Amerikan filmlerinden kopya çeken ve sözde “savaş karşıtlığı” yapan yönetmen Levent Semerci, bayrağımıza ve Atatürk’e saygımızı “saçma” (absürd) bir durum olarak gösteriyor!
 
 
·         Tolga Örnek’in İngiliz yanlısı “Gelibolu”suyla Can Dündar’ın Atatürk karşıtı “Mustafa” belgesinde olduğu gibi, “Nefes”in pazarlanmasında da komutanlar ve ünlü kişiler, halkı aldatmak amacıyla kullanıldı.
 
 
‘N
efes” filmi ve reklam kampanyasını görünce insan,“Biz bu filmi daha önce görmüştük!” anlamına gelen Fransızların ünlü deyimini hatırlamadan edemiyor. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve kuvvet komutanları, birkaç yıl önce bir filmi, gazetelere haber vererek birlikte seyretmişler ve kuvvet komutanlarından Özden Örnek Paşanın oğlunun yabancılar için çektiği, “Gelibolu” adlı belgeseli çok olumlu ve başarılı bulduklarını söylemişlerdi. Bir bölüm Cumhuriyet gazetesi okuyucusundan oluşan Cumok üyeleri de filmi topluca seyretmek için nerdeyse kuyruğa girmişlerdi! Bir kuvvet komutanının oğlunun yaptığı film, elbette ki Atatürkçü bir film olabilirdi; başka türlüsü düşünülemezdi bile! Çanakkale’ye gitmeden önce hep birlikte Tolga Örnek’in “Gelibolu” belgeselini seyreden Cumok’çular, derin hayal kırıklığına uğramış; ancak yönetmen bir komutanın oğlu diye, Çanakkale destanımızı değil; işgalcilerin çektiği sıkıntıları anlatan, Türk karşıtı, Atatürk karşıtı bu gerici filme, ne yazık ki, ses çıkarmamışlardı!
 
İngiliz ve Avustralya pazarı için belgesel çeken yönetmen, aynı zamanda, filminin reklamını yapmak amacıyla toplumu bölmeye çalışmıştı. Bazılarının Çanakkale Savaşı konusunda “hurafe”ler anlattığından söz eden T. Örnek, emperyalist işgalcilerle vatanını savunan Türkler arasında “tarafsız” (?!)  kalarak –aklı sıra- yeni “hurafe”ler oluşturuyordu. İşin ilginç yanı, Çanakkale Savaşı konusunda “Diriliş” adıyla çok okunan bir kitap yazan değerli üstadımız Turgut Özakman da Mustafa Kemal’in Çanakkale’deki önemini küçümseyen ve gerçekleri çarpıtan bu filmi, eleştirilmesi gerekenler arasında nedense unutmuştu! Tıpkı Can Dündar’ın 1995 yılındaki “Çanakkale” belgeselinin unutulması gibi! Can Dündar’ın ulusal yaklaşımdan yoksun olan eski “Çanakkale” belgeseli de bir bakıma, Tolga Örnek’in “Gelibolu” belgeselinin sanki öncüsüydü. Çanakkale deniz zaferi dolayısıyla bir süre önce mülakat veren T. Örnek, Mustafa Kemal’in bu sırada “çadırında oturduğu” yalanını savurarak Atatürk karşıtı olduğunu, bir kez daha ortaya koymuştu.
 
Turgut Özakman da kandırılmıştı!
 
Gerçeklerin tamamen çarpıtıldığı “Mustafa” belgeselinde Can Dündar da o dönemdeki Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ile Meclis Başkanını kullanarak halkı aldatan bir pazarlama ve reklam yöntemi uygulamıştı. Hatta bunlarla yetinmeyen Can Dündar, Atatürkçü olarak tanınan saygın bir yazarı, kendisinin küçüklüğünü bilen ve annesinin de yanında çalıştığı Turgut Özakmanı’ı, belgeselin 20 dakikasını göstererek kandırmış ve açıkça kullanmıştı. İş işten geçtikten sonra aldatıldığını fark eden Sayın Turgut Özakman, sonradan “Mustafa”nın yalanları üstüne günlerce yazmak zorunda kalmıştı.
 
“Gelibolu” ve “Mustafa” belgesellerinde uygulanan aldatma ve kullanmaya dayalı pazarlama yönteminin “Nefes” filminde de aynı şekilde uygulandığını görüyoruz. Yine Genelkurmay Başkanına filmin reklamı yaptırılmış; hatta bir siyasi önder ile PKK’ya karşı verdiği mücadeleyle tanınan eski bir komutan da bu amaçla kullanılmıştır. Filmi seyreden birçok kişi, ismindeki “Vatan Sağolsun”dan dolayı belgeselde verilenleri değil, kendi görmek istediklerini görmekte; terörizme karşı duydukları haklı tepkiden dolayı duygulanmaktadırlar.
 
“Nefes”i seyredenlerden bazıları, çeşitli yönlerden duydukları rahatsızlığı dile getirmek zorunluluğunu da hissetmektedir:
“Filmin bazı sahnelerinden çok rahatsız olduğumu söylemeliyim. Hikâyenin finalindeki karakol baskınında genç askerlerin yaşadıkları travma seyredilecek gibi değildi. Bölücü örgütün sesi sembolündeki ‘doktor’ kod adlı teröristin, filmin kahramanı olan Yüzbaşı’yı, tüm iddialı çıkışlarına rağmen öldürmesi, adeta terörün devlete galebe çalması fikrini destekler mahiyetteydi. (…)” (Ahmet Şafak, “Uyuma Ölürsün!”, Tercüman, 28.10.2009; bu yazıdaki vurgulamalar bana ait, FMS) 
 
“İşbirlikçi bir propaganda filmi”
 
Bir başka gazeteci, filmin içerdiği anlamı, verdiği mesajı açık bir biçimde eleştirdi:
“Öylesine ağır bir psikolojik savaş altındayız ki, yıllardır kirletilen bilinçaltları artık bilinçleri etkilemeye başladı. Örneğin bir ‘kahramanlık destanı’ havasında sunulan Nefes filmini, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ dahi beğendiğini beyan etti! Oysa Nefes, reklamı yapıldığı gibi bir ‘vatan sağ olsun’ filmi değil; tam aksine ‘sol gösterip sağ çakan’ işbirlikçi bir propaganda filmiydi.” (Deniz Som, “Hangi Nefes?”, Cumhuriyet, 28.10.2009)
 
“Askere ve milliyetçiliğe övgü önyargısıyla başta seyretmekten kaçındığı” filmle ilgili yazısının başlığını Yüzbaşının konuşmasından alan bir sinema eleştirmeni, bize göre filmin “şifre”sini çoktan çözmüş: “ ‘Nefes: Vatan Sağolsun’un, Kubrick ustanın insanın nasıl bir savaş makinesine dönüştürüldüğünü anlattığı, savaş karşıtı ‘Full Metal Jacket (1987) başyapıtından oldukça esinlenip etkilendiği muhakkak…” (Sungu Çapan, “ ‘Savaşta ya kurbansın ya katil’ ”, Cumhuriyet, 30.10.2009)
 
Açıksözlü eleştirmen:
“Alttan alta dozunda bir milliyetçiliğin sindiği, militarizmin inceden inceden yüceltildiği film son tahlilde dengeleri gözeterek Güneydoğu sorununa nesnel bakmaya çalışıyor, kitabi bir savaş karşıtlığına dümen kıran bir ‘erkek filmi’ne dönüşüyor. (…) melankolik yüzbaşının ‘Savaşta haklı haksız yok, ya katilsin ya kurban. (…) gibisinden felsefi genellemeleriyle temellendirilen ‘Nefes’, (…)’ ” diye devam ediyor. (Aynı yerde)
 
Haklı ve haksız savaş ayrımı yapmadan savaş karşıtı olduğunu söyleyen birisi, eğer çok saf değilse emperyalist işgalcilerle onlara karşı verilen ulusal kurtuluş savaşlarını aynı kefeye koymaktadır. Aslında “savaş karşıtlığı” adı altında, emperyalist saldırı, yağma ve işgale sessiz kalınmakta; ulusal kurtuluş mücadelelerine de karşı çıkılmaktadır. Amerikan maşası PKK’ya karşı ulusumuzun verdiği haklı mücadeleyi desteklemeyen, hatta  PKK hamiliği yapan bazı yozlaşmış aydınlar, “savaş”tan söz ederek insanlık düşmanı teröristleri meşrulaştırmaya ve canileri, “savaşan taraf” olarak göstermeye çalışmaktadırlar! İşte bu emperyalizm işbirlikçisi anlayışın sonucu, PKK’ya karşı verilen haklı mücadelemizin kahraman gazilerine, utanmadan “katil” denebiliyor; hem de filmin kahramanı olan Yüzbaşının ağzından! Şu küstahlığa bakınız!
 
Bayrak ve Atatürk sevgisi “saçma” mı?!
 
Terörist PKK’yı ülkemize karşı kışkırtan batılı emperyalist çevrelerden “aferin” alabilmek için, Türk ulusunun ve tüm insanlığın en haklı mücadelesini karalamaya çalışan “entel” yönetmen”, bütün bunları yaparken “sanat aşkına” (!?) çok “duygusal” (!) görünüyor! Ticari başarı uğruna her şeyi yapabileceği anlaşılan bu yönetmen, Türk halkını aklı sıra çok saf görüyor olmalı ki, o zor şartlarda sürekli Türk bayrağı ve Atatürk büstüyle ilgilenilmesini gözümüze sokarak bunun ne kadar saçma (absürt) bir durum olduğunu göstermiş oluyor! Özellikle filmin sonunda, arkadaşları ağır yaralıyken ne yaptığını bilmez halde kucağındaki kırık Atatürk büstüyle oradan oraya koşan Çavuş’un hali, bu “saçma”lığın zirveye çıktığı bir durum olarak gösteriliyor! Asıl acı olan, çok önemli bir askeri yetkilinin bu durumu fark etmeyip “Çavuşun, Atatürk büstüyle ilişkisi beni gerçekten çok etkiledi. Gerçek askerimiz bu.” diyebilmesi!
 
Filmin teknik ve estetik yönü, çekimler, sinema dili, oyucuların başarısı vs. üzerinde durmaktan kaçınmamızın nedeni, bu ilk filminin reklam ve pazarlamasında çok “usta” olduğu anlaşılan acemi yönetmenin, gerçekleri çarpıtmasına ve “etik” kaygıdan uzaklığına özellikle dikkati çekmek istediğimizdendir. Yönetmenin gizlediklerine de bu arada dikkati çekmek gerekir: Yabancı “büyük” devletlerin hizmetindeki PKK teröristlerinin şimdiye kadar yaptığı katliamlar, nedense belgeselde “unutulmuş”!
 
Can Dündar’ın, “Atatürk’ün insani yanı” (?!) adı altında, “en yakın arkadaşlarını gözünü kırpmadan ölüme gönderen” (–çok özür dilerim- “katil”), “öğretmeninden intikam almak isteyen” (“kindar”), “karanlıkta yatamayan” (“korkak”), “halkı tarafından sevilmeyen ve halkını da sevmeyen” (“zorba”), “ayyaş” vs. bir Atatürk kişiliği ortaya koyması gibi, “Nefes”in yönetmeni Semerci de aynı yolu izliyor. Sinema yönetmeni değil, sanki “ruhbilimci” (?!).Teröristlere, vatan hainlerine, insanlık düşmanlarına karşı mücadele veren askerlerimiz, “korkak” ve eve dönmekten başka bir şey düşünmeyen kişiler olarak gösteriliyor! Komutanları da açıksözlü eleştirmenin deyişiyle “kafayı sıyırmış”, eğitimci ve önder yönü olamayan bir “psikopat”, teröristlere karşı mücadeleyi arkadaşının ölümünden dolayı kişisel kin sorunu olarak gören ve “baskın” esnasında görevini yapmayan bir kişilik olarak veriliyor! İşte size bir Türk subayı “portre”si! Bu mücadelenin (yönetmen tabii ki “savaş” diyor) başarıya ulaşacağına kim inanır! Zaten teröristleri “kahraman” olarak yücelten ve “nesnellik” gerekçesiyle PKK propagandası yapan yönetmen de işte bunu göstermek istiyor! Nedense PKK’lılar söz konusu olduğunda “insani yön” (korkaklık vs.) de unutulmuş!
 
“Nefes”, aslında “Vatan SağolMAsın” filmi!
 
Karakolun çatısındaki “Güçlüyüz, Cesuruz, Hazırız”  yazısında belirtilenler, filmde tek tek çürütülerek (?!) askerlerimizin verdiği mücadelenin ne kadar “anlamsız” ve “boşuna” olduğu; teröristlerin ne kadar “güçlü” oldukları gösterilirken bu durumun nasıl bir “çelişki” (paradoks) oluşturduğuna sık sık dikkat çekiliyor! Sözümona toplumu “sarsmak” istediği izlenimini de veren yönetmen, aslında toplumun maneviyatını (moral) bozmaya çabalıyor ve terörizme karşı verilen mücadelenin “anlamsızlığı” ve “başarısızlığı”nı, aklı sıra, vurguluyor!
 
Peki, PKK övgüsü yapan böyle bir filmin “senaryocu”ları arasında, öteden beri yurtsever bildiğimiz insanların ne işi var?! Böyle zararlı bir tutuma nasıl alet oldular?! Aslında “Vatan Sağolsun” sözüyle açıkça alay edilen ve bir “Vatan SağolMAsın” filmi niteliğindeki “Nefes”i çekenleri, birazcık vicdanları varsa tekrar düşünmeye davet ediyorum. Eğer “Samimiydik, ancak farkında olmadan vahim bir hata işledik” diyorlarsa onlara tavsiyem, masrafları çıktıktan sonra, kazandıkları trilyonları Mehmetçik Vakfına bağışlasınlar ve terörizmi yücelten bu filmi gösterimden çeksinler.
 
Eleştiriye ek: Kısa bir süre önce bir gazetenin ekinde tam sayfa mülakatı yayımlanan, filmdeki Yüzbaşı rolündeki aktör, son sahnelerde yer alan ve Çavuşun Atatürk büstünü kucağında taşıyıp durmasının nedenini açıkladı: Meğer, silah ve diğer eşyalar gibi, Atatürk büstü de Çavuşa zimmetliymiş! Ne yapacağını bilmez halde çavuşun ordan oraya dolaşıp durması, sanıldığı gibi, özellikle Atatürk sevgisinden dolayı değil, “Ben şimdi bunun hesabını nasıl vereceğim?” korkusundanmış! 
 
 
 
"Nefes"le aldatılan ulus..!
Behiç KILIÇ
06 Şubat 2011, Yeniçağ
“Nefes, Ulusumuzu Aldatıyor!” başlığı ile aldığımız iletiyi yayınlıyoruz.. Yazının sahibi Sayın F. Murat Sakarya (Uzun yazıyı özetliyoruz..) tarafından kaleme alınmış...
Anlamışsınızdır konu “Nefes” adlı filmle ilgili.. Yazar kesin bir dille, “Filmde PKK propagandası yapılıyor ve gazilerimize “katil” deniyor!” diyerek şöyle devam ediyor.. “PKK’nın katliamlarını gizleyen “Nefes” belgeselinde, Türk askeri “korkak” olarak gösterilirken teröristlerin propagandası yapılıyor ve Türk ordusunun “güçsüzlüğü” anlatılıyor!
Dahası, Yönetmen Levent Semerci, bayrağımıza ve Atatürk’e saygımızı “saçma” (absürd) bir durum olarak gösteriyor!”  deniliyor..

Devam edelim..
“Genelkurmay Başkanına filmin reklamı yaptırılmış; hatta bir siyasi önder ile PKK’ya karşı verdiği mücadeleyle tanınan eski bir komutan da bu amaçla kullanılmıştır.
“Nefes”i seyredenlerden bazıları, çeşitli yönlerden duydukları rahatsızlığı dile getirmek zorunluluğunu da hissetmektedir:

“Filmin bazı sahnelerinden çok rahatsız olduğumu söylemeliyim. Hikâyenin finalindeki karakol baskınında genç askerlerin yaşadıkları travma seyredilecek gibi değildi. Bölücü örgütün sesi sembolündeki ’doktor’ kod adlı teröristin, filmin kahramanı olan Yüzbaşı’yı, tüm iddialı çıkışlarına rağmen öldürmesi, adeta terörün devlete galebe çalması fikrini destekler mahiyetteydi. (...)” (Ahmet Şafak, “Uyuma Ölürsün!”, Tercüman, 28.10.2009; bu yazıdaki vurgulamalar bana ait, FMS)

Bir başka gazeteci, filmin içerdiği anlamı, verdiği mesajı açık bir biçimde eleştirdi:
“Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ dahi beğendiğini beyan etti! Oysa Nefes, reklamı yapıldığı gibi bir ‘vatan sağ olsun’ filmi değil; tam aksine ‘sol gösterip sağ çakan’ işbirlikçi bir propaganda filmiydi.” (Deniz Som, “Hangi Nefes?”, Cumhuriyet, 28.10.2009)

Terörist PKK’yı ülkemize karşı kışkırtan batılı emperyalist çevrelerden “aferin” alabilmek için, Türk ulusunun ve tüm insanlığın en haklı mücadelesini karalamaya çalışan “entel” yönetmen”, bütün bunları yaparken “sanat aşkına” (!?) çok “duygusal” (!) görünüyor! Ticari başarı uğruna her şeyi yapabileceği anlaşılan bu yönetmen, Türk halkını aklı sıra çok saf görüyor olmalı ki, o zor şartlarda sürekli Türk bayrağı ve Atatürk büstüyle ilgilenilmesini gözümüze sokarak bunun ne kadar saçma (absürd) bir durum olduğunu göstermiş oluyor!

Karakolun çatısındaki “Güçlüyüz, Cesuruz, Hazırız” yazısında belirtilenler, filmde tek tek çürütülerek (?!) askerlerimizin verdiği mücadelenin ne kadar “anlamsız” ve “boşuna” olduğu; teröristlerin ne kadar “güçlü” oldukları gösterilirken bu durumun nasıl bir “çelişki” (paradoks) oluşturduğuna sık sık dikkat çekiliyor! Sözüm ona toplumu “sarsmak” istediği izlenimini de veren yönetmen, aslında toplumun maneviyatını (moral) bozmaya çabalıyor ve terörizme karşı verilen mücadelenin “anlamsızlığı” ve “başarısızlığı” nı, aklı sıra, vurguluyor!

Peki, PKK övgüsü yapan böyle bir filmin “senaryocu” ları arasında, öteden beri yurtsever bildiğimiz insanların ne işi var?! Böyle zararlı bir tutuma nasıl alet oldular?! Aslında “Vatan Sağolsun” sözüyle açıkça alay edilen ve bir “Vatan SağolMAsın” filmi niteliğindeki “Nefes”i çekenleri, birazcık vicdanları varsa tekrar düşünmeye davet ediyorum. Eğer “Samimiydik, ancak farkında olmadan vahim bir hata işledik” diyorlarsa onlara tavsiyem, masrafları çıktıktan sonra, kazandıkları trilyonları Mehmetçik Vakfı’na bağışlasınlar ve terörizmi yücelten bu filmi gösterimden çeksinler.

Biz de hatırlatalım..Devrin Genelkurmay Başkanı bu filmi övmüştü!! Neden??
 
 
 
-- http://www.ilk-kursun.com Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google Grupları "KEMALİST DEVRİM" grubu.Bu gruba posta göndermek için , mail atın : kemali...@googlegroups.comBu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: kemalizm1919...@googlegroups.comDaha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/kemalizm1919?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin
-- http://www.ilk-kursun.com   Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google Grupları "KEMALİST DEVRİM" grubu. Bu gruba posta göndermek için , mail atın : kemali...@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: kemalizm1919...@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/kemalizm1919?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin



--
     
      www.fethimuratdogan.net
KARTALTEPE.docx
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages